İşte bankacılıkta duayen bir isim: Nejat Bilginer

6 / 9

---

TÜRK BANKACILIĞININ EKSİSİ YOK, ARTISI ÇOK

-Meslek hayatınızda tanık olduğunuz ilkler nelerdir?

Nejat Bilginer: O kadar çok ki hangi birini sayayım… Şimdi herkese çok sıradan gelen her uygulama ve ürünün nasıl zahmetlerle, mücadelelerle hayata geçirildiğini gördüm ve bizzat bu çalışmalarda bulundum. Örnek vermek gerekirse; 1980’lerin sonunda dünyada resimli kredi kartı veren Türkiye’de ilk, dünyada üç bankadan biriydik. Türk bankacılığının mevduat toplayan ve sadece ticari bankacılık yapan yapısından bireysel bankacılığa geçişi çok önemli bir kilometre taşıdır. Bu geçişte özellikle Burhan Karaçam ve Bülent Şenver öncü olmuşlardır.
İnsan Kaynakları  alanında ise şunları sıralayabilirim:
- Personel müdürlüğünden İK yöneticiliğine geçiş,
- Yabancı dil bilen elemanların bankacılığa kazandırılması amacıyla MT programlarının başlatılması,
- Sadece kendi çalışanlarımıza değil, dışarıdan müracaat edenlere de açık ilk Bankacılık Okulu’nun kurulması.(1980 başları; burada Boğaziçi öğretim görevlileri Özer Ertuna, Deniz Gökçe, Eser Borak, Ahmet Koç ve İşletme Fakültesi’nden rahmetli Çetin Şanlı’yı şükranla anıyorum. Olağanüstü güzel bir çalışmaydı.)
- Açık performans sistemi uygulaması,
- 1990’ların başında kişisel gelişim ve iletişim eğitimlerine başlanılması, sadece personelin değil isteyen eşlerin de eğitim programlarına katılması (Burada sevgili hocamız Doğan Cüceloğlu’nu anmadan edemeyeceğim. Amerika’dan döndüğünde bizim için hazırladığı eğitim programları ile müthiş bir değişim ve gelişim başlattı.)
-Yine 1990’larda banka içi sosyal faaliyetler kapsamında kurduğumuz Kültür Vakfı sayesinde tiyatro biletleri kitap satışları yapmak. (Biletix’in olmadığı yıllarda bu çok önemliydi. Sadece 1995 yılında personelin talep ettiği 12 bin  tiyatro bileti, 10 bin kitap masalarına teslim edilmiştir. Arkadaşlarımızın sosyal ve kültürel gelişmesine çok katkısı olmuştur).
-Bankaya giriş sınavlarında teknik bilgiyi ölçen sınavlar yerine psikoteknik sınavları başlattık. (Burada İşletme Fakültesi Davranış Bilimleri  Başkanı Prof. Dr. İlhan Erdoğan’ı şükranla anıyorum.)
-Ayda bir konusunda uzman değerli konuşmacıları davet ederek personelle sohbet toplantıları düzenlemek,
-Kurum içi futbol turnuvası başlatarak GMY’lerle oluşan bir takımla turnuvaya katılmak. (Bu turnuvada bir maçta aldığım bir darbe yüzünden 1990’da menüsküs ameliyatı olmak zorunda kaldım.)
-Yıllık yöneticiler toplantısının yanı sıra orta kademe ve ilk kademe toplantıları düzenlemek,
-Kariyer planlamasında kıdem yerine, performansı  ön plana çıkarmak,
-Anadolu saha ziyaretleri kapsamında çok yoğun şube ve müşteri ziyaretleri yapmak…  Özellikle Şekerbank’ta çok eskiden beri önemli olan Anadolu şubelerini bugün de çok yoğun olarak ziyaret ediyor, yerel ihtiyaçlara özel çözümler geliştiriyoruz.

-Türk bankacılığının artıları, eksileri nelerdir?

Nejat Bilginer: Türk bankacılığının eksisi yok, artısı var. Bir komplekse kapılarak, ‘Biz en kuvvetliyiz, büyüğüz’ demiyorum, gördüm ve siz de görüyorsunuz; hiç bir eksiği yok. Eleman kalitesi açısından da, teknoloji açısından da artıdayız. Avrupa’daki kökleşmiş bankalar bile bizden daha geri teknoloji kullanıyor. Çünkü adam hepsini söküp atamıyor. Biz bankacılık piyasasına yeni girmenin avantajlarını yaşıyoruz. Başa baş rekabet eden bir bankacılık var. Ürün gamında da hiçbir eksiğimiz yok, hatta fazlalarımız var. Bizde bir de sürat var. Bunu da en iyi şekilde kullanıyoruz.
Şimdi yabancı bankacılar gelişmekte olan ülkelere bakıyorlar. Yabancıların en çok üstünde durdukları; müşteri yapınız tabana yaygın, insan yapınız kaliteli ve teknolojik alt yapınız çok yeni. Yabancılar rekabete hazır değil. Orada insanlar entelektüel olarak çok gelişmiş ama rekabette bizim kadar pratik değiller. Toplamda baktığımızda Türk bankacılığı çok iyi bir yerde…