Brüksel'deki zirvede AB ile Türkiye anlaştı
Tarih: 29 Kasım 2015 - 22:56
Varılan anlaşmaya göre; AB, Türkiye'ye 3 milyar euro verecek aynı zamanda Türkiye'nin AB'ye katılım süreci yeniden canlandırılacak
Avrupa Birliği (AB)- Türkiye ile arasındaki kritik zirve sona erdi. Brüksel'deki zirveden anlaşma çıktı. Varılan anlaşmaya göre; AB, Türkiye'ye 3 milyar euro verecek aynı zamanda Türkiye'nin AB'ye katılım süreci yeniden canlandırılacak.
Türkiye - AB zirvesinin ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker açıklama yaptı.
İŞTE ORTAK BİLDİRİ
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “tarihi” olarak nitelediği Avrupa Birliği ile Türkiye arasında bugün yapılan zirve sonunda tarafların üzerinde anlaştığı ortak bildiride şu ifadelere yer veriliyor:
-Avrupa Birliği liderleri bugün Brüksel’de Türk muhataplarıyla biraraya gelmiştir. Türkiye 1999’dan bu yana (AB üyeliğine) aday olup, 2005’ten bu yana da katılım müzakerelerini yürütmektedir.
-Türkiye ve AB, karşı karşıya bulundukları ortak sınamaların üstesinden gelmenin önemini ele almışlardır. 15 Ekim tarihli AB Konseyi Sonuçlarına uygun olarak, Türkiye’nin katılım sürecinin yeniden canlandırılmasının gerekliliği hususunda mutabık kalmışlardır. (Türkiye ve AB) Ortak geleceklerinin inşası için sonuç odaklı hareket etmeyi, dayanışmalarını ve mevcut bağlarını daha da ileriye taşımayı taahhüt etmişlerdir. Her iki taraf Avrupa Projesini güçlendirmek üzere, mevcut risk ve tehditlerle, uyum içinde mücadele etmek ve üstesinden gelmek hususunda kararlıdırlar. Türkiye ve AB, Antalya’da düzenlenen G-20 Zirvesi Ortak Bildirisi ve BMGK 2249 sayılı kararına atıfla, terörizmle mücadelenin öncelik olmaya devam ettiğini teyid ederler.
-Bu amaç doğrultusunda, Türkiye-AB ilişkilerinin henüz tam anlamıyla gerçekleştirilmemiş olan geniş potansiyelini değerlendirmeyi teminen, yapılandırılmış ve daha sık üst düzeyli diyaloğun önemi hususunda anlaşmışlardır. Bu çerçevede, iki taraf, uygun bir formatta, yılda iki kez olmak üzere düzenli Zirveler gerçekleştirilmesi konusunda anlaşmıştır.
Düzenli Zirveler, Türkiye-AB ilişkilerindeki gelişmeyi ele almak ve uluslararası meseleleri tartışmak için bir platform teşkil edecektir. Ciddi güvenlik sınamaları, bilhassa da artmakta olan terör tehdidi gözönüne alındığında, terörün her şekliyle ve her türlüsüyle mücadele etmek üzere, dış politika ve güvenlik politikası alanında, düzenli görüş alış-verişinin yapılması ve işbirliğinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, iki taraf, Bakan/Yüksek Temsilci/Komiser seviyesinde kapsamlı, düzenli siyasi diyalog toplantıları yapma konusunda anlaşmışlardır. Sözkonusu toplantılar, düzenli Ortaklık Konseyi toplantılarına ilaveten düzenlenecektir. Üst düzeyli diyalog toplantıları kilit tematik konular çerçevesinde de yapılmalıdır.
-Her iki taraf, 17. faslın açılmasını teminen, 14 Aralık 2015 tarihinde Hükümetlerarası Konferans toplanmasına ilişkin açıklamayı memnuniyetle karşılamıştır. Buna ilaveten, Komisyon’un, üye ülkelerin pozisyonlarına halel getirmemek kaydıyla, bazı fasılların açılmasına yönelik gerekli hazırlıkların 2016 yılının ilk çeyreğinde tamamlanması konusundaki taahhüdü not edilmiştir. Diğer fasıllar konusunda da hazırlık çalışmaları bilahare başlatılabilecektir.
-AB, Vize Yol Haritası unsurlarının tüm katılımcı Üye Devletler nezdinde karşılanmasının hızlandırılması konusunda Türkiye’nin taahhüdünü memnuniyetle karşılamıştır. Avrupa Komisyonu, Türkiye’nin Vize Serbestisi Yol Haritasını uygulamasına ilişkin ikinci ilerleme raporunu 2016 Mart ayının başında açıklayacaktır. Komisyonun 2016 sonbaharında üçüncü ilerleme raporunu sunabilmesini teminen Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşmasının 2016 Haziran ayından itibaren tam olarak uygulanması konusunda her iki taraf anlaşmaya varmıştır. Sözkonusu üçüncü ilerleme raporu, Vize Serbestisi Sürecini tamamlamak, başka bir deyişle, Yol Haritasında yeralan unsurlar karşılandığında, Türk vatandaşlarının Şengen bölgesine seyahatlerinde vize uygulamasının Ekim 2016’ya kadar kaldırılmasını teminen yayınlanacaktır.
-AB, Türkiye’de, acil ve sürekli insani yardım sağlayacaktır. Aynı zamanda, genel mali desteğini önemli ölçüde artıracaktır. Komisyon tarafından, Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyelilere ve evsahibi topluluklara etkin ve tamamlayıcı destek sağlamak amacıyla finanse edilen faaliyetlerin eşgüdümünü sağlamak ve etkin hale getirmek için Türkiye için bir Sığınmacı Mali İmkanı oluşturulmuştur. AB Türkiye’ye, başlangıç olarak, Birlik bütçesinden ve üye ülkelerin katkılarıyla 3 milyar Euro ilave kaynak sağlamayı taahhüt etmiştir. Gelişmeler ışığında, bu meblağa olan ihtiyaç ve fonun niteliği gözden geçirilecektir. Türkiye 2.2 milyondan fazla Suriyeliyi misafir ettiği ve 8 milyar ABD Doları harcadığı cihetle, AB, Türkiye-AB işbirliği çerçevesinde, yük paylaşımının öneminin altını çizmiştir. Bu kapsamda, her iki taraf üye ülke ve halihazırdaki AB’nin yeniden yerleştirme plan ve programlarının yapacağı katkının önemini vurgulamıştır.
-Türkiye ve AB, Suriye’deki durumun yarattığı krizle mücadele etmek amacıyla, geçici koruma altındaki Suriyelilere destek verilmesi ve göç yönetimi çerçevesindeki mevcut işbirliğinin ilerletilmesini teminen, 15 Ekim 2015 tarihinde kabul edilen ve bugüne kadar ad referenda niteliğini haiz Ortak Eylem Planının hayata geçirilmesine karar vermişlerdir.
Özellikle düzensiz göçmen akımına karşı sonuç alınmalıdır. Türkiye ve AB göçmen akınlarını düzenleyecek ve düzensiz göçün engellenmesine katkıda bulunacak Ortak Eylem Planını uygulama konusunda anlaşmışlardır. Türkiye ve AB göç akımlarına düzen getirmek ve düzensiz göçü engellemek üzere Ortak Eylem Planını uygulamak konusunda anlaşmışlardır.
Sonuç olarak, her iki taraf, anlaşmaya varılmış olduğu üzere ve ivedilikle uygulanması kaydıyla, uluslararası korumaya ihtiyacı bulunmayan göçmenlerin Türkiye’ye ve AB’ye seyahatlerini engelleyerek, mevcut ikili geri kabul yükümlülüklerinin yerine getirilmesini temin ederek ve hızlı bir şekilde kaynak ülkelerine geri göndererek uluslararası korumaya ihtiyacı bulunmayan göçmenler konusundaki aktif işbirliğini ilerleteceklerdir.
Aynı şekilde, Türkiye’nin, geçici koruma altındaki Suriyelilerin sosyo-ekonomik durumlarının daha da iyileştirilmesini teminen, ivedilikle tedbirler alma niyetini memnuniyetle karşılamışlardır. Her iki taraf, kaçakçılıkla ilgili suç ağlarıyla mücadeleyi güçlendirmek üzere, kararlı ve hızlı bir şekilde harekete geçilmesi yönündeki niyetlerinin altını çizmişlerdir.
