Yunanistan için bugün kader günü. Uğur Gürses, AB zirvesi öncesi Yunanistan'ın son durumunu ve Syriza iktidarının tutumunu değerlendirdi.
İşte Gürses'in o yazısı:
Aleksis Çipras 5 yıldır ekonomik krizde olan Yunanistan'ın 5 aylık başbakanı. Bugün belki de onun en zor günü olacak. Çünkü 5 aydır yürüttüğü pazarlıkların sonuna gelindi. Anlaşmazlıkla sonuçlanınca, Euro Bölgesi liderleri bugün olağanüstü toplanıyor. Yunanistan'ın borçlarını ödeyecek parası kalmadı; özellikle IMF gibi çokuluslu kreditörlerin katı ve kendi hatalarını görmezden gelen tutumları nedeniyle finansal girdap büyüyor. Yunan bankalarının da gücü bitti; Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) Yunanistan Merkez Bankası'na açtığı ve defalarca yükselttiği avans olmasa Yunan bankalarının kepenkleri çoktan kapanmıştı. Fazlası; bugün bir sonuç çıkmazsa ECB'nin ilave bir kredi artırımı yapması pek de mümkün değil. Bankaların ECB'den borçlanmak için teminatlarının bile kalmamış olabileceği konuşuluyor. Yani bankalar kapanabilir, sermaye kontrolü yürürlüğe girebilir.
Yunanistan sermaye kontrolü uygulamaya başlarsa eurodan çıkışın da, Euro Bölgesi'ndeki çözülüşün de kapısı aralanacak.
Girdap büyüdü; çünkü 2011'den bu yana uygulatılan kemer sıkma önlemlerinin ölçüm 'cetveli', kamu dengelerinin milli gelire oranı olduğundan, milli gelir de 2008 sonrası kabaca yüzde 30'a yakın düştüğünden, açıkların milli gelire oranı olağanüstü katı kemer sıkma çabalarına karşın düşmek bir tarafa büyüyor. Milli gelirin sert düşüşüne bakmak yerine, açıkların milli gelire oranına bakan kreditörler, 'iyileşmedi, kötüleşti daha da sıkın' diyorlar. Açmaz büyüyor. Önceki programda 2015 ve 2016 için
faiz dışı fazla yüzde 3.5 ve yüzde 4.5 olarak belirlenmişti. Ancak bu yıl yüzde 1 olarak gerçekleşmesi bekleniyor.
Çipras, haftasonu Alman Die Welt'e yazdığı yazıda, emeklilik harcamalarının 2007'de Almanya'da GSYH'nın yüzde 10.4'ü olduğunu, aynı tarihte Yunanistan'da ise yüzde 11.7'sine karşılık geldiğini not düşerek, 2013'de bu oranın yüzde 16.2'sine yükseldiğini vurguluyor. Bunun nedeni, Yunanistan halkının Almanlardan daha az çalışması söz konusu değildi; dramatik ölçülerde emeklilik maaş indirimlerine karşın milli gelirdeki küçülmenin çok daha sert gerçekleşmesi olduğunu anlatıyor.
İktidardaki Syriza, doğru yerden hareket ediyor; bu kemer sıkma iyileşme değil, ekonomik küçülmeyle kötüleşmeyi getirdi.
Avrupa Komisyonu, IMF ve Avrupa Merkez Bankası'ndan oluşan Troyka, Yunanistan reformlar konusunda adım atmadığı sürece, Yunanistan'a anlaşmalar çerçevesinde gidecek fonları serbest bırakmıyor; Yunanistan da ay sonuna kadar IMF'ye vadesi gelen 1.5 milyar euroluk borcunu ödeyemiyor. Troyka Şubat'tan bu yana ödenmesini askıya aldığı 7.2 milyar euroluk fonu bırakmadan önce Yunanistan'ın, emeklilik ödemelerini kısmasını, KDV'nin yükseltilmesini ve bütçe fazlasını artırmasını istiyor.
