Yazdır

"O kişiler AK Parti'de olmayacak"

Tarih: 31 Ekim 2015 - 03:13

Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran seçimlerinden gerekli mesajı aldıklarını belirterek, "Yolsuzluklara müsamaha gösteren hiç kimse AK Parti'de olmayacak" d

Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Konya'dan katıldığı TRT'nin canlı yayınında gündeme dair soruları yanıtladı. 

Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran'daki seçimin sonuçlarından AK Parti'nin gerekli mesajları aldığını, o gün yaptığı konuşmada "Biz sizin mesajınızı aldık, AK Parti'nin kendini yenilemeye ihtiyacı var. Bize verdiğiniz mesajla bilin ki bu parti yoluna kararlı bir şekilde devam edecek ama aynı zamanda yenilenme ve kendini gözden geçirmesi gereken hususlar varsa da gözden geçirecek" sözlerini dile getirdiğini anımsattı.

Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran seçimleri sonrasında üzerlerine düşen ödevleri yaptıklarını, AK Parti'nin üzerindeki psikolojik baskıyı, bezginliği attıklarını ve miting meydanlarındaki coşkunun bunun göstergesi olduğunu dile getirerek "Her yerde AK Parti'nin kitlesi ve heyecanı var. 7 Haziran'da iktidar olmamış olmanın o psikolojisi aşıldı. AK Parti'nin kendisine çeki düzen vermesi için gerekeni yaptım mı? Yaptım, her türlü araştırmayı yaptık, her yerde yaptık" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, AK Parti Genel Başkanlığı döneminde "3Y" olarak ifade ettiği, "yolsuzluklara, yoksulluğa ve yasaklara" savaş ilkesinden de taviz verilmediğini, verilmeyeceğini dile getiren Davutoğlu, "Yasaklı bir Türkiye'yi savunan kim varsa AK Parti'de olmayacak. Kim yaparsa yapsın yolsuzluklara müsamaha gösteren hiç kimse AK Parti'de olmayacak. Hepimiz bununla ortak mücadele edeceğiz. AK Parti'nin temel meselesi, yoksullukla mücadelece olacak. Elimizden geleni yaptık, yapmaya devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

"DEVLET ADAMININ TEREDDÜDÜ ÜLKENİN MAHFINA SEBEBİYET VERİR"

Türkiye'nin 20 Temmuz ile 23 Temmuz arasında DAEŞ, DHKP-C ve PKK tarafından eş zamanlı saldırıya muhatap olduğunu hatırlatan Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Suruç, Ceylanpınar, Adıyaman, Diyarbakır saldırıları. Geçici hükümet olarak 'ben geçiciyim' diyebilirdim. Başbakan olarak nihai sorumluluk bende, bu terörle mücadele konusunda bir gün herhangi bir hukuki hesap sorma meselesi olursa sorumluluk bende. Silahlı Kuvvetlere talimatı ben verdim. Diyebilirdim ki 'bekleyeyim, 1 Kasım geçsin. O zaman tam 1 Kasım oluşmadı ama 'bir hükümet kurulsun, koalisyon hükümeti, onunla birlikte paylaşalım bu sorumluluğu ya da bekleyeyim seçim olacaksa neticeyi görelim'. Öyle demedik. Eğer orada tereddüt etseydik, bir devlet adamının en zor anda tereddüt etmesi bir ülkenin mahfına sebebiyet verir. Tereddüt etmedik, kararı aldık. 30 yıllık terörle mücadelede ilk defa tek bir terör örgütüyle mücadele başlamadı. Daha önce 80'li yıllarda, 90'lı yıllarda, 2000'li yıllarda, biz iktidarken de 2007 sonrası Dağlıca baskını, 2011 Silvan baskını sonrasında başlayan mücadeleler PKK'ya odaklı bir şeydi. Şimdi ise DEAŞ, PKK, DHKP-C ile aynı anda mücadele etmek zorunda kaldık."

Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin ilk defa sadece Irak'tan değil Suriye sınır boylarındaki belirsizlikten kaynaklı tehditle karşı karşıya kaldığına işaret ederek şu değerlendirmelerde bulundu:

"Biz çok ciddi bir meydan okumayla bu sınırları kontrol ettik. İlk defa bir seçim sonrasında mücadele başladı ama önümüzde bir seçim daha vardı, belirsizlik vardı. MHP'ye, CHP'ye, HDP'ye oy veren vatandaşlarıma sesleniyorum, Allah aşkına vicdanlarına sorsunlar o günden bugüne benim ağzımdan herhangi bir kesimi dışlayan, ötekileştiren bir söz çıktı mı? O günden bu güne terörle mücadele yaparken Kürt vatandaşımızı, Alevi vatandaşımızı, Sünni vatandaşımızı, bunları özellikle zikrediyorum çünkü Kürt vatandaşlarımızı istismar eden PKK, Alevi vatandaşlarımızı istismar eden DHKP-C, Sünni vatandaşlarımızı istismar eden DEAŞ var. Hiçbir vatandaşımızı rencide etmeden üçüne birden kararlı bir mücadele gösterdik. Yine herkes vicdanına sorsun, bir an dahi bu ülkede geçici bir hükümet var diye bir belirsizliğe izin verdik mi, bir an dahi bu ülkede bir yönetim boşluğunun oluşmasına izin verdik mi? Hayır."

Terörle mücadele

Terörle mücadeleye yönelik MHP ve CHP'nin ortak hareket etmeye yönelik olumlu yanıt vermediği belirtilerek, bu konuda bir uyuşmazlık, eksiklik, mücadele konseptinde bir eksiklik veya başka bir uyuşmazlığın olup olmadığı sorulması üzerine Davutoğlu, "Ben burada maalesef bir fırsatçılık görüyorum" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, terörle kararlılıkla mücadele ettiklerine dikkati çekerek, "Daha ne yapılabilir? Silahlı Kuvvetlerin 7'nci, 8'inci, 9'uncu kolorduları, emniyet birimlerimiz, İçişleri Bakanlığımız net Başbakanlık direktifi, talimatı hem yazılı talimat, elinizi tutan hiçbir şey olmayacak. Madem ki bunlar Türkiye'ye savaş açmışlardır sonuna kadar gidilecek, hadlerini bildirip Türkiye'yi bu kaos ortamında huzurlu limana ulaştıracaksınız. Şimdi bütün tabi gizli şeyleri açıklayacak değilim ama Genelkurmay Başkanımız, bütün silahlı kuvvetlerimiz, polisimiz, jandarma burada hangi kararsız mücadeleden bahsediliyor" diye konuştu.

HDP'yi de eleştiren Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Çözüm Süreci'ni rafa kaldırmışız. Bir defa biz mi kaldırdık? Ceylanpınar'da iki polisimizi gece ensesinden öldürerek şunu demek istediler o gün, emin olun sabah haber bana geldiğinde ilk sorduğum soru şu oldu: 'Burada bir provokasyon olabilir, yeni bir çatışma ortamı çıkabilir, tetkik edin ve emin olun ki bu bölücü terör örgütü tarafından yapılmış olsun.' 3-4 saat içinde hem telsiz konuşmaları önüme geldi bunların kendi aralarında, neredeyse bu alçakça saldırıyı yapanı tebrik eden konuşmalar hem de kamuoyuna açıkladılar. Şimdi Demirtaş hesap versin bakalım,  o saldırıyı kim planladı, kim yaptı? Verdikleri mesaj açıktı, 'Biz Ceylanpınar'da kamu görevlisini böyle cezalandıracak güçteyiz, kamu düzeni artık yoktur.' Öyle mi? Biz o zaman Kandil'de de terör olmayacağını gösteririz onlara, kimse de bize 'rafa kaldırdın' filan diyemez. Nitekim ondan sonraki 3 gün içinde 458 hedefi vurduk. Şimdi burada kim bitirdi? 2013 Mayıs'ında çekilmesi gereken silahı unsurlar niye çekilmedi? Buradan da Kürt vatandaşlarıma sesleniyorum, 6-7 Ekim olaylarında sizin iş yerlerinizi, binalarını kim yıktı, kim yaktı? 2013 Mayıs'ından bu yana Çözüm Süreci ortamı içinde biz bütün iyi niyetli çabamızı gösterirken bazı iş adamlarını haraç için dağlara kim kaldırdı, Diyarbakır annelerinin çocuklarını kim götürdü? Biz bunları tek tek tespit ettikten ve artık bize meydan okuyan bir yapı, tutum olduğu için gereğini yaptık. MHP ve HDP'nin bakışlarındaki iki uç nokta bu. Biz öyle bir Türkiye özlemi içinde bu süreçleri yürütüyoruz ki her siyasi parti Türkiye'nin her yerinde rahatlıkla çalışabilsin, herkes özgürce fikirlerini üretebilsin, herkes özgürce konuşabilsin, kimseye bir sınır gelmesin, Meclis'te rekabet edelim ama hasım olmayalım."

