<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündem2017'de Türk dış politikası----

2017'de Türk dış politikası

2017'de Türk dış politikası
25 Aralık 2017 - 10:04 www.finansingundemi.com

2017'de Türk dış politikası: Trump'la gerilim, Putin'le işbirliği

2017, Türk dış politikası için hareketli bir yıldı. 16 Nisan'daki anayasa değişikliği referandumu öncesi Avrupa Birliği (AB) ülkeleriyle gerilim artarken, ABD ile ilişkiler iki ülkenin birbirlerinin topraklarında turist vizesi vermeyi zorlaştırdığı noktaya kadar geriledi.

Buna karşılık Türkiye, Rusya ile ilişkilerini geliştirdi ve Orta Doğu'da yeni adımlar attı.

İşte dört ana başlıkta 2017'de Türkiye'nin dış politikası:

Ankara, 20 Ocak 2017'de ABD Başkanı olarak göreve başlayan Donald Trump'ın 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından gerilen Türkiye-ABD ilişkilerindeki sorunların çözümü için adımlar atmasını umuyordu.

Başbakan Binali Yıldırım, Trump'ın göreve başladığı gün yaptığı açıklamada ABD Başkanı'ndan beklentilerini şöyle sıralamıştı: Fethullah Gülen iade edilmeli, YPG'ye silah desteği sona ermeli ve Türkiye'de ABD hakkındaki olumsuz algıyı düzeltmek için adımlar atılmalı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump arasında ilk temas, 8 Şubat'ta telefon görüşmesiyle gerçekleşti. Ertesi gün de göreve kısa bir süre önce başlayan CIA Başkanı Mike Pompeo Türkiye'ye gitti ve iki yönetim arasındaki temaslar sıklaştı.

17 Mayıs'ta ABD'de ilk defa buluşan Erdoğan ve Trump ikilisi, ilerleyen süreçte de görüşmelerine devam etti ve Trump "ABD ve Türkiye hiç olmadığı kadar yakın" dedi. Ancak Erdoğan'ın ilk ziyaretinde korumalarının göstericilerle kavga etmesi, korumalar hakkında ABD'de dava açılmasıyla sonuçlandı.

Liderlerin açıklamaları bir süre olumlu havasını devam ettirse de iki ülke arasındaki pek çok anlaşmazlık çözülmeden sürdü ve bu anlaşmazlıklar kısa bir süre sonra iki ülke arasında krize dönüştü:

YPG'ye destek

ABD Başkanı Trump, Türkiye'nin Rakka operasyonunda birlikte yer alma talebini geri çevirdi ve operasyona Türkiye'nin "terör örgütü" olarak gördüğü YPG ile başladı.

Bu süreçte YPG'ye verilen silahlar Türkiye'nin tepkisine yol açtı.

Rakka'nın IŞİD'den alınmasının ardından da ABD, YPG'ye sevkiyata devam etti.

Rusya'dan S-400 alımı

ABD ise Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi almasından duyduğu rahatsızlığı gizlemedi.

Amerikan savunma ve dışişleri bakanlıkları kararı "kaygı verici ve endişelendirici" olarak niteledi.

Gülen'in iadesi

ABD Gülen'i iade etmezken, Türkiye Gülen yapılanmasında yer aldıkları gerekçesiyle ABD elçiliğinde çalışan bazı görevlileri gözaltına aldı.

Bunun üzerine ABD Türkiye'deki vize faaliyetlerini durdurdu, Türkiye de aynı şekilde karşılık verdi.

ABD, Aralık sonunda yaptığı açıklamada Türkiye'deki vize faaliyetlerinin Şubat 2019'da normale döneceğini duyurdu.

Tutuklu din adamı Brunson

Türkiye'de tutuklu bulunan ABD'li din adamı Andrew Craig Brunson'ın serbest bırakılması talebi karşılık bulmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla ilgili ABD'ye "Sizde de bir tane papaz var. Ver papazı al papazı" dedi.

'Zarrab davası'

Kasım sonunda New York'ta görülmeye başlayan "Reza Zarrab davası" iki ülke arasındaki gerilimi zirveye taşıyan olaylardan biriydi.

