Bankacılığın geleceğini etkileyen 6 küresel trend

FINANSGUNDEM.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Pandemi öncesinde, 2018 yılında düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nda Kanada Başbakanı Justin Trudeau, “değişim hiç bu kadar hızlı olmamıştı ve bu hız hiçbir zaman durmayacak” demişti. Geçmişe baktığımızda bu sözlerin ne kadar doğru olduğunu anlıyoruz. Geçtiğimiz yıl teknolojide kapsamlı gelişmeler ve tüketici davranışında değişimlerle karşılaştık. Pandeminin ortaya çıkmasıyla birlikte birçok sektörde bankacılığı da etkileyecek megatrendler oluştu.

Bu trendler geleneksel iş modellerini dönüştürdü ve tüketicilerin finansal yaşamlarını geliştirme potansiyeli taşıyor. Bu megatrendlerin bazıları şimiden oldukça fazla ilerleme kaydetmiş olsa da, bazıları halen gelişim aşamasında. Bankaların ve diğer finans kurumlarının inovasyon kültürlerini geliştirmeleri, veri ve analiz konusunda yetkinliklerini artırması, ileri teknolojiye yatırım yapması oldukça önemli.

1. Mobil uygulama yarışı

2010 yılında BlackBerry’nin kurucusu Mike Lazaridis ‘süper mobil uygulamaları’ birçok uygulamadan oluşan ve insanların her gün kullandığı kapalı bir ekosistem olarak tanımlamıştı. Bu uygulamaların ise kullanıcılara kolay, entegre ve etkin bir deneyim sunması bekleniyordu. Bir başka deyişle ‘süper uygulamalar’ bir insanın her gün yaptığı neredeyse her şeyi yapmasına imkan tanıyan tek bir mobil uygulama anlamına geliyor.

Süper uygulama oluşturmak için kilit önem taşıyan unsurlardan bir tanesi de mevcut bir kullanıcı tabanı. Burada derin bir birinci parti veri tabanı kişiselleştirilmiş hedefleme ve gerçek zamanlı tekliflerin bulunması gerekiyor. Birçok koşulda ekosistem içindeki uygulamalar şirketlerin kendileri tarafından geliştirilmiyor ancak kolay erişilebilir bir platform içinde kullanıcılara sunuluyor. Müşteri kazanma ve kayıt işlemleri ise mevcut veriler sayesinde daha basit bir hale getirilebiliyor.

Bu alanda en bilinen oyunculardan bazıları WeChat (Tencent) ve AliPay (Alibaba). Her iki şirket de Çin merkezli. Batıda ise Google, PayPal ve Square hem finansal hem de finans dışı hizmetlerde yarışıyor. KPMG’ye göre, “bankalar yakın zamanda süper uygulamalarla ön plana çıkıp çıkmayacaklarına karar vermeli”.

2. Sağlık ve Finans bağlantısı

Sağlık ve biyoteknoloji alanındaki yeni gelişmelerin insan ömrünü on yıldan fazla uzatması bekleniyor. İlaç alanındaki gelişmelere yapay zeka (AI) da eklendiğinde doktorlar sensörler sayesinde sağlık verilerini gerçek zamanlı olarak takip edebilecek. İnsanların artan ömrü ise finansal hizmetlerle doğrudan bağlantılı.

Bunun nedeni ise emeklilik dönemlerinde geçimi sağlamak için gerçekleştirilmesi gereken birikim ve yatırımlar. Financial Brand’in haberine göre finansal hizmetler aynı zamanda sensörlerin entegrasyonundan da etkilenecek. Tüketicilerin büyük bir çoğunluğu kişisel sağlıklarına daha fazla odaklanırken bu yeni bağlantı sigorta, bankacılık ve yatırım kurumlarının olumsuz sonuçları engellemek için finansal hizmetler sunmasına fayda sağlayacak.

3. Temassız işlemler

Dijital ile fiziksel arasındaki çizgi giderek daha bulanık bir hale geliyor. Bir zamanlar fiziki banka şubelerini tercih eden tüketiciler şimdi alışveriş ve araştırma gibi konularda her zamankinden daha fazla kullanıyor. Bu trendin ise her sektörde giderek yükselmesi bekleniyor. Kurumlar geçtiğimiz yıl pandeminin ortaya çıkmasıyla birlikte dijital hizmetlerini geliştirmiş olsa da halen zorluk yaratan alanlar var.

Bunlar büyük oranda hız, kullanım kolaylığı ve kanallar arası entegrasyonla ilişkili. Perakende sektörü hızlı bir şekilde tüketicilerin sabırsızlaştığını fark etti. Bankacılıkta ise tüketiciler finansal ilişkilerini çeşitlendiriyor ve fintek ile büyük teknoloji sağlayıcılara yöneliyor. Hedef ise hızlı ve kişiselleştirilmiş deneyimler.

4. Dijital hizmetlerin yükselişi

Tıpkı pahalı bir otelde, misafirler için kişiselleştirilmiş deneyimler oluşturan görevliler gibi kurumlar da veri ve ileri analiz tekniklerini tüketicilerin satın alım ve kullanım davranışlarını anlamak için kullanıyor. Kullanıcılara sunulan öneriler gelişirken ve tüketici deneyimde iletişim artarken tüketiciler giderek daha fazla AI temelli uygulamalara güven duyacak. Gelecekte farklılaşma kurumların birinci parti verileri deneyimleri ve karar alma süreçlerini geliştirmek için nasıl kullanacağına bağlı olacak.

5. Sermaye yatırımının yeniden düzenlenmesi

2021’in ilk yarısında küresel girişim sermayesi fonlamaları tüm dünyada 288 milyar doları geçti. Crunchbase’in raporuna göre bu rakam 2020’nin ikinci yarısında 100 milyar doların üzerinde bir rakamla kırılan rekorun da üzerinde. Raporda, “girişim ekosisteminde görülen tüm bu aktivitenin perde arkasında önde gelen teknoloji hisselerinin güçlü ilk çeyrek bilançoları var” dendi.

Benzer bir şekilde dünya çapında 614 fintek şirketi 2021’in ilk yarısında 22,8 milyar dolar yatırım çekmeyi başardı. Bu rakam ise 2020’nin dördüncü çeyreğinde sağlanan yatırımların neredeyse iki katı olarak gerçekleşti ve bugüne kadar fintek şirketlerinin en yüksek yatırımı aldığı çeyrek oldu. Sermaye yatırımlarının geleneksel bankalardan fintek şirketlerine yönelmesi ise dikkatlerden kaçmadı.

finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre tüm dünyada en büyük bankalar teknoloji temelli fintek şirketlerine yatırım yaparak, satın alarak, işbirliği kurarak kendilerini korumaya çalışıyor. Bu stratejilerle birlikte bile geleneksel bankalar ve finans kurumları inovatif, teknoloji temelli alternatiflerin bulunduğu bir ekosistemde yatırımcıların dikkatini çekme konusunda zorluk yaşıyor.

6. Sürdürülebilirliğin finansal olarak desteklenmesi

Çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) alanında bilincin küresel olarak artması şimdiden şirketlerin sürdürülebilirliğe yatırım yapmasına neden oluyor. Geçmişte birçok kurum sürdürülebilirliği dış baskılara cevaben yatırım yapılacak bir alan olarak görüyordu. Bugün birçok kurum yatırım portföylerini sürdürülebilir iş fırsatlarına yönelecek şekilde düzenliyor.

Bankalar ise sürdürülebilir yatırımlar konusunda diğer sektörlerden çok daha yavaş hareket ediyor. Son dönemde pandeminin ortaya çıkmasıyla birlikte sürdürülebilir bankacılığa yönelik yeni bir hareket oluştu. Ancak önde gelen finans kurumlarının iklim değişikliğiyle mücadelesi henüz başlıyor. Ekonomist Chris Skinner, “dijital bağlantılar dijital şeffaflık sağlıyor. Bu da finansal kurumların düşüncelerinin ve vizyonlarının da daha şeffaf olması gerektiği anlamına geliyor” dedi.

Binance kaldıraç limitini düşürdü

Finansal Hizmetler Güven Endeksi yükseldi

Rusya Merkez Bankası’ndan borsalara kripto uyarısı