Doların yükselişi seçimi etkilemek için mi?
Tarih: 16 Nisan 2015 - 10:36
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, doların yükselmesiyle alakalı olarak çok konuşulacak açıklamalarda bulundu
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, kurdaki yükselişle ilgili olarak, "Türkiye içerisinde son aylarda yoğun bir şekilde ekonomideki gelişmeleri abartarak, olduğundan çok daha kötü gösteren bir projenin yürütüldüğünü hep birlikte görüyoruz. Buradan sesleniyorum, TL'nin değer kaybetmesi sürmez. Bunun önündeki en büyük engel yabancılar olacaktır. Neden, borsanın yüzde 65'i yabancı ve TL'de. TL'nin değer kaybetmesinden en çok onlar zarar görüyor.'Önümüzdeki dönemlerde ne olur?' gibi sorular geliyor. Herkes rahat olsun. Bu seçime yöneliktir. Seçim sonuçlarını etkilemeye yöneliktir" dedi.
"DOLARIN DEĞER KAZANMASI ANLAMLIDIR"
Doların değer kazanması anlamlıdır. İşin birinci boyutu bu. TL'nin eurodan daha fazla oranda değer kaybetmesi kısmını söylüyorum. Genel olarak bakıldığında ekonomik kriterlerle, gerekçelerle izah edebiliyoruz dolardaki hareketi. İlk defa mark yerine euro kullanmaya başlandığında 1 euro 1.2 dolardı. Sonra 0.9'a kadar düştü ve sonra 1.6'ya kadar çıktı. Yani euro-dolar karşısında. Maksimumla en uç noktalar arasındaki oynama oranı yüzde 75-80'lerde. Hatta bundan 5-6 ay önce 1.30'un üzerindeydi. Çok kısa süre içerisinde euro dolar karşısında yüzde 30'un üzerinde değer kaybetmiş oluyor. Euro-dolar karşısında bir yıl içerisinde ortalama olarak yüzde 45'lik bir değer kaybı söz konusu" diye konuştu.
"AVRUPA VE ABD'DE BÖYLE BİR TARTIŞMA YOK"
Türkiye'de dolarda yaşanan artış sonrası yapılan açıklamalara atıfta bulunan Bakan Canikli, yapılan açıklamaları eleştirdi. Hiçbir Avrupa ülkesinde böyle bir tartışmanın olmadığına dikkati çeken Canikli, "'Battık, öldük' gibi hiçbir tartışma yok, olmadı, hiçbir ekonomist de böyle düşünmedi. Tıpkı dolar daha önce değer kazanırken de öyleydi, değer kaybederken de öyleydi ABD'de. Çünkü 0.9'lardan 1.6'ya kadar çıktığı dönemlerde de ABD'de hiçbir ekonomist çıkıp doların-euro karşısında değerini orada bir sıkıntı kaynağı olarak görmedi. Bakın dalgalı kur politikası bu son derece normaldir. Belli dönemlerde bir zikzaklar olur. Hem bütün makro göstergelerde olur, enflasyonda, büyümede, işsizlikte ve en hareketlisi, en oynağı kurlar arasındadır. Yani para birimleri arasındaki inanılmaz oynaklıktır" şeklinde konuştu.
"DOLARIN DEĞER KAZANMASI TÜRK LİRASI İLE ALAKALI DEĞİLDİR"
Bakan Canikli, dolar ve euro arasında çok kısa sürede değişimlerin olduğunu belirterek, "Yani euro-dolar arasındaki bu değişim çok kısa sürede olunca biraz keskin oldu zikzaklar. Genel olarak son aylardaki euro-dolar arasındaki, daha doğrusu doların değer kazanması Türk Lirası ile alakalı değildir. 2014'dün Temmuz'undan 2015'in 14 Nisan'a kadarki dönem içerisinde Türk Lirası en çok değer kaybeden dördüncü para birimidir. İstatistiklerde dolar ve euroda değer kaybediyor ama dikkate alınmıyor. TL ve euro birlikte hareket ediyor. Euronun değerine göre baktığınız zaman euro ve TL'nin değerindeki değişmeler aşağı yukarı paralel çizgilerle çok az bir sapma, ayrışma meydana geliyor zaman zaman son günlerde olduğu gibi. Onun dışında trend euro ile TL'nin değeri paralel gidiyor. Dolar karşısında ikisi birlikte değer kaybediyor" diye konuştu.