AKP Sözcüsü Mahir Ünal, davanın "rehin alınmış bir adam üzerinden Türkiye'yi rehin alma girişimi" olduğunu söyledi ve "Bir tiyatro oyunu olarak gördüğümüz senaristini, oyuncularını, figüranlarını tanıdığımız bir oyundur" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım ise dava hakkında şunları söyledi:
"Bu dava hukuki olmaktan çıkmış, tamamen siyasi bir şekle dönüşmüştür. Amaç Türkiye'yi sıkıştırmaktır. Türk ekonomisini sıkıştırmaktır. Türk ekonomisini zora sokmaktır."

McMaster'ın 'Türkiye ve Katar radikal ideolojilerin sponsorları' sözü

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert Raymon McMaster Aralık ayı başında "Türkiye ve Katar'ın radikal ideolojilerin yeni sponsorları olduğunu" söyledi.

McMaster her ne kadar daha sonra Anadolu Ajansı'na "Başkan Donald Trump gibi ben de Türkiye ile ABD arasındaki güçlü ittifaka sağlam bir şekilde inananlardanım" dese de, Dışişleri Bakanlığı, onun sözlerine "hayret verici, temelsiz ve kabul edilemez" diyerek tepki gösterdi.

Trump'ın Kudüs kararı

2017 biterken iki ülke arasındaki gerilimin son halkası da Trump'ın ABD'nin İsrail Büyükelçiliği'nin Tel Aviv'den Kudüs'e taşıma kararı oldu. Karar Türkiye'de kitlesel protestolara yol açarken Cumhurbaşkanı Erdoğan Trump'a şöyle seslendi:

"Biz de sizi tanımıyoruz. Ey ABD, ey Trump sen bunları görmedin mi? Lafa gelince dünyanın en güçlü devleti. Ya senin her yerin güç olsa ne olacak ya.

"Ey Trump, senin böyle bir yetkin var mı? Sen 1980 yılında alınan karara neden uymuyorsun? Emlak mı alıp satıyorsun?"

Avrupa Birliği ile ilişkiler

Türkiye'nin son yıllarda AB üyeleriyle tıkanan ilişkileri 2017'de referandum öncesinde en kötü dönemlerinden birini yaşadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önerdiği cumhurbaşkanlığı sistemini anti-demokratik bularak ülkelerinde "Evet" oyu için miting yapılmasına izin vermeyen bazı AB ülkelerine Türkiye'den tepki geldi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, kendileri de bir seçim sürecinden geçen Hollanda Başbakanı Mark Rutte'ye Mart ayında "Sen ne lalesisin bilmiyorum" dedi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya Hollanda'da bir etkinliğe katılmak istediğinde Kaya'nın uçağının iniş izni iptal edildi.

Bunun üzerine Kaya, Almanya üzerinden karayoluyla Rotterdam'a geçmeye çalıştı.

Hollanda polisi, önce Kaya'nın aracını sınırda durdurdu, daha sonra da Rotterdam Başkonsolosluğu'na girişine engel oldu. Bakan Kaya, "istenmeyen kişi" ilan edilip, sınır dışı edildi.

Türkiye'deki Hollanda protestolarında bu ülkeyi temsilen portakallar bıçaklandı.

Aynı süreçte, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Almanya Başbakanı Merkel'i "Nazi uygulamaları yapmakla" eleştirdi. Hollanda gibi seçimlere hazırlanan Almanya'ya yönelik bu eleştiri krizi daha da derinleştirdi.

Merkel Erdoğan'a uyarıda bulunarak Nazi benzetmelerine "eğersiz, fakatsız" son verilmesi gerektiğini söyledi ancak Erdoğan eleştirilerine devam etti:

"Utanmasalar, yeniden gaz odalarını, toplama kamplarını gündeme getirecekler."

Türkiye'de anayasa değişikliği referandumu, Almanya ve Hollanda'da ise seçimlerin tamamlanmasının ardından karşılıklı açıklamaların tonu yumuşasa da bu süreçte Avrupa Birliği "Türkiye'nin Avrupa standartlarından sapmasını" gerekçe göstererek Ankara'ya fonlarda kesintiye gitme kararı aldı.

