Merkez Bankası Para Politikası Kurulu dünkü toplantısında faizlere dokunmadı. PPK'nın bu kararının ardından dolar hızla yükselmeye başladı. Erdal Sağlam, Hürriyet'teki köşesinde doların PPK kararına verdiği tepkinin nedenlerini yazdı. İşte, Sağlam'ın o yazısı: 

Merkez Bankası beklendiği gibi, dün yaptığı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, faiz oranlarını değiştirmeme kararı aldı.
Bu karar piyasalar tarafından "Merkez Bankası'nın bağımsız hareket edemediğinin teyiti" olarak algılandı.  
Aslında dünkü toplantıya ilişkin fazla bir beklenti de yoktu. Ancak bir önceki gün piyasalarda "Merkez sürpriz yapıp faiz artırabilir" biçiminde bir söylenti yayıldı. Bu nedenle dünkü toplantı açıklaması gelene kadar, piyasaların "ne olur ne olmaz, belki olur" diyerek, temkinli bir tutum takındığını, dolar kurunun 2.67'lere kadar indiği gördük. Ancak Merkez Bankası faizde bir hareket yapmadığını açıklayınca, dolar kuru hemen, yüzde 2.70'in üzerine çıktı, bu satırlar yazılırken 2.72 düzeyindeydi. 
Kısacası; piyasaların Merkez Bankası'nın bağımsız davranıp, kurlardaki aşırı hareketi frenlemek için TL faiz oranlarını küçük da olsa artırma umudu vardı, karar açıklanınca bu umutları yine söndü.
Bir başka deyişle Merkez Bankası'nın hükümetin seçimlerde alacağı oyu düşünerek hareket etmeye devam ettiğini, "seçim için TL'yi feda etmeye" devam ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu aynı zamanda seçimler için enflasyonla mücadelenin feda edilmesi anlamına da geliyor. 
Aslında bir süredir Merkez Bankası yeni reel efektif döviz kur endeksi yaparak, TL'nin aşırı değer kaybı olmadığını söylemeye çalışıyor. Bu tezi, daha önce Merkez Bankası yönetimi ile kamuoyu önünde açıkça tartışmaktan çekinmeyen Cumhurbaşkanlığına yakın kaynaklar da, son günlerde kullanmaya başladılar Bir başka deyişle Merkez Bankası çatıştığı görüşe, herhalde kendini mecbur hissettiği için, adapte olmuş denilebilir.
Yanı sıra Merkez Bankası son dönemde sürekli olarak "Çekirdek enflasyonun düştüğünü, enflasyon hedefine gecikme ile uyum sağlanacağı" tezini de işliyor. İşte tüm bunlar zaten Merkez Bankası'nın faizlerde hareket etmeyeceğini ortaya koyuyordu ama piyasalar yine bir umutla son söylentiye ayak uydurdular. 
Bu söylenti nedeniyle son günde dolara karşı en az değer kaybeden ulusal paralardan biri TL olmuştu. Karar açıklandıktan sonra, ilk aşamada yüzde 1'lik değer kaybıyla, yine son dönemlerin en fazla değer kaybeden paraları arasındaki yerini de almış odu.

PPK'NIN TALİ TEDBİRLERİ SONUÇ VERMEZ

Merkez Bankası asıl silahı olan faizleri siyasi nedenlerle kullanmazken, TL zorunlu karşılıklara uyguladığı faiz oranını yarım puan artırıp, döviz depo faiz oranlarında da küçük indirim yaptı. Merkez Bankası, kurlardaki aşırı artış üzerine bu kararı alacağını zaten 14 Nisan'da açıklamıştı. Yani piyasalar dünka bu tali kararları zaten satın alınmıştı.
Bankacılar bu tedbirleri "tali, hatta çok tali tedbirler" olarak nitelendiriyor. TL zorunlu karşılık faiz oranları artacağı için bankaların faiz nedeniyle, döviz cinci tuttukları karşılıkları azaltıp, yerine TL tutabilecekleri belirtiliyor. Ancak bankaların küçük da olsa açık pozisyonları bulunduğu, karşılıktan çözecekleri  dövizleri bu nedenle piyasaya sürmeyecekleri kaydediliyor.
Döviz depo faiz oranlarının düşmesi ise şu anda etki yaratacak bir tedbir olarak görülmüyor. Bankaların son olarak bu yolu 12 Aralık 2012'de kullanıldıkları  belirtilen bazı banka raporlarında, bu tedbirin sonucu olmayacağı söyleniyor.
PPK'nın dünkü kararı aynı zamanda, "Merkez Bankası'nın seçimler sonrası faiz oranlarında ciddi artışlara gideceği" yolunda oluşan beklentiyi de pekiştirdi. Kimbilir, Merkez Bankası faizlerin hedefe yakınsaması için daha önce tarih vermezken, son günlerde "yılın ikinci yarısında yakınsama olur" demesinin ardında da belki bu plan vardır.