"TL'NİN DEĞER KAYBI DAHA FAZLA SÜRMEZ"
Cari açık düşerken tam tersine Türk Lirası'nın normal şartlar altında kıymetlenmesi gerektiğini dile getiren Bakan Canikli, finansmanda herhangi bir sorunun bulunmadığını vurguladı. Çarpıcı açıklamalarda bulunan Bakan Canikli, konuşmasına şöyle devam etti: "Son aylarda yoğun bir şekilde ekonomideki gelişmeleri abartarak olduğundan çok daha kötü göstererek lanse etme şeklinde bir projeyi çok net ve rahat olarak söyleyebiliyorum yürütüldüğünü hep birlikte görüyoruz Türkiye içerisinde. Yani daha da rakamlar bozulsun, özellikle kurdaki gelişme bozulsun ondan sonra bunlar fiyatlara yansısın, başka rakamlara yansısın ve seçim öncesinde insanlar bundan etkilensin de tercihlerini ona göre kullansınlar. Buradan sesleniyorum; TL'nin değer kaybetmesi sürmez. Bunun önündeki en büyük engel yabancılar olacaktır.
Neden, borsanın yüzde 65'i yabancı ve TL'de. TL'nin değer kaybetmesinden en çok onlar zarar görüyor. Borsada yatırım yapmış yüzde 65'ler. Bu aynı zamanda dalgalı kur politikasının da garanti mekanizmasını ve sistemini oluşturuyor. Hep bu konuşuldu. Yani ani çıkışları engelliyor. Çok ani çıkışlar olduğu zaman buna yabancılar TL'de olduğu için sadece borsada değil aynı zamanda kamu kağıtları piyasasında da yüzde 20'den fazla yabancı payı var. Yani burada meydana gelecek TL'deki değer kaybı bunları ciddi anlamda olumsuz yönde etkiliyor. Esasında TL'nin bu türlü ani ve rahatsız edici boyutlarda değer kaybını önleyecek olan bu yabancıların durumudur. Güvenlik mekanizması adeta, bir sigorta gibi düşünmek lazım."
"HERKES RAHAT OLSUN BU SEÇİME YÖNELİKTİR"
"'Önümüzdeki dönemlerde ne olur?' gibi sorular geliyor. Herkes rahat olsun. Bu seçime yöneliktir. Seçim sonuçlarını etkilemeye yöneliktir" diyen Bakan Canikli, "Euro-TL'nin gidişinde meydana gelen sapmalar, yani birlikte değer değişiminin euro-TL arasındaki fark kadar kısmına ilişkin gelişme tamamen seçime yöneliktir. Diğer kısmı ekonomiktir. Doların genel olarak bir değer kazanmasından kaynaklanıyor. Son birkaç günden beri ona yönelik bir gelişme var. Önümüzdeki dönemler için hiç kimsenin en ufak kuşkusu olmasın. Rahatsız edici bir şekilde TL'den bir değer kaybı meydana gelmez ve bu rakamlarda rahatsız edeci rakamlar değildir. Bunlar son derece doğal beklenen şeylerdir. Belli açılardan da, özellikle cari açıdan da mutlaka faydası da olur. Kurda meydana gelebilecek olan bir artış yüzde 15 oranında fiyatlara yansıyor.