Türkiye ile AB arasında bu yıl görüşmelerine başlanması beklenen Gümrük Birliği güncellemesi ise siyasi kriz nedeniyle gerçekleşmedi.

Alman hükümeti Türkiye'de faaliyet gösteren Alman şirketlerine yönelik kredi ve yatırım garantilerini sınırlandırdı.

Almanya ayrıca, Türkiye'de tutuklanan Alman vatandaşları Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel, insan hakları savunucusu Peter Steudtner ve Etkin Haber Ajansı muhabiri Meşale Tolu'nun serbest bırakılmasını talep ediyordu. Steudtner ve Tolu yıl içinde serbest bırakılsa da Yücel'in tutukluluğunun devamı iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemeye devam ediyor.

Türkiye ise Almanya ve diğer AB ülkelerinin Gülen yapılanması mensuplarını Türkiye'ye iade etmemesinden şikayetçi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan ve Almanya'daki Gülencilerin iadesine dair defalarca talepte bulunsa da henüz bu taleplerine olumlu yanıt alamadı.

Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde de 2017'de ilerleme kaydedilmedi. Kıbrıs Sorunu'nun çözümüne dair yürütülen müzakerelerin bir sonuca varamamasının yanı sıra siyasi krizler nedeniyle müzakerelerde yeni bir başlık da açılmadı.

Rusya ile ilişkiler

Türkiye, Batı ülkeleriyle ilişkilerin iyi gitmediği bir yılda Rusya ile işbirliğini geliştirdi.

Kasım 2015'te Türkiye'nin Rus savaş uçağını düşürmesi sonrasında dibe vuran ikili ilişkiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kremlin'e göre Haziran 2016'da "özür dilemesinin" ardından tekrardan iyileşmeye başladı.

2017'de iki ülke arasındaki ticaret hacmi önceki yıla göre yüzde 30 artarken, Türkiye'ye gelen Rus turist sayısı ise yılın ilk 10 ayında 2016'ya göre yüzde 500 arttı.

Rusya uçağın düşürülmesinin ardından duyurduğu, Türkiye'den ithal ettiği ürünlere yönelik kısıtlamalardan sonuncusu olan domates yasağını da bu yıl kaldırdı.

Türkiye ise Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi almak için ilk ödemeyi bu yıl yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Eylül ayında kapora yatırdıklarını duyurdu.

İlişkilerin olumlu seyri, Orta Doğu'ya yönelik işbirliklerinde de kendisini gösterdi.

İki ülke İran'la birlikte, Kazakistan'ın Astana kentinde Suriye hükümeti ve muhalifleri bir araya getirerek çözüm aramaya başladı.

Astana görüşmeleri olarak adlandırılan bu sürecin ilk toplantısı 23-25 Ocak tarihlerinde düzenlendi.

Astana'da yıl boyunca 8 toplantı yapıldı ve Suriye'de çatışmasızlık bölgelerinin hayata geçmesi sağlandı.

Fakat iki ülke arasındaki ilişkiler pürüzsüz de değil. Türkiye, Rusya'nın Kırım'ı ilhakını tanımıyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kırım hakkında "Yasadışı ilhakı tanımayacağız" açıklaması üzerine, "Herhangi birinin Kırım'ı tanıdığı ya da tanımadığı yönündeki herhangi bir açıklaması, bu kişi her kim olursa olsun, Kırım'ın, Rusya'nın parçası olduğu gerçeğini değiştirmez" demişti.

Rusya ayrıca Batılı ülkelerin aksine PKK'yı "terör örgütü" olarak nitelendirmiyor.

Orta Doğu politikası

Suriye

Suriye'de hükümetin Aralık 2016'da Halep'i ele geçirmesinin ardından muhalefet 2017'ye önemli bir kayıpla girdi.

