Yabancı yatırımcı Türkiye için ne düşünüyor?

1 / 6

---

FINANSGUNDEM.COM – ÖZEL HABER

“2016 yılında yaklaşık 7,7 milyar dolarlık 248 birleşme ve satın alma işlemi gerçekleşti. Rekor sayıdaki küçük ölçekli girişim sermayesi işlemleri sayesinde, toplam işlem adedi geçen senelerdeki seviyesini korurken, işlem hacmi 2015’e göre %53 azaldı ve 2009 kriz yılından sonraki en düşük seviyede gerçekleşti. Yabancı yatırımcıların işlem hacmi 2015’e göre %67 düştü ve tarihsel olarak en düşük seviyelerinden birinde kaldı...” 

Yukarıdaki satırlar, Deloitte Türkiye raporundan alınma. Özetle, yabancıların domine ettiği “Birleşme ve Satın Almalar için zorlu bir yıldı” deniyor. Peki, son 5 yılda 80 milyar dolarlık işlem hacminin yaşandığı Türkiye’de ‘dün’ yüzler gülmedi ama ‘bugün’ ya da ‘yarınlar’ için nasıl bir manzara öngörülüyor? 2016’da bize biraz uzak duran, temkinli bakan yabancı yatırımcı şimdi ne düşünüyor? 

Konu kritik ve çetin. Hava da biraz sert gibi esiyor. Ancak Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar geleceğe hiç de karamsar bakmıyor. Aksine yüreklere su serpiyor. En düşük seviyeden yine zirveye gidecek sihirli yolu önümüze koyuyor. “Çok farklı coğrafyalardan önde gelen yatırımcıların Türkiye’deki yatırım fırsatlarını takip etmeye devam ettiğini gözlemliyoruz” diye konuşuyor. Satın alma fırsatlarını değerlendiren yabancı müşterilerinin mevcut olduğunu söylüyor. Türkiye’nin uzun vadeli potansiyeline olan güvenin devam ettiğini anlatıyor. Ve yatırımda üç sektörün öne çıkacağını vurguluyor. Her kelimesinde Vardar bir hayali değil bir güvenin altını kalınca çiziyor. 

Kurlar ve büyüme üzerindeki baskının engel değil ama birleşme ve satın alma karar süreçlerini uzattığına ise dikkat çekerken bile müjdelerde geri adım atmıyor. Tek bir farkla. Herkesin alıştığı batılı yabancı yerine Uzak Doğu / Asya menşeli yatırımcıyı koyuyor. Yeni iştah artışının Doğu’dan geldiğine işaret ediyor. 

Beklentiler iyi, iştahların kabarması güzel ama bir de işin vergi yanı var. Üstelik, şirket satın alma sürecinde dikkat edilmezse tarafların canını acıtacak kritik noktalar bunlar. Konunun uzmanı Deloitte Türkiye Vergi Hizmetleri Ortağı Güneş Söğütlüoğlu ‘aktif satış’ın alıcı adına önemine dikkat çekerek başlıyor konuşmasına. “Özellikle ileride ortaya çıkabilecek geçmişe yönelik vergi yükümlülüklerinden alıcıyı korumakta” diyen Güneş Söğütlüoğlu, hisse satışı durumunda ise çarpıcı bir ikaz yapıyor: “Şirketin geçmişle alakalı başta vergisel yükümlülükleri hissedarı değişen şirket için aynen devam ediyor. Dolayısıyla şirketin yeni sahibi bunlardan etkileniyor.” 

Şirketin beyanlar üzerinden geçmiş vergi yükümlülüklerinin analiz edilmesinin amacı açık, satın alma sonrasında karşılaşılabilecek vergisel risklerin önceden tespiti. Ama bir şık daha var ki bu riskin de ötesi. Söğütlüoğlu’na göre, Türkiye’de vergilendirme beyan usulüne dayanılarak yapıldığından neyin beyan edildiğinden ziyade neyin beyan edilmesi gerektiğinin bilinmesi daha değerli. Yaşanabilecek bir riskin endişesini ortaya koyan mesajının ardından Söğütlüoğlu, Türkiye’de sıklıkla gündem olan vergi affı için de ‘dikkat’ diyor. Ekliyor: “Firmanın vergi affından yararlanması geçmişinin tümüyle riskten arındırıldığı anlamına gelmez...” 

150’den fazla ülkede, 225 bin uzmanla denetim, danışmanlık, kurumsal finansman, kurumsal risk yönetimi ve vergi hizmeti veren küresel dev Deloitte’nin Türkiye’deki üyesi Deloitte Türkiye yönetici katından Başak Vardar ile Güneş Söğütlüoğlu yabancı yatırımlar ve vergi hakkında bilinmeyenleri rakamlar, öngörüler ve uyarılarla Finansgundem.com’a anlatıyor...