Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Erzurum'da halka hitap etti. 

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Başbakanlığım dönemimde Erzurum'a 13,2 katrilyonluk yatırım yapıldı. Milliyetçilik budur. Asıl milleti sevmek bu. Erzurum bölge ticaretinin en önemli merkizi olacak.

Türkiye'de siyasi Türkçüler ve siyasi Kürtçüler oluştu.

Palandöken'de kurulan lojistik merkezin ikinci etabı yapılıyor. Sivas hızlı tren hattı Erzincan üzerinden Erzurum'a oradan da Kars'a kadar uzatılacak. 

700 yataklı şehir hastanesi ile Erzurum önemli bir sağlık merkezi haline geliyor. İstiyoruz ki Erzurum hep gülsün, Erzurum ile birlikte Türkiye gülsün. Erzurum 7 Haziran'a hazır mı? Erzurum yeni anayasaya hazır mı? Erzurum başkanlık sistemine hazır mı?  

Bu defa ülkenin başına eski Türkiye koalisyonu musallat oldu.  

"BÖLÜCÜ ÖRGÜTÜN GÜDÜMÜNDEKİ PARTİYİ CİLALAMAK İÇİN..."
Bölücü örgütün güdümündeki partiyi cilalamak için atmadık takla bırakmadılar. Milliyetçi olduğu iddiasındaki parti de bunlara alet oluyor. Bu partinin genel başkanı, eğer bölücü örgütün güdümündeki parti Meclis'e giremezse ülkede koas çıkacağını, erken seçime gidilmesi gerekeceğini söylüyor. Daha ilginci ne biliyor musunuz, bölücü örgütün güdümündeki partinin eş başkanı da aynısını söylüyor. 

"EĞER BUNU İSPAT EDEMEZSEN, ALÇAKSIN, NAMERTSİN"
Kardeşlerim şimdi konuşmalar yapıyor, Cumhurbaşkanı için yani bana terör örgütüyle masaya oturduğumu söylüyor. Aynı zamanda ekibimle başbakanlığım dönemimde de şu anda da defalarca söyledim. Nerede siyasi kadromdan bir arkadaşım İmralı'dakiyle masaya oturdu, bunu ispat et, ispat edemezsen alçaksın dedim. Şimdi buna benzer şeyleri yine söylüyor. 

Şimdi de Cumhurbaşkanlığı makamıma hakaretle ve Cumhurbaşkanı olarak aynı şeyi söylüyor. Eğer bunu ispat edemezsen alçaksın, namertsin. Çünkü Tayyip Erdoğan, ne bir terör örgütü mensubu ile ne İmralı'dakiyle masaya oturmuş ne de mektup göndermiştir.

Ha Kılıçdaroğlu, ha Bahçeli ha diğeri. Bunların birbirinden farkı var mı?  

"EY KILIÇDAROĞLU, NE ZAMANDAN BERİ BEŞTEPE KÜLLİYESİ'NİN TUVALETLERİNİ GEZDİN..."
Şimdi çıkmış Kılıçdaroğlu, edepsizliğe bak ya... Diyor ki: Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki klozetler altınmış, altın kaplamasıymış. Dün akşam canlı yayında açıkladım. Bu sabah hemen mektup gönderdim. Bunu ispatlamakla mükellefsin. Davet edin gelsin, gezsin. Bakalım nerede bir altın kaplama klozet var. Benim vatandaşımın bazen saflığı tutuyor, bu tür yalancılara da inanıyor. Değerli kardeşlerim bana cevap geliyor. Cevap ne biliyor musunuz? Onun genel sekreteri attığı cevap şu: Kaçak sarayı önce kaçak olmaktan çıkar... Bu konuda da Danıştay, buranın kaçak olmadığını açıkladı biz de bunu yayınladık. Bunlar hukuktan anlamaz ki. Bunun o cevabını yazan kişi zaten cahili cühale. Bunlar Danıştay kararı da dinlemez.