Türkiye ise Suriye'de 2016'da başladığı Fırat Kalkanı operasyonunu 2017'de de sürdürdü. Mart ayında sonlandırılan operasyonda Türkiye ordusu ve desteklediği muhalifler Cerablus ile Halep'in kuzeydoğusundaki El Bab kasabası arasındaki bölgeyi IŞİD'den aldı.

Operasyonda 67 Türk askeri ve 600 ÖSO savaşçısının hayatını kaybettiği, 3 bin IŞİD savaşçısının öldürüldüğü açıklandı.

Ocak 2017'de başlayan Astana görüşmeleri kapsamında Türkiye, Suriye'de çatışmasızlık bölgeleri oluşturulmasını destekledi.

15 Eylül'deki mutabakata göre garantör ülke olarak Rusya, İran ve Türkiye ateşkesi korumak üzere İdlib'e 500'er asker konuşlandırmaya karar verdi.

Ekim ayında Türkiye İdlib'e asker gönderdi.

Hükümetin Suriye'deki önceliği haline gelen sınır bölgesinde YPG'nin varlığına son verme isteği ise karşılık bulmadı.

Rusya ve ABD, YPG'nin kontrolündeki bölgelerde askerlerini bulundurmaya devam etti.

YPG ve içinde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri, Suriye'nin Fırat nehrinin kuzeyinde kalan neredeyse tüm toprakları ele geçirdi. Bu toprakların içinde bir dönemler IŞİD'in fiili başkenti olan Rakka ve Irak sınırı yakınlarındaki petrol sahaları da bulunuyor.

Irak

Türkiye, diğer güney komşusu Irak'la ilişkilerinde de hareketli bir sene geçirdi.

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) 25 Eylül'de Türkiye'nin itirazına rağmen bağımsızlık referandumu yapıldığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, IKBY Başkanı Mesud Barzani'yi ihanetle suçladı.

Barzani'nin bu adımı, Erdoğan'ı 2016 sonunda "Sen benim muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kıratımda değilsin, kalitemde değilsin" sözleriyle eleştirdiği Irak Başbakanı Haydar el-İbadi'yle yakınlaştırdı.

İki ülke sınırda ortak askeri tatbikat düzenledi, sınır kapılarının denetimi IKBY'den Irak'a geçti ve Irak ordusunun Peşmerge kontrolünden aldığı Kerkük'ten Türkiye'ye yeni bir petrol boru hattı inşa edileceği duyuruldu.

Katar

Türkiye, Orta Doğu'da Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin ambargosuna maruz kalan Katar'a da destek çıktı.

Suudi Arabistan'ın Katar'a kara sınırını kapamasının ardından ülkenin gıda ihtiyacı Türkiye'den ithal edilen ürünlerle karşılanmaya başlandı.

Böylece Türkiye'nin Katar'a ihracatı büyük oranda arttı. Ambargonun başladığı Haziran'dan itibaren aylık bazda önceki yıla oranla yüzde 80 ile yüzde 200 arasında artışlar yaşandı.

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre, Türkiye'nin Katar'a ihracatı 1 Ocak-30 Kasım tarihleri arasında yıllık bazda yüzde 48 arttı.

Katar'daki Türk askeri üssü de Haziran 2017'de açıldı.

İsrail

Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinde 2016 yılının ortalarında başlayan normalleşme süreci, iki ülkenin de 2016 sonunda birbirlerine büyükelçi atamasıyla sonuçlanmıştı.

İsrail ve Türkiye, 2010 yılında 10 aktivistin hayatını kaybettiği Mavi Marmara saldırısı sonrası büyükelçilerini karşılıklı olarak geri çekmiş, diplomatik ilişkiler de maslahatgüzar seviyesinde yürütülmüştü.

2017'de ise iki ülkenin siyasi ilişkileri, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasının ardından gerildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin'deki protestocuları gözaltına alan İsrail'i "terör devleti" olarak tanımladı.

İsrail ile siyasi ilişkilerin gerilmesine rağmen ekonomik ilişkiler gelişmeye devam etti. Türkiye'nin İsrail'e ihracatı 2017'nin ilk 10 ayında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10'dan fazla arttı. (BBCTürkçe)

 

YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)