Bir dönem Fethullah Gülen'e en yakın isimlerden Hüseyin Gülerce'nin Sabah'a verdiği röportaj ses getirdi. Gülerce "Paralel'in siyasi cinayet işleyebileceği" öngörüsünün ardından müthiş bir iddia daha ortaya attı. Paralel yapının sadece KPSS değil ALES'te de soruları çaldığını anlattı. "7 Şubat MİT krizi ile düğmeye basan, 17 Aralık'ta darbe girişiminde bulunan şer ittifakı 7 Haziran seçimleri öncesinde siyasi cinayet bile işleyebilir" diyen Gülen'in eski ikinci adamı Hüseyin Gülerce'nin büyük ses getiren açıklamalarını yayımlamaya devam ediyoruz

-"Siyasi cinayet bile işleyebilirler" dediniz. Peki nihai hedef nedir?

Hedefleri belli; 7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin önünü kesmek, sendeletmek, sarsmak... Şer ittifakı tarafından siyasi cinayetler işlenebilir diyorum. Bu bir kehanet değildir. Çünkü, Türkiye'de demokrasiye müdahale dönemlerinin öncesinde bu tür cinayetlerin örnekleri çoktur. Abdi İpekçi, Savcı Doğan Öz, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Nihat Erim, Gün Sazak cinayetleri hatırıma ilk gelenler... AK Parti, anayasayı değiştirecek ya da referanduma götürecek bir çoğunluk elde ederse, şer ittifakının yapabileceği fazla bir şey kalmayacak. Şimdi can havliyle saldırıyorlar. Seçimlerin kendi istedikleri gibi sonuçlanması için ellerinden geleni artlarına koymayacaklar. 7 Haziran yaklaştıkça başka cephelerden de devreye girilecek. TÜSİAD Başkanı'nın, seçime doğru muhalefetin söylemine sarılmasının; demokrasi, istikrar ve huzurla hiç alakası yok. Karşımızda memleket sevdası, Türkiye sevdası olmayan kirli bir ittifak var. "Türkiye, Erdoğan'dan kurtulmalıdır" cephesidir bu ve görevlerini yapıyorlar...

-Sadece KPSS değil diğer birçok sınavda da soru çaldıklarını gördük. Bu hırsızlığı nasıl içselleştiriyorlar?

Mesela kendisine soru verilen arkadaşlara şöyle dendiğini duydum: 'Siz bu kritik mevki ve makamlarda bulunmazsanız buralara hasımlarımız gelirler, müesseselerimizi ve arkadaşları o zaman kim koruyacak?' İknanın özü, hizmet hareketini koruyabilmek endişesi. Bana hizmetten bir kişi gelmişti, o anlattı. 4 yıldır ALES imtihanını kazanamıyormuş. Bu arkadaşa soruları vermeyi teklif etmişler. O hem şaşırmış, hem çok üzülmüş. İnandığı hareketi içinde böyle bir teklifi çok yadırgamış. "Benim gibi yıllardır hazırlanan insanlar var, onların hakkını çalamam" demiş. Ama başka bir arkadaşı soruları almış. "Neden aldın" diye sorduğunda "hizmetin selameti için bizim kritik noktalarda olmamız lazım" şeklinde bir açıklama ile karşılaşmış.

-Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı başkanlığını neden bıraktınız?

Mütevelli heyet başkanlığını 6 sene önce aldılar. Mustafa Yeşil göreve gelince çok büyük bir nezaketsizlik yaptı. Göreve başlar başlamaz beni bir iftara davet etti. "Abi sizin göreviniz son buldu" dedi. Aslında bana bunu tebliğ edemez. Bir Mütevelli Heyeti Başkanı'na Yönetim Kurulu Başkanı görevden almayı tebliğ edemez. Çok kaba bir davranıştı ama ben bu durumu Fethullah Gülen'e aksettirmedim. Onu mahcup etmek istemedim. Çünkü üst yönetimde herkes bilir ki Mustafa Yeşil, Gülen'den talimat almadan bana öyle davranamaz. İşte benim insanlık dışı, Müslümanlık dışı bulduğum budur. 15 yıl mütevelli heyet başkanlığı yapan bir arkadaşlarına neden böyle kaba, nezaketsiz davranılır? Bir de yapıp yapıp, yapmadık deme ahlakları var. Mesela bu konuda 'Hüseyin bey kendisi ayrılmak istedi' diye bir açıklama yaparlarsa sakın şaşırmayın...