-Aralık 2014 Avrupa Konseyi Genişleme Sonuçlarında da yer aldığı üzere, Türkiye ve AB, ekonomik ilişkilerin daha da geliştirilmesine katkı sağlayacak olan ve iş çevrelerini biraraya getirecek bir iş platformu teşkil edecek olan, Üst Düzeyli Ekonomik Diyalog Mekanizmasını kurmak için çalışmalarını sürdürmektedir. Bu mekanizmayı, 2016 yılının ilk çeyreğinde başlatmayı kararlaştırmışlardır.
-İki taraf 16 Mart 2015 tarihinde Ankara’da başlatılmış olan Üst Düzeyli Enerji Diyaloğunun ve Stratejik Enerji İşbirliğinin kurulmasından duyulan memnuniyet dile getirmiştir. Enerji alanında daha yakın işbirliği ile bölgesel ve küresel düzeyde enerji işbirliği konusunda düzenli bilgi değişimi, her iki tarafın yararınadır. İki taraf bu tür bir toplantının ikincisinin 2016 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirilmesi hususunda anlaşmışlardır.
-Taraflar Gümrük Birliğinin güncellenmesi konusunda hazırlık aşamalarının başlatılmasını memnuniyetle karşılamıştır. Her iki tarafın bu hazırlık çalışmalarını tamamlamalarının ardından, resmi müzakerelerin 2016 yılının sonuna doğru başlayabilecektir.
-Tüm bu hususlar yakın bir şekilde izlenecek ve paralel ilerletilecektir. Türkiye ve AB, bu yeni ivmenin somut sonuçlar doğurmasını sağlamak amacıyla, mevcut gündemlerinin geniş yelpazesini birlikte ilerletmek konusunda kararlıdır.
TUSK: FAYDALI BİR ZİRVE
Tusk, "Bu zirve ilişkilerimizi bir takvim çerçevesinde canlandırmak, terör tehdidi ve acil meseleler ile ilgiliydi. Çok faydalı bir zirve tamamlandı" diye konuştu.
Sığınmacı gündeminde buluştuklarını anımsatan Tusk, "AB'nin sınırlarının korunması kendi görevi. Kimsenin bizim sınırımızı korumasını beklemiyoruz" ifadesini kullandı.
Tusk, Avrupa'ya göçmen akışının durmasının önemli olduğuna işaret ederek, "Bu noktada Türkiye'ye destek verilecek ve 3 milyar avroluk bir fon sağlanacak" dedi.
Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin yeniden canlanmasını istediklerini belirten Tusk, "Parasal ve ekonomik politikalar başlıklı 17. faslın açılması için bir toplantı yapılacak. Başka fasılların açılması için de çalışmalar yapılacak" değerlendirmesinde bulundu.
Tusk, 2016 yılının Türkiye-AB ilişkilerinde anahtar yıl olmasını beklediklerini, Türkiye'nin katılım görüşmelerinde ilerlemesi için kıstasların aynı olduğunu, toplantıda bir paket üzerinde anlaşıldığını ve sürecin devam edeceğini ifade etti.
JUNCKER: BİRLİKTE ŞEKİLLENDİRME
AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker de, "Geri kabul anlaşması ile vize serbestisi arasında bağ var. Birlikte değerlendirmeye devam edeceğiz. Bütün şartlar yerine gelirse, vize serbestisinin 2016'nın sonbaharında gündeme gelmesini bekliyorum" dedi.
Yapılan toplantının verimli olduğunu ifade eden Juncker, göçmen krizi konusunda ortak bir tutum sağlamak gibi önemli bir gündemle bir araya gelindiğini hatırlattı.
Juncker, Türkiye ile Ortak Eylem Panı'nın hayata geçirilmesi konusunda mutabakata varıldığına dikkati çekerek, "AB ve Türkiye sığınmacı konusunda birlikte şekillendireceği bir cevap bulamazsa bu göç akımını durduramayacağız" diye konuştu.
