Yapı Kredi CEO'su Faik Açıkalın, Yapı Kredi'nin 70. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu. Açıkalın, son 3 yılda yapılan sektöre yönelik düzenlemelerin kârlılıkta ve büyümede bir miktar baskı yarattığını ifade etti.
BDDK ve Merkez Bankası tarafından 2011'de yapılan düzenlemelerin sektörün yıllık karı üzerinde 7,6 milyar lira etkisi olduğunu, bu tutarın sektörün toplam karının yaklaşık yüzde 25'ini temsil ettiğini belirten Açıkalın, 2011'de sadece tüketici kredilerine getirilen karşılıklar nedeniyle sektörün sermaye yeterliliğinde 60 baz puanlı olumsuz etki oluştuğunu kaydetti.
Düzenlemelerin etkisinin 2012'de hafif geçtiğini ve yaklaşık 700 milyon liralık bir negatif gerçekleştiğini aktaran Açıkalın, 2013'te 4,5 milyar lira seviyesinde negatif etkide bulunduğunu, bunun da toplam karın yüzde 15'ine denk geldiğini bildirdi.
Açıkalın, cari açığın kontrolü, ekonominin dengelenmesi ve finansal istikrarın sağlanması doğrultusunda yapılan düzenlemelerin uzun vadede bankacılık sektörünün sağlıklı büyümesi, özellikle sermayenin korunması adına olumlu olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Düzenlemelerin prensibiyle mutabıkız. Ortada eğer makro selamet varsa rıza göstermek lazım. Ancak bu adımlar atılırken, özellikle daralan marjlar ve
faiz dışı gelirlerin de etkisiyle karlılık ve risk arasındaki dengeye dikkat edilmesi gerekiyor. Sektör faaliyetlerinden elde edilecek karın özkaynak büyümesini destekleyecek seviyede tutulması, büyümenin fonlanabilmesi açısından hayati önem arz ediyor. Bu, hem mevcut sermayenin muhafazası, hem de sektöre yeni sermayenin çekilebilmesi açısından son derece önemli. Bu konuda BDDK ve Merkez Bankası ile Bankalar Birliği kanalıyla sürekli iletişim halindeyiz. Önerilerimizden bazıları zorunlu karşılık oranlarının düşürülmesi ve zorunlu karşılıklara
faiz verilmesiydi. Ayrıca kredi kartları alanında son yıllarda getirilen değişiklikler neticesinde her ay gerek hacim, gerekse ürün karlılığı daralmaya devam ediyor."
Faik Açıkalın, 2015 yılının Türk bankacılık sektörü için hem kredi büyümesi hem karlılık olarak 2014’ten daha iyi bir yıl olmasını beklediklerini ifade etti. Gelecek yılın önemli riskleri olarak Fed'in beklenenden daha önce ve yüksek
Faiz artışı olasılığı, politik tansiyonda yükseliş ve jeopolitik risklerin artmasının sayılabileceğini anlatan Açıkalın, "Bizim yurt dışı fonlanabilirliğimizin probleme gireceğini düşünmüyorum. Ama maliyetler bir parça artabilir. Bu da kar marjlarını etkiler" dedi.
Açıkalın, bu riskler gerçekleştiği taktirde portföy girişlerinde azalma, hatta tersine hareket ve TL'de değer kaybının kaçınılmaz olacağına dikkati çekerek, "Bu hem enflasyon hem de büyümeyi negatif etkileyecektir. Bu durum sonucunda aktif kalitesinde beklentilerimizin üzerinde bir bozulma yaşanabilir" diye konuştu.
Uluslararası konjonktür açısından kolay bir döneme girilmediğini vurgulayan Açıkalın, makro göstergeleri sağlam olması sebebiyle Türkiye'nin risk faktörlerine dikkat edildiği müddetçe makul bir getiriyle gelişmekte olan pazarlarda yabancı fonları çekebilmesi açısından avantajlı olduğunu ifade etti.
'MERKEZ BANKASI KOLAY BİR İŞ YAPMIYOR'
Merkez Bankası'nın politikalarını orta ve uzun vadede olumlu bulduklarını belirten Açıkalın, 2015 yılında önceki yıllarda olduğu gibi Merkez Bankası'nın piyasaları bilgilendirici, açık, şeffaf ve bağımsız bir politika sergilemesini beklediklerini dile getirdi. Açıkalın, Merkez Bankası'nın fiyat istikrarı ve enflasyon dengesi ile büyüme ve ekonomik istikrarı aynı anda havada tutmaya çalıştığını vurgulayarak, "O açıdan bizim Merkez Bankası çok kolay bir iş yapmıyor. Bugüne kadar Merkez Bankası'nın başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Zor dönemlerden geçtik. Bir faiz tartışması yapılıyor. Merkez Bankası'nın bizdeki bilgi ve datadan çok daha fazla bilgi ve dataya sahip olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla şu ana kadar iyi yönetti. Bundan sonra da 2015'te de şeffaf bir şekilde başarılı yönetimlerini sürdürmelerini bekliyoruz" yorumunu yaptı. Fed'in kararlarının 2015 yılında bankacılık sektörüne etkisine ilişkin soruya Açıkalın, "Gelişmekte olan piyasalardaki likidite Mayıs 2013’te Fed'in varlık alım programını kısacağına dair yaptığı açıklamaları takiben düşüş göstermiş durumda. Fed'in 2015 yılında beklenen faiz artırımı ise piyasalar tarafından fiyatlanmaya devam ediyor. 2015'te bankaların finansman kaynaklarına erişiminde sorun olmasını beklemiyoruz. Fakat borçlanma maliyetlerinde yükseliş olacağını tahmin ediyoruz" yanıtını verdi.
'YÜZDE 3,5-4 BÜYÜME BEKLİYORUZ'
Türkiye ekonomisine dair görüşlerini de paylaşan Açıkalın, Türkiye ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,3 büyüme gösterdiğini, bu büyümede ihracatın etkili olduğunu ve iç talepte de beklenen yavaşlamanın gerçekleştiğini söyledi. Açıkalın, şunları kaydetti: "Yılın ikinci çeyreğinde tüketici ve reel sektör güveninde iyileşme yaşandı. Sanayi üretimi ve Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) gibi verilerde ise son aylarda yavaşlama görülmekle birlikte, Ağustos ayında PMI'da bir toparlanma gözlemlendi. Bununla beraber, ekonomideki dengelenme sonucunda cari açıkta gerileme görülüyor. Enflasyon ise yüksek seyreden gıda fiyatları nedeni ile halen beklentilerin üzerinde seyrediyor. Yılın geri kalanında büyümenin bir miktar zayıflamasını ve bu yılın tamamında yaklaşık yüzde 3,5-4 arası büyüme bekliyoruz. 2015 yılına baktığımızda bazı önemli belirsizlikler mevcut. Fed'in faiz artırım zamanlaması piyasalara yön verecek en önemli gelişmelerden biri. Ayrıca Avrupa Merkez Bankası'nın olası parasal genişleme kararı da yakından takip edilecek. Jeopolitik gelişmelerin gidişatı da Türkiye'ye gelecek portföy akımlarını oldukça etkileyecek. 2015 yılı için ekonomik büyüme tahminimiz, özellikle iç talepte toparlanma beklentisi ile yaklaşık yüzde 4 seviyesinde."