<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaAltın gerçekten güvenli liman mı?----

Altın gerçekten güvenli liman mı?

Altın gerçekten güvenli liman mı?
10 Ekim 2016 - 10:39 www.finansingundemi.com

Altın, yeniden rekor seviyelere doğru harekete geçer mi? Uzmanlar altın için hangi seviyeleri konuşuyor? İşte altın için merak ettiğiniz tüm soruların yanıtları;

Altın olması gerektiği düzeyin altında olduğunu savunan da var, piyasalarda varlık balonlarının şiştiğini ve önümüzdeki yıllarda balonların patlamasıyla altında olağan üstü sıçramaların olacağını söyleyen de... Ama çoğu uzman kısa vadede ve önümüzdeki yıl Fed'in faiz politikasının altın fiyatını yönlendirecek başlıca unsur olacağına dikkat çekiyor.

Eylül 2011'de fiyatı 1920 Dolar/ Ons'u geçerek tüm zamanların en yüksek fiyat düzeyine ulaşan altın, yeniden rekor seviyelere doğru harekete geçer mi? Bu yıl önemli oranda bir prim yapan altın fiyatlarında yükselişin devamını öngörmek makul bir yaklaşım mı? Bu yılın sonuna doğru piyasalarda en çok yanıt aranan "milyon dolarlık" sorular arasında bunlar geliyor.

Altına yarayan unsurlar küresel ekonomide toplam talep eksikliğinin yol açtığı ekonomik zayıflıklarla birlikte oluşan riskler, düşük ya da negatif faiz ortamı, jeopolitik sorunlar ve politik belirsizlikler sayılabilir. Ekonomik canlanmayı sağlamak için mali politikalar yerine uzun zamandır merkez bankaları eliyle para politikalarına yüklenilmesi ve düşük faizlerle borsalardaki çıkışın sürmesi piyasalardaki dengesizlikleri derinleştiriyor. Özellikle kimi analistler ABD borsalarının "aşırı" yükseldiğini ve bir düzeltmenin kaçınılmaz olduğunu düşünürken, hemen hemen bütün dünyada büyüme beklentilerinin aşağı yönlü revize edilmesi ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed) start verdiği Faiz artırım sürecinin beklenenden çok daha uzun bir zaman yayılacağının ortaya çıktığı bir dönemde sarı metalin gücünü koruması bekleniyor.

Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden ayrılması ve Euro Bölgesi'nin geleceğine yönelik karamsar görüşlerin güçlenmesi, ABD ve Almanya gibi büyük kapitalist ülke ve bölgelerdeki seçimler, yanı başımızda süren sıcak çatışmalar da bir "güvenil liman" olarak altının önemini artırıyor.

FED'İN FAİZLERİ YÜKSELTMEMESİ, NEGATİF FAİZLER ALTINA YARIYOR

Fed'in faiz kararları ve Başkan Janet Yellen'ın verdiği mesajlar altın fiyatları üzerinde en etkili unsurlardan biri. Faiz getirişi sağlamayan bu değerli metal için, faiz oranlarının yükselmesi olumsuz bir haber, çünkü yatırımcılar yükselen faiz trendini yakalayarak risksiz getiriler elde etmek İçin dolara ve dolayısıyla ABD tahvillerine yöneliyor. Ancak Fed, piyasaların beklediği doğrultuda davrandı ve Eylül toplantısından beklendiği gibi faizleri yükseltmedi.

2016 yılına 1.061 dolar ile başlayan spot altın, 8 Temmuz'da 1.366 doları geçerek yılın zirvesini gördükten sonra gevşemekle beraber, eylül ayının son haftasına girildiğinde 1.300 dolar seviyesinin üzerindeki seyrini sürdürdü. Özellikle herkesin eylülde büyük bir merakla beklediği ABD ve Japonya merkez bankalarının faiz toplantılarının ardından spot altında yine yükseliş kaydedildi.

