Yazıcı'dan olay PKK ve koalisyon açıklaması
Tarih: 12 Ağustos 2015 - 10:47
Numan Kurtulmuş'un sağ kolu Erdinç Yazıcı'dan çarpıcı PKK, çözüm süreci, koalisyon ve erken seçim açıklamalar geldi
Numan Kurtulmuş'la birlikte HAS Parti'den AK Parti'ye geçen isimlerin başında gelen Erdinç Yazıcı'dan dikkat çekici PKK ve çözüm süreci açıklamaları geldi.
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan'ın Çarşamba Sohbetleri köşesinin bu haftaki konuğu Erdinç Yazıcı, 'PKK silah bırakacak mı?' tartışmalarını yorumladı.
PKK'nın şuan en güçlü dönemi olduğunu söyleyen Yazıcı, "Böyle bir yapıyı yeniden masaya oturtup "Hadi silah bırak, Türkiye'den çekil" demek, imkânsız bir teklifi sunmaktır.... PKK silah milah bırakmaz" dedi.
YÜZDE 90 KOALİSYON ÇIKMAZ!
AK Parti-CHP arasındaki koalisyon görüşmelerine de değinen Yazıcı, "Yüzde 90 koalisyon olmaz" diye konuştu.
Erdinç Yazıcı'nın açıklamalarından öne çıkan bölümler şöyle:
DEVLETİN ÇÖZÜM SÜRECİNDE YENİ HEDEFİ NE?
Etnik gerekçeli terör örgütleriyle mücadele sonucunda masaya oturulmasının belli koşullarının olması gerekiyor. O koşullardan birisi şudur: Örgütün en zayıf olduğu noktada masaya oturulur.
ÇÖZÜM SÜRECİ BAŞLADIĞINDA PKK ZAYIF NOKTADA MIYDI?
Hakkâri'de ağır bir darbe yemişti örgüt. O ağır darbeden sonra İmralı'yla temasa geçilmişti. Güçsüz bir dönemiydi PKK'nın. Masa böyle bir anda kuruldu. İmralı tarafından Kandil'e dikte edilen görüş şuydu: "Artık buradan çıkış yolu yok. 35 yıldır çatışıyoruz da ne oluyor? Tahribat dışında bir şey olmuyor. O zaman demokratik siyaset seçeneğini hayata geçirmekten başka bir yol yok." İmralı, bu yaklaşımını Kandil'e kabul ettirmişti.
PKK'YA İMKANSIZ TEKLİFİ SUNMAKTIR!
Barış süreci, bölgede çok yanlış işledi. Örgüt bu yanlış işleyiş nedeniyle bölgede güçlendi. Ayrıca Suriye'deki durum da örgütün elini güçlendirdi. Şu anda kendi tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor PKK... Böyle bir yapıyı yeniden masaya oturtup "Hadi silah bırak, Türkiye'den çekil" demek, imkânsız bir teklifi sunmaktır.
AMAÇ KANDİLİ YOK ETMEK DEĞİL, PES ETTİRMEK Mİ?
Bugün Türkiye'yi yöneten akıl, yirmi yıl önce Türkiye'yi yöneten akıl değil. Yirmi yıl önceki akıl "son PKK'lı öldürülünceye kadar mücadeleyi devam ettirmek" amacındaydı. Oysa artık şunun farkına varılmış durumda: Bu terörist faaliyet, belli bir sosyolojinin üzerine oturuyor. O sosyoloji var olduğu sürece terörist faaliyet durmaz. Bir yandan o sosyolojiyi döndürecek işlerin yapılması gerekmiyor. Bütün sosyoloji dönüştürülse de PKK silah milah bırakmaz.
KESİN SONUÇ NASIL YAZILACAK?
İki aşamalı olacak.
BİR: Terörü var eden sosyoloji dönüştürülecek. İKİ: Askeri olarak yenilmiş terör örgütü, masada çözüme, barışa razı edilecek.
DEVLETİN ÇÖZÜM SÜRECİNDEKİ HATASI
Süreçte sadece PKK, HDP ve eklentileri muhatap alındı. Bu da bölgede PKK'nın güçlenmesine neden oldu. PKK, bölgedeki yandaş Kürtlere, sivil toplum örgütlerine, siyasi yapılara, "Artık devletin muhatabı benim. Devlet anlaşma yoluyla burayı bize devredecek. Kendinizi bu yeni döneme göre ayarlayın" dedi. İşte bu duruma devlet, zamanında yeteri kadar müdahale etmedi.
Yazıcı, Kürt siyasi hareketinin 3 unsuru Öcalan-Kandil ve HDP'deki durumlara ilişkin de şu analizlerde bulundu:
ÖCALAN: Devlet, İmralı ile artık şu anlaşıldı: Abdullah Öcalan'ın bir etkisi yok. Öcalan'ın etkisi, ancak Öcalan üzerinden var olabilecekleri bir iklimde söz konusu olabilir. Şu anda karşımızda bağımsız olarak, bölgesel olarak rol oynayan bir örgüt var. Öcalan'ın etkisi bu nedenle sınırlı... Askeri operasyonlar, PKK üzerinde ciddi bir aşınmayı söz konusu kılarsa ve bu şartlar altında PKK masaya oturmaya zorlanırsa... İşte o zaman Öcalan'ın karşılığı olabilir.
