Akdoğan: Sayın Arınç'ın söyledikleri üzerine...
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Bülent Arınç'ın yaptığı son açıklamalarla ilgili yorum yapmak istemediğini söyledi
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, NTV'de çıktığı canlı yayında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Diyarbakır'daki terör örgütü IŞİD operasyonuna ilişkin valiliğin yaptığı açıklama hatırlatılarak, konuyla ilgili son bilgilerin sorulması üzerine Akdoğan, dün eş zamanlı olarak IŞİD hücrelerine dönük operasyonların gerçekleştirildiğini bildirdi.
Akdoğan, yakalananların muhtemelen eylem hazırlığında bulunan hücreler olduğuna dikkati çekerek, "Canlı bomba, eylem hazırlığı içerisinde olan, bundan dolayı da bomba eğitimi almış kişilerdi. Yani evin girişini mayınlamış olabilirler, polis içeri girdiğinde patlamış olabilir. Veya içeridekiler bu bombaları patlatmış ya da kendilerini patlatmış olabilir. Onun detaylarını bilmiyorum ama neticede bu çok önemli bir operasyondu, eylem hazırlığı içinde olan, bomba düzenekleri üzerine çalışan bir IŞİD hücresi dün tasfiye edilmiş oldu" diye konuştu.
Anadolu Ajansı (AA) ve TRT'nin kendisine bağlı olduğu anımsatılarak, "Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açıklamalarıyla başlayan bir tartışma söz konusu. Şu anda TRT'de 'muhalefet liderlerine yeterince yer verilmediği' iddiaları var. Hatta Arınç da kendisine 'bir süre kendi bakanlığı döneminde bile ambargo uygulandığını' iddia etti. Bugün de HDP'nin RTÜK'deki temsilcisinin paylaştığı rakamlar var, 'adil bir dağılım olmadığı' yönünde. TRT ile ilgili bu eleştirilere ne dersiniz?" sorusu üzerine Akdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Öncelikle Sayın Arınç'ın söyledikleri üzerine yorum yapmak istemem. Çünkü 7 Haziran seçimlerinden önce de bir hafta kala birtakım polemikler yaşanmıştı Sayın Gökçek ile. Bu bize, o dönemde çok zarar verdi. Bundan dolayı ben, tekrar partimize zarar verecek öyle bir polemiğin içerisine girmeyi doğru bulmam.
Bununla ilgili (TRT'de siyasi partilere ayrılan süreler) kurumlarımız da vakti, saati gelince gerekli açıklamaları yapar. Yani siyasi partilere dönük ne tür haberler yapmışlar, kimi, ne zaman davet etmişler, yayın süreleri... Ama şunu söyleyeyim; siyasi parti başkanlarının yaptıkları konuşmalar çoğu zaman canlı olarak yayınlanıyor, onun ötesinde haberlerde bunların hepsi kullanılıyor. Yani TRT haberlerinde siyasi parti başkanlarına, sözcülerine ne kadar yer ayrılmış, ne kadar haber yapılmış bunun dökümünü talimat verdim."
Yalçın Akdoğan, bu konunun daha önce de gündeme getirildiğini, seçim sürecinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarının, kampanyanın bir parçası olmadığının altını çizdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Başbakan" sıfatıyla yaptığı programları bulunduğuna işaret eden Akdoğan, "Siyasi parti başkanı olarak yapılan konuşmalar, bunlar hepsinde de TRT objektif ve adil bir şekilde bunları kullanır. Burada biraz haksızlık yapıldı kanaatindeyim. Hem canlı yayın dökümü hem de haber olarak ne kadar verilmiş, ne kadar yayınlanmış, gün içerisinde ne kadar döndürülmüş bunlarla ilgili bir çalışma yapılıyor, yapıldıktan sonra açıklayabiliriz" ifadesini kullandı.
Anadolu Ajansı'nın aday listeleri açıklandıktan sonraki haberlerine ilişkin rakamlar hakkında bilgi veren Akdoğan, "Sayın Başbakan'ın 'parti başkanı' olarak 129 haberi, 'Başbakan' olarak 96 haberi, Sayın Kılıçdaroğlu'nun 194 haberi, HDP'nin 72 haberi geçmiş. MHP biraz düşük 18 haberi geçmiş, bu da olmadığı için, olsa onu da geçecek. Ama ne yapıldıysa hepsi geçmiş durumda. Hatta zaman zaman Sayın Demirtaş yurt dışına çıktığında mikrofon uzatılır, o AA mikrofonudur. Burada ayrım gözetmeksizin hepsi haberleştirilir, hepsi de servis edilir" dedi.
"MHP, BURADA UCUZ HESAP YAPTI"
Akdoğan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in "sandıktan koalisyon çıkarsa 1 Kasım'dan sonra korkarım seçimi yeniden konuşuruz" açıklamasına ilişkin görüşünün sorulması üzerine, sözlerinin çarpıtıldığına dikkati çekti.
"Dediği şu, korkarım eğer tek başına iktidar çıkmazsa tekrar seçim tartışmaları başlar, milletin gündemi seçim değil, geçim' diyor" ifadesini kullanan Akdoğan, "Yani 'tekrar seçim olsun, bunu temenni ediyoruz' şeklinde bir değerlendirme değil" görüşünü dile getirdi.
"Sizin 'güven, istikrar ve tek başına iktidar' vurgunuz, muhalefet tarafından 'biz olmadığımız zaman güven, istikrar olmuyor, terör böyle oluyor' şeklinde eleştiriliyor. Bu aradaki farkı nasıl anlatırsınız?" sorusuna Akdoğan, "Bir kere şu anda Türkiye, hükümetsiz değil. Birtakım eleştiriler getiriyorlar. Peki siz niye sorumlu davranmadınız, niye hükümetten kaçtınız, niye üye vermediniz? MHP, burada ucuz bir hesap yaptı. 'HDP üye verecek, HDP ile AK Parti'yi ben, hükümette yalnız bir fotoğrafta gösteririm' diye. Olmadı, o oyun bozuldu. Vatandaş da 'sen niye bu halde bıraktın, niye hükümette yer almadın' diye eleştirdi " yanıtını verdi.
"Öcalan'a da bunlar çok kazık attı"
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "bu işin çözümü için muhatap olarak gördüğümüz, adım atmasını beklediğimiz bir muhatabımız var" sözlerinin hatırlatılması üzerine Akdoğan, şöyle devam etti:
"Bunlar geçen seçimden önce makas değiştirdiler ve sürece ihanet ettiler. Sürekli de Çözüm Süreci'ni sabote edecek şekilde tavırları oldu. PKK nasıl yaptığı eylemlerle süreci sabote ettiyse HDP de bu makas değişikliğiyle süreci bozmuştur. Bu yüzden de muhatap olma kabiliyetini yitirmiştir. Şöyle bir yanılsama var; sanki AK Parti 13 yıllık iktidarı boyunca hiç terörle mücadele etmemiş, operasyon yapmamış gibi, bu son derece yanlış. Bu süreci ilk defa bozmadı PKK. Haburla, Silvan saldırısıyla, Dağlıca ve Kobani olaylarıyla bozdu. Bunların hepsinden sonra çok ciddi operasyonlar yapıldı."
Akdoğan, "İmralı'nın devreye sokulmamasının sebebi, sözünün dinlenmeme riskini göze almamak mı, yoksa onu da denklem dışında tutuyorsunuz?" sorusuna, şu cevabı verdi:
"Bizim konsantrasyonumuz terörle mücadele operasyonları. Burada bir sonuca ulaşmamız gerekiyor. Örgüte göre Çözüm Süreci ile ulaşılacak hedef onlar için yetersiz. Onlar demokratik bir çözüm filan istemiyorlar, onların bir ütopyası, kızıl elması var onun peşinde koşuyorlar. Bu anlayışın çökertilmesi gerekiyor. Zaman zaman Öcalan'ı da merkeze alan yorumlar çok yapmak istemiyorum. Ama Öcalan'a da bunlar çok kazık attılar. Yani canlıyken diri diri adeta onu gömdüler, yaptıkları açıklamalarla boşa çıkardılar, çağrılarına karşılık vermediler."
"O ZAMAN GİTSİN KOBANİ'DE SİYASET YAPSIN"
Türkiye'nin tüm mazlumlara kucak açtığını belirten Akdoğan, bu iyi niyet karşısında, hasmane tutum içerisine girene de gereken karşılığın verileceğini kaydetti.
Akdoğan, Kobani konusunda gerekli tüm uyarılar ve müdahalelerin yapıldığını ifade ederek, "Sayın Demirtaş'ı anlamakta güçlük çekiyorum. Bunun aidiyeti nereye, hangi ülkeye? Kendi devletini 'katil' diye suçlayacak, sanki Türkiye Cumhuriyeti'nin bir siyasetçisi değil. O zaman gitsin Kobani'de siyaset yapsın. Yani hangi bağın kuşusun sen? Oradaki kuşun eti yenmezmiş. Biz kimseyi yemeye çalışmıyoruz. Oradaki kardeşlerimize kucağımızı açtık ama Türkiye'ye yöneltilen her türlü eli kırmasını da biliriz" şeklinde konuştu.
Demirtaş'ın bu konuda daha sorumlu açıklamalar yapması gerektiğini kaydeden Akdoğan, Kobani üzerinden, sanki Kürt düşmanı bir hükümet varmış gibi bir algı oluşturulmasının çok ucuz bir yöntem olduğunu ifade etti.
"ORADAN BİZE İLK KÜRTLER GELDİ"
Akdoğan, Ankara'daki terör saldırısının faillerine yönelik soru üzerine, seçimlerden sonra 3 örgütün eş zamanlı olarak harekete geçmesinin, bunların bir üst akıl tarafından devreye sokulduğunun göstergesi olduğunu söyledi.
Bu hareketlenmenin Türkiye'yi aciz gösterme ve karmaşa çıkarmaya yönelik olduğunu aktaran Akdoğan, şöyle konuştu:
"Bu PKK'nın kantonlaşma projesinin de bir parçasıydı. Hatırlarsanız o zaman bazı Kürt kardeşlerimizin dükkanlarına provokatif saldırılar oldu. Bu, örgütün çok istediği bir şey. Toplum birbirine girsin, bir ayrışma yaşansın; farklı olanlar, kendilerine tabi olmayanlar orayı terk etsinler... Kobani'de de aynı taktiği izlediler. Oradan bize ilk Kürtler geldi. Bütün bu örgütlerin bir şekilde işbirliği yapabildiğini biz Suriye'de gördük. Bir taraftan Esed'le savaşan bir örgüt, başka bir alanda Esed'le işbirliği yaparak başka bir örgüte karşı savaşıyor. Böyle iç içe geçmiş bir yapı var orada."
PKK'nın son dönemde DHKP-C'yi ve MLKP'yi kendi kamplarında eğittiğini anlatan Akdoğan, bu terör örgütünün bir taraftan "eylemsizlik" derken öbür taraftan canlı bomba talimatları verdiğini dile getirdi.
Akdoğan, IŞİD'le çok ciddi bir mücadele içerisinde olduklarına değinerek, "IŞİD Türkiye'de askerimizi şehit etti. Biz de tek taraflı olarak Suriye'deki IŞİD mevzilerini vurduk. Sonra koalisyonun parçası olarak Türkiye, bütün operasyonlar içinde o hedefleri vurmaya devam ediyor. Ama sanki Türkiye IŞİD'le mücadele etmiyor, 'PKK ile mücadelede paravan gibi kullanıyor' diye aksettiriyorlar. Dün Diyarbakır'da gerçekleşen ve 2 kahraman polisimizin şehit olduğu operasyonda çok önemli bir IŞİD hücresi çökertildi. Binlerce IŞİD sempatizanı bir şekilde soruşturmaya tabi oldu, gözaltına alındı" ifadesini kullandı.
"Bu, yargının bir tasarrufu"
Koza İpek Holding ve şirketlerine kayyum atanması kararına ilişkin soru üzerine Akdoğan, operasyonun medya şirketine yönelik olmadığını, bunun şirketler grubuna dönük devam eden soruşturmanın bir parçası olduğunu kaydederek şunları söyledi:
"Bu operasyon hükümetin veya yürütmenin bir tasarrufu değil. Bunun çok iyi anlaşılması lazım. Bu yargının bir tasarrufu, devam eden bir soruşturma ve adli bir sürecin parçası olarak burada bir tedbir uygulanıyor. Bu, devam eden bir tahkikat çerçevesinde alınmış, yargının inisiyatifinde gerçekleşen bir uygulamadır. Bu kayyum da hükümete tabi değil. Kayyum onu görevlendiren hakime tabidir ve bütün bu süreç adli makamların denetiminde gerçekleşen bir süreçtir. Burada sabırla bu sürecin bitmesini beklemek lazım. Burası dağ başı da değil, hukuka meydan okuyarak da kimse oldu bitti meydana getiremez."
Akdoğan, 'Seçimden sonra 5. parti çıkar' iddiasına yönelik soru üzerine, bu durumun kendilerini etkilemeyeceğini belirterek, AK Parti'nin kurulduğu günden beri pek çok badireler atlattığını ifade etti.
AK Parti içindeki birlik ve beraberliği kimsenin bozamayacağını kaydeden Akdoğan, bu söylemi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, kendi sıkıntısını atlatmak için kullandığını aktardı.
Akdoğan, koalisyon görüşmelerinde MHP'nin konuyu "Siz tekliflerimizi zaten kabul etmezsiniz" diye kapattığını dile getirerek, "Müzakere edilseydi bunların hepsi konuşulabilecek konulardır. O konu kapandıktan sonra Sayın Başbakanımız, 'Bakın siz kapıların hepsini kapattınız, konuşsaydınız aslında şöyle bir noktaya gelebilirdik' gibi bir sohbet yapıyor" ifadesini kullandı.
"TOPLUMA RAĞMEN HİÇBİR ADIM ATMAYIZ"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Ülkeyi kimin yönettiği belli değil" söylemine ilişkin soruya Akdoğan, "Peki Kılıçdaroğlu neden seçim hükümetine üye vermedi?" sorusuyla karşılık verdi.
Yalçın Akdoğan, AK Parti'nin ülkeyi hükümetsiz bırakmamak için gece gündüz çalıştığını, bu süreçte CHP'nin hiçbir katkısının bulunmadığını ve faturanın da AK Parti'ye çıkartılmaya çalışıldığını belirtti.
Akdoğan, "AK Parti hükümeti, milletin kabul etmeyeceği, milletin içine sinmeyen, milletin rıza göstermeyeceği hiçbir taahhüdün altına girmez. Çözüm Süreci milletin rızasıyla devam eden bir süreçtir. Topluma rağmen hiçbir adım atmayız. Bir sorun var, hepimizin sorunu, bunu nasıl çözebiliriz diye bütün yöntemleri devreye koymaya çalışıyoruz. Yani 'Kapalı kapılar ardında birtakım yanlış sözler veriliyor, adımlar atılıyor', bu son derece yanlış bir kurgu. Böyle bir şey söz konusu değil."