BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana Sayfaİlginç Bankacı HikayeleriAbi bankacı kardeş restoran sahibi----

Abi bankacı kardeş restoran sahibi

Abi bankacı kardeş restoran sahibi
10 Mayıs 2009 - 12:28 www.finansingundemi.com

Yapı Kredi Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt ünlü restoran Changa’nın sahibi Tarık Bayazıt’ın abisi. Tayfun Bayazıt: “Changa’da yediğim her yemeğin parasını ödüyorum ama verdiğim finansal danışmanlığın parasını alamıyorum”

“Artık finansal danışmanlığın bedeli Changa’da üç yemek” ELİF BERKÖZ ÜNYAY [email protected] Yapı Kredi Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt ünlü restoran Changa’nın sahibi Tarık Bayazıt’ın abisi. Tayfun Bayazıt: “Changa’da yediğim her yemeğin parasını ödüyorum ama verdiğim finansal danışmanlığın parasını alamıyorum” Changa’nın sahibi Tarık Bayazıt (49) Taksim’deki restoranının başında geç saatlere kadar duruyor. Bu yüzden onun için uygun olabilecek en erken röportaj saati 11.00. Abisi Yapı Kredi Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt (52) ise “Ben bu saate kadar üç toplantı yaptım, öyle geldim” diyor. Ercan (Arslan) her deklanşöre bastığında iyice gerilen Tayfun Beyazıt böyle ciddi durmasının bir nedeni olduğunu açıklıyor: Mesleki deformasyon! “Siz de yıllarca takım elbise giyip kravat taksanız böyle poz verirdiniz” diyerek gülüyor. Bayazıt kardeşlerin giyim tarzları, meslekleri birbirinden çok farklı ama ikisi de aynı espri anlayışına sahip. Röportajı kahkahalarla tamamlıyoruz. İki kardeş haftada bir kez buluşuyor, günde iki kez telefonda konuşuyor, blackberry messenger ile defalarca mesajlaşıyorlar. Hayatlarındaki yenilikleri de ilk kez birbirleriyle paylaşıyorlar: “Finansal kararlarımda ondan mutlaka görüş alırım. Elimin altında böyle bir danışman varken abimi kullanmamak aptallık olur.” Tayfun Bayazıt da Yapı Kredi’ye geçeceğini ilk kez kardeşine çıtlatmış. İkisi de en zor sorumun “Bana kardeşinizi anlatsanıza” olduğunu söylüyorlar. Tarık Bayazıt abisi için “Son derece esprilidir, eğlencelidir. Kasık bankacılardan değildir” derken Tayfun Bayazıt kardeşini şöyle tanımlıyor: “Tarık biraz tez canlıdır ama vereceği kararları iyice analiz eder. Yaptığı işi ciddiye alır. Enerjiktir.” Nasıl bir ailede büyüdünüz? Tarık Bayazıt: Annem ev hanımı, babam petrol mühendisiydi. Baba tarafımız Kahramanmaraşlı, anne tarafımız İzmirli. Çocukluğumuz Ankara’da geçti. Aynı okullarda mı okudunuz hep? Tarık B.: İlkokul ve ortaokulda birlikteydik ama ben lisede yatılı olarak Robert Kolej’e geçtim, İstanbul’a geldim. O yıllarda abi-kardeş ilişkiniz nasıldı? Sıkı fıkı mı, mesafeli mi? Tayfun B.: Üniversiteye gelene kadar çok yakın ilişkimiz yoktu. Çok iyi geçinmezdik açıkçası. Tarık B.: Lisede şehirlerimiz ayrılınca ergenlik çağına geldiğimizde birbirimizi ıskaladık. Karakterlerimiz de çok farklı. O babama benzerken, ben anneye çekmişim. Annemin duygusal tarafı, babamın mantık tarafı ağır basar. Annem ateşlidir, babamsa cool. Amerika’ya Tayfun’un üniversitesine gidince yakınlaşmaya başladık. Birlikte aynı evde yaşadık. Çok yakın olmamız işte o yıllarda başladı. “Tayfun 30 bin kişi arasında birinci olunca hocalar benden aynı performansı bekledi” Aynı okulda okuyunca aranızda rekabet doğdu mu? Hanginiz daha iyi bir öğrenciydiniz? Tayfun B.: İkimiz de başarılıydık. Tarık B.: Benim öğrencilik hayatım inişli çıkışlıdır. Tayfun süper bir öğrenciydi. Onun gittiği üniversiteye, onun bölümüne girdim. O, 4 nokta bilmem kaç ortamayla okul birincisi olmuş. Hem de 30 bin öğrenci arasında. Tayfun B.: Öğrenciler zayıftı ben ne yapayım! Tarık B.: Çok parlak bir öğrencinin kardeşi olarak okula gelince hocaların müthiş baskısı oluştu üzerimde. Ben onun kadar olmasa da iyi bir dereceyle bitirdim okulu. Tarık bey abinizin Türkiye’de girdiği ilk iş