Yazdır

Yiğit Bulut'tan çarpıcı Durmuş Yılmaz yorumu

Tarih: 11 Mart 2015 - 07:55

Yiğit Bulut, Türkiye'nin para yağmurunun altında şemsiyeyle durduğunu söyledi

TRT Haber'de Hasan Kurtulmuş'un sunduğu Derin Analiz programında Yiğit Bulut, Türkiye ve dünyadaki ekonomik gidişatı yorumladı.

Bütün dünyadaki ekonomik gelişmelerin, göstergelerin aslında finansal entelektüel bir zekanın tezahürü olduğunu belirten Yiğit Bulut, bu zeka sayesinde örneğin 2001'den sonra Avrupalıların yıllar boyunca hiç para kazanamadan Amerika'yı fonladığını söyledi.

Dünya ekonomisinde iki büyük genleşmenin olduğunu ifade eden Bulut, şu anda gelinen noktada bu genleşme hareketlerinin sona erdiğini, artık faiz odaklı değil üretim odaklı paradigmalara doğru bir yöneliş olduğunu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da yeni bir paradigma tanımladığını, bugünkü mücadelenin, yeni paradigmayı hayata geçirme mücadelesi olduğunu vurguladı.

Yiğit Bulut şöyle konuştu:

FİNANSAL ENTELEKTÜEL ZEKANIN MÜTHİŞ AVRUPA'YA MÜTHİŞ OYUNU


Şu anda Euro/USD paritesi 1.07'nin altını test ediyor. Şunu söylemekte yarar var; finansal entelektüel zekanın çeşitli şekillerde tezahür ettiği bir oyun var dünyada. Örneğin;

Euro Dolar karşısında 0.80'lerden başladı hareketine. 2001'de 11 Eylül saldırısının hemen sonrası. Amerikan borsasının (Dow Jones) seviyesi 11 Eylül sonrasında 7 binin altında. Euro 0.80'lerde.

Amerikan Dow endeksi, 11 Eylül saldırısını takip eden 84-90 aylık süreç içinde 7 bin seviyelerinden 14 bin seviyelerine gitti. Euro/USD paritesi 0.80'den 1.60'a gitti. Bunu böyle söyleyince bir şey ifade etmiyor gibi değil mi?

AVRUPA 1 CENT BİLE KAZANAMADAN YILLARCA ABD'Yİ FONLADI

O zaman, şimdi söylediğimi lütfen dikkate alın: Avrupa'dan Amerikan sermaye piyasalarına giden paranın tamamı 1 cent kazanmadan Amerika'yı 8 sene boyunca fonladı. Dow Jones 7 binlerden 14 binlere giderken "iki katına çıktı, Dow Jones'a para koyan Avrupalılar iki kat para kazandı" diye düşünüyorsunuz. Ama hayır, Euro/USD 0.80'den 1.60'a çıkınca Avrupalılar 1 cent kazanamadan Amerika'yı 2007'nin sonuna kadar fonladılar.

FED DOLARA "BANA GEL" SİNYALİ VERMEYE BAŞLADI

İşte bu finansal entelektüel zekanın bir harekatı. Çok net. Şimdi aynı hareketin tersini görüyoruz. Parite 1.60'tan 0.80'e gidiyor. Avrupa Birliği Merkez Bankası (ECB) istediği kadar "parasal genişleme"den bahsetsin, FED (Amerika Merkez Bankası) diyor ki dünyaya dağıttığı dolarlara "bana gel kardeşim" diyor. "Bana gel" sinyali verilmeye başlıyor.

Ve dünyaya dağıtılan bütün dolarlar yavaş yavaş FED'in verdiği sinyalle birlikte, ki henüz bu daha ön sinyal, FED'e doğru yani Amerikan topraklarına dönmeye başlıyor. Kağıt olarak.

YENİ DENKLEM KURULUYOR, KAĞITLAR YENİDEN KARILIYOR

Bütün bunları hiç bilmeyenler; muhalefet olsun, medya olsun...Bunları hiç dikkate almayanlar, dünyadaki denge arayışını, kağıtların yeniden karıldğını, yeni dünya denkleminin nasıl yazıldığını idrak edemeyenler kalkıp bugün diyorlar ki "Türkiye'de şu konuştu dolar arttı, bu konuştu dolar arttı".

Lütfen yorum yaparken, konuşurken, gazete basarken, muhalefet yaparken bilime biraz önem vererek, bilimsel dataları ve gerçekleri bilerek konuşalım. Türkiye'de hiçbir pürüz olmasaydı bile doların bu hareketi aynı oranda Türkiye'yi etkileyecekti. Hatta dünyada Euro/USD paritesinden en az etkilenen ülkelerden biriyiz biz. Euro yüzde 25 değer kaybetti Dolar karşısında son 1 yılda. Türk Lirası yüzde 25'i bulmadı.

NASIL BİR YENİ DÜNYA DÜZENİ OLUŞUYOR?