Yani yüzde 10'luk bir TL'nin değer kaybı olmuşsa, dövizin fiyatı artmışsa bu iç piyasada fiyatlar genel seviyesine yüzde 15 olarak yansıyor. Bu oran 2002 öncesinde çok daha yüksekti. Yani yüzde 50'lilerin üzerindeydi. Bu gelişme, 'öldük, bittik' anlamına gelmez. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu özellik dikkate alınarak olumlu yönlerde meydana gelecektir. Elbette birtakım olumsuz yansımada olacaktır ama bu çok rahatsız edici boyutlara ulaşmayacaktır. Bunun önündeki güvenlik mekanizması da dalgalı kur politikası ve bunun sonucunda Türkiye gelmiş, yatırım yapmış yabancılardır. Dolayısıyla her şeyden önce bunlar müsaade etmezler. Artış ekonomik değildir, seçimden sonra göreceksiniz en fazla seçime kadar bir miktar oynama yapılabilir ama seçimden sonra her şey normale döner. Varsayımımız istikrarlı bir yönetim sandıktan çıkması şartıyla. Eğer başka bir kombinasyonlar gündeme gelirse onun tartışması başkadır. Şuanda piyasanın tek parti, istikrarlı bir hükümet beklentisidir" dedi.
"BU HAREKETİN LİDERİ CUMHURBAŞKANIMIZDIR"
Bakan Canikli, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu'nun seçim beyannamesini açıkladığı törende salondaki coşkunun harika olduğunu söyledi. Coşkunun programın sonuna kadar devam ettiğini kaydeden Bakan Canikli, "Sayın Başkanımızın da konuşması gerçekten dolu konuşmalardı. Sayın Cumhurbaşkanımız bizim liderimiz. Biz bir siyasi partiyiz ama aynı zamanda siyasi bir hareketiz. Bakın bu çok önemli. Ben bunu her yerde vurguluyorum. Yani Anayasa'daki Cumhurbaşkanının bağımsızlıkla, tarafsızlıkla hiçbir alakası yok ve o hareketin lideri de sayın Cumhurbaşkanımızdır. Hiçbir zaman bir karşılaştırma yapılmaması gerekir. Zaman zaman bu hataya düşüyorlar.
Sayın Başkanımızın konuşması gayet etkili, son derece doyurucu biliyorsunuz güzel bir hatip. Çünkü ilk zamanlarda insanlarda ister istemez bir tedirginlik oluyor acaba uyum sağlana bilir mi? Tabi birde çıta çok yüksek yerden devralındı. Bunu da görmek geriyor. Ama birde akademik kesimden geldiği zaman bu soru işaretleri daha da artabiliyor. Yani pratik ve siyasetin gerçekleri biraz farklı olabilir. Başbakanımıza gösterilen sevginin dozajını, içeriğini gördünüz. O aşamalar geçmiş artık bütünleşme sağlandı. Yani sayın başbakanımızın teşkilatlarla, seçmenimizle bütünlenmesinin sağlandığı bir kongre veya organizasyon olarak değerlendirile bilir" diye konuştu.
KOALİSYON DEMEK ÇÖZÜM ÜRETMEMEK DEMEK
57. Hükümet üç bankayı, üç kamu bankası, üç siyasi parti arasında paylaşılmış. Bir tanesi Ziraat Bankası'ndan sorumlu olmuş. Halk Bankası galiba DSP'deydi. Ziraat Bankası MHP'deydi. Vakıf Bank Anavatan Partisi'ndeydi. Halbuki üç banka yönetim tarzı, özeli itibariyle bir yerden komuta edilmesi gerekir ve sonuçta bu koalisyon hükümeti bittiğinde üç kamu bankası batmış, Halk Bankası'ndaki batık kredilerin oranı yüzde 90'lara ulaşmış. Batmış. Yani koalisyon demek bu demek, koalisyon demek çözüm üretememek demek."
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/dolarin-yukselisi-secimi-etkilemek-icin-mi/441030