Yazdır

Akdoğan: Kimse Türkiye'ye ödev veremez

Tarih: 24 Eylül 2014 - 01:20

"Türkiye 'bunlar yapılmalı yoksa Suriye bir bataklığa dönüşüyor' dediğinde hiç adım atmayanlar, bugün utanmadan Türkiye'ye ödev veremezler"

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Türkiye 'bunlar yapılmalı yoksa Suriye bir bataklığa dönüşüyor' dediğinde hiç adım atmayanlar, bugün utanmadan Türkiye'ye ödev veremezler" dedi.

Akdoğan, AK Parti Etimesgut İlçe Danışma Meclisi Toplantısı'nda, Türkiye'nin de içinde yer aldığı bölgede çok çalkantılı bir süreç yaşandığını belirtti. 

Her tarafta kimi mezhep, kimi etnik temelli ciddi çatışmaların yaşandığına, büyük bir kaos ve karmaşa ortamı bulunduğuna işaret eden Akdoğan, Türkiye'nin, bu süreç içerisinde bütün bölgede bir istikrar abidesi olarak yükselen tek ülke olduğunu dile getirdi.

Akdoğan, Musul'da rehin alınan Türkiye konsolosluk görevlilerinin Türkiye'ye getirilmesine değinerek, "Bu süreçte güzel bir olay yaşadık. Nedir o? Rehine kurtarma operasyonu. Belki de asrın rehine kurtarma operasyonunu Türkiye Cumhuriyeti büyük bir başarıyla gerçekleştirdi" diye konuştu.

"Tarihi bir başarı"
Konsolosluk görevlilerinin, 101 gün süren çok boyutlu, ciddi ve titiz bir çalışma sonucunda sağ salim Türkiye'ye getirildiğine dikkati çeken Akdoğan, şöyle devam etti:

"Bu tarihi bir başarıdır. Birçok büyük ülke, 'süper güç' denilen ülkeler, birkaç rehinesini kurtaramazken, Türkiye Cumhuriyeti'nin, 49 personelini, 49 vatandaşını sağ salim o yangının içerisinden kurtarıp getirebilmesi gerçekten çok büyük bir başarıdır. Bu Türkiye'nin büyük bir ülke, Türk milletinin de büyük bir millet olduğunu gösteriyor. Bütün kuruluşlarımızla ne kadar iftihar etsek azdır. Hepsini tebrik ediyorum. Milli İstihbarat Teşkilatımız, Genelkurmay Başkanlığımız, emniyet teşkilatımız süreci adım adım takip ettiler. Rehinelerimiz neredeler, nereye transfer ediliyorlar, durumları nedir anbean takip ettiler. Sabırlı, serinkanlı bir çalışmayla, en ufak bir zayiata yol açmadan kardeşlerimizi ülkemize getirmeyi başardık."

Türk milletinin çok gururlu olduğunu ifade eden Akdoğan, "Bunu bir gurur meselesi de yaparak, bununla yatıp kalkarak, geceleri gözümüze uyku girmeyecek şekilde bu meseleyi dertlenerek, aylardır bu meselenin üzerindeydik" dedi.

"İçten içe ağladım"
Akdoğan, 3,5 aylık bir bebeği bulunduğunu ve her sabah ona baktığında, rehineler arasında yer alan iki bebeği düşündüğünü ve içten içe ağladığını anlattı.

"Evimizde bebeğimiz rahatsızlandığında, o kadar geniş imkanlar içerisinde bazen çaresiz kalabilirken, düşünün, rehin alınılan bir ortamda, bir bodrum katında en temel ihtiyaçlarınız karşılanamazken bir bebek nasıl büyür?" diye soran Akdoğan, bütün bunları dert edinerek, çok sabırlı bir çalışmayla hamdolsun neticeye ulaştıklarını kaydetti.

"Kimse Türkiye'yi test edemez"
Akdoğan, konsolosluk görevlilerinin Türkiye'ye getirilmesinin ardından hemen bir yaygaraya başlanıldığını vurgulayarak, şunları söyledi:

"Rehineleri de kurtardınız hadi bakalım görelim şimdi ne yapacaksınız? Herkes Türkiye'ye ödev verme peşinde. Kimse Türkiye'yi test edemez. Türkiye ne yapacağını kendi bilir. Milli menfaatleri, ulusal güvenlik çıkarları ne gerektiriyorsa Türkiye kendi yol haritasını kendi belirler. Kimse Türkiye'yi test edemez, Türkiye'ye ev ödevi veremez. Bugüne kadar atılması gereken bir çok adım vardı. Türkiye 'bunlar yapılmalı yoksa Suriye bir bataklığa dönüşüyor' dediğinde hiç adım atmayanlar, bugün utanmadan Türkiye'ye ödev veremezler. Türkiye defalarca bu uyarıları yaptı. 'Bu gidişat iyi bir gidişat değildir' dedi. Esed giderse ne olacağını bilmiyoruz, kimin geleceğini bilmiyoruz mazeretiyle hiçbir adım atmayanlar, şimdi Türkiye'nin önüne şunu da yapın, bunu yapın diyemez. Suriye'nin geleceğini görmeden, tünelin ucunu görmeden kimse Türkiye'yi bir maceraya sürükleyemez."

"Türkiye'nin bütün terör örgütlerine karşı tavrı belli"
Türkiye kendi çıkarlarını korumak için her adımı atabileceğini ama buna kendisinin karar vereceğini bildiren Akdoğan, burada ülke çıkarlarının temel olduğunu aktardı.

Türkiye'nin bütün terör örgütlerine karşı tavrının da belli olduğuna dikkati çeken Akdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunları sürekli açıklamıştır, Bakanlar Kurulu kararlarıyla da bunları ortaya koymuştur. AK Parti'nin varlık sebebi bu yönteme karşıdır, bu örgütlere karşıdır. Temel felsefesi, temel yaklaşımı farklıdır. Demokratik yöntemi seçen bir anlayıştayız. AK Parti, silahı, terörü, şiddeti kategorik olarak ret eden bir anlayıştır. Bu örgütlerle ilişkiliymiş gibi gösterilmesi büyük bir bühtandır. Türkiye bu tür anlayışların, bu tür zihniyetlerin panzehiridir. AK Parti felsefesi, bu sorunların reçetesidir. Bu yüzden kimse AK Parti'yi böyle bir yaklaşım içerisindeymiş gibi gösteremez. Medya manipülasyonlarıyla, kimse Türkiye'yi harekete geçireceğini düşünmesin. Türkiye, sağda solda çıkan yazılarla, haberlerle harekete geçirilebilecek, üzerinde ameliyat yapılabilecek, psikolojik harekata tabi tutulacak bir ülke değildir. Bunlar ucuz yöntemlerdir. Türkiye'nin abdestinde de şüphesi yoktur, namazında da şüphesi yoktur. Burada Türkiye'nin duruşu bellidir, istikameti bellidir, ne yapacaksa kendi iradesiyle yapar."

Türkiye'ye sığınan Suriyeliler
Akdoğan, 1 milyon 528 bin Suriyelinin Türkiye'ye geldiğini anımsatarak, bu insanları en iyi şekilde ağırlamaya çalıştıklarını kaydetti.

En son Kobani'den 140 bin göçmenin geldiğini hatırlatan Akdoğan, bunun da speküle edildiğini söyledi.

Akdoğan, "Burada ilk andan itibaren Türkiye'nin yaklaşımı şu olmuştur. Mümkünse bu insanlar kendi sınırları içerisinde, kendi topraklarında kalsın, biz orada yardım edelim. Kendi topraklarında biz onlara yardım götürelim. Bu olmazsa, güvenlik riski varsa, bir takım örgütler tarafından zorlanıyorsa, o zaman kapımız açıktır" diye konuştu.

Türkiye'nin açık kapı politikası izlediğini dile getiren Akdoğan, kimlik, etnik köken ve mezhep sormadan muhtaç olana zaten kapılarının ve gönüllerinin açıldığını anlattı.

"Öncelikle kendilerini sorgulamaları lazım"
"Gönlü bu kadar zengin olan, yardım eden başka bir ülke var mı?" diye soran Akdoğan, "Hangi Avrupa Birliği ülkesi hangi batılı ülke bu kadar göçmeni ağırlıyor. Elini cebine atıp da 'bu insanların mağduriyetini gidermek için ben şu adımı atıyorum' diyen bir ülke var mı? Hiçbir maddi hesaba girmeden, onlara insanca yaşam sunmaya çalışacağız birileri de Türkiye'yi eleştirecek. Peki sen ne yapıyorsun? Hangi yaraya merhem oldun, bir ilaç ortaya koydun, yardım elini uzattın? Öncelikle bunların kendilerini sorgulaması lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Akdoğan, bütün mağdurlara, mazlumlara, muhtaçlara kapılarını açtıklarını, bundan sonra da açmaya devam edeceklerini belirtti.

Hiçbir siyasi hesap gütmeden bu politikayı devam ettireceklerini vurgulayan Akdoğan, ancak burada uluslararası toplumun dayanışmasının önemli olduğunu bildirdi.

"Türkiye kapsamlı bir Suriye politikası görmek istiyor"
Türk milletinin bunu tek başına göğüsleyeceğini, bu müşfikliğe sahip olduğunu dile getiren Akdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Uluslararası toplumun böyle bir derdi varsa, böyle bir erdem sergileyecekse doğru olan burada dayanışma içine girilmesidir. Sadece bir takım örgütlerle mücadelede birlikte hareket edelim değil. Bu insani sorunu gidermekte ne kadar birlikte hareket edebiliyoruz. Siz hangi yardım elini uzatıyorsunuz. Bugüne kadar o bölgede, o zalim diktatöre karşı mücadele eden grupların hangisine destek verdiniz. Türkiye bu konuyu defalarca gündeme getirdi. Hangi adımı attınız. Şimdi yeni yeni bir takım adımlar atılıyor. Türkiye bu konuda kapsamlı bir Suriye politikası görmek istiyor. Sonuç itibarıyla ne öneