Bankacılar devletten hangi adımı bekliyor
Ticari hayatta durgunluk var mı? Reel sektör sıkıntılarını aşmak için devletten ne bekliyor? Bankacıların kredilerin geri dönüşü için beklentisi ne?
Küçük ve orta ölçekli işletmeler başta olmak üzere reel sektörün yaşadığı sıkıntılar yeni bir vergi affını mı gündeme getiriyor? Erdal Sağlam, Hürriyet'teki köşesinde sıkıntılarına örnekler verdiği reel sektörün beklentilerini yazdı.
İşte Sağlam'ın o yazısı:
SON dönemde reel sektörün durumuna, ticari hayattaki işlemlerin aksadığına ilişkin alarm sinyallerinin arttığını gözlemliyoruz.
Her gün dinlediğimiz yeni örnekler, daha büyük sıkıntıların geldiğinin işareti gibi.
Sıkıntıların büyüdüğünü, özellikle küçük ve orta ölçekli reel sektör temsilcilerinin yakınmalarından da anlıyoruz. Bankacılar da geri dönmeyen kredilerinin, ne kadar döndürmeye çalışsalar da büyümeye devam ettiğini kaydediyorlar. Bankacılık kesiminde, Rusya gerginliği nedeniyle, zor duruma giren turizm sektörüne ilişkin olarak devlet katkısı yönünde bir adım atma beklentisi olduğunu söylemeliyiz. Bankacılar belli ki kullandırdıkları ama aksayan turizm kredileri hakkında harekete geçmek için bu devlet adımını bekliyorlar.
Geçen gün bir büyük işadamı, ticari hayatın tıkandığını anlatırken, şu örneği verdi: “Bir tekstilci arkadaşım Aksaray’da 4-5 katlı bir binayı kiralamış yıllardır buradan yüklü satışlar yapıyordu. Geçen ayın sonunda konuştuğumda, cirosunun bile aylık bina kirasını karşılamaya yetmez hale geldiğini, satışların iyice durduğunu anlattı. Daha fazla dayanamayacağını, kapatacağını söylüyor” dedi. Aynı işadamı turizm sektöründe sorunun kamuoyuna yansıdığından çok daha büyük olduğunu, sadece Rusya’dan değil Avrupa ülkelerinden yapılan rezervasyonların bile iptal edildiğini, bu konuda mutlaka adım atılması gerektiğini söylüyordu.
PARA ARTARSA SGK PRİMİ
Bir başka arkadaşım, şahit olduğu bir olayı anlattı. Arkadaşının İstanbul’a yakın bir ilde fabrika binası varmış ve bunu kiraya vermiş. Geçen yılın sonlarına kadar her şey normal, kiralar zamanında ödeniyormuş ama birdenbire kiralar aksamaya başlamış. Kiracı olan sanayiciye gittiğinde elindeki vadesi geçmiş onlarca çek ve senedi sallayarak, “Ben bu işletmeyi sürdürmek zorundayım ama sattığım malın tahsilatını yapamıyorum. Buna rağmen mal alıp üretime devam etmek zorundayım. Ancak işler düzelene kadar senin kiranı ödeyemem. Önce işçiye elden maaşını verip, para artarsa SGK primini ödeyeceğim, yine artarsa vergimi ödeyeceğim, ondan da artarsa senin kiranı ödeyeceğim” demiş.
Birkaç ay ses seda çıkmayınca tekrar gitmiş kiracısına “çok birikti ödemezsen artık hacize başvuracağım” demiş. Bunun üzerine kiracısı “Elden gelen bir şey yok, işler daha kötüleşti. İstersen hacze gel, içerideki makinaları alırsın, başka bir şey alamazsın, ben de başka fabrikada fason yaptırırım” yanıtı vermiş.
Arkadaşı düşünüyormuş; makinaları hacizle alsa kendi satamayacak ama bunları koymak için ayrı bir yer kiralamak zorunda kalacak. Makinaların ne zaman, kaça satılacağı belli değil. Ayrıca yeniden kiraya vermeye kalkışsa aynı kirayı bulamam diye korkuyormuş.
VERGİ AFFI DİLLENMEYE BAŞLADI
Örneklerden de görüldüğü gibi, denge bir yandan bozulmaya başladığında zincirleme etkisi giderek büyüyor. Şimdiye kadar da hep böyle oldu.
Bu arada henüz resmi rakamlara yansımamış olsa da, vergi tahsilatı konusunda yine sıkıntıların başladığı söylentileri yayılıyor. Geçen yıl vergi affına girenlerin, haktan mahrum kalmamak için affa ilişkin taksitleri ödemeye devam ederken, yeni gelen vergi borçlarını ödemedikleri, sıkça söylenenler arasında. Bununla birlikte, son yıllarda sık sık olduğu gibi, özellikle esnaf ve küçük işletme sahiplerince, yine vergi affının dillendirilmeye başladığını duyuyoruz.
Resmi makamlar vergi affı ile ilgili haberlere her zaman tepki vermiş, “yok öyle şey” demişler ama sonunda söylentilerin hep gerçek olduğu görülmüştür.
AKP iktidarının mali aflar konusunda özel sektörü alıştırdığı gözönüne alınırsa, bu tür söylentilerin, sıkışık dönemlerde artması da kaçınılmaz oluyor.