Arınç TBMM'ye teşekkür etti
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Hükümet adına TBMM Genel Kurulu'nda söz aldı
AK Partilili 4 kadın milletvekili TBMM'ye başörtülü olarak girerek Meclis tarihinde bir "ilk"e imza attı. Saat 14.00'te toplanan Meclis Genel Kurulu'nda gözler AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Sevde Bayazıt Kaçar, Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, Denizli Milletvekili Nurcan Dalbudak ve Konya Milletvekili Gülay Samancı'daydı. Milletvekilleri Genel Kurul'a başörtüsü ile katıldı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hükümet adına TBMM Genel Kurul'unda konuştu ve eleştirilere yanıt verdi.
"Merve Kavakçı yemin etmeye geldiği gün engelleyip 'Dışarı, dışarı' diye bağıranların hepsi bugün dışarıda kaldı" diyen Arınç, "biz kapılar türban yüzünden yüzümüze kapandığında isyan etmedik, dağa çıkmadık, sabrettik" yorumunu yaptı.
İşte Arınç'ın konuşmasından satır başları:
TBMM'YE YAKIŞAN DAVRANIŞ BU! TEŞEKKÜR EDERİM
"Hükümet olarak düşüncelerimizi ifade etmek için huzurlarınızdayım. Bugün TBMM genel kurulunu anlamlı hale getiren, tüm dünyanın dikkatini buraya çeviren bir konu var. Bu konu bazı vekil arkadaşlarımız kendi bireysel kararlarıyla başlarını örtme ihtiyacı duymuşlar. Bu ilk defa oluyor. Siyasi partilerden olumlu ve olumsuz tepkiler var.
Ne olacak, nerede çirkin bir söz sarfedilecek diye bekleyenler var siz bunları boşa çıkardınız. Sizlere teşekkür ederim.
Sayın İnce, Buldan, Tuncel, Satır ve Pavey'e teşekkür ederim. Bence meclise yakışan budur. Olması gereken budur. Bizden ve bu meclisten 23 Nisan 1920'den beri bağımsızlığın temsilcisi olan meclisten beklenen budur. Bir kavga, bir sıkıntı bir gerginlik yaşanması beklenen mecliste bu yaşanmadı.
Bu sözlerim içinde Sayın İnce'nin birbiriyle kafiyeli ve konunun çok dışında kalan suçlamalarına razı değiliz. Bu suçlamaları kabul etmiyorum. Kendisine iade ediyorum. Sayın Pavey'in tartışmaya açık ifadelerini kabul etmiyorum, anlayışınıza sığınıyorum.
DIŞARI DIŞARI DİYENLER DIŞARIDA KALDI
Bundan 14 yıl önce Merve Kavakçı bu salona girdiğinde ben de buradaydım. O gün TBMM'ye yakışmayan tartışmalar oldu. 14 yıl sonra Sayın Demirel'in Sayın Ecevit'in sözlerini unutmak istiyorum. Çünkü kabul edilmeyecek sözlerdi bunlar. Yüksek Seçim Kurulu bu arkadaşımız kabul etmiş ve seçilmiş. İl seçim kurulu mazbatasını veriyor. Yapılacak tek şey buraya gelip and içmesi. Geldiğinde bizler de heyecan içinde takip ediyorduk. Dışarı dışarı dışarılar… And içmek mümkün olmadı. Bu bir acı tablodur. Siz bunu böyle görmeye bilirsiniz. Ama o olayın siyasi sonuçları olmuştur. Oyu düşen partinin ne kadar etkilendiğini düşünün. O gün dışarı diye bağıranların hepsi dışarıda kaldı. Halk bunu affetmedi. Bunu yanlış buldu. Sürecin içinde çok şeyler gördük.
BENİM KIZIM DA TÜRBAN YÜZÜNDEN...
Üniversitedeki kılık kıyafet sorunu ile başladı bu mesele. 90'lı yıllarda 3 üniversite dışında pek çoğunda serbestti. Benim kızım da o yıllarda okudu üniversiteyi. Kızlarımız acı yaşadı. Mücadele sadece üniversitelerde kılık kıyafet serbestisi ile başladı. Şimdi üniversitelerimizde böyle bir yasak yok, öğrenciler arasında sorun yok, rektörler arasında yok. Anlayış değişti. Vekiller de buna itiraz etmiyor şimdi. Mazbatasını alıp and içemeyen insanlarımız ile üniversiteli kızlarımızın kaderi buluştu. Kamu'da çalışan kadınlarımızın yargı emniyet ve askeri güçlerde çalışanlar dışındakiler başlarını dilediği gibi örtecek. Kurumsal olarak hiç bir partinin itirazı olmadı.
BİZ İSYAN ETMEDİK, DAĞA ÇIKMAYI DÜŞÜNMEDİK
Ben bu konularda kendisini de işin içine koyan, Meclis başkanı olarak bu sorunu yaşayan, kızı başörtülü olarak sorun yaşayan biri olarak onlarca, yüzlerce yerde konuştum. Niçin böyle bir ayrımcılık var, neden kapılar bize kapalı dedik. İsyan etmedik, dağa çıkmayı düşünmedik, sabırla demokrasinin ilerleyeceğini düşündük. Demek ki sabır çok önemli, kırmadan, yıkmadan, dağa çıkmadan gerçekleşiyor. İnsanlar demokrasi kültürünün gelişmesiyle ayıp oluyor diyor. Genel başkanlar çarşaflı hanımları bile partilerine üye yapmak istiyorlar. Ama görüyoruz ki üzerlerinde müthiş bir düşünce var. Yasaklar ortadan kalksın, özgürlükler asıl olsun. Yanlışlar var evet. Ama bir araya gelirsek çözüm bulabiliriz.
ANAYASA'DA YOK, YASADA YOK...
Genel Kurulda'yız, meclis başkanlığı döneminde bazı arkadaşlarımız soru önergesi veriyordu ziyaretçiler içinde başörtülüler nasıl var diye soruyordu. Dinleyiciler içinde başörtülüler var diye İran meclisine döndü diyordu. Laik bir ülkede namaz kılınmaz diyordu. Orada türbana müdahale edecek gücü kendinde bulanlar bugünmecliste yoklar. Temel insan haklarına karşı çıkma cesaretini gösterenler eninde sonunda gidecekler. Benim siyasetten öğrendiğim bu.
Hukuk devletiyiz. Normlara bakacağız. Anayasa'da var mı? Yok. olması da gerekmez. Hukukta var mı? Yok. Kadınların kıyafetini düzenleyen bir kanun yok. Ama yönetmelik var. Yönetmelikler kanuna aykırı olamaz. 56. maddede iç tüzüğün kıyafet yazılmış. İç tüzüğün hangi maddeleri hangi tarihte değişti yazıyor. 56. madde hiç değişmemiş. Başı açık olmak mecburidir yazıyor mu? Hayır. Bir gelenek var diye devam ettirmek mümkün mü?
YAKANIZDAKİ ROZET NE O ZAMAN?
Siyasi simgedir burada olmaması lazım. Siyasi simgeyse yakalardaki rozet ne oluyor? Yakalarınızda altı ok olacak, bizde ampul olacak. Ama türban olmayacak. Arkadaşlarımız ne güzel söyledi, kadınları kılık kıyafetleri ile sorgulamayacağız. Başı açık başı kapalı diye kategörize etmek ahlaksızlığın daniskasıdır.
İÇ TÜZÜK MADDESİ ÇOK GÜLÜNÇ
56. madde çok gülünç yazılmış. Sayın Meral Akşener başkanlık kürsüsünde. Beyaz kelebek kravat ve siyah yelek siyah frak giyer diyor. Sayın Akşener öyle giyinmiyor. Memurlar için pantolon serbestisi geldiyse vekiller için de pantolon serbest olsun.