Yazdır

Piyasayı CDS'lerden takip etmek önemli

Tarih: 08 Şubat 2015 - 08:30

Borsada kâr satışları derinlik kazanırken döviz kurları ve gösterge faiz oranlarında ise yükseliş var

Enflasyona bağlı olarak merkez bankasının faiz indirimini ertelenmesi piyasaları dalgalandırdı. Kısa süreli gerginlik belli ölçüde fiyatlandı. Hürriyet'in haberine göre olağandışı yeni bir gündem oluşmazsa satış baskısı korunmakla birlikte borsada tepki alımlarının görüldüğü ancak direnç seviyelerinin geçilmekte zorlanıldığı bir piyasa görülebilir. Düşen borsa, yükselen faiz ve döviz kurları piyasaya yeni girişler için fırsat olarak görülecek mi? Yoksa gerilim sürecek mi? Önümüzdeki hafta bu soruya cevap açısından önemli olacak. 

OCAKTA YABANCILAR ALIMDA

Borsaya önemli ölçüde yabancı yatırımcılar yön veriyor. Hisselerin yüzde 64’ü yabancıların mülkiyetinde. Durum böyle olunca yabancı yatırımcıların piyasa ve hisseler üzerindeki etkileri doğal olarak yüksek. 403 milyon dolar net alım yaptıkları Ocak ayında, aldıkları ile sattıkları hisselerin borsa performansları bunu net şekilde gösteriyor. Aldıkları hisselerde borsa ortalamasının üzerinde yüksek primler görülürken sattıkları hisseler kaybettirmiş veya primler daha düşük. Fiyatı arz talep dengesi belirliyor. Talep güçlü olunca fiyat da yükseliyor haliyle. Ancak şu dip notu da özellikle hatırlatmak  gerekir. Yabancı yatırımcılar genelde uzun vadeli düşündükleri için aldıkları her hisse o ay yükselecek, sattıkları her hisse de düşecek diye kesin bir kural koymak da çok doğru olmayacaktır. Borsacıların “Büyük para haklıdır” sözü her zaman geçerli olmayabiliyor.    

FAİZ DE MALİYET, KUR ARTIŞI DA

merkez bankası yabancı yatırımcıların haftalık Hisse Senetleri ve Devlet Tahvil-Bono (sıcak para) işlemlerini yayınlıyor. Son hafta hisse senetleri ve tahvil-bonoda bir miktar çıkış var. Hisse Senetleri stok piyasa değeri 62, Tahvil Bono ise 50 milyar dolar görülüyor.  
Faiz sebep mi, sonuç mu tartışmalarında biraz ihmal edilmiş gibi görülen döviz kurlarının enflasyon üzerindeki etkilerine de bakmak yerinde olacak. Son yıllarda enflasyon ile döviz kurları arasında paralel bir hareket var. Döviz kurları düşünce enflasyonda gerileme, kur yükselince ise artış söz konusu. Enflasyon yükselince faiz de onu takip ediyor doğal olarak. Kısmen veya önemli ölçüde Dolarize olmuş bir ekonomide öncelik faiz mi, döviz mi sorusunu da sormak gerekmez mi? Bir görüş, faize maliyet açısından yaklaşıp enflasyona neden esas etken olarak görürken bir başka görüşte (Merkez Bankası dahil) döviz kurlarını kontrol altına alarak enflasyonu dizginleme veya fiyat istikrarını sağlama derdinde. Sonuçta faiz de maliyet, kur artışı da. Yani bir anlamda “Kırk katır mı, kırk satır mı? olayı sanki. 
Faiz ile ekonomik büyüme arasında 2004-2014 dönemi etkileşimine bakınca her zaman için “Düz Korelasyon” yani paralellik görülmüyor. Faiz düşerken ekonomideki büyüme daha zayıf, faiz artarken de büyümenin bir önceki yıla göre daha yüksek olduğu dönemler var. Faiz düşerse ekonomi büyür tezinin her koşulda doğru olmayacağını şu sıralar Avrupa ülkeleri gösteriyor. Faizler sıfıra yakın, büyüme çok düşük seyrediyor. 

OCAKTA YABANCILAR ALIMDA

Borsaya önemli ölçüde yabancı yatırımcılar yön veriyor. Hisselerin yüzde 64’ü yabancıların mülkiyetinde. Durum böyle olunca yabancı yatırımcıların piyasa ve hisseler üzerindeki etkileri doğal olarak yüksek. 403 milyon dolar net alım yaptıkları Ocak ayında, aldıkları ile sattıkları hisselerin borsa performansları bunu net şekilde gösteriyor. Aldıkları hisselerde borsa ortalamasının üzerinde yüksek primler görülürken sattıkları hisseler kaybettirmiş veya primler daha düşük. Fiyatı arz talep dengesi belirliyor. Talep güçlü olunca fiyat da yükseliyor haliyle. Ancak şu dip notu da özellikle hatırlatmak  gerekir. Yabancı yatırımcılar genelde uzun vadeli düşündükleri için aldıkları her hisse o ay yükselecek, sattıkları her hisse de düşecek diye kesin bir kural koymak da çok doğru olmayacaktır. Borsacıların “Büyük para haklıdır” sözü her zaman geçerli olmayabiliyor.    

FAİZ DE MALİYET, KUR ARTIŞI DA

merkez bankası yabancı yatırımcıların haftalık Hisse Senetleri ve Devlet Tahvil-Bono (sıcak para) işlemlerini yayınlıyor. Son hafta hisse senetleri ve tahvil-bonoda bir miktar çıkış var. Hisse Senetleri stok piyasa değeri 62, Tahvil Bono ise 50 milyar dolar görülüyor.  
Faiz sebep mi, sonuç mu tartışmalarında biraz ihmal edilmiş gibi görülen döviz kurlarının enflasyon üzerindeki etkilerine de bakmak yerinde olacak. Son yıllarda enflasyon ile döviz kurları arasında paralel bir hareket var. Döviz kurları düşünce enflasyonda gerileme, kur yükselince ise artış söz konusu. Enflasyon yükselince faiz de onu takip ediyor doğal olarak. Kısmen veya önemli ölçüde Dolarize olmuş bir ekonomide öncelik faiz mi, döviz mi sorusunu da sormak gerekmez mi? Bir görüş, faize maliyet açısından yaklaşıp enflasyona neden esas etken olarak görürken bir başka görüşte (Merkez Bankası dahil) döviz kurlarını kontrol altına alarak enflasyonu dizginleme veya fiyat istikrarını sağlama derdinde. Sonuçta faiz de maliyet, kur artışı da. Yani bir anlamda “Kırk katır mı, kırk satır mı? olayı sanki. 
Faiz ile ekonomik büyüme arasında 2004-2014 dönemi etkileşimine bakınca her zaman için “Düz Korelasyon” yani paralellik görülmüyor. Faiz düşerken ekonomideki büyüme daha zayıf, faiz artarken de büyümenin bir önceki yıla göre daha yüksek olduğu dönemler var. Faiz düşerse ekonomi büyür tezinin her koşulda doğru olmayacağını şu sıralar Avrupa ülkeleri gösteriyor. Faizler sıfıra yakın, büyüme çok düşük seyrediyor.   

Yabancıların gözdesi bankalar

Yabancı yatırımcılar bankaları çok seviyor. Gerek borsada gerekse doğrudan yatırım stoklarına bakıldığında bankalar ilk sırada ve en çok yabancı yatırım çeken sektör. Ticaret, iletişim ve gıda da vazgeçilmezlerinden. Verilerin güncelleme tarihi biraz geride olsa da son dönemde yılların tercihinin değişmeyeceği tahmin edilebilir.

Desteklerde tepki görülebilir

Düşüş ve satış baskısı altındaki endekste düşüş formasyonlarından “Yükselen Takoz” formasyon etkisi sürüyor. Kısa dönem için önemli destekler 84.000-83.500 seviyelerinde. Bu seviyelerde tepki alımları görülebilir. İlk direnç ise 88.000 seviyesinde. Olası tepki çıkışının güç kazanması için bu seviyenin geçilmesi gerekecek.  

Dirençler test ediliyor

Çıkış trendi devam ediyor. İlk önemli dirençler 2.48-2.50 seviyelerinde görülürken bu seviyelerde satışlar görülebilir. Destek noktaları 2.41-2.39 seviyelerinde. 2.39 seviyesinin üzerinde çıkış hareketi gücünü koruyacaktır. 2.50’nin geçilmesi durumunda ise orta dönemli hedefler için yeniden değerlendirme yapmak gerekebilir.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/piyasayi-cdslerden-takip-etmek-onemli/435435