FINANSGUNDEM.COM

Şirketlere ve kurumsal yatırımcılara şirket alım/satım (M&A) ve finansman danışmanlığı veren Pergo, dev işlere imzasını atıyor. Piyasalara 3 yıl önce ‘merhaba’ diyen ve 3 yılda 200 milyon liralık kredi yapılandırılması, 1 milyar dolara ulaşan yabancı ortaklık danışmanlığı gerçekleştiren Pergo, geçen sene münhasır Türkiye temsilcisi olduğu küresel alım/satım ağı CFI’yla daha da güçlenmiş.

Bugünlerde bir Türk şirketi için Avrupa’da 55 milyon euroluk bir satın alma projesi yürüttüklerini söyleyen Başar S. Yücel, Pergo Corporate Finance’ın kurucu ortağı. Finansal danışmanlık kısmında ağırlıklı olarak yeniden yapılanma projeleri ile uğraştıklarını ifade eden Yücel, projelerin ise çoğunlukla bankalar tarafından Şirkete yönlendirildiğini belirtiyor.

Alanında usta, yetkili ve etkili bir isim olan hukukçu ortağı Feridun Öztop’la birlikte üç yıl içinde imkansızı başararak Pergo’yu uluslararası arenada ve Türkiye’de müthiş bir başarı noktasına taşıyan Başar Yücel, işin sırrını ikiye ayırıyor: “Ortakların ve şirketin tecrübesi.” Yaptıkları ve yapacakları o kadar çok ki, iki Türk’ün global oyuncularla rekabetini gözler önüne seren işler gurur veriyor: “Geçmişte turizm/otelcilik, otomotiv, tekstil, gıda, teknoloji, metal, enerji, gayrimenkul geliştirme alanlarında şirket alım/satımı işlerine aracılık ettik. Uluslararası özelleştirme projeleri gerçekleştirdik. Şimdi Amerika’dan otomotiv, Portekiz’den tüketici ürünleri ve endüstriyel metal sanayi, İsveç’ten ambalaj şirketlerinin satışı üzerinde çalışıyoruz…”

 Kıskanılacak bir eğitim sahibi olan, kariyerine Citibank’ta başlayan, üst düzey görevlerde bulunan, Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’da sanayi gruplarında CEO’luk yapan Yücel’i bulmuşken, uzmanlıklarından, derin deneyimlerinden faydalanalım istiyoruz. Ateş çemberi gündeme el atıyoruz, kurları, borsayı soruyoruz. Yücel, Rusya krizini, piyasaları sarsan ABD ve Çin’deki gelişmeleri şöyle bir tartıyor, ‘politik’ bir yanıtla işi bitiriyor:  “Her şey normal giderse euro ve dolar enflasyon kadar değerlenebilir.” Büyümede sınırı %3.5-4.0 olarak veriyor ama 4 ana sektördeki manzarayı çizerken tartışılması gereken bir tabloyu da masaya koyuyor: “Sayılar değil önemli olan nasıl büyüdüğün.”  Yatırımcıların gözünü ayırmadığı endeks için de rakamı veriyor: “75.000-85.000 bandında dalgalanır…”

Başar S. Yücel, Pergo Corporate Finance’ın zirveye yolculuğunu Finansgundem.com’a anlatıyor…
 
ANAHTAR TESLİMİ PROJELER GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
 
Finansgundem.com: Pergo niçin kuruldu, kısaca anlatır mısınız?

Başar Yücel: Pergo Şirket alım/satımı (M&A) ve kurumlara finansal danışmanlık yapmak amacı ile kuruldu. Şirket alım/satımı konusunda, geçen sene Zürih merkezli 5 kıta, 23 ülkede faaliyet gösteren uluslararası CFI M&A ağının münhasır Türkiye temsilcisi olduk. CFI toplam 20 milyar euro üzerinde işlem bedeli olan uluslararası M&A işlemi gerçekleştirmiş global bir ağ.
 
