İngiltere'de önümüzdeki yıl mayıs ayında yapılacak olan parlamento seçimleri öncesinde iç politikada da önemli tartışma konularının başında gelen AB üyeliği meselesi, AB'nin son ödeme tarihine yaklaşık 1 ay kala İngiltere'ye toplam 2,1 milyar avroluk bir fatura çıkarması ile daha da önem kazandı.

İngiltere Başbakanı David Cameron, AB'nin geçtiğimiz hafta Brüksel'de düzenlediği liderler zirvesinde, ortaya konulan faturanın birlikle ilişkileri sekteye uğratabileceğinin ilk sinyalini vererek, "Bir ay kala böyle bir fatura ile karşılaşmak Britanya'nın AB üyeliği için yardımcı oluyor mu? Hayır kesinlikle olmuyor" ifadelerini kullanmıştı.

Konuya ilişkin olarak AA muhabirinin sorularını yanıtlayan uluslararası finans piyasaları uzmanı ve Londra Merkezi Finansal Hizmetler Kulübü (FSC) Başkanı Chris Skinner, "İngiltere bu faturayı ödemeyecek. Tüm bu rakamlar azaltılıncaya kadar da bütçeye herhangi bir katkıda bulunmayı reddedecektir" dedi.

İngiltere'ye çıkarılan ek borcun, zaten halihazırda gergin olan Londra ve Brüksel ilişkisinin sonunu getirebileceğini vurgulayan Skinner, şu değerlendirmeyi yaptı:

"AB'nin bu gibi davranışlarından sonra İngiltere AB'den daha da uzaklaşacaktır. Özellikle AB karşıtı görüşleriyle bilinen Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) Muhafazakar Parti'nin oylarını kazanmaya başlamışken. Eğer AB İngiltere'nin birlikten çıkarak Norveç ve İzlanda ile birlikte Avrupa Ekonomik Bölgesi'ne hızlı bir şekilde dahil olmasını sağlarsa, iyi bir iş yapmış olur."

- Seçim endişesi AB rotasını çiziyor

Standard Bank'ın Londra merkezinde Gelişmekte Olan Ekonomiler Başekonomisti Timothy Ash ise İngiltere Başbakanı Cameron'ın önümüzdeki dönemde "demir leydi" olarak bilinen eski Başbakan Margaret Thatcher'ı andıran sert bir politika sergileyeceği tahmininde bulundu.

Ash, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cameron'ın Avrupa Birliği'ne karşı giderek sertleşen bir üslup kullanmasının altında iç politikadaki zemin kaymalarının olduğunu vurgulayarak, "Cameron büyük bir UKIP tehdidi ile karşı karşıya olduğu için (AB'ye) bu kadar sert konuşuyor" ifadesini kullandı.

İngiltere Başbakanı David Cameron'ın lideri olduğu Muhafazakar Parti'nin tabanından Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ülkede en fazla oyu alan UKIP'e kaymalar olduğu belirtiliyor. Cameron'ın Avrupa Birliği'nin reforma ihtiyacı olduğu yönündeki görüşünü sıklıkla tekrarlaması, gelecek yılki genel seçime kadar tabanını geri kazanma çabası olarak değerlendiriliyor. UKIP'in, 7 Mayıs 2015'te yapılacak genel seçimle parlamentodaki varlığını artırmasına kesin gözüyle bakılıyor.

En son geçen ay Londra'nın kuzey doğusundaki Clacton bölgesinde yapılan ara seçimi, Avrupa Birliği (AB) ve göçmen karşıtı görüşleriyle bilinen UKIP adayı Douglas Carswell kazanmış, İngiliz parlamentosuna giren ilk UKIP milletvekili olmuştu.

Daha önce İngiltere'deki koalisyon hükümetinin büyük ortağı Muhafazakar Parti'nin milletvekili olarak parlamentoda Clacton'ı temsi eden Carswell, geçen ağustos ayında "partisinin AB'ye yönelik siyasetini ciddi bulmadığı" gerekçesiyle istifa etmiş ve UKIP'e geçtiğini duyurmuştu.

Başbakan Cameron geçen hafta AB'nin İngiltere'den talep ettiği ek bütçe ödemesine sert bir dille karşı çıkarak, "2,1 milyar avroluk bütçe katkısı talebi kabul edilemez. Bunu, 1 Aralık'a kadar ödemeyeceğiz" ifadesini kullanmıştı.

İngiltere'nin ardından AB bütçesine ek yüksek ödemeyi 642,7 milyon avro ile Hollanda'nın, 340 milyon avro ile İtalya'nın, 89,4 milyon avro ile Yunanistan'ın İngiltere ile ortak tavır sergilemesi bekleniyor.

David Cameron, gelecek yıl mayısta yapılacak genel seçimi kazanması halinde, Brüksel'le ilişkilerde müzakereler yürütülmesini ve bu müzakerelerin sonunda 2017 yılına kadar AB üyeliğiyle ilgili referanduma gidilmesini istiyor. Cameron, ülkesinin 1973 yılından bu yana üyesi olduğu AB'nin reforma ihtiyacı olduğunu dile getiriyor.