Avrupa devamsızlık hastalığına yakalandı

FINANSINGUNDEMI.COM - DIŞ HABERLER SERVİSİ

Avrupalılar iş yerinde devamsızlık hastalığına yakalandı; bu, kıtanın en büyük avantajlarından birinin milyarlarca euroluk bir yüke dönüştü görülüyor.

Finansingundemi.com’un derlediği bilgilere göre, işten izin almak Avrupa'da sadece bir kerelik bir olay değil. Artık çalışanlar arasında yaygın bir trend haline gelen izin, Avrupa ekonomilerini kovalayan ‘hasta adam' lakabını gerçeğe dönüştürmek üzere.

Ekonomiler için devasa yük

Fortune’dan Prarthana Prakash’ın haberine göre, Fransa örneği bu noktada fazlasıyla belirgin. Son yıllarda hastalık izni alan kişi sayısının Fransa’da o kadar keskin bir şekilde arttığı görülüyor ki, Fransa bütçesinde milyar euroluk bir fiyat etiketine sahip ekonomik bir sorun olarak yer alıyor.

Alman çalışanlar hastalık nedeniyle 19 günden fazla izin alıyor ve ülke ekonomisi zorluklarla boğuşurken oranların rekor bir seviyeye ulaştığı görülüyor. Bu durum Alman ekonomisine yıllık 200 milyar euroya mal oluyor; bu, Alman GSYİH'sinin yüzde 4,5'ine denk geliyor.

İş-yaşam dengesinin kültüre yerleştiği İskandinav ülkelerinde de durum çok farklı değil. Aslında, Bloomberg'e göre Norveç, çalışanların aldığı hastalık izni sayısının 15 yıllık zirveye ulaşmasıyla devamsızlık konusunda başı çekiyor.

Personel eksikliği ve düşük üretkenlik

Çalışanların belirli sayıda izin alma hakkına sahip olduğu tatil günlerinin aksine hastalık izni, ihtiyaç temelinde alınıyor. İnsanların bunları Avrupa'nın farklı bölgelerinde nasıl ve ne zaman kullanacakları konusunda ise sınırlamalar var. Ancak hastalıkla ilgili devamsızlık oranı arttıkça, işçi kıtlığı ve düşük üretkenlik, ekonomilere zarar vermeye başlıyor.

Londra merkezli bir düşünce kuruluşu olan Kamu Politikası Araştırma Enstitüsü'nün (Institute for Public Policy Research) Temmuz ayında yayımlanan raporuna göre, İngiltere'de çalışanların hastalığı ekonomiye beş yılda 30 milyar sterline mal oluyor. Liderler şimdi her zamankinden daha fazla bu soruna dikkat ediyor: Eski Başbakan Rishi Sunak, ‘hastalık izni kültürü’nü sosyal güvenlik ağı için bir tehdit olarak nitelendirmişti.

Hukuk firması Howard Kennedy'de hukuk direktörü olan Lydia Christie, “Birleşik Krallık'ta artan hastalık izni seviyeleri, yalnızca ekonomiye muazzam bir maliyet getirmekle kalmıyor, aynı zamanda personel eksikliği ve iş gücünde büyük beceri boşlukları olan işletmeler için de önemli sonuçlar doğuruyor. Bu, boşlukları doldurmaya çalışması gereken iş yerindeki personele de yük getiriyor” şeklinde konuşuyor.

Avrupa’nın sorunu tam olarak ne?

Peki Avrupa'nın sorunu tam olarak ne ve hastalıkla bağlantılı devamsızlık, bölgede neden bu kadar büyük bir sorun haline geliyor?

Etkenler nereden baktığınıza bağlı olarak farklılık gösteriyor ancak şunlardan bir veya daha fazlasıyla ilişkili olduğu kabul ediliyor: “Ruh sağlığı, aşırı cömert bir refah sistemi ve kültürel faktörler.”

İnsanlar sadece daha fazla hastalık izni almakla kalmıyor, aynı zamanda daha uzun süre devamsızlık yapıyor. Kovid-19 salgını, insanların dikkatini uzun süreli hastalık, depresyon ve anksiyete gibi fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarına çekti ve bunlar artık iş yerinde devamsızlığın büyük bir itici gücü haline gelmiş durumda. Bu ayrıca İngiltere'de daha büyük bir çalışan hareketsizliği sorununu da tetikliyor.

Avrupa her zaman cömert iş yeri refah yardımları sunmakla biliniyor ve bu da diğer bölgelerin örnek alması için bir örnek teşkil ediyor. Ancak artık bu ayrıcalıkların Avrupa’ya zarar veriyor olabileceği düşünülüyor. Örneğin Fransa'da ulusal sağlık sigortası, birinin hasta olduğu dördüncü gün devreye giriyor ve belirli bir eşik dahilinde maaşının yaklaşık yüzde 50'sini ödüyor. Almanya, çalışanların altı haftaya kadar ücretli hastalık izni almasına izin veriyor.

‘Çalışmayı sevmek' yerine ‘yaşamak için çalışmak’

Daha geniş kültürel faktörler de bu aksaklıkta rol oynuyor. Gallup, 2022'de Avrupalıların ‘çalışmayı sevmek’ yerine ‘yaşamak için çalıştığını’ ve bunun da dünyanın diğer bölgelerine göre daha düşük çalışan katılımına yol açtığını buldu.

Üst düzey yöneticiler, çalışanların gevşek tutumlarının iş yerlerine de yansıdığını fark ediyor. Norveç'in 1,6 trilyon dolarlık servet fonunun CEO'su Nicolai Tangen, bu yılın başlarında Avrupalıların Amerikalı meslektaşları kadar sıkı çalışmadığını ve iş-yaşam dengesi arayışlarında kariyer hırsından yoksun olduklarını ifade etti.

Hastalık izni ve istismar arasındaki ince çizgi

Devamsızlık kimseye yardımcı olmuyor, ne şirketlere ne de ekonomiye. Ancak OECD'nin istihdam uzmanı Christopher Prinz, çalışanların gerçekten ihtiyaç duyduğu zamanlarda devamsızlık yapılırsa bunun üretkenliği artırdığını söylüyor.

Financial Times'a verdiği demeçte Prinz, “Hasta olan insanların hastalık izninde olmasını istiyoruz. Hastalık izinlerinin üretkenliğe, sağlığa ve iş gücü piyasasına katılıma gerçekten yardımcı olduğu yönünde güçlü bir argüman var” diyor.

Ülkeler, çalışanları hastalık izni almaya teşvik etmek ile bunu istismar etmekten caydırmak arasında hassas bir denge kurmak zorunda; ancak bu ekonomik sorunlara yol açabilir. Ancak bu, Avrupa'nın giderek büyüyen verimlilik savaşının anahtarı da olabilir ve bu da politika yapıcıların ve şirketlerin doğru kartları oynamasını daha da önemli hale getiriyor.

Yöneticiler ücretli izne alıştı