2005'TEN SONRA MESAFE

-Gülen'in size karşı tavrı nasıldı?

Gülen 2005 yılından bu yana bana karşı mesafeliydi. Ben o dönemde hizmetin ikinci adamı, sözcüsü olarak görülüyordum. Televizyon kanallarına, gazetelere konuşuyor, konferanslar veriyor hizmetin faziletlerini, vasıflarını anlatıyordum. Pensilvanya'ya her gittiğimde ayrılırken Gülen bana "Hakkını helal et" diyordu. Bu söz beni eziyordu. Ben her defasında "Estağfirullah" diyordum. Şimdi neden bana "hakkını helal et" dediğini anlayabiliyorum. Aslında bana, "siz o insani, demokrat, hoşgörü mesajlarını verirken, biz burada başka işler çeviriyoruz, bu yaptığımız sizinle olan sözleşmemize, ahdimize aykırı kaçıyor, vicdanen bize rahatsızlık veriyor. Onun için hakkınızı helal ediniz" demek istiyormuş... Bunu şimdi anlıyorum ve ilk kez size anlatıyorum.

'GÜLEN ELEŞTİRİLEMİYOR'

-Paralel imamlar, Pensilvanya ve Fuat Avni arasında gizli bir iletişim olduğu anlaşılıyor. Bu bilgi trafiği nasıl yürütülüyor?

Gülen'in kuryeli iletişim kanalları var. Türkiye'den Pensilvanya'ya her hafta en az iki grup (3-5 kişi halinde) gidiyor. Fert olarak gidenler de var. Türkiye'deki hizmet birimlerinin temsilcileri olarak gidenler, konuları arz ederler ama eleştirel bir şey söyleyemezler. Sıkıntı da zaten burada, Fethullah Gülen eleştirilemiyor. Çünkü hata yaptığını söyleyen bünyenin içinde kalamaz... Bir de kendi birimleri için gidenler var. Onları Fethullah Gülen dışında çok az kişi bilir. Bu Paralel Yapı'nın yönetimi, Gülen ile birlikte taş çatlasın bana göre 100 kişiyi geçmez. Pensilvanya'daki kamp yerinde 11-12 bina var. Bir de merkez bina var. Orada kalanların hepsi de olanı bilmez. O binalarda yaşadığınız halde bu gizli görüşme trafiğinden haberdar olmayabilirsiniz.

GÜLEN'DEN SONRA KİM GELECEK?

-Gülen sonrası için bir plan yapılıyor mu?

Gülen'in cemaat sonrası için mutlaka bir hazırlığı olmuştur. Kendi vefatından sonrasını mutlaka düşünmüştür. Rüzgarın ters esmesinden sonra mutlaka yeni bir şey planlıyordur. Bu tür yapılarda tarihteki örneklerden biliyoruz, liderden sonrası yoktur. Belki bir süre daha devam edebilir. Gülen'in yerine geçecek bir isim yok. Ancak güç merkezi olacak isimler var. Mesela o isimlerden biri kamuoyuna da yansıdı. Bu kişiyi cemaat içinde seven bir kişi bile yok. Çok kişiyi mağdur etti, çok can yaktı.

KAPI KAPI OY İSTEYECEKLER

-Paralel yapı bu seçimlerde nasıl bir strateji izleyecek?

Paralel yapı 7 Haziran seçimlerinde her il ve ilçe için ayrı bir çalışma yapacak. AK Parti karşısındaki adayın gücüne göre oyunu CHP, MHP ve HDP'ye verecek. Burada hedef AK Parti'ye daha az milletvekili çıkarttırmaktır. Taban Fethullah Gülen'in o bedduasından sonra öyle bir AK Parti nefretiyle dolduruldu ki CHP ve HDP için hiç tereddüt etmeden kapı kapı dolaşıp oy isterler. Yeter ki Erdoğan başkanlığa giden yolda seçmenden destek almasın. 30 Mart'ta ve 10 Ağustos'ta da aynısı yapmışlardı. Şimdi son bir hamle ile AK Parti'ye karşı saldırıya geçtiler. Bu seçimleri hayati olarak görüyorlar. Kaybederlerse hizmet içinde bu kez sorgulama başlar. Çünkü artık yeni bir seçim hedefi yok.