Altın fiyatları yılın İlk yarısında yaklaşık yüzde 25 ralli yapıp yılın üçüncü çeyrek döneminde bu yukarı yönlü eğilimi sürdüremedi. Bu yavaşlamanın arkasındaki nedenlerden biri, Fed'in eylül İtibariyle faiz artışına gideceğine yönelik beklentilerin altın piyasasında yol açtığı kaygılardı. Ancak eylül toplantısının ardından piyasalarda faiz artırım için en yüksek olasılık artık aralık

Başkanı Yellen da bu yıl bir faiz artışının olacağı yönünde beklentileri güçlendirecek açıklamalarda bulundu ve piyasalarda bu yıl ancak bir kez faiz artışına gidilebileceği konusunda neredeyse bir fikir birliği oluştu. Fed'de faiz politikasını belirleyen diğer FOMC üyeleri de bu yıl bir, gelecek yıl ise iki kez faiz artırılmasını öngörüyor; haziran ayında 2017 için üç kez faiz artışı tahmini yapılıyordu.

PİYASALARDA ALTIN FİYATI İÇİN HANGİ RAKAMLAR DİLE GETİRİLİYOR?

Altın fiyatlarındaki ralliyi Fed'in yanı sıra Japonya'da ve bazı Avrupa ülkelerindeki negatif faizler de destekler durumda. Japonya Merkez Bankası da sıfırın altına İndirdiği faize eylül toplantısında dokunmazken yüzde 2'llk enflasyon oranını yakalamak yolunda para politikasında belirli değişikliklere gitti. Ancak enflasyonun ne zaman kıpırdayacağı ve faizlerin ne zaman yükseltileceği hayli şüpheli. Avrupa da, enflasyon yaratamamak, dolayısıyla faizlerin yükseltilememesi gibi bir sorunla boğuşmaya devam ediyor. Bu da altın fiyatlarını destekleyen bir diğer durum. Ama altın fiyatı tahminlerin hemen tamamı Fed'in para politikasını temel alıyor.

Oversea-Chlnese Banking Corp.'tan ekonomist Barnabas Gan, "Altın fiyatları büyük oranda dolar ve faiz oranı beklentilerinden etkilenmeye devam edecek," diyor. Barnabas, eğer Fed bu yıl yalnızca bir kez faiz artırırsa altının ons fiyatının 1.350 dolara, eğer faiz artış olmazsa 1.400 dolara yükselmesini bekliyor. 1,1 milyar dolarlık bir varlığı yöneten Gradient Investments'tan Kıdemli Yatırım Analisti Mariann Montagne da Fed'in faiz artırmama kararının altın İçin İyi olduğunu, Fed'in faiz artıracağına yönelik artan beklentilerin altının yükselişini engellediğini belirtiyor. Ancak aralık ayında faiz artışı da yine ABD seçimlerinden çıkacak sonuca bağlı görünüyor. Cumhuriyetçi aday Donald Trump başkanlık seçiminden, Demokrat rakibi Hillary Clinton'ı yenip zaferle çıkarsa, Trump'ın ekonomi politikasındaki öngörülemezliğine bağlı olarak piyasalarda belirsizlik oluşabilir ve aralık ayındaki faiz artışı da gerçekleşmeyebilir. Trump'ın Fed başkanını değiştirmek istemesi de cabası... Aslında ilk faiz artışından beri Fed'in faiz artış sıklığına dair beklentilerin hep aşağı yönlü revize edilmiş olması bir başka dikkat çekici nokta.

Hong Kong merkezli yatırım şirketi CEF Holdings CEO'su Warren Gilman, Fed'in eylülde faizi artırmamasıyla oluşan fiyat artışının arkasının kısa vadede gelmeyeceğini çünkü aralık ayına yönelik faiz artış beklentisinin güçlendiğini söylüyor. Bununla birlikte Gilman uzun vadede altın için iyimser tarafta. Gilman'a göre faiz oranları orta vadede görece düşük kalmaya ve altın fiyatlarını desteklemeye devam edecek.

