Adil Gür'den çarpıcı seçim anketi!
A&G Araştırma Başkanı Adil Gür 2015'in ilk seçim analizini yaptı. İşte çarpıcı tespitler...
A&G Araştırma Başkanı Adil Gür, genel seçimlere 5 ay kala siyasetin fotoğrafını çekti. Yaptıkları son araştırmalar ışığında 2015 seçimlerinin analizini yapan Gür, "2011 genel seçim sonuçlarıyla bugünü kıyasladığımızda ciddi bir değişiklik göze çarpmıyor. AK Parti ile muhalefet arasındaki makas oldukça açık" dedi.
Başbakanlık görevini dört ay önce üstlenen Ahmet Davutoğlu'nun bu koltuğu doldurduğunu ve oylarda düşüş görünmediğini vurgulayan Gür, "Buna karşın AK Parti seçmeni nezdinde hareketin lideri hâlâ Recep Tayyip Erdoğan" değerlendirmesini yaptı. Gür'ün Akşam'a yaptığı tespitler şöyle:
İŞTE SON ANKETTEKİ OY ORANLARI
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, seçmen davranışlarında, 2011'deki genel seçimlerde çıkan oy oranları ile bugün arasında ciddi bir değişiklik yok. AK Parti yüzde 50, CHP yüzde 26, MHP yüzde 15, HDP yüzde 9 bandında görünüyor. Diğer partilerin toplam oy oranı da yüzde 3-4 civarında çıkıyor. Ancak seçimlere 5 ay olduğunu da unutmamak lazım. Sayın Ahmet Davutoğlu'nun, Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlık'taki koltuğunu doldurup dolduramayacağı çok tartışılmıştı. Araştırmalar gösteriyor ki, Davutoğlu ile AK Parti oylarında bir düşüş yok. Bu da, o koltuğu doldurduğu anlamına geliyor.
RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A OY VERECEĞİM
AK Parti'ye oy veren seçmenler, Davutoğlu'nun Başbakanlığı'nı ve Genel Başkanlığı'nı benimsedi ancak hâlâ lider Tayyip Erdoğan'ı görüyor. "Oyunuzu kime vereceksiniz?" diye sorduğumuzda insanların önemli bir kısmı "Tayyip Erdoğan'a oy vereceğim" diyor. Her ne kadar Erdoğan partiden ayrılmış ve tarafsız bir koltuğa oturmuş olsa da, seçmen tarafından hâlâ AK Parti'yle anılmaya devam edileceğini gösteriyor. Bu durumda, Cumhurbaşkanı olarak Bakanlar Kurulu'na başkanlık etme adımı da bu algıyı pekiştiriyor.
BAŞKASI DA OLSA MUTLAK LİDER O
Bugün bir araştırma yapsak, "AK Parti'nin gerçek lideri kimdir?" diye sorsak, geçmişte olduğu gibi yine Tayyip Erdoğan çıkacaktır. Bu, Sayın Davutoğlu'nun Genel Başkanlık koltuğunu dolduramamasından veya Başbakan olarak başarısızlığından değil, AK Parti seçmeniyle Erdoğan arasındaki gönül bağından kaynaklanıyor. Bu bağ, sadece bir seçmen-parti ilişkisi değil. O nedenle, başka biri gelmiş olsaydı da, seçmen algısında mutlak lider olarak Erdoğan'ın ismi öne çıkardı. AK Parti'nin yüksek oy almasında "sağlık" ve "ulaşım"daki adımları etkili görülüyor.
ANAYASA İÇİN KRİTİK
Geldiğimiz noktada partiler arasında öyle makaslar var ki, Allah korusun büyük bir ekonomik kriz veya savaş gibi olağanüstü bir durum yaşanmadığı takdirde, birinciyle ikinci, ikinciyle üçüncü, üçüncüyle dördüncü arasında farkın kapanma ihtimali görünmüyor. Ancak yarım puanlık, bir puanlık farklar, Meclis'teki dengeleri etkileyeceği için önemli. AK Parti, anayasayı değiştirebilmek amacıyla 367 veya en azından referandum için gerekli 330 milletvekilliği kazanmak istiyor. Böylece "başkanlık" modellerinden birini hayata geçirebilmeyi hedefliyor. İkincisi, çözüm sürecinin devam edip etmemesi bakımından HDP'nin alacağı oy önem taşıyor. Bu dengeler, belki yarım, belki bir puanlık farklarla oluşacağından seçim kritik görünüyor.
Temel mesele iş ve aş
Ben, medyanın dili ile vatandaşın dilinin çok örtüşmediğini düşünüyorum. Bugün vatandaşa "Türkiye'nin en önemli problemi ne?" derseniz, ne paralel yapı ne çözüm süreci ne soruşturma komisyonu olduğunu görürsünüz. Elbette onlar da mühim ancak aş ve iş meseleleri, dünyanın her tarafında temel önceliklerdir. Ben, 2015 seçimlerine giderken de, partilerin bu konulardaki söylemlerinin daha etkili olacağını düşünüyorum.
CHP, tartışmaları sonlandırmalı
CHP, ana muhalefet partisi ve iktidarla hizmet konusunda ne kadar yarışırsa, ülkede demokrasi o kadar gelişir. Ancak bu yarış sadece ideolojik tartışmalarla olmamalı. Araştırmalarda CHP'nin şu an iki temel sorunu göze çarpıyor. Birincisi, seçmen üzerinde güven tesis edilemiyor. İkincisi, dünyanın her tarafında sol ve sosyal demokrat partilerin tabanı olan yoksullardan ve varoşlardan oy alamıyor. Bu bakımdan CHP'nin 5 aylık süreyi çok iyi değerlendirmesi lazım. Bunun için de parti içi tartışmalara son vererek, seçmene dokunacak, onlardan oy alabilecek söylemler geliştirmeli.
MHP şanslı ama dezavantajlı
MHP, hem AK Parti hem de CHP'ye oy verenlerin ikinci partisi olabilecek şansta. Ancak parti sıkıştığı banttan kurtulamıyor. Bunun nedeni, seçmenin MHP'nin Kürt sorunu ve terör dışındaki politikalarını pek de bilmiyor olması. Bu, proje üretmedikleri anlamına gelmiyor ancak ne söylediğiniz kadar, kimin, ne zaman söylediği de önemli.
HDP'nin baraj bilmecesi
HDP oylarında göreceli artış var. Yüzde 10 barajına yakın görünüyor ama üstünde değil. Parti halinde seçime girmeleri durumunda barajı geçip geçemeyecekleri, 5 aylık süreci nasıl değerlendireceklerine bağlı. Eğer, Selahattin Demirtaş'ın, Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasındaki gibi "Türkiye partisi" olma yolunda ilerlerse, o hedefe ulaşabilirler. İkincisi, çözüm sürecinin ne yöne evrileceği de HDP'nin performansını etkileyecek.