Ömür Tan: Ekonomi ile bankacılık etle tırnak gibi

8 / 15

---

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERE GÖRE PARAMIZ ÇOK DAHA FAZLA DEĞER KAYBETTİ

-Kurun yükselişi özellikle ihracat şirketleri açısından avantaj oluyor mu? Önümüzdeki günlerde bunun pozitif yansımalarını görebilir miyiz? 

Ömür Tan: Buradaki sıkıntı volatilite, kur hareketliliği. Yukarıya bu kadar hızlı giden kur, aşağı da bu kadar hızlı gelebilir. Şu anda çok ciddi bir volatilite var piyasada. Bunun altında birçok sebep yatıyor. Türkiye’nin 2016’da hem jeopolitik, hem konjonktürel iç siyasi durumu, darbe girişimi gibi birçok gelişme bizi çok zorladı. Buna rağmen Türkiye hâlâ çok kuvvetli bir ülke ve hâlâ çok kuvvetli bir şekilde devam ediyor. Dolayısıyla kur yukarıda ama düzenli ve daha kalıcı bir yerlerde olsa ihracata olumlu yansıyabilir. Sonuçta ticarette bu değişkenlik çok etkili oluyor, bugünden yapacağınız satışın fiyatının ne olması gerektiğini bile etkiliyor. O yüzden ertelemeler oluyor. Dalgalanmalar bu anlamda her zaman risk getiriyor. Fiyat belirlenmiyor, ödemeler zamanında yapılmıyor, “Bugün bu kurdan mı yapsam yarın öbür kurdan mı yapsam?” diye düşünüyorlar, bunların hepsi etkiliyor. O yüzden en çok yoran şeylerden bir tanesi volatilite. 

Bunun da bir tedavisi var, siyasi olarak çok daha durağan bir yere geliyor olmamız lazım. Ondan sonrası çok daha kolay olur. Ben o anlamda önümüzün açık olacağını düşünüyorum. Ama bugüne kadar çok zarar gördük mü? Evet, gördük. Gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırdığımızda, işte Polonya, Brezilya gibi bu ülkelerin hepsine göre paramız çok daha fazla değer kaybetti. O ülkelerden yüzde 30’lar civarında daha gerideyiz maalesef. Güney Afrika, Brezilya, Polonya, Rusya’ya göre para birimi olarak geride kaldık. Dolayısıyla toparlanmamız lazım. 

Trump seçildikten sonra Meksika’nın para biriminde yaşadığı çok büyük bir değer kaybı var. Neredeyse aynı yerlerdeyiz. Ben toparlanacağını düşünüyorum. Önümüzdeki birkaç aya bu iş düzelir, volatilite böyle kalmaz biraz daha stable (sabit) bir yere geleceğini düşünüyoruz. 

Biz Finansbank olarak dış ticarette oldukça aktif bir bankayız. Dış ticarette teknolojiyi de kullanarak her zaman yenilikçi birçok ürün çıkartan bir bankayız. Dış ticaret pazar payımız yaklaşık yüzde 5,5’lar seviyesinde. Bunu QNB’nin de gelmesiyle beraber bütün Orta Doğu ve Afrika bölgesi ağırlıklı, Türkiye’nin de dış ticaretinin ve ilişkisinin çok olduğu, Türk müteahhitlerinin çok iş yaptığı bölgelerde çok daha aktif olacağız. Önümüzdeki dönemde bu bize çok büyük bir avantaj sağlayacak. Bu ülkelerle, yani QNB’nin var olduğu 30 ülkeyle iş yapan, orada mal alan, mal satan, müteahhitlik işleri yapan bütün müşterilerimizin de, bizim bu avantajımızdan yararlanması lazım önümüzdeki dönemde. Bu onlar için de büyük bir fırsat. Çünkü ülkeyi biliyoruz, orada bankamız var, oradaki onların yaptığı işlerin detaylarını biliyoruz, onlara orada ‘know how’ anlamında da destek verebiliyoruz. Aramızdaki o ‘trade corridor’ denilen dış ticaret koridorlarında direkt işlem yapabilecek konumdayız.