Warren Gilman'ın aksine, küresel altın sektörünün bilinen isimlerinden madencilik şirketi sahibi Robert McEwen altın fiyatlarında kısa vadede ciddi bir yükseliş bekliyor. McEwen, ekonomiye olan güvenin çökmeye başlamasıyla altının ons fiyatının yıl sonuna kadar yüzde 44 kadar yükselebileceği tahmininde bulunuyor. McEwen'a göre küresel para birimleri ve ülke borçlarından kaynaklı belirsizliğin büyümesiyle 2016 sonunda altının 1.700 ile 1.900 dolar arasında işlem görebileceğini düşünüyor. McEwen da rekor düşük düzeydeki faizlerin yatırımcılar için "çok büyük bir endişe"ye yol açacağını, değer saklama aracı ve alternatif bir varlık olarak altına yöneleceğini savunuyor. McEwen ayrıca, negatif faiz ortamında para saklamanın kendinin bir maliyeti olduğuna da dikkat çekiyor. McEwen daha da ileri giderek altın gelecek dört yılda 5.000 dolara kadar çıkabileceğini ileri sürüyor. ABD seçimlerinden, bankalardaki istikrarsızlığa kadar birden fazla endişe kaynağı bulunduğunu, piyasada çok fazla katılımcı olduğundan güruh (sürü) psikolojiyle fiyat hareketlerinin çok keskin olabileceğine dikkat çekiyor.

ALTIN FİYATLARI OLMASI GEREKTİĞİ YERDE Mİ?

Altın fiyatlarının halihazırda olması gerekenin çok aşağısında olduğunu savunanlar da var. Deutsche Bank Analisti Michael Hsueh ve Grant Sporre ağustos sonunda müşterilerine gönderdikleri bir notta şunları yazıyor: "Dört büyük merkez bankasının (Fed, AMB, Japonya ve Çin MB) toplam bilançolarına

bakıldığında altını bir para birimi olarak değerlendirdiğimizde sarı metalin gerçek değerinin 1.700 ABD Doları'na eşdeğer olduğunu düşünüyoruz." Altının bu fiyattan İşlem göreceği tahmininde bulunmadıklarını özellikle belirten Deutsche Bank analistlerinin dikkat çektikleri nokta, merkez bankası bilançolarının aşırı şişmiş olması: "2005'ten bu yana merkez bankalarının toplam bilançoları yüzde 300 genişledi. Küresel yerüstü stokları yüzde 19 büyüdü. Dört büyük merkez bankası toplam bilançolarıyla, yerüstü altın stoklarındaki büyümeyi göz önüne alırsak altın fiyatlarının 1.700 ABD Doları'na yakın olması gerekiyor."

Deutsche Bank analistleri ihtiyatlı davranarak bir fiyat tahmininde bulunmazken, tahvillerden kredilere ve hisse senetlerine kadar varlık balonlarının şiştiğini, sarı metalin birkaç yıllık bir boğa rallisinin başında olduğunu düşünenler de var. Değerli metal piyasalarında 20 yıllık bir tecrübesi olan, Old Mutual Global zorunda kalacağını ve altının da beş yıl içinde rekor kırabileceğini tahmin ediyor. Parilla, merkez bankalarının çok miktarda para bastığı, düşük ya da negatif faiz oranlarının hakim olduğu, "sınırsız para politikası" dünyasında altının da önümüzdeki yıllarda "birkaç bin dolar yukarı" çıkabileceğini söylüyor. Altın bu yıl ciddi bir ralli yapmış olmakla beraber, 2011'dekl rekor düzeyin yüzde 40 kadar altında olduğuna dikkat çeken Parilla, altının "gereğinden çok fazla satıldığını, çok düşük fiyat" seviyelerinde olduğunu savunuyor. Parilla dışında dünya finans dünyasının yakından tanıdığı milyarder tahvil fonu yöneticisi Bili Gross, Paul Singer, David Einhorn ve Stan Drucken-miller da benzer görüşleri paylaşıyor.

PEKİ YA KARŞIT GÖRÜŞLER...

Bu görüşün karşısında olan isimler de yok değil. Yatırımcı Jim Rogers, Brexlt oylamasının ardından altın yerine dolarda bir "güvenli liman" arayacağını söylemişti. Pictet Wealth Management'tan döviz stratejisti Luc Luyet, 2017 yılının sonuna kadar Fed'in üç kez daha faiz artırma ihtimalinin olması, altında ralli için fazla bir alan açmayacağı görüşünde. Parilla da altının güvenli liman olma yönündeki albenisinin ancak küresel para politikasının normalleşmesiyle mümkün olacağına dikkat çekiyor, ama yıllarca devam eden para politikasındaki aşırılıkların kolay ve sıkıntısızca düzelmesini pek mümkün olamayacağına inanıyor.

Bu yılki güçlü performansına rağmen altın neden rekor düzeyin henüz uzağında? Avustralya bankası Macquire, ağustos sonunda bu soruya verdiği yanıtta sıraladığı unsurlardan bazıları şunlar: * Altın yıla dolar gibi düşük bir seviyede başladı ve altına dayalı borsa yatırım fonlarında (ETF) tutulan altın miktarı 2013'te görülen 2.818 tonluk zirveden yılın başında 1600 tona kadar gerilemişti. * Makroekonomlk zemin altın fiyatlarını yeterince desteklemiyor. ABD ekonomisi ve ekonomik görünüm 2011'deki kadar kötü değil. * Altın fiyatının zirveyi gördüğü Eylül 201Tden beri ABD Doları güçlendi. Altın zirve seviyesinden yaklaşık üçte bir düştü, ama aynı süreçte birçok para birimi de dolar karşısında zayıfladı. Macgulre, dolar dışındaki para birimleriyle bakıldığında altının ons fiyatı 2011 zirvesine oldukça yakın seviyede olduğuna dikkat çekiyor. * Fiziksel altın talebi düştü, ilk çeyrekte mücevherat sektörünün talebindeki düşüş, merkez bankalarının alımını azaltması fiyatları dizginledi. Avustralya bankası bütün bu veriler ışığında altın fiyatlarının orta adede olağanüstü bir sıçrama yerine istikrarlı bir yükseliş yaşayacağını tahmin ediyor; dolar gücünü koruduğu ve ABD ekonomisi sağlam temelde İlerlediği sürece rekor seviyeler uzak görünüyor.

YATIRIM AMAÇLI ALTINA BU YIL İLGİ BÜYÜK, MÜCEVHERATIN TALEBİ DÜŞÜK

Kar amaçlı satışlar, Fed'in bu yıl bir kez daha faiz artırma olasılığı ETF'lerde çıkışa yol açsa da yılın tamamına bakıldığında yatırımcının bu alan ilgisinin güçlü olduğu görülüyor. En büyük altın fonu olan SPDR Gold Fund'a bu yıl (12 Eylül itibariyle) yaklaşık 12 milyar dolarla, kurulduğu 2014'ten beri en yüksek yıllık giriş kaydetmeye çok yaklaştı. State Street Global Advisors'ta ETF ve yatırım fonu araştırma biriminin başında bulunan David Mazza'ya göre, Fed'in faiz artışının gerçekleşmesi piyasalarda bir satış dalgası getirebilir ama bu durum altını ayı piyasasına düşürmeyecek, çünkü faizler hâlâ rekor düşük seviyelerde seyrediyor olacak.

Altın deyince Dünya Altın Konseyi'nin verilerine de bakmak gerekiyor. Konseyin ağustosta yayınladığı İkinci çeyrek raporunda çarpıcı veriler ortaya konuyor. Perakendeden kurumsala; yılın ilk yarısında külçe, sikke altına ve ETF'lere yapılan yatırım geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 169 artarak 1.063,9 ton oldu ve 2009'un ilk yarısında kaydedilen rekoru tazeledi. Tarihinde ilke kez altına yatırım, art arda iki çeyrek boyunca altın talebinin en büyük bileşeni oldu. Konsey'e göre, Avrupa ve Japonya'da görülen negatif faiz oranları, Fed faizinde artışı hızı beklentisinin zayıflaması nedeniyle, ilk çeyreğin ardından ikinci çeyrekte de yatırımcılar stratejik ve uzun vadeli altın yatırımını sürdürdü. Altın fiyatları yüzde 25 İle yılın İlk yarısında 1980'den beri en güçlü ilk yarı yıl artışını kaydetti. Buna karşılık fiyat artışları mücevherat sektörüne yaramadı ve burada talep düştü. Merkez bankaları ilk yarıda net 185,1 ton altın satın aldı. Yıllık bazda karşılaştırıldığında bir merkez bankası alımlarında düşüş olmakla beraber ilk yarıda altın fiyatlarındaki yüzde 25'lik artış da hesaba katılmalı.

Merkez banklarının altın talebiyle ilgili bir başka çarpıcı veri de Official Monetary and Financial Institutlons Forum'dan (OMFIF)... Bu kuruluşun raporuna göre merkez bankaları 2008'den beri altında net alıcı oldu ve 2.800 tondan fazla altın alarak rezervlerini yüzde 9,4 artırdılar. OMFİF'in raporuna göre merkez bankalarının son sekiz yıldaki yıllık altın alım miktarı, 1970'e kadar geçen 100 yıldaki yıllık ortalama olan 350 tona geldi.

TÜRKİYE'DE UZMANLAR NE DÜŞÜNÜYOR?

Altın ve para piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk de altına uzun vadeli yatırımın kazandırdığını savunuyor. Ancak Yıldırımtürk, ABD seçimlerini Demokrat Hillary Clinton'ırı kazanması, Fed'in aralıkta faiz artışına gitmesiyle altın yılı düşüşle kapatabileceği, gelecek yıl buna merkez bankalarının likidite daraltıcı eğilimlere girmesiyle düşüşün derinleşebileceği uyarısında da bulunuyor. Yıldırımtürk'ün verdiği rakamlarsa şöyle: "teknik olarak bakıldığında altın fiyatı kısa vadeli gerilemelerde 1305-1298 1285 Dolar/Ons'u, yükselişlerde 1325-1332-1337-1345 ve 1350 Dolar/ Ons'un bir miktar üzerindeki dirençlerini yeniden test edebilir. Orta vadeli gerilemelerde ise FED'in faiz artırımı da dahil, 1200-1150 ve 1050 Dolar/Ons seviyeleri yeniden görülebilir. FED Aalık'ta faiz artırmaz ve ABD'de Cumhuriyetçiler kazanırsa ilk etapta oluşacak tedirginlikle altın 1400 Dolar/Ons ve üzerini de kısa vadeli görebilir."

Altın gerçekten güvenli liman mı?

Piyasanın yakından tanıdığı stratejist Fatih Keresteci'nin, uzun vadeli altın fiyatı tahmini ise 1.450 dolar. Keresteci kısa vadede dolar-altın ilişkisi hakkında şunları söylüyor: "Altın fiyatları ABD Doları cinsinden olduğundan, altına yatırım yapan bir yatırımcı ABD Doları'nın sunduğu faizi kazanamaz. Hatta altını borçlanarak alan yatırımcı için ortada reel bir maliyet vardır, borçlanma maliyeti. Bu nedenle de altın fiyatı ABD Doları'ndan etkilenir. Ama nominal değil, reel faizinden. Fatih Keresteci, uzun vadede ABD'de reel faizlerin düşük kalacağı ya da daha da düşeceği beklentisi olduğunu

belirtiyor. Altının güvenil liman olduğu fikrine katılmayan Keresteci, "Son birkaç yılda altın fiyatlarının küresel risk iştahı ile paralele hareket etmesi de bunu teyit etti. Yani piyasalarda işler yolunda giderken altın fiyatları da olumlu bir eğilim kaydediyor, aksi durumda ise altın fiyatları düşüyor. Halbuki güvenli liman olarak kabul edilen bir enstrümanın, piyasalarda işler yolunda gitmediği bir dönemde olumlu eğilim kaydederek yatırımcılara güvenli bir liman sunması gerekir" diyor. (Güneş Doğan/Derin Ekonomi)

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)