Peki dünyadaki hareket nereye gidiyor? Nasıl bir yeni dünya düzeni oluşuyor? Ben uzun zamandır hep söylüyorum. Avrupa Birliği'nin orta ve uzun vadede yeni dünya denkleminde güçlü aktör olma şansı yok. 10 yıldır bunu hep söylüyorum. Avrupa Birliği'nin yeni dünya düzeninde üç büyük küresel güç merkezi olacak bölgelerin içinde yer alma şansı yok. Dolayısıyla AB'nin bu üç büyük küresel güç merkezinde yer alma şansı yoksa, AB parasının Amerikan Doları'na karşı değerli olma şansı var mı? Bu hareket zaten Mayıs 2014'ten beri bağıra bağıra geliyor. Avrupa'nın her alanda Amerika'ya karşı bozulmaya, aşınmaya uğradığını görüyorsunuz.

Bir para biriminin değerli olması için;

1. Arkasında güçlü bir merkez bankası olması lazım.

2. Arkasında güçlü bir ordu olması lazım. Güçlü bir silahlı kuvvet olmadan, güçlü bir yumuşak politika, yumuşak dışişleri stratejisi güdemiyorsunuz.

3. İnsan kaynakları ve yeraltı kaynaklarının ileriye dönük güven vermesi lazım.

Baktığınız zaman Amerika'da güçlü bir merkez bankası var. Bugün Amerikan parası rezerv para olarak kullanılıyor dünyada. Merkez bankası kararları bütün dünyayı etkiliyor.

Yumuşak gücü kullanabilecek bir sert güç...  Hala Amerika bu konuda en güçlü. Yeraltı kaynakları açısından Amerika Avrupa'dan kat be kat daha güçlü. İnsan kaynakları açısından yine Avrupa'dan daha güçlü. Bütün bunları dikkate aldığınız zaman Euro'nun niye değer kaybettiğini anlamak çok zor değil.

İKİ BÜYÜK GENLEŞME HAREKETİ

Dünyada iki büyük genleşme hareketi oldu.

Birinci genleşme dönemi: 11 Eylül saldırısı sonrası değişen tehdit algısıyla 150  doların üstüne gitmeyi deneyen petrol fiyatı, 1980'le 2001 arasında 38 doları geçmedi. Körfez savaşlarına rağmen.

BÜTÜN DÜNYAYA PARA YAĞDIRDILAR

Yani 10 dolara malettikleri petrolü 30 dolara satarken, 10-20 dolara malettikleri petrolü 150 dolara satmaya başladılar. Ne oldu? Arada 130 dolar fazla para kaldı. Ne yaptılar bu parayı petrol satan ülkeler? Dünyaya bastılar. O parayla birlikte piyasalar genleşti. Yani 2003'le 2007 arasında (Türkiye'nin ortalama yüzde7 büyüdüğü dönemde) dünyada çok büyük bir para yağmuru vardı.

O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası gerekli faiz indirimlerini yapabildi mi, yapamadı mı onu da tartışmak lazım.

HÜRRİYET'İN BİR HABERİYLE DURMUŞ YILMAZ BASKI ALTINA ALINDI

Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası Başkanı'yken çok ciddi faiz artışları yaptı bu ülkede. Göreve geldi "faizi düşüreceğim" diye. Hürriyet Gazetesi evinin önünde bir haber yaptı "ailece ayakkabılarını kapılarının önüne bırakıyorlar" diye. O günden sonra psikolojisi asla bir daha düzelmedi Durmuş Yılmaz'ın. O baskı, kendini "ana akım" diye tanımlayan medyanın Merkez Bankası baskısıyla devşirildi.

MERKEZ BANKASI'NIN FAİZ ARTTIRMASI YÜZÜNDEN PARA YAĞMURUNUN ALTINDA TÜRKİYE ŞEMSİYEYLE DURDU

O günden sonra dünyaya para yağdı, biz para yağmurunun altında şemsiyeyle durduk. Faiz o dönemde daha hızlı indirilmeliydi. Sermaye piyasalarına para yağıyor, biz faiz yükselttik 6 puan. Bunları dürüstçe, açıkça konuşmamız lazım. Toplumsal olarak balık hafızalıyız.

2007'DEN SONRA BİRİNCİ GENLEŞME DURDU, SİSTEM ÇÖKTÜ

2007'den sonra, petrol fiyatlarının sağladığı marjinal faydaya dayanan ekonomik genleşme bir yerde durdu. Nedeni de ekonomiden değil, fizikten kaynaklanan bir sebepti. Fizik kanunu "entropi"den dolayı durdu genleşme. Eğer bir sistem sürekli genleşirse, ve o genleşen sisteme sürekli olarak enerji ekleyemezseniz, o sistem bir süre sonra düzenden düzensizliğe döner. Bu evrenin kuralıdır. Genleşen bütün sistemler, geçen her saniye enerji almak zorundadırlar. Sermaye piyasaları da böyledir. 19 binden 22 bine götürmek için borsayı daha fazla para gerekir. 22 bindeyken 23 bine götürmek için daha fazla para gerekir. Her kademede daha fazla enerji eklemek gerekir. Ekleyemediğiniz zaman sistem bir yerde durağanlaşır, daha sonra içine çöker.

