Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleşen "Türkiye Markası" çalışmasının lansmanında konuşan Büyükekşi, Türkiye'nin halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı'nın huzurunda konuşuyor olmaktan Türk milleti adına gurur duyduğunu belirtti.
Büyükekşi, 2023 hedeflerine ilişkin çalışmaların sistemli bir şekilde devam ettiğini belirterek, "Önümüze büyük hedefler koyduk. 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat yapacak ve kişi başına 25 bin dolarlık gelir seviyesine ulaşacağız. Dünyanın 10. büyük ekonomisi olacağız. İnsani kalkınmışlık endeksinde en üst sıralara ulaşacağız. Bu hedefleri gerçekleştirmek için çok çalışmamız gerekiyor. Çok çalışmak da yetmiyor, zira bugün dünyadaki rakiplerimiz de çok çalışıyorlar. Bir yandan çok çalışırken öte yandan doğru hamleleri zamanında yapmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Türk ihracat çevrelerinin bugün doğru bir hamlenin başlangıcını yaptığına dikkati çeken Büyükekşi, şöyle devam etti:
"Bu hamleye çok ihtiyacımız var. Bugün, bir dağınıklıktan, bir karmaşadan kurtuluyoruz. Bugün, tüm paydaşlarıyla Türkiye kendisini dünyaya tanıtmak noktasında yeni bir değer kazanıyor. Bugün, bir kez daha hikayemizi dünyaya anlatmak için yeni bir atağa odaklanıyoruz. Bugün Türkiye, ihraç mallarında ve tanıtım materyallerinde kullanacağı, ortak kimlik işareti, alameti farikasını lanse ediyor.
Discover the Potential… Bu bir marka değildir. Marka olan Türkiye'nin kendisidir. Turkey… Discover the Potential bir tekliftir. Turkey Discover the Potential'la tüm dünyaya bir teklif yapıyoruz; gel, bu potansiyeli keşfet. Keşfet ve kendine değer kat. Keşfet ve kendini tamamla. Keşfet ki kendini keşfetmiş ol. Keşfet ve zenginleş. Keşfet ki hepimiz kazanalım. Keşfet ki insan medeniyeti zenginleşsin. Keşfet ki hep birlikte mutlu olalım."
"Yeni bir silkiniş çağından geçiyoruz"
Bu teklifin, sıradan bir reklam sloganı veya tanımlayıcı bir işaretten ibaret olmadığını ifade eden Büyükekşi, "Biz, kalıcı itibarın gerçek kaynağının samimiyetten geçtiğine inanıyoruz. Dünya insanlarını çıkarlarımız istikametinde bir şeylere inandırmak ve buradan maksimum fırsat elde etmek yarışmasına katılmayı reddediyoruz. Biz, son derece güçlü bir medeniyetin mirasçısıyız. Üzerinde yaşadığımız topraklar, insan medeniyetine çok şey katmıştır ve daha çok şey katmaya adaydır. Biz, medeniyetin öteki yarısının neredeyse tamamını temsil edecek bir renk ve çeşitliliğe sahibiz. Medeniyetler ittifakı çağının en önemli savunucusuyuz" diye konuştu.
"Türkiye'nin duyan kulaklara, mühürlenmemiş kalplere anlatacak çok hikayesi var" diyen Büyükekşi, "Kendimizle yüzleşecek cesaretimiz, hatalarımızdan dersler çıkartacak samimiyetimiz, bizi anlamayanlara tekrar tekrar anlatacak arzu ve basiretimiz var. Her gün bir feraset ve yetenek kazanıyoruz. Unuttuğumuz haslet ve yeteneklerimizi tekrardan hatırladığımız, yeni bir silkiniş çağından geçiyoruz. Bu vizyonla, Turkey kelimesini oluşturan işaret dili, ilhamını bu topraklar üzerindeki medeniyet hazinesinin temel sembollerinden alıyor. Bu yüzden logomuz sadece Türkiye Cumhuriyetini değil, onu besleyen tüm kadim medeniyetlerin esintilerini taşıyan bir sentez niteliğindedir. Bu logo açıkça şunu söylemektedir, 'Yeni Türkiye, artık kendisini besleyen tüm evrensel ve kadim değerlerle barışık bir sentezdir' Turkey Discover the Potential, bu teklif, bu işaret, tüm paydaşların birlikte çalışmasının, en geniş katılımlı iş birliğinin sonucudur" ifadelerini kullandı.
Turkey Discover the Potential'ı, "Türkiye'nin tanıtımıyla doğrudan ilgili olan neredeyse tüm kurum ve kuruluşların birlikte geliştirdiği ortak bir teklif, ortak bir işaret" şeklinde tanımlayan Büyükekşi, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin hikayesini dünyaya anlatma işini tam bir kolektif eyleme dönüştüreceğiz. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde hikayemizi dünyaya anlatma konusunda, Türkiye'nin tüm pozitif güçlerini yanımıza alarak, hep beraber uzun ve zorlu bir maratona çıkacağız. Dünyaya hikayemizi anlatma ihtiyacına önce bizim inanmamız, bizim sahip çıkmamız gerekiyor. Bu, Türk'ün Türk'e propagandası değildir. Hikayesini kendi ülkesine inandıramamış bir ülke, hikayesine başkasını inandıramaz. Başka bir deyişle söylersek, hikayesini kendi ülkesine satamamış bir ülke, başkasına hikaye satamaz. Bu çerçevede ilk hedefimiz Türkiye'dir."