Citibank’taymış. Bankacılıkta devam etmiş, hala da ediyor. Siz önce Arçelik sonra General Electric’te çalışmışsınız. Tepenizin tasını ne attırdı da restoran açmaya karar verdiniz? Tarık B: Okul ve iş hayatımın bir kısmını Amerika’da geçirdim. Çok da mutlu olmadım orada. GE’de kariyerime devam etseydim öyle ya da böyle Amerika’da yaşayacaktım ileride. Ben bunu istemiyordum. Çok çalışıyordum. “Ancak 60 yaşıma gelince mi balık tutacağım?” dedim. O dönemde şimdiki ortağım Savaş Ertunç’la tanıştım. O da benim gibi bir dönemden geçiyordu. “Şu işlerden çıksak da bir kafecik açsak” geyiğiyle başladı her şey... “Önce ‘kaşı gözü oynadı’, sonra şahsi kredi verdi” Abiniz nasıl karşıladı bu kararınızı? Sizi vazgeçirmeye çalıştı mı? Tarık B.: Onu bir kenara çektim ve yapmak istediğim şeyi anlattım. Önce bir kaşı gözü oynadı ama beni vazgeçirmeye çalışmadı. Beni dinledi, hak verdi. Sonra “Mali bütçesini bir çıkar” dedi. Ancak çıkan bütçe karşılanacak gibi değildi. Ne yaptınız? Abinizin bankasından kredi falan mı aldınız? Tayfun B.: Şahsi kredi verdim Tarık’a. Tarık B.: Bize arka çıkıp maddi destek verdi abim. Hala da finansal tavsiye isterim ondan. Dünyaca ünlü bir şirketteki görevinizi bırakıp lokanta açmanızı çevreniz nasıl karşıladı? Tarık B.: Bundan 12 yıl önce “Restoran açacağım” dediğimdeki tepkiyle bugün aynı fikirle yola çıkanlara verilen tepki çok farklı. O zaman bize “Çorbacılık yapacak”, “Eyvah çıldırdı. Şoförlü arabalarla işe giderken, jetlerle uçarken bu yaşam tarzından nasıl vazgeçer?” dendi. Şimdi bu işi seksi ve havalı buluyorlar. Anneme yapacağım işi ilk kez söylediğimde yutkunmuştu. Yüzündeki ifade şunu söylüyordu: “İşte sonunda beklediğimiz oldu, delirdi!” Ama ne annem ne babam negatif bir yorum yaptı. Ama biliyordum ki “Acaba doğru mu yapıyor?” diye düşünüyorlardı. Changa’yı açtıktan aşağı yukarı iki yıl sonra uluslararası bir ödül aldık. Annem o gün bir itirafta bulundu: “Bugüne kadar çok korkmuştum ama akıllı adam olduğunu biliyordum.” “20 TL çekmeye gittim, şube müdürü beni odasında ağırladı” Abinizin genel müdür olduğu bankanın müşterisiyken başınıza hiç komik bir olay geldi mi? Tarık B.: Geldi. Amerika’dan döndükten sonra çok düşük bir maaşla Arçelik’te çalışıyorum. Tayfun Yapı Kredi’de. Maaşım Dolapdere’deki Yapı Kredi’ye yatıyor. O dönemde de ATM falan yok. Bankadan para çekmem lazım. Banka hesabımda bugünün parasıyla 40 TL var. 20 TL’sini çekmek üzere Dolapdere şubesine girdim. Tayfun’la fiziksel olarak da birbirimize benziyoruz. Kapıdan içeri girince bankada ortalık karıştı, Tayfun geldi sandılar. Tüm bankanın gözleri benim üzerimde. Ne zaman anlaşıldı Tayfun Bayazıt olmadığınız? Tarık B.: Hesap cüzdanımı uzattığımda. Banka memuru koşarak müdürün odasına gitti. Herhalde “Tayfun Bayazıt’ın kardeşi olabilir” dediler. Şube müdürü yanıma geldi ve odasına buyur etti. 20 TL’ye çekmeye gelmişim, rezalete bak. Çok utandım. Tayfun B.: Bankanın sloganı hizmette sınır yoktur olunca, bu normal! Tayfun bey, kardeşinizin sahibi olduğu Changa’ya geldiğinizde size özel ihtimam gösterilir mi? Hesabı ödemeden çıkıp gider misiniz mesela? Tayfun B.: Ben her yediğim yemeğin parasını ödüyorum ama verdiğim finansal danışmanlığın parasını alamıyorum. Bundan sonra “Ancak üç yemek karşılığında yaparım” diyeceğim. - “Bizde 18 bine yakın çalışan var” - “Aa ne çokmuş. Bizde 26” “Karakterlerimizin birbirinden çok farklı” dediniz. Yöneticiliğiniz benzeşir mi? Tayfun B.: Bizim işin kapsamı gereği bizde 18 bine yakın çalışan var. Tarık B.: Aaa ne çokmuş. Bizde 26. Tayfun B.: Hepsiyle arkadaş olmayı çok isterim ama fiziken mümkün değil. Çalışanlarını motive etmek çok önemlidir bankacılıkta. Bu nedenle insanlara dokunmak gereklidir. Buna dikkat ederim, birinci ağızdan sorunları dinlemeye çalışırım.
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)