2008'deki olay budur. 2001 11 Eylül'deki başlayan genleşmeyle oluşan sistem 2008'de çöktü.

İKİNCİ GENLEŞMEYİ FED BAŞLATTI, DOLARI DÜNYAYA SALDI

İkinci genleşme dönemi: FED'in dünyaya para vermesiyle başladı. FED dedi ki, "ben dolarları Amerika'dan salıyorum. Faizleri düşürüyorum. Ama bir şartım var, saldığım dolarları faize koymayacaksınız. Bu dolarlarla üretim yapacaksınız. Sanayi yapacaksınız, teknoloji yapacaksınız. Pazarı genleştireceksiniz. Siz pazarı genleştireceksiniz ki ben de size daha fazla mal satacağım." dedi.

İkinci genleşme dönemi 2008'le 2013-2014 arasına kadar devam etti. Ve bu dönemde yine dünya büyüdü.Ama ilk dönemde ortalama yüzde 7 büyüyen Türkiye bu dönemde biraz daha az büyüdü.

ŞİMDİ FED DAĞITTIĞI DOLARLARI GERİ ÇAĞIRIYOR

Bütün bunları dikkate aldığınız zaman, iki genleşme döneminin sonuna gelmiş bir dünya. FED diyor ki, "size verdiğim dolarları geri çağırıyorum. Artık düdüğü çalmaya hazırım, Mart'ta, Nisan'da, Mayıs'ta, Haziran'da... Bunun hazırlıklarını yapıyorum. Yavaş yavaş geri çağıracağım" diyor.

EN KOLAYCI ÇÖZÜM: FAİZ

Olaya sadece teraziden bakan linear akıl, "buraya bastım burası indi, buraya bastım burası çıktı" şeklinde bakan akıl ve mantık diyor ki, "o zaman ben de faizi artırayım, çağırdığı dolar gidemesin, bana geri gelsin". Bu en basiti. En kolaycı çözüm bu. FED bir yerden çağırıyor, sen bir yerden çağırıyorsun, FED bir yerden çağırıyor, sen bir yerden çağırıyorsun. Bu çözüm değil.

DİĞER ÜLKELERDE FED'E FAİZ CEVABI: FAİZ ARTIRMIYORUZ, TAM TERSİ DÜŞÜRÜYORUZ

Ama dünyadaki ülkeler de dedi ki, "sen dolarlarını geri mi çağıracaksın? Biz de faizi artırmıyoruz! Tam tersi, faizi düşürüyoruz". Ve son 1 yıldır dünya genelindeki bütün ülkeler faizi düşürüyor. Bu ne demektir biliyor musunuz? Dünyada finansal genleşmenin sonunun geldiğini gösteriyor bu. Finansal genleşme bitiyor, reel üretim ve sektörel üretim veya üretim bazlı genleşme modelleri ortaya çıkıyor.

TÜRKİYE DE PARADİGMASINI DEĞİŞTİRİYOR: ÜRETİM ODAKLI YENİ PARADİGMA

İşte bu noktada, Türkiye de 80 yıldır uyguladığı "üretimsiz finansal genleşme" paradigmasından çıkıyor (Sayın Cumhurbaşkanı'nın uzun zamandır anlatmaya çalıştığı şekilde), üretim odaklı yeni bir paradigmaya doğru kayıyor. Türkiye'de ve dünyada olan özetle budur.

İSVİÇRE ANİ BİR KARARLA FAİZLERİ EKSİYE DÜŞÜRDÜ

Burada, şunu savunanlar var. "Yok arkadaş, FED çağırıyorsa, biz de çağıralım, faiz artıralım". Bu model devam etmez. Bakın İsveç ani bir kararla faizleri eksiye aldı. Dünyanın bir çok yerinde faizler eksiye gidiyor.

Ha ben demiyorum ki, "yarın sabah kalkalım, dünyayla inatlaşalım. 5 puan birden faiz indirelim" demiyorum. Ama trendi koruyarak, düşen enflasyona da uygun olarak, faizi aşağı doğru sürükleme trendini, üretimle destekleyerek devam ettirmek zorundayız. Çünkü yeni bir paradigma tanımlıyoruz.

BUNLARI EKONOMİ TELEVİZYONLARINDA ANLATMAZLAR ÇÜNKÜ ONLARIN MİSYONU...

Bunları ekonomi televizyonlarında anlatmazlar. Çünkü ekonomi televizyonlarında konuşanların görevi FED'in çağırdığı paraya karşı bizim daha fazla faiz basarak parayı geri çağırmak zorunda olduğumuzu anlatmaktır. Misyonları odur.

Ha sıkıntısız mıdır bu yol? Sıkıntılıdır. Ama hiçbir sonuç getirecek yol sıkıntısız olmaz.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/yigit-buluttan-carpici-durmus-yilmaz-yorumu/438090