AK Parti yüzde kaça düşer?
Milliyet'ten Mehmet Tezkan da bugünkü köşesinde 'AKP, düşse yüzde kaça düşer?' sorusunu kaleme aldı
Seçime sayılı günler kaldı. Her gün yeni bir anket yeni bir oy oranı ortaya atılıyor. Sonucu ne olacağı ise 30 Mart'ta belli olacak. Milliyet'ten Mehmet Tezkan da bugünkü köşesinde 'AKP, düşse yüzde kaça düşer?' sorusunu masaya yatırdı.
İşte o yazı...
30 Mart’ta sandıktan hangi partinin birinci çıkacağı konuşulmuyor..
İnsanlar AKP’nin birinci parti olacağı yolunda hemfikir..
Merak edilen şu.. AKP’nin oyu düşer mi, düşerse ne kadar düşer?
Daha açık soralım.. Bunca yolsuzluk, bunca rüşvet iddiası varken.. Her gün ‘skandal’ diyeceğimiz bir telefon konuşması ortalığa dökülürken..
İktidarın oy oranı dramatik bir şekilde aşağıya iner mi?
Dimdik ayakta kalır mı?
*
Ben dramatik bir düşüş beklemiyorum..
Niye mi?
Önce şu soruya yanıt verelim.. Bir insan gidip neden iktidardaki partiye üye olur?
Bazı kapılar açılsın diye.. Bazı imkanlara kavuşsun diye..
Talepte bulunurken elinde güçlü bir kimlik kartı olsun diye..
AK Parti’nin 8 milyon üyesi var.. Az buz rakam değil.. Bunlar ‘gevşek üye’ değil, aktif üye..
Kendilerini iktidarın parçası gören üye.. İktidar nimetlerinden yararlanan üyeler..
Kimi, yan gelirler, yardımlar nedeniyle iktidara bağlanmış.. O gelirlerle ayakta duruyor..
Kimi, üyelik sayesinde iş bulmuş..
Kimi, çocuğunu okutmuş, anında yurda koymuş, çocuğunun istikbalini üye olduğu partiye bağlamış..
Kimi, bürokraside geldiği yeri üyelik sayesinde korumayı hedeflemiş..
Kimi, yükselmenin aracı görmüş..
Kimi, bu sayede zenginleşmiş.. O kimlikle iş dünyasında söz sahibi olmuş..
Kimi, ihale almanın kapısı görmüş..
Kimi, kimi diye liste uzatılabilir.. Gerek yok..
Ezcümle; 8 milyon kişi istikbalini iktidar partisine bağlamış..
*
Geçelim işin rakamsal kısmına..
2011 seçimlerinde 21 milyon seçmen AKP’ye oy verdi.. AKP’nin o tarihteki üye sayısı 7 milyon civarındaydı..
Üye sayısının üç katı oy aldı..
Yani, AKP üyesinin ailesi de sistem yürüsün diye oy vermiş.. Baba üyeyse karısı da çocuğu da oy vermiş diyelim.. Veya anası da babası da..
Böyle bir oran bugüne kadar görülmedi.. Her üç seçmenden biri Ak Partili..
*
Diğer partilere de bakalım..
CHP’nin bir milyona yakın üyesi var; 11 milyon oy almış..
MHP’nin 350 bin üyesi varmış; 5.5 milyon oy almış..
Uçurum.. AKP’de uçurum yok..
Üye sayısı ile seçmen sayısı arasında kan bağı var..
*
Gelin şimdi bu gözle 30 Mart seçimlerini irdeleyelim..
İktidar partisinin 8 milyon üyesi var.. Hadi, 7.5 milyon aktif üye diyelim.. Bu seçimde 2011’de olduğu gibi üye sayısının üç katı değil de hadi, iki katı oy aldığını düşünelim..
En alt seviyeyi yakalamak için tırpanlayarak gidelim..
15 milyon oy çıkacağını farz edelim..
52 milyon seçmen var; 42-43 milyon geçerli oyun çıkacağını öngörürsek..
Çıkan sonuç şudur; iktidar partisinin garanti oy oranı yüzde 35’tir..
En düşük alacağı oy oranı..
En altını hesapladım, üstünü bilemem..
Polis devleti budur işte
Şişe suyu, sirke, limon, doktor maskesi, deniz gözlüğünden sonra suç aleti listesine ayakkabı kutusu da girdi..
Boş ayakkabı kutusu satan esnaf gözaltına alınmış..
Polis devleti budur işte..
İnsanların yok sebeplerle gözaltına alınmasıdır, korkutulmasıdır, üstü örtülü tehdit edilmesidir, özgürlüklerinin kısıtlanmasıdır..
Otoriter rejim budur..
*
Haberi duyunca aklıma 12 Eylül günleri geldi.. 1982 Anayasası oylamasından önce hayır oyunu simgeleyen ‘mavi’ yasaktı..
Herhangi bir vesileyle ‘mavi’ dersen askeri cuntanın tüyleri diken diken oluyordu..
Mavi rengi ima etmek suçtu..
Bugün ayakkabı kutusunu ima etmek gibi..
Demokrasi yolculuğunda döndük mü başa!..
1989 seçimlerini hatırladınız mı? Erdal İnönü ‘iktidarı limon gibi sıkacağız’ diye kampanya yapmış..
O zaman demokrasi vardı..
Polisler limon satanı da, limon taşıyanı da, limon göstereni de, limon sıkanı da gözaltına almıyordu..
Alamıyordu..
Sanki ortak değildiler!.
Haber tüyler ürpertici.. 30 ilde 148 bin kişi dinlenmiş..
Haber iktidarcı gazetenin manşetinde..
Binlerce insanı kim dinletmiş.. CHP mi? MHP mi?..
O insanlar dinlenirken iktidar koltuğunda kim oturuyordu? Ülkeyi kim yönetiyordu? İçişleri Bakanı hangi partidendi?
Emniyet genel müdürünü, il emniyet müdürlerini, istihbarat müdürlerini, şube müdürlerini kim atadı..
O dinlemeyi yapanları kim göreve getirdi..
Bugünkü iktidar..
Eee, o zaman?
Efendim cemaat yaptı.. İyi de ortak değiller miydi?
Bu tür yayınlar iyi oluyor; Türkiye’nin 12 yıldır nasıl yönetildiğini öğreniyoruz.. Otoriter rejime, polis devletine adım adım nasıl gelindiğini anlıyoruz...
İktidar, haberim yoktu diyerek dinleme faciasından sıyrılamaz..
Ortaklık günlerinin hesabını birlikte vermek zorundalar..