Türkiye'de 2 milyon sığınmacının bulunduğunu anımsatan Juncker, "Türkiye, takdire şayan bir şeklide bu işi üstendi. Türkiye'ye destek vermeliyiz. 3 milyar avroluk destek, ortaklaşa bir mutabakatla kullanılacak" ifadesini kullandı.
Juncker, Türkiye ile vize serbestisi konusunun konuşulduğunu, katılım süreci konusunda da gerekli çalışmalar yapılarak başlıkların açılacağını belirtti.
Sığınmacıların yeniden yerleştirilmesi konusunda 15 Aralık'a kadar bir hazırlık çalışması yapılacağına işaret eden Juncker, Türkiye ile 28 AB üyesi devlet arasında böyle bir toplantının ilk kez gerçekleştirildiğini ve sürecin ilerleyişi konusunda iyimser olduğunu söyledi.
DAVUTOĞLU: TARİHİ BİR TOPLANTI
Davutoğlu da konuşmasında, görüşmelerin içeriğine ilişkin olarak, "Bu gerçekten tarihi bir gün ve tarihi bir toplantı. 11 yıl içerisinde ilk kez Türkiye ve AB arasında böyle bir toplantı oldu. Bu tarihi bir toplantı oldu. Toplantıdaki verimli görüşmelerden dolayı minnettarım. Burada üzerinde anlaştığımız metinde ve ortak deklarasyonumuzdaki kilit konsept üyelik sürecimizin yeniden canlandırılmasıdır. Bunun iki boyutu söz konusu; bunlardan biri Türkiye’nin AB üyeliği süreci" dedi.
Davutoğlu, görüşmelerde mutabakata varılan konuları şöyle sıraladı:
"Bugün gerçekleştirdiğimiz görüşmelerin ardından her yıl iki zirve yapılması konusunda anlaşmaya vardık. Ayrıca son derece etkili bir şekilde ilişkilerimizin derinleştirilmesi için yüksek düzeyde ekonomik diyalog, yüksek düzeyde enerji diyaloğu, yüksek düzeyde politik diyalog mekanizmalarının sağlanması konusunda da anlaşmaya vardık. Bu anlamda üyelik sürecimizi yeniden canlandırırken ve hızlandırırken stratejik işbirliğimizi genişletiyor olacağız.
14 Aralık tarihinde 17. fasıl açılacak. Bazı diğer fasıllar da yolda olacak. Aynı zamanda vizelerin kaldırılması ve geri kabul süreçleri de önümüzdeki yıl tamamlanmış olacak. Bunlar ileriye dair hem yeni fasılların açılması açısından, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, ekonomik ilişkilerimizin derinleştirilmesi ve en yüksek düzeyde stratejik işbirliği ve görüşmelerimiz açısından son derece önemli adımlar. Aldığımız bu kararlar son derece önemli. Ayrıca Avrupa’daki bütün meslektaşlarımın da Türkiye ve AB’nin üyeleri ile birlikte kıtada ortak bir kadere sahip olduğu konusunda Türkiye’nin üyeliğinin sadece birlik ve Türkiye için değil aynı zamanda küresel barış için de kazanç olacağı konusunda anlaştığını görmekten memnuniyet duyuyorum."
Türkiye’nin etrafındaki politik problemlere, gerilimlere ve özellikle Suriye’den AB bölgesine gelen yasadışı göçe ilişkin olarak, “ortak bir eylem planında” anlaşmaya varıldığını belirten Davutoğlu, "Bu eylem planına göre temel yaklaşım bunun ortak bir mesele olduğu. Bu sadece Türkiye’nin ya da AB’nin değil. Türkiye ve AB bu insani krizin sorumluları değil. Fakat en nihayetinde sığınmacı krizinin nasıl çözümleneceği konusunda birlikte hareket etmek zorundayız. Yine bu krizi çözebilmek için Suriye krizinin çözümlenmesi gerektiği konusunda da anlaşmaya vardık. Aksi taktirde onlarca ortak eylem planımız olsa da, eğer sığınmacı dalgası bu şekilde gelmeye devam ederse Türkiye ve AB çok daha büyük problemlerle karşılaşır" ifadelerini kullandı.
