AYÇA KARACA – FINANSGUNDEM.COM

AB Komisyonu Rusya Delegasyonu tarafından hazırlanan ve Suriye harekatı hakkındaki gelişmeleri ve Rus medyasındaki yorumları  içeren   özel raporda Rusya’nın Suriye’de giriştiği harekatın Sünni Müslüman kesimi karşısına alması açısından doğurabileceği risklere ilişkin değerlendirmelere yer veriliyor. Raporda yaşanan son gelişmeler ve Rus medyasındakI harekata ilişkin tepkiler de yer alıyor.
 
Moskova Suriye’de IŞİD’e karşı savaşta ABD’nin koordinasyon önerilerini kabul edebileceğini açıkladı
 Rus Savunma Bakanlığı Salı günü Rus Hava Kuvvetlerinin Suriye’deki 12 IŞİD hedefini vurduğunu açıkladı. Bakanlık IŞİD militanlarının Rus Hava Kuvvetlerinin suçlanması için camilerin tahrip edilmesi gibi provakatif eylemlere girişebilecekleri uyarısında da bulundu. Savunma Bakan Yardımcısı Antonov ise yabancı askeri ataşelerle gerçekleştirdiği toplantı sonrası ABD liderliğinde IŞİD’e karşı yürütülen koalisyonda yer alan ülkelerle istihbarat paylaşımı teklifinde bulunduklarını açıkladı. Rus Savunma Bakanlığı Sözcüsü General Konashenkov ise Çarşamba günü Rus tarafının IŞİD’e karşı savaşta ABD’nin koordinasyon önerisini değerlendirdiğini ve “genel olarak önerilerin uygulama için kabul edilebilir” olduğunu belirtti. Ayrıca uzmanların Türkiye ile Türkiye-Suriye sınırında hava kazalarının önlenmesi için görüşmelere devam ettiklerini de kaydetti.

Kommerstant gazetesi Moskova’nın Suriye’deki askeri operasyonunun Başkan Esad’ın geleceği üzerinde halen bozulmuş olan ilişkileri daha da karmaşıklaştırdığını öne sürdü. Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Rusya Ankara gibi bir dostunu kaybederse çok şey kaybeder” uyarısında bulunduğunu belirtti. Bu açıklamanın Rus Hava Kuvvetleri’nin Türk hava sahasını iki kere ihlal etmesinden sonra yapıldığını da hatırlattı. Gazete ayrıca NATO’nun Rusya’nın Türk hava sahasını ihlalini kaza olarak görmediğini de ekledi.
 
Rusya Suriye’de kara harekatı planlarını reddediyor
Rus yetkililer Mokova’nın IŞİD’e karşı Suriye’de kara harekatına hazırlandığı suçlamalarını tekrar reddetti. Nezavisiyama Gazeta Suriye’nin Hama ve Idlib şehirlerinde 4 BM-30 Smerch roket sisteminin saptandığına dair CNN haberine yer verdi. Rus askeri uzmanı Yury Netkachev Rusya’nın kara harekatına hazırlandığına ilişkin iddiaları “bilgi savaşı” nın bir parçası olarak gördüğünü belirterek 4 roket sisteminin sayılarının 70.000 ile 100.000 arasında değiştiği öne sürülen bir terörist gruba karşı kara harekatına girişmek için yeterli olmayacağını kaydetti. Uzman Netkachev roket sistemlerine Rusya’nın askeri altyapısını korumak için gereksinim duyulduğunu da ekledi.
 
Ortadoğu’da hiçbir şey planlandığı gibi gitmez
Rossiyskaya Gazeta’da Fyodor Lukyanov tarafından “Suriye harekarının riskleri ve olasılıkları” başlığıyla yayınlanan yazıda Rusya’nın 25 yıl sonra ilk defa kendi sınırlarının ötesinde geniş kapsamlı bir askeri harekata girişmesi nedeniyle 2015 sonbaharının Rus tarihinde bir dönüm noktası oluşturduğunu belirtiyor. Moskova  terörizme karşı uluslararası koalisyon çağrısında bulunurken bağımsız hareket etme arzusunu da ayrıca açıkça ortaya koyuyor.

Yazar Rusya’nın kendi sınırlarının ötesinde bir askeri harekata girişmesindeki nedeninin IŞİD’in Rusya için gerçek bir tehdit olmasından kaynaklanması olduğunu belirtiyor. Başkan Putin’in harekete geçmek için kendi zamanını beklediğini ve diğer aktörleri de reaksiyon göstermeye mecbur ettiğini kaydediyor. Rusya’nın askeri gücünü ortaya koymanın amaç olmadığını fakat önemli bir faktör olduğunu da ifade ediyor. 

Ancak bu operasyondaki risklerin de altı yazar tarafından çiziliyor. Suriye’deki savaşın dini bir savaş olduğu ve Rusya’nın Esad’ı ve Şii azınlığı destekleyerek Sünni çoğunluğa karşı geldiğini vurguluyor. Rusya’nın yanlış bir politika izlemesinin kendi topraklarındaki Müslüman azınlık düşünüldüğünde çok ciddi sorunlara yol açabileceğinin de altı çiziliyor.

Ayrıca Batı ile ilişkilerin daha sorunlu  hale gelebileceği uyarısında da bulunuluyor. ABD’nin Orta Doğu’daki müdahele iştahının  zaman içinde azaldığı ancak Rusya’nın artan askeri gücünün bir sonucu olarak eylem isteğinin arttığı kaydediliyor. Ancak Orta Doğu tarihinin tek bir şey öğrettiğini de vurguluyor:Bu bölgede hiçbir şey planlandığı gibi gitmez…