Kampanya 3 boyutlu
Kampanyanın, Türkiye içerisinde, yurt dışı Türklerin yoğun yaşadığı ülkeler ve küresel boyutta kampanyaları içeren bir maratonu kapsadığını anlatan Büyükekşi, amaçlarının, Türkiye'nin kanaat liderlerinden başlayarak mümkünse ülke insanını, bu yeni işaretten ve böylece başlattıkları ataktan ülkenin haberdar kılınması ve deyim yerindeyse hayır duasının alınması olduğunu söyledi.
İkinci aşamanın, yurt dışındaki Türkler'in ve birinci dereceden Türkiye dostlarının bir Road Show ile gelecek zorlu maratona ortak edilmesi olduğunu açıklayan Büyükekşi, "Yurt dışında çalışan, iş yapan, oraya yerleşmiş, kalbi ülkesi için atan milyonlarca vatandaşımızın bu sürece desteği çok önemli bir kazanım olacaktır. Kendilerinin bu vesile ile hatırlanmasının yaratacağı sevinç ve desteğin önemli gücümüz olacağını düşünüyoruz. İkinci aşama bittiğinde, Türkiye'nin tüm güçleri dünyaya hikayemizi bir kez daha anlatmak için hazır olacaktır. İşte bu, üçüncü aşamadır" ifadelerini kullandı.
Üçüncü aşamanın, "hikayeleri dünyaya anlatma" aşaması olduğunu vurgulayan Büyükekşi, şöyle devam etti:
"Bu aşamada tüm hazır güçlerimiz eş güdümlü olarak ortak işaretimizi kullanmaya başlayacak. Bu vesileyle temel hedef pazarlarımızdan başlayarak küresel bir kampanya gerçekleştireceğiz. Bu noktada, iletişim alanında kullanılan mevcut konvansiyonel araçların yanında, onlara ek olarak daha yaratıcı yol ve araçlar geliştirmek zorundayız. Reklam büyük kaynaklar gerektiriyor, PR ise uzun vadeli sonuçlar veriyor. Bizim ihtiyaçlarımız büyük, kaybedecek vaktimiz yok. O zaman ya bir yol bulacağız ya da bir yol açacağız. Hikayeni dünyaya anlat dediğinizde, farklılaşmak şart. Bir yandan reklam ve PR'ı kullanırken, öte yandan yeni nesil bir iletişim yöntemi geliştirmek zorundayız. İlham verici hikayeler ve içerikler üretmek peşine düştüğünüzde bambaşka bir olanaklar evrenine çıkıyorsunuz."
Türkiye'nin TV dizilerinin ihracatını örnek gösteren Büyükekşi, bunların Türkiye'ye son 10 yılda yaptığı katkının neredeyse şimdiye kadar yaptıkları tüm reklam ve PR çalışmalarının yaptığı katkı kadar olduğunu söyledi.
Büyükekşi, bunun kendiliğinden gelişen yeni araç olduğunu, hikayelerini, kültürel miraslarını, kendi kültür coğrafyalarından başlayarak dünyaya anlatmak konusunda kendilerine güçlü olanaklar sunduğunu dile getirdi.
Bu aracı hem ihracatı artırmak için hem de hikayeleri dünyaya anlatmak için gelecek dönemde daha ustalıklı bir biçimde kullanmanın yollarını arayacaklarını belirten Büyükekşi, üçüncü safhada ihtiyaç duydukları şeyin yeni nesil iletişim araç ve yöntemleri olduğunu vurguladı.
Tanıtım konusunda küresel medyanın etkin olarak kullanılacağını belirten Büyükekşi, şunları kaydetti:
"Böylesi bir yapıda, bizim hikayemizi yalnızca biz anlatmayacağız. Her ülkenin önemli medya mensupları, kanaat önderleri bizim hikayemizi anlatıyor olacaklar. İnteraktif ve melez bir hikaye anlatma modeli geliştireceğiz. Bu model önümüzdeki dönemde hızla kana karışma ve yüksek etki yaratma kabiliyetiyle hikayemizi dünyaya anlatma yolunda önemli bir aracımız olacak. Dinleyenin okuyanın izleyenin ilham bulacağı zenginleşeceği gönlünde ve ruhunda kapılar açacak hikayeler olacak. Sayın Cumhurbaşkanım, bu noktada "Hikayelerimizi dünyaya anlatmak" için birçok değerimizin yanında iki temel sermayemiz var. Bunlardan birisi kültür diplomasimiz öteki de üretimden gelen yeteneklerimizdir."