Karşı karşıya kalınan sığınmacı krizine ilişkin geçmişteki eksiklikleri hatırlatan Davutoğlu, "Toplantılarda da söylediğim gibi, (sığınmacılar) şu anda Birleşmiş Milletler sisteminin krizin erken safhalarında çözüm bulma konusundaki başarısızlığının faturasını ödüyorlar. Şimdi böyle bir problemimiz var. Türkiye’de Irak’tan gelen 300 bine ek olarak hali hazırda neredeyse 2,2 milyon sığınmacı var. Bu zamana kadar 8 milyar dolar harcadık. Bu sadece kamplar için olan harcama. Bazı kasabalarda Türk vatandaşlarından fazla Suriyeli sığınmacı var. Bu zamana kadar sorumluluğu kendi başımıza almaya çalıştık. Fakat AB ile birlikte bu krizle nasıl başa çıkılacağı konusunda ortak bir eylem planı için anlaştık" dedi.
Avrupa Birliği tarafından sığınmacılar için verilecek maddi desteğe ilişkin de değerlendirmede bulunan Davutoğlu, "Bu 3 milyar avro Türkiye’ye verilmiyor; Suriyeli sığınmacılara veriliyor. Buradaki temel felsefe ise yükün paylaşılmasıdır. Yeniden yerleşim ve diğer uygulanabilir konular önümüzdeki dönemde görüşülecek. Türkiye bu insani krizin çözümlenmesinde her ülke ile ayrı ayrı ve genel olarak AB içerisinde görüşmeye hazır. Savaşın, Esed rejiminin devlet terörünün, barbarca bir organizasyon olan DAEŞ terörünün kurbanlarına yardımcı olmak için... Ankara’da, Paris’te, Beyrut’ta birçok farklı yerde masum sivillerin ölümüne neden olan teröre karşı savaşmalıyız" dedi.
Davutoğlu, "Bugün üyelik sürecimizi yeniden canlandırdık. Avrupa bölgesindeki bütün dengesizliklere ilişkin entegre bir strateji üzerinde, sığınmacı krizine ilişkin olarak omuz omuza çalışma konusunda anlaştık" ifadelerini kullandı.
AB-Türkiye Zirvesi'nin sadece mülteciler konusu gibi ortak meseleler hususunda değil özellikle tam üyelik görüşmeleri ve katılım müzakereleri konusunda çok faydalı istişareler olduğunu ifade eden Davutoğlu, bütün devlet ve hükümet başkanlarının söz alarak Türkiye'nin katılım süreci konusundaki tutumlarını açıkça beyan ettiklerini söyledi.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Hemen hemen tümü Türkiye ile Avrupa Birliği'nin bu kritik tarihi süreçte birlikte hareket etmesinin önemini vurguladılar. Biraz önce de zikrettiğim gibi, 11 yıl sonra böyle bir zirvenin tertip edilmiş olması bile katılım müzakerelerine büyük bir ivme katma anlamı taşır. 17'nci faslı (ekonomik ve parasal politika), yaklaşık 3, 4 sene aradan sonra bir yeni fasıl açılarak bunun açık göstergesi ortaya konduğu gibi diğer fasıllarla ilgili de Avrupa Birliği Komisyonu'nun bir deklarasyonu olacak. Dolayısıyla müzakerelerde bir ivme kazanılması söz konusu."
AB ile ekonomi, enerji ve siyasal alanda üst düzey diyalog mekanizmaları kuracaklarını ve bu zirveleri yılda 2 kere tekrar etmeye de karar verdiklerini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bunun yanında bahsettiğiniz gibi vize muafiyeti konusunda da önümüzde çok açık bir takvim var. Bu da mart ayında ilk rapor, haziran ayında Türkiye’nin geri kabul anlaşmasıyla birlikte uygulamaya başlaması takriben ekim ayında da vize muafiyetinin devreye girmesi. Bunun için bizim yapacaklarımız da var, Avrupa Birliği’nin de yapacakları var. Ümit ederim 2016 yılı Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde bir dönüm noktası olacaktır. Bizim hükümetimiz açısından da dün hükümet programını açıkladığımızda vurguladığımız gibi Avrupa Birliği ana gündem maddelerimizden biridir. Bir stratejik hedef olarak da Avrupa Birliği tam üyeliği 2016 yılında büyük bir ivme kazanacaktır.