Yunanistan'daki kriz, hane halkı ve şirketlerin bankacılık sektöründeki mevduatlarında azalışa yol açtı. Aralık 2009'da 238 milyar euro büyüklükte olan mevduatlar, krizle birlikte 2014 sonunda 160 milyara geriledi. Çipras başkanlığındaki yeni hükümetle birlikte bu azalış yeniden hızlandı; zirve olan geçen hafta çekilen tutarın toplam mevduatın yüzde 3'ü yani 4.2 milyar euro olduğu, sadece Cuma günü çekilen mevduatın da 1 milyar olduğu not ediliyor. Böylece yılbaşından bu yana çekilişlerin miktarının 44 milyar olduğu, mevduatların 117 milyar euroya düştüğü tahmin ediliyor.
Bugün acil toplanan liderler bir çözüm bulamazsa Yunanistan sermaye kontrolü uygulamak zorunda kalacak. Güney Kıbrıs'ın yaptığı gibi, mevduat çekilişine, yurtdışına para transferine kısıtlamalar konulması olası.
Bu adım, daha önce iki kez kurtarma operasyonu yapılan Yunanistan'ın euroyu terk etmesi öncesindeki son adım olacak.
İşte bu yüzden, Maliye Bakanı Yanis Varoufakis de, önceki gün kendi blogunda yazdığı makalesinde, reformlar tamam da, fazla kesintiler milli geliri aşağı çekiyor, ekonomik durgunluğu teşvik ediyor diyor. Parametrik kesintiler yerine reformların için doldurmayı teklif ediyordu.
Yunan trajedisinin boyutları
Varoufakis'in, blog makalesinde kullandığı veriler çarpıcı;
Kamu kesimindeki kesinti ve gelir artırıcı önlemlerle yüzde 20'ye varan bir mali uyum yapıldı,
faiz dışı fazlaya dönüldü.
Ücretler yüzde 37 düşürüldü.
Emeklilik harcamaları yüzde 48, kamu istihdamı da yüzde 30 küçültüldü.
Tüketim harcamaları yüzde 33 daraldı. Kronik cari açık da yüzde 16 azaltıldı.
Bu önlemler de, ekonomide 2008 sonrasında milli geliri 18 çeyrektir birikimli olarak yüzde 27 küçülttü, işsizliği yüzde 27'ye çıkardı. Kayıt dışı iş gücü yüzde 34'e yükseltti.
Bankaların batık kredi oranı yüzde 40'a vurdu, kamu borcu da GSYH'nın yüzde 180'ine çıktı.
Açlık, yoksulluk ve enerji ihtiyacı, savaş halinde karşılaşılan duruma yaklaştı.
Yunanistan ve kreditörler (AB, ECB ve IMF) pazarlığında anlaşmazlık maddeleri:
Bütçe: Kreditörler,
Faiz dışı fazlanın yüzde 1'er artırılarak 2018'de yüzde 3.5'e çıkarılmasını, Yunanistan ise bunun kurumlar vergisi artışıyla, yüksek kazanan şirket ve bireylerden alınacak ilave vergiyle ('dayanışma tahsilatı') olmasını teklif ediyor.
Borç ödemeleri: Kreditörler, önceki kurtarmalarda verilen borçların vadelerinin epey uzatıldığını, Yunanistan'ın edimleri yerine getirerek; 'parayı almasını, vadesi gelen borçları ödemesini' istiyor. Yunanistan ise kurtarma fonlarıyla gelen borçlarda indirim yerine, borç geri ödemelerinin ekonomik büyümeye endekslenmesini istiyor.
Emeklilik Sistemi: Kreditörler, milli gelirin yüzde 1'i kadar (1.8 milyar euro) kesinti yapılmasını talep ediyor. Yunanistan ise erken emeklilik seçeneklerinin kaldırılabilir, emeklilik programlarının birleştirilebilir olduğunu söyleyip, yönetsel masrafları kısılabileceğini, daha fazla ücret indiriminin talep edilmesinin aşırıya kaçtığını, insani sorunlar yarattığını iddia ediyor.
Dolaylı vergiler: Kreditörler, genel KDV oranının yüzde 23'e çıkarılmasını, ilaç ve gıdada yüzde 11 olmasını. Yunanistan ise genel KDV oranının 23 olmasına itiraz etmiyor; ancak gıda, enerji ve otellerde yüzde 11, ilaç ve kitapta yüzde 6 olmasını talep ediyor.