AYÇA KARACA - FİNANSGUNDEM.COM
  
Morgan Stanley ekonomistleri Joachim Fels ve Sung Woen Kang tarafından bu hafta hazırlanan araştırma raporunda Fed’in geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiği Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı sonrası yaptığı açıklamalar değerlendirilerek  “Fed güçlü küresel trendlerin ABD ekonomisi ve enflasyonu üzerindeki etkilerini hafife alıyor” yorumunda bulunuldu. Raporda Fed’in ilk faiz artışı için beklenti de Ocak 2016’dan Mart 2016’ya çekildi.
 
Raporda, FOMC açıklamasında Fed’in faiz artışına karar vermek için izlediği faktörlerin arasına “uluslararası gelişmelerin” de eklendiği ve bunun Avrupa Merkez Bankası ve diğer merkez bankaları tarafından gerçekleştirilen parasal genişleme hareketlerine ve dolar üzerindeki yukarı yönlü baskıya bir referans olduğu ifade ediliyor.
 
Bu çerçevede, her zamankinden daha yoğun ve gerçek anlamda küresel bir ekonomide yaşadığımız belirtilerek küresel piyasalarda iş yaptığımız, çok uluslu şirketlerin bir çok sektörde hakim durumda olduğu ve finansal piyasaların küresel hale geldiği bir ortamda parasal politikanın da bu gerçeği dikkate alması gerektiği kaydediliyor. Yapılan “uluslararası gelişmeler” referansına rağmen  “Fed hala güçlü küresel trendlerin ABD ekonomisi ve enflasyonu üzerindeki etkilerini hafife alıyor.” yorumunda bulunuluyor.
 
Güçlü küresel trendlerin ilki olarak tasarrufların artışı gösteriliyor. Demografi, eşitsizlik ve teknoloji gibi birçok faktörün bileşimiyle tasarruf oranının arzu edilen yatırım oranını geçtiği belirtiliyor. ABD’nin de bu trendin bir parçası olduğu ve kişisel tasarruf oranının yüksek seyrettiği, şirket yatırımlarının ise düşük olduğu ve bütçe açığı ile cari açığın da daralmakta olduğuna dikkat çekiliyor. Küresel tasarrufların fazlalığının yapısal olarak zayıflamış küresel talep büyümesinin sorumlusu olduğu ve bunun da faiz oranlarının neden bu kadar düşük olduğunu açıkladığı da kaydediliyor. Aslında reel faiz oranlarının hala negatif olduğu ve enflasyonun sıfır yakınlarında hatta negatif olduğu, gelişmiş dünyada negatif reel faiz oranının nominal faiz oranlarını da negatif bölgeye çekebileceği öngörülüyor. 
 
DÜŞÜK ENFLASYONA KARŞI MÜCADELE
 
Diğer bir güçlü global trend olarak ise düşük enflasyon gösteriliyor. Bunun yeni bir trend olmadığı ancak petrol fiyatlarındaki zayıflık nedeniyle son aylarda arttığı belirtiliyor. Asya ve Avrupa’daki aşağı yönlü fiyat baskısının kısmen düşen ithalat fiyatları ve ayrıca ABD’de faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin fiyatlama mekanizmaları nedeniyle ABD fiyat trendlerini etkilediği ifade ediliyor. Morgan Stanley ekonomistlerinin bu yılın dördüncü çeyreğinde çekirdek tüketici harcamaları enflasyonun %1,1’e gerilemesini bekliyor. Bu da Fed’in enflasyonun zaman içerisinde hedefe doğru yaklaştığını ileri sürmesini zorlaştıracağı öngörülüyor.  Sonuç olarak raporda dezenflasyon dinamikleri ve yıl içerisinde azalacağı öngörülen GSMH büyümesi beklentileri dikkate alınarak ilk faiz artışı için tahminlerinin Ocak 2016’dan Mart 2016’ya çekildiği belirtiliyor.
 
ABD’yi etkileyen üçüncü küresel trendin ise Merkez Bankalarının düşük enflasyona karşı mücadelesi olduğu belirtiliyor. Bu mücadelenin son haftalarda yoğunlaştığı ve 10 merkez bankasının parasal politikalarında genişleme yolunu seçtikleri kaydediliyor. İsviçre Merkez Bankası örneğinin de gösterdiği gibi küresel kolay para müfrezelerinden kaçınmak isteyen bir merkez bankasının yoğun akımlarla parasının değerlenmesi yoluyla cezalandırılacağına dikkat çekiliyor. ABD’nin İsviçre olmadığı belirtiliyor ancak Fed’in dünyanın geri kalanı deflasyonla savaşırken  para politikasını sıkılaştırmadan önce iki kere düşünmesi tavsiye ediliyor.