Bu zirve bunun işaretini vermiştir. Son derece pozitif görüşmeler oldu herhangi bir ihtilaf söz konusu değil bu anlamda. Ben 2016 yılının Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde dönüm noktası olacağına dair inancımı Brüksel’den ayrılırken daha da pekiştirmiş olarak muhafaza ediyorum."
"SURİYE'DE NELER OLACAĞINI BİLEMİYORUZ"
Başbakan Davutoğlu, "Avrupa'ya gelen sığınmacıların sayısının azaltılacağına dair garanti verebilir misiniz" sorusuna şöyle cevap verdi:
"Suriye'deki durumu hiç kimse, hiçbir şey garanti edemez. Size 'evet sığınmacıların sayısı azalacak' demeyi isterim ancak bunu söyleyemeyiz çünkü Suriye'de neler olacağını bilmiyoruz. Suriye rejimi ve müttefikleri tarafından sivillere yönelik bombalamalar devam ettiği sürece, DAEŞ'in terör saldırıları devam ettiği sürece, hiç kimse Suriye'deki bu trajedinin kurbanlarının geleceği hakkında garanti veremez.
Ama size şunun garantisini verebilirim; Türkiye ortak eylem planında belirtilen bütün sözleri yerine getirecek. Ortak eylem planını uyguladığımızda kaçak göçten çok düzenli göçün olacağından eminim. Amacımız, Suriye'den yeni göç akınını engelleyebilmek. Bu sadece Türkiye ya da AB'nin çabası değildir. Uluslararası toplumun da desteğine ihtiyaç var. Ortak eylem planımız çözüm bekleyen bütün bu konuları düzenliyor. Eminim ortak eylem planımızı yerine getirirsek, sığınmacı kriziyle çok daha uygun bir şekilde baş edilecek ve hem Türkiye hem AB üzerinde daha az baskı olacak ve yine tekrar ediyorum bu 3 milyar avro Türkiye için değil Suriyeli mülteciler için harcanacak. Bizim nihai hedefimiz insan kaçakçılığını ve mültecilere yönelik suçları engellemek ve Avrupa'ya gelen mültecilerin sayısını azaltmak."
Davutoğlu, "Türk toplumunun Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemeye devam ettiğini düşünüyorum. Halka hangi soruyu sorduğunuza bağlı. Halka 'Türkiye'nin AB'ye üye olmasını istiyor musunuz' sorusunu sorarsanız yüzde çok yüksek, fakat 'AB'nin Türkiye'yi üye olarak kabul edeceğine inanıyor musunuz?' sorusunu sorarsanız beklentiler çok düşük" dedi.
Önümüzdeki aylarda yeni fasıllar açılabilirse ve gelecek yıl vize serbestisi uygulaması başlarsa beklentilerin çok daha yüksek olacağını belirten Davutoğlu, Türk toplumunun çok dinamik, açık görüşlü ve aynı zamanda sonuca odaklı bir toplum olduğunu kaydetti.
Son seçim sonuçlarının da bunu çok iyi gösterdiğini ifade eden Davutoğlu, "Seçimlere katılımın yüzde 85, temsilin yüzde 97,5 olması modern demokrasilerde bir mucizedir. Türk halkı verdiğimiz sözler doğrultusunda büyük bir ilgiyle sandığa gittiyse eminim ki yüzde 49,5 oy almış bir Başbakan olarak, AB'nin Türkiye'yi üye olarak kabul etmek istediği konusunda Türk halkını ikna edebileceğim. Bugün AB tarafında da bu siyasi iradeyi görmek beni çok mutlu etti" şeklinde konuştu.
REFORM HÜKÜMETİ
Davutoğlu, hükümetin reform hükümeti olacağına dikkati çekerek, mümkün olduğunca çok fasıl açabilmek için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini söyledi.
Başbakan Davutoğlu, Kıbrıs'ta kapsamlı çözüm müzakerelerine de değinerek "Önümüzdeki aylarda Kıbrıs sorununu çözebilirsek, ki müzakereler oldukça iyi gidiyor, Türkiye'nin AB üyeliği bir rüya olmayacak" ifadesini kullandı.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/brukseldeki-zirvede-ab-ile-turkiye-anlasti/458968