-Hangi konularda danışmanlık yapıyorsunuz? Örneğin yabancı ortaklıklar, kurumsal finansman, mali danışmanlık, finansal danışmanlık, kredi yeniden yapılandırılması gibi…

Başar Yücel:  Şirket alım/satımı, yabancı ortaklıklar (M&A) konusunda danışmanlık yapıyoruz. Türkiye’de sermaye birikimi yetersiz olduğundan ağırlıklı olarak şirket satışı konusunda danışmanlık projeleri geliyor. CFI ağı vasıtası ile dünyanın her köşesindeki hem yatırım fonlarına (Private Equity) hem de stratejik ortak ve yatırımcılarına ulaşabiliyoruz.
Finansal danışmanlıkta ise finansman stratejisi, işletme sermayesi finansmanı, proje finansmanı, şirket alım finansmanı, mevcut borç re-finansmanı ve yeniden yapılanma işleri yapıyoruz. Burada da ağırlıklı olarak yeniden yapılanma projeleri ile uğraşıyoruz. Bu tip projeler genelde bankalar tarafından bize yönlendiriliyor. Yeniden yapılanma konusunda danışmanlıktan çok “interim management” yapmaktayız,  yani anahtar teslim projeler gerçekleştiriyoruz. Aldığımız işlerde, durum analizi, strateji belirlenmesi, bankalarla görüşmeleri ve mutabakatı ve yapılanma projesinin imzalanması ile sonuçlandırılmasına kadar olan süreci borçlu şirket adına yürütüyoruz. Darboğaza girmiş şirketleri kurtarırken, bankaların da kredilerini sağlıklı bir şekilde geri alacakları çözümler üretiyoruz.
 
MÜŞTERİLERİMİZ GENELDE SANAYİ AĞIRLIKLI
 
-Hizmet verdiğiniz sektör ve firmalar hangileri?

Başar Yücel:  Sektör ayrımı yapmıyoruz ancak proje bedeli 5-10 milyon dolar alt limitimizi oluşturuyor. Genelde müşterilerimiz sanayi ağırlıklı.
M&A işlerinde 10 milyon euro - 200 milyon euro arası şirket alım/satımları hedef kitlemizi oluşturuyor. Yeniden yapılanma projelerinde 10 milyon dolar alt sınırımız.
 
-Bugüne kadar imzanızı attığınız işler, projeler neler?

Başar Yücel:  Bunu şirket yeni olduğu için “ortakların” ve “şirketin” tecrübeleri diye ikiye ayırmak lazım. Geçmişte turizm/otelcilik, otomotiv, tekstil, gıda, teknoloji, metal, enerji, gayrimenkul geliştirme alanlarında şirket alım/satımı işlerine aracılık ettik. Bunun dışında uluslararası özelleştirme projelei gerçekleştirdik. Halihazırda Amerika’dan otomotiv, Portekiz’den tüketici ürünleri ve endüstriyel metal sanayi, İsveç’ten ambalaj şirketlerinin satışı üzerinde çalışıyoruz. Türkiye’den bir sanayi şirketi için de Avrupa merkezli bir şirket alımı projesi sürdürüyoruz.

Yeniden yapılanma konusunda son 3 sene içinde en küçüğü 16 milyon dolar, en büyüğü 145 milyon dolar olmak üzere birçok yeniden yapılandırma projesi gerçekleştirdik. Halihazırda bir “armatör şirket” için 11 milyon dolar ve “metal sektöründe bir şirket” için 140 milyon dolarlık yapılandırma projelerinde son aşamaya geldik.
 
ULUSLARARASI ŞİRKET SATIŞ İŞİNE AĞIRLIK VERECEĞİZ
 
-İleriye yönelik hedefliniz nedir?

Başar Yücel: CFI M&A ağının şirketleşip merkezini Hollanda’ya taşıma projesi var, biz de bu projede aktif rol alıyoruz. 2016 yılı ilk yarısında gerçekleşmesi halinde biz de bu uluslararası M&A şirketinin iştiraki olacağız ve uluslararası bir hüviyetimiz olacak.
               
-Bundan sonra hangi alanlara öncelik vereceksiniz? Ya da faaliyetleriniz arasında öncelikli olan bir alan var mı?

Başar Yücel: Yeniden yapılandırma öncelikli işimiz çünkü, şirketler krize girmeden zaaflarının farkına varamıyorlar. Bu konuda şirketlere olduğu kadar bankalara da faydamız dokunuyor. Bizim birikimimize bu tarz işlerde çok ihtiyaç var.

M&A tarafında da uluslararası “şirket satışı” işine ağırlık vereceğiz. Türkiye’de sanayide sermaye birikimi yok. Bu yüzden borç, büyümeyi bir yere kadar finanse edebiliyor, ondan sonra ya yatırım fonu ya da stratejik ortak/yatırımcıya ihtiyaç duyuluyor. 

Aslında yaptığımız iki iş birbirini tamamlıyor. Eğer iş doğru, kârlı bir iş ise, yapılandırma şirkete nefes alma ve tekrar büyüme şansı tanıyor. Bu tip firmalar 18-24 ay sonra bize bu sefer Private Equity veya stratejik ortak arayışı ile geliyorlar. 3 sene evvel yaptığımız bir yapılandırma sonucunda müşterimiz kar marjını arttırdı, büyüme hızlandı ve şimdi onlara %30 -40 yatırım yapacak bir Private Equity fonu ile görüşmelerini sürdürüyoruz.
 
-1 Kasım’dan sonra Türkiye’de ortaya çıkan siyasi manzara ekonomi ve piyasalar açısından nasıl bir sonuç verir? “Siyasi istikrar ekonomik istikrarı da doğurur” söylemine katılıyor musunuz?

Başar Yücel: Haziran seçimi öncesinden yabancı yatırımcı tedirginliği başlamıştı. Hükümet kurulamaması ve erken seçim tedirginliği arttırdı. Terörün tırmanması da buna katkıda bulundu. O dönemde Türkiye’den şirket alma hedefi olan USD 12 milyar cirolu bir dünya devi, önceliği İtalya ve Çin’e kaydırdı. Kasım seçimi sonrası yabancı yatırımcıda bir rahatlama oldu. Siyasi istikrar, ekonomik istikrar da doğurur söylemine katılıyorum.
 
BÜYÜME RAKAMINDAN ÇOK TÜRKİYE’NİN NASIL BÜYÜDÜĞÜ ÖNEMLİ 
 
-2015 ve 2016 yılı için genel makro ekonomik verilere ilişkin beklentiniz nedir? Büyüme, enflasyon, cari açık, işsizlik vb…

Başar Yücel: 2016 büyüme %3.5-4.0 arası olur, ancak büyüme rakamından çok nasıl büyüdüğü önemli. Örneğin 4 ana sektöre bakacak olursak; Turizmde Türkiye ‘herşey dahil’ kültüründen dolayı ucuz turist cenneti; Demir çelikte gelişmiş ülkelerin artık üretmediği uzun üründe arz fazlamız var. Ancak enerji, ferro alyaj, elektrod ve hurda ithal, katma değer sadece %2-3 işçilik kaynaklı, yani gelişmiş ülkelerin hurdasını dönüştürüyoruz, pisliği bizde kalıyor; Otomotivde ise yan sanayiyi aşamıyoruz, montaj sanayi olarak faaliyet gösteriyor, en önemli parça olan motoru üretemiyoruz; Tekstilde hammaddemiz var, ancak kendi markamız/markalarımız olmadığı için uluslararası markaların fasonculuğunu yapıyor ve o ürünlerden elde edilen karın en düşük payı bize geliyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Büyümeyi katma değeri yüksek ürünlerden elde ettiğimiz zaman gelişmişlik düzeyimiz de artacaktır. Bu da eğitim sistemimizde köklü değişikliklerden, hükümet politikalarından geçiyor.
 
-Bu yıl ve 2016 sonu için dolar, euro kuru, borsa endeksi sizce ne olur?

Başar Yücel: Problemli bir bölgede yaşıyoruz, bunun dışında şimdi de Rusya krizi eklendi. Dünyada ise iki süper güç Amerika ve Çin’deki gelişmeler de piyasaları etkiliyor. Her şey normal giderse euro ve dolar enflasyon kadar değerlenebilir. Borsa endeksi ise 75,000-85,000 bandında dalgalanır.