KANDİL: Kandil, HDP'nin büyümesinden, 80 milletvekili çıkarmasından, Demirtaş gibi Türkiye'nin son dönemde Tayyip Bey'den sonra gördüğü en sahici liderden rahatsız olmuş olabilir. Kandil, bu yüzden silaha sarılmış olabilir. Ama gerçek sebep şudur: Amerika, IŞİD'le mücadelede PKK'nın Suriye kolu PYD'yi, zaman zaman da PKK'yı Ortadoğu'da nadir bulunacak Batı yanlısı ve seküler bir güç olarak tanımlayıp yeni ittifak ilişkilerine girdi. Ama bu taktik bir ilişkiydi. Buna güvendiler. Ancak sonunda hayal kırıklığına uğradılar. Çünkü Amerika'nın Türkiye ile ilişkisinin siyasal ve stratejik bir ilişki olduğunu gözden kaçırdılar.
HDP: HDP'nin aldığı destek, demokratik cumhuriyet temelinde uzlaşılan bir barış ikliminin oluşmasına verilen destekti. PKK saldırıları başladığında Demirtaş, kendisinden beklenen tavrı ortaya koymadı. PKK'nın başlattığı bir savaşı görmezden geldi. Terörü, şiddeti meşrulaştıracak bir dil kullandı. Oysa bu denli büyük siyasi başarı elde etmiş bir partinin, PKK'ya "Biz iddialarınızı siyaset alanında savunmaya devam edeceğiz, hiç gereği olmayan bir iş yapıyorsunuz, bunu kınıyoruz ve sizi yeniden Türkiye dışına çıkmaya ve silahlı mücadeleyi durdurmaya çağırıyoruz" demesi gerekirdi. Bunu demediler. Ancak PKK, beklediğinin çok üstünde bir darbe yiyince... Acil ateşkes çağrıları yapmaya başladılar. Keşke ilk gün yapabilselerdi bunu.
AK PARTİ-CHP GÖRÜŞMESİNDEN KOALİSYON ÇIKAR MI?
Çıkmaz. Yüzde 90 çıkmaz. Çıkma ihtimali yüzde 10 diyorum ama torpilli.
ERDOĞAN ERKEN SEÇİM Mİ İSTİYOR?
Bütünüyle doğru olduğunu sanmıyorum. Koalisyon olursa Saray'ın parti ve Davutoğlu üzerindeki etkisi minimize edilebilir, bu yolla Davutoğlu daha sahici bir lider fotoğrafı üzerine oturabilir, parti de daha kuvvetli bir kimlik kazanabilir. Fakat bu, tek başına bir koalisyon gerekçesi oluşturmaz. Davutoğlu bunu anlayabilecek donanıma ve ekibe sahip.
KOALİSYONUN DEZAJANTAJLARI FAZLA
Bence dezavantajlar, avantajlardan kesinlikle daha fazla. En önemli dezavantajlardan biri de şu: CHP içinden bazı isimlerin PKK karşıtı operasyonlarla ilgili negatif çıkışları olduğu görülüyor. Eğer CHP ile AK Parti koalisyon yaparsa PKK'ya karşı yürütülecek etkili bir mücadelede bir çatlak söz konusu olabilir. Bu önemli bir dezavantajdır.
SEÇİMDEN TEK BAŞINA İKTİDAR ÇIKABİLİR!
Batı demokrasilerinde merkezin sağında ve solunda olan iki kanadın iki güçlü partisi aynı sepete konulup iktidar yapılmaz. Çünkü başarısız olunduğunda merkez çöker. Demokrasi için büyük istikrarsızlık olur. Birincisi bu. İkincisi şu: Bu iki partinin siyasi ontolojileri birbirine karşı oluşturulmuş ontolojilerdir. Türk sağında zaten var olan, AK Parti döneminde yeniden konsolide edilen müthiş bir CHP aleyhtarlığı söz konusu. Tam tersi CHP için de geçerli. Bu iki parti nasıl bir araya gelecek? Varsayalım ki koalisyon kuruldu. AK Parti, CHP'ye göre daha derli toplu bir parti. CHP'de ise Kemal Kılıçdaroğlu'nun kontrol edemeyeceği çevreler, eklentiler var. Bunların birisi ikna edilse, diğeri ikna edilemeyecek. Bu nedenle böyle bir koalisyon performans olarak da başarısız olabilir. Ayrıca böyle bir koalisyon hem AK Parti'yi hem de CHP'yi bölebilir.
MHP'YE GİDEN OYLAR DÖNEBİLİR
Tablonun değişip değişmeyeceğini söylemek için erken. Epey zaman var. Ancak kabaca şunlar söylenebilir: AK Parti, MHP'ye yüzde 3 oy kaptırdı? Neden? Çözüm süreci, çözülme sürecine giderken müdahale etmemesi ve sağlam bir yerde durmaması sebebiyle... Bugün AK Parti, PKK'ya karşı çok sert bir mücadele veriyor. Bu nedenle MHP'ye giden oyların bir kısmı geri dönebilir. Seçimden sonra MHP'nin sergilediği performans, bu dönüşü hızlandırabilir. Çünkü MHP'de tutkulu bir iktidar isteği, Türkiye'nin bölünmesine engel olacak tutkulu bir hamle fotoğrafı yok. Diğer taraftan HDP'deki savrulma oy kaybına yol açabilir. Hele baraj yüzde 7'ye düşürülürse barajın neden olduğu abanma zayıflayabilir. Bu nedenle dengeler değişebilir. Süreci görmemiz gerekir.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/yazicidan-olay-pkk-ve-koalisyon-aciklamasi/450395