"Herkes kendi mahallesinden çıksın kucaklaşalım''

"Herkes kendi mahallesinden çıksın kucaklaşalım" cümlesini sürekli olarak dile getirdiğini belirten Başbakan Davutoğlu, "ayrımcı dili yerle bir edelim" çağrısında bulundu.

Davutoğlu, 1 Kasım'da yeni siyaset dilinin bu olacağı ümidiyle bir seçime gittiklerini anlatarak, bunu da yapabilecek tek partinin AK Parti olduğunu vurguladı. 

Alevi ve Kürt vatandaşların ortak hedef üzerinde bir katılım sorunlarının olup olmadığının sorulması üzerine de Davutoğlu, "Tabi her şey düzeldi, her şey çözüldü dememiz çok zor. İnsan olan her yerde çok güzel işler olduğu gibi hatalar da olur. Önemli olan ortak akıl, ortak kültür vasatında hataları minimize etmek. Siyasetin omurgasını, tahkir eden bir omurga olmaktan çıkarıp, kabul eden, aidiyet hisseden, muhabbet dili hisseden bir yere taşımak. Bütün mesele bu. Bu sorunların hepsini biz kendi irademizde aşarız. Eğer biz irademizde aşma birliği, beraberliği gösteremezsek başkalarının iradelerine mahkum olmaya başlarız ki ülkelerin halkların sonunu getiren de budur" açıklamasını yaptı. 

BAHÇELİ'NİN KONYA'DAN ÖZÜR DİLEMESİ LAZIM

Davutoğlu Konya'da Kon TV canlı yayınında da konuştu. Konya’daki milli maçta, Konyalılara itham edilen suçlamaları yeniden telin etmek, kınamak istediğini dile getiren Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sanki Ankara saldırısı sonrasında, işte Konya’daki stadyumda, bazı sloganların, güya ıslıklamaların olduğu ileri sürülüyor, gerçi Konya taraftarı ona cevabı verdi, hala Sayın Bahçeli Konya’dan özür talep ediyor. Bahçeli’nin Konya’dan özür dilemesi lazım. Bahçeli, bazı şeyleri genel bir kabul göreceğini düşünerek yapıyor sonra da geri adım atmadı intibayla davranıyor. Bunun hesabını, Konyalı MHP’li seçmen kardeşlerimin soracağını düşünüyorum. Konya’ya kimse özür diletemez, daha doğrusu Konya özür dileyeceği iş yapmaz. Onun için bugün mitingde çok polemik konusu yapmak istemedim ama burada altını vurgulayarak söylüyorum, son yıllarda hiçbir siyasi lider, Konya’ya dönük böyle bir hakaretamiz bir üslupla Konya’dan bir şey talep etmedi. Şimdi hep beraber pazar günü, Konya’dan özür diletecek neticenin ortaya çıkmasına katkıda bulunmak lazım. Bahçeli, Konya’dan özür dilemelidir. Konya kimseden özür dilemez, Konya özür dileyecek iş yapmaz. Ama Bahçeli Konya’dan özür dileyecektir, bir gün özür dileyecektir, dilemezse eminim Konya’ya sadık, aşık MHP’li seçmenler de Bahçeli’ye hak etiği cevabı sandıkta verecek.”

MEVLANA'NIN SÖZÜYLE YANIT

"Sayın Başbakanımız 2 Kasım sabahında nasıl bir Türkiye'nin sabahına uyanacak?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Hazreti Mevlana nasıl uyanıyorsa biz de öyle uyanacağız. Yani 'Bugün yeni bir gün, yeni şeyler söylemek lazım cancağızım'. Her gün güneş doğduğunda biz Rabbimize niyazda bulunur, olan ne ise ona hamdeder, olması gereken ne ise onun için kendi nefsimizden başlayarak gerekli adımları atarız" ifadesini kullandı.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/o-kisiler-ak-partide-olmayacak/456596