Fibabanka, Finansgundem.com’a konuştu

1 / 8

---

KAYHAN ÖZTÜRK – FINANSGUNDEM.COM

12 ülkede, 45 ulustan 76 şirkette, 11 bin çalışanıyla uluslararası çapa ulaşan bir Türk grubunun, finans, gayrimenkul, perakende, turizm, enerji, liman gibi zor, yüksek rekabetin kol gezdiği sektörlerde faaliyette bulunan bir markanın, bankacılıktaki temsilcisine gidiyoruz. Adresimiz Beşiktaş… Usta ve ünlü bankacı Hüsnü Özyeğin’in liderliğinde büyüyen Fiba Grub’a 2010 yılında katılan, bir yıl sonra da fiilen piyasaya giriş yapan Fibabanka’nın Genel Müdürü Bekir Dildar’la makamında buluşuyoruz. Bekir Dildar’ın bankasının kapılarını Finansgundem.com’a açtığı bu sohbete, Fibabanka Genel Müdür Yardımcısı Alsev Utku da katılıyor.

Yüzde 96’lık karla gelen mutluluk

Bekir Dildar’ın diplomasında Alliant International University, Watford, UK İşletme Bölümü yazıyor. Bankacılık tecrübesi İnterbank, Egebank, Finansbank, Finansbank Romania’dan geliyor. Şube müdürlüklerinde pişmiş, üst düzey yöneticiliğe yükselmiş, KOBİ bankacılığı, leasing, portföy yönetimi ve uluslararası aktiviteler konusunda ustalaşmış.

Genel Müdür Yardımcısı, Fibabanka’nın iki numarası Alsev Hanım ise, finans alanında uzman bir isim. Çalışma yaşamına PricewaterhouseCoopers’da ‘merhaba’ demiş. Ona, Finansbank ve Fiba Holding’i eklemiş. Boğaziçi’li, Rotterdam’dan İşletme Yüksek Lisans sahibi. Bankanın Mali Kontrol ve Finansal Raporlama’dan sorumlu üst düzey yöneticisi.

Ev sahipleri böylesine etkili ve yetkili olunca sohbetin bir o kadar keyifli, doyurucu geçeceğine hiç şüphem yok. Nitekim öyle oluyor. Sorular ‘damar’dan, yanıtlar ‘can’dan. Kaçamak yok, tablo pırıl pırıl...

Tıpkı bankanın tepeden tırnağa tüm çalışanlarının yüzünü güldüren ilk çeyrek ‘net’ karı gibi. 2014’ün ikinci çeyreğine yüzde 96 gibi yüksek bir oranda kar artışıyla girmenin gururu odanın her yanında, her nefeste hissediliyor.

Hızlı ve esnek olmak, gençlerle çalışmak

Fibabanka Genel Müdürü Bekir Dildar bu noktada gerçekçi, ‘mucize’ benzetmelerine karşı. “Hızlı ve esnek olmanın kazancı” diyor. Genel Müdür Yardımcısı Alsev Uktu söz alıyor, geçmişe uzanıyor, biraz detay vererek manzaranın üzerindeki bulutları bir kenara atıyor: “Bankayı Millennium BCP’den devraldık Fiba Grubu olarak. Anlaşma imzalanınca 2011 başında fiilen göreve başladık. Biz aldığımızda 9 milyonluk bilanço hacmi, 700 milyonluk da kredisi vardı bankanın. 300 kişiydik. 18 şube hizmetteydi; 12 si İstanbul’da, 6’sı Ankara, İzmir, Antalya’da. İlk günden itibaren çok yoğun bir çalışma temposuna girdik. Bankayı hem sistemsel hem insan kaynağı hem de operasyon olarak baştan sona, binasıyla, ismiyle yeniledik…”

Tabii sözler burada bitmiyor, ‘asıl’ mesaj peşinden geliyor:

“Daha işin başında, 2011’de zarar eden bir bankadan kar eden bir bankaya dönüştü. Yıllık 15-20 milyon arasında zararı varken, biz üçüncü ayda kar etmeye başladık. Az da olsa sene sonunu net 5 milyon karla kapadık. 20 milyon yıllık zarardan 5 milyon kara geçti yani banka. Ve üstelik o sene bir sürü yatırım yapıldı Fibabanka’ya…”

Peki, bir banka nasıl ‘hızlı ve esnek’ olur. Tabi, teknolojisi kadar, şubeleşme ağıyla, elemanlarıyla. 2013’te yüzde yüz büyüyerek 62 şubeye ulaşan, 63. şubeye 2014’te kavuşan, personel sayısını 300’den 1150’ye yükselten Fibabanka’nın ödül dolabında “En Çok İstihdam Sağlayan Banka” plaketi de var. Ödenmiş sermayesi 3 yılda 200 milyondan 550 milyona çıkarılan bankaya bu madalyayı getiren ekibini anlatırken Bekir Dildar, “Biz aslında insan kaynağı açısından gençlere çok yatırım yaptık. Bankanın % 12’si yeni üniversite mezunu. Satış temsilcisi yönetici arkadaşlar çok genç insanlar” diye konuşuyor. Banka başarılı, gençlere kucak açmada iştahlı olunca, rağbet de artıyor haliyle. Alsev Utku hatırlatıyor: “7 Haziran’da yapacağımız işe alım sınavımıza 3 bin kişi başvurdu.”

“Daha çok erken” sözü bir mesaj mı?

Sohbetin sonunda, dev bir holdingin çatısı altında, her adımını planlı programlı atan, başarı çıtasını hep yukarı taşımayı hedef tutan Fibabanka’nın, “Yabancı ortak arayışı var mı, halka arz olacak mı?” sorularını masaya getiriyoruz. İlk “Hayır” ortak için geliyor. Borsa İstanbul’a sermaye piyasalarına soluk aldıracak şirketleri isteyen yöneticileri, yatırımcıları hayal kırıklığına uğratacak ama ikinci “Hayır, daha çok erken” yanıtı borsa için geliyor.

Kasetin düğmesine basıyorum. Ayrılık vakti, vedalaşıyoruz. Binadan çıkıyorum ama, “Halka arz için daha çok erken” sözünü aklımdan çıkaramıyorum. Sanki ‘gizli’ bir ‘vaat’ gibi. Tıpkı, sözcüklerinin satır aralarına sızan büyük hedefleri gibi…