Yazdır

Martin Schulz için çok özel rapor

Tarih: 04 Haziran 2015 - 13:54

Avrupa Parlamentosu Başkanı’na sunulan raporda, "AB sürekli diğer ülkelerin faturalarını ödeyen bir Birlik değil" yorumu yeraldı...

AYÇA KARACA – FINANSGUNDEM.COM
 
Yunanistan ve uluslararası kreditörler arasında borç krizinin aşılmasına yönelik görüşmeler sürerken yeniden bir kurtarma planı hazırlanması da gündemde yer alan seçenekler arasında bulunuyor. Bu durum Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz için hazırlanan yayınlanmamış özel raporda ele alınırken, “Biz bazı ülkelerin sürekli diğerlerinin faturalarını ödediği bir Birlik değiliz” yorumunda bulunuluyor.
 
Raporda “AB ve Avrupa Merkez Bankası (AMB) politikalarını sürekli en zayıfa gore ayarlamak zorunda mı?” sorusu sorularak Yunanistan’a sağlanacak yeni finansal kolaylıkların olasılığının Birlik’te yarattığı hoşnutsuzluk gözler önüne seriliyor. AB’nin yönetim modelinin mevcut ihtiyaçlara gore düzenlenmesi gerektiği, dengesizliklerin düzeltilmesi ihtiyacının doğduğu ve ancak bunların yapılması halinde  Avrupa bütünleşmesinin hızlandırılabileceği de vurgulanıyor.
 
Krriz boyunca Euro Bölgesi’ndeki bazı ekonomik kuruluşların AMB’yi daha  aktif olması için çağrıda bulunduğu diğer bölgelerde ise daha pasif olmasının talep edildiği hatırlatılıyor. Bunun bir parasal birlik içerisinde kaçınılmaz olduğu belirtilirken gerçek dışı bir Avrupa entegrasyonu modeline tutunmanın da yanlış olduğunun  altı çiziliyor. Raporda “Biz bazı ülkelerin sürekli diğerlerinin faturalarını ödediği bir Birlik değiliz“   mesajı da vurgulanıyor. Bunun talep edilmesinin  Birliğin sorumluluklarını yerine getirmesini ve  ulusal sorumluluklarla yüzleşilmesini önleyeceği de kaydediliyor.
 
Bu aşamada AB vatandaşlarının ve ekonomik kurumlarının endişelerine yanıt vermenin en iyi yolunun hem hırslı hem pragmatik bir yol izlenmesi ve bu politikanın uygun olan yerlerde Avrupa düzeyinde de belirlenmesi olduğu dile getiriliyor. AMB’nın sağladığı parasal teşviğin yapısal reformlar ve hükümetlerin öncü olacağı kurumsal değişikliklerle birlikte bu politikanın temel taşlarını da oluşturması gerektiğine dikkat çekiliyor. Bu politika doğrultusunda daha stabil  ve daha güçlü bir büyüme sağlayacak Ekonomik ve Parasal Birliğin oluşması öngörülüyor. Bu süreçte de Avrupa Parlamentosu’nun kilit bir rol oynaması bekleniyor.
 
Raporda ayrıca Euro’nun yaratılmasıyla birlikte Birlik içinde gözlenmeye başlayan ekonomik sorunlara da değiniliyor. Euro’nun yürürlüğe girmesiyle çevre ülkelerin yoğun bir sermaye akışı deneyimlediği ve tıpkı çekirdek Birlik üyeleri gibi  yurt dışından daha düşük faizle borçlanabilme avantajlarından yararlanabildikleri belirtiliyor. Bu durumun çevre ülkelerde büyüyen dış açıklara yol açtığı ve global finansal krizin patlak vermesiyle birlikte bir borç krizine dönüştüğü ifade ediliyor.   Euro Bölgesi üyelerinin  cari açıklarının bu ülkelerin mali rekabet edebilirliklerinden daha ziyade maliyet dışı veya yapısal faktörlerden kaynaklandığına dikkat çekiliyor. Kredi bolluğunun da cari açığı doğuran problemlerin arasında olduğu kaydediliyor. Hem rekabet edebilirliğin kaybının hem de talepteki artışın çevre ülkelerin büyük dış açıklarında rol oynadığı kaydediliyor.
 
Bu çerçevede, Euro Bölgesi’nin zengin Kuzey ülkelerinin Güney ve Kuzey’in verimlilik seviyelerinde bir dönüşüm beklediği ve bu dönüşümün büyük banka kredi verme oranlarını haklı çıkarmasının umulduğu kaydediliyor. Ancak gelişmelerin Kuzey’den Güney’e büyük oranda transfer edilen banka kredilerine ragmen  beklenildiği gibi olmadığı da vurgulanıyor. Euro Bölgesi çevre ülkelerinin cari açıklarındaki bozulmanın sadece Avrupa içindeki dengesizliklerden değil ayrıca bu ülkelerin Euro Bölgesi dışındaki dünyayla rekabet edebilirliklerindeki bozulmadan kaynaklandığına da dikkat çekiliyor. Çevre ülkelerin dünyanın diğer bölgeleriyle olan ticaret açığının merkezden çevreye transfer edilen kredilerle finanse edildiği belirtiliyor.
 
Raporda, Euro Bölgesi’nde takip eden finansal model şu şekilde açıklanıyor: Merkez ve çevre ülkeler arasında uluslararası sermaye akışı durduğu zaman çevre ülkelerin yüksek oranlı dış borcu krizi tetikledi; Euro Bölgesi finansal piyasaları bölünmüş hale geldi. Şu anda  tam işleyen bir Bankacılık ve Sermaye Bİrliğinin oluşturulması, mali yapının kabul edilmesi ve bir çok alanda verimlilik ve rekabet edebilirliğin geliştirilmesi için bu dengesizliklerin düzeltilmesi ve ihtiyaç duyulan yönetim modelinin uygulanması gerektiği vurgulanıyor. 
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/martin-schulz-icin-cok-ozel-rapor/444874