Akbank'a GM olacaktı ama...
Akbank'ta Genel Müdür olma fırsatını elinin tersiyle itti, tekrar okula başladı
Binlerce beyaz yakalının hayalini süsleyen 'Akbank'ta Genel Müdür olma' fırsatını elinin tersiyle itip 42 yaşında yeniden okullu oldu. Şimdi harıl harıl Osmanlıca çalışıp seramik eğitimi alıyor
Nil Tekgül... On parmağında on marifet. Akbank Genel Müdürü olabilecek kadar zirveye yaklaşmışken emekliliğini isteyerek hayallerinin peşine düşebilecek kadar cesur ve sıradışı bir isim. Akşam'ın haberine göre, 'Zoru' öylesine seviyor ki, binlerce kişinin gıptayla baktığı kariyerini bırakıp 42 yaşında öğrenciliği seçiyor. Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü'nde masterla başlayıp doktoraya kadar uzanacak yeni bir serüvene adım atıyor. Her gün harıl harıl Osmanlıca çalışıyor. Sicilleri inceleyerek, 17. ve 18. yüzyıl Osmanlı'sındaki sıradan insanların hayatını inceliyor. Aynı dönemlerde almaya başladığı seramik eğitimi ile de Osmanlı tarihi çalışmalarını sanata döküyor.
DELİ DEDİLER
TÜRKİYE'nin en prestijli okullarında eğitim görerek, aslında yaşama biraz da 'şanslı' başlayan bir kadın o. Üsküdar Amerikan Koleji'ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden dereceyle mezun oluyor. Birçok özel bankada çalışıp, kariyerinde hızla ilerliyor. Akbank'ın en büyük şubesi olan Başkent Kurumsal Şube Müdürü'yken bankacılık kariyerine nokta koymayı tercih ediyor. Zira küçücük bir çocukken 'annenanesinden duyduğu' hikayelerin de etkisiyle tutkuyla bağlandığı başladığı 'tarih'e yöneliyor.
ÇEVRESİNDEKİLER ona 'deli' gözüyle bakıyor. 'Parayı' değil, onlara göre 'macerayı' tercih ettiği için. O ise kararından çok memnun. 'Hayatımdaki en iyi tercihlerden biriydi' diye özetliyor geldiği noktayı. Şimdi Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü'nden Prof. Dr. Özer Ergenç'in doktora öğrencisi olarak harıl harıl araştırma yapıyor. Osmanlı'daki alkol tüketimi, tesettür biçimleri, bozahane, kahve kültürü gibi toplumsal yaşama dair ilgi çekici bulguları da var. Son kertedeki amacı, tarihsel kitaplar yazabilmek.
İşte bu ilginç hikayenin devamı için sözü bu sıradışı kadına bırakalım:
DESTEK EŞİMDEN
- Karar süreci nasıl gelişti?
BAŞARILI bir yöneticiydim, önüm açıktı. Sonrasında genel müdür yardımcılığı kısmet olsaydı belki genel müdür bile olurdum. Ama 42 yaşındaydım, emeklilik prim gün sayımı doldurduğumu öğrenince, bankacılıkta daha fazla devam edemeyeceğime karar verdim. 1987 yılında başladığım meslek hayatıma, 42 yaşında emekli olarak noktayı koydum. Herkes 'deli gözüyle' baktı. Bu süreçte en büyük desteği eşim verdi.
TÜRKİYE'DE ilgi ve yetenekten ziyade daha revaçta olan meslekler öne çıkıyor. Benim zamanımda da tıp, mühendislik, işletme, ekonomi, bankacılık çok revaçta idi. Özal'ın politikaları ile bankacılık tarihinde kabuk değiştirme dönemi yaşanıyordu ki benim tercihim de tam o zamana denk gelmişti.
- Bankacılıktan hiç hoşlanmadınız mı?
BANKACILIK, bir insanın kendini gösterebileceği, çalışmalarının karşılığını da maddi ve manevi olarak alabileceği bir alan. Elbette ben de işimi sevmiyor değildim. Başka türlü 20 yıl çalışıp da başarılı olmak mümkün değil. Ama ben daha fazla devam etmek istemedim.
- Hiç endişe duymadınız mı?
HOCALARIM bu konuda çok destek verdi. Elbette ürküyordum. 42 yaşındaydım. Üstelik tarih alanında lisans eğitimim yoktu. Ama epey bir araştırmadan sonra Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü'nün yüksek lisans ve doktora için tarih lisansı aramadığını öğrendim.
- İlk dönem zor muydu?
YÜKSEK lisans eğitimi, Osmanlı, Amerika, Avrupa, Bizans tarihi başlayan yoğun bir dönem.
Osmanlıca öğretiliyor. Sınıf arkadaşlarımdan Tarih Bölümü'nden mezun olan tek bir kişi vardı.
Sınıf mühendislik, plastik cerrahi, edebiyat ve siyasal bilgiler
okuyanlardan oluşuyordu.
- Osmanlıca zor mu?
OSMANLICA eğitimim hala sürüyor. Neredeyse 6 yıl oldu, hala öğreniyorum.
- Amacınız akademik kariyer mi?
TARİHSEL araştırma yapmak, bu çerçevede kitaplar yazmak. Tarihsel dokuda işleyeceğim romanlar yazmak. Yani edebiyat ve tarihi birleştirmek.
'Osmanlı'da müslümanlar da şarap içiyordu'
OSMANLI'da gündelik hayatın peşinde koşan Tekgül, çok merak edilen sorulara yanıtlar da bulmuş:
- Haremi kenara koyarsak çok eşlilik sanıldığı gibi yaygın değil.
- Tesettür esas. Ama kadınların kimi kuralları zorlama girişimi var.
- Kırsal alanda peçe kullanımı yaygın değil.
- Müslim-gayrimüslim arasında birlikte yaşama kültürü esas.
- Kadının statü sahibi olmadığını söylemek de doğru olmaz.
- 16, 17, 18. yüzyılda müslümanlar alkol içiyor. Gayrimüslimler en çok şarap içiyor. Bu nedenle temin etmek kolay olduğu için müslümanlar en çok şarap tüketiyor.
- Bir müslümanın içki içtiği yönünde şikayet gelirse, nefesi koklanıyor. Alkol kullanan müslümana değnek cezası veriliyor.