Bugüne kadar bankacılık ve
finans sektöründeki ürün ve hizmetlerle ilgili sorulara bağlayıcılığı olan fetvalar vermekten kaçınan Diyanet İşleri Başkanlığı, yeni dönemde bankacılık sektörü ile doğrudan çalışarak daha etkin fetvalar vermeye hazırlanıyor. Hem bankacılık kesiminden gelen talepleri karşılamak hem de vatandaşın ekonomi ve
finans alanındaki dini ihtiyaçlarıyla ilgili sorulara cevap vermek için kolları sıvayan Diyanet İşleri Başkanlığı ilk etapta Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile bir araya gelecek. Yenişafak'ın haberine göre, BDDK'nın Aralık ayının sonunda düzenleyeceği faizsiz
Finans sektörünün gelişimine yönelik çalıştaya katılacak olan Diyanet İşleri yetkilileri, bankacılık ve finans sektöründeki ürün ve hizmetlerle ilgili fetvalar vermeye başlayacak.
BANKALAR BUNU BEKLİYORDU
Diyanet'in bankacılık sektörüyle ilgili fetvalar vermesi katılım bankalarının uzun süredir beklediği bir gelişmeydi. Diyanet'in şimdiye dek katılım bankalarının çıkardığı ürün ve hizmetlerle ilgili 'caizdir', ya da 'caiz değildir' gibi fetva vermekten kaçınması ile bu bankalar, vatandaş nezdinde itibar kazanamıyordu. Yeni dönemde katılım bankaları açısından üst fetva makamı olması beklenen Diyanet'in, geleneksel bankaların çıkardığı finansal ürünlerle ilgili fetva vermesi de mümkün olabilecek.
TOPTAN 'RED'ÇİLER VAR
Sektörü yakından tanıyan uzmanlara göre, katılım bankalarının daha hızlı büyümesi için öncelikle olumsuz algının kırılması gerekiyor. Türkiye'de üç tip kitle olduğunu belirten kaynaklar, bu kitlelerin faizsiz bankacılıkla ilgili düşüncelerini şöyle özetliyor: 'Katılım bankalarının gerekliliğine inananlar. Gerekliliğine inanan ancak faaliyetleriyle ilgili tereddüt taşıyanlar. Üçüncüsü ise, katılım bankalarının diğer bankalardan farklı olmadığını iddia edenler. Dolayısıyla birinci kesimle sorunumuz yok. İkinci kesim ise ürün ve hizmetlerin meşruiyet çerçevesinde olduğu noktasında onların ikna edilmesi gerekenler. Üçüncüsü ise toptan retçiler. Türkiye'de katılım bankacılığının büyümesinin önündeki en büyük engellerden biri.'
BDDK LİDERLİĞİNDE ÇALIŞMA
Öte yandan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) liderliğinde ise katılım bankacılığının geliştirilmesi için bir çalışma grubu da oluşturdu. Çalışma grubu, 'Bu alanda nasıl yol alınır?', 'Katılım bankaları nasıl geliştirilir?', 'Dışsal etkiler nelerdir?' gibi sorularla bir yol haritası oluşturmaya çalışıyor. BDDK liderliğinde devam eden çalışma grubuna, katılım bankalarından temsilciler de katılıyor. Çalışmalar sonunda bir de çalıştay organize edilmesi düşünülüyor. Buraya BDDK uzmanları, akademisyenlerin, Diyanet fetva makamları ve katılım bankacılığı tarafları davet edilecek.
Dini hassasiyet var
Bilgi veren Kaynaklara göre, Katılım Bankaları ilk 1965'de Mısır'da gündeme geldi ve 1975'de İslam Bankası'nın kurulmasıyla evrensel bir nitelik kazandı. Bu bir ihtiyaçtan ortaya çıktığı ve olabilecek en uygun mekanizma olarak kabul edildi. Kaynaklar, 'Ancak dini konular gündeme geldiğinde, bir kısım insanlar hassasiyetlerini gösterip çok daha uç noktada kalmayı tercih edebiliyorlar' diyor.
Bankacılıkta diyanet süreci
BDDK çalıştayının Aralık sonu düzenlenmesinin planladığı bilgisini veren kaynaklar, 'BDDK'nın bu çalıştayına Diyanet'ten temsilcilerin dahil edilmesi çok olumlu gelişmedir. Diyanetin de bu işin içinde olması, bu sistemde varsa eleştiri noktaları açık ve net ortaya koyması, eleştirilerin tatmin edici cevaplandırılması ile bu algı çözülür diye düşünüyorum.' değerlendirmesini yaptı.
Devletin katılıma girmesi ateşledi
Diyanet'in fetva makamı ile bankacılık alanında etkin rol almaya hazırlanmasını değerlendiren uzmanlar, bu gelişmenin devletin üç tane katılım bankası kurmaya hazırlandığı bir döneme denk gelmesinin tesadüf olmadığını belirtiyor. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, daha önce devletin katılım bankacılığı alanına gireceğini belirterek, Ziraat Bankası, Halk- bank ve Vakıfbank'ın önümüzdeki dönemde birer tane katılım bankası kurması için çalışma başlattıklarını duyurmuştu. Babacan ayrıca, dünyadaki faizsiz bankaların likidite ihtiyaçlarını karşılamak üzere Türkiye öncülüğünde bir Mega İslam Bankası kurmak istediklerini de dile getirmişti.
Yanlış algı kırılmalı
Türkiye'de 1.65 trilyon liralık aktif büyüklüğe ulaşan bankacılık sektöründe katılım bankalarının payı yüzde 5.5 gibi düşük bir seviyede bulunuyor. Daha önce isimleri 'faizsiz banka' iken geçtiğimiz yıllarda 'katılım bankaları' adını alan sektörün, Türkiye'de yaklaşık 30 yıldır faaliyet göstermesine rağmen bankacılıktaki pazar payını yüzde 5'in üzerine çıkaramamasının nedenleri yeni dönemde masaya yatırılacak. Bu nedenlerin başında ise, vatandaşın zihnine yerleşmiş olan, 'faizsiz
banka ile fazili
banka arasında hiçbir fark yok' şeklindeki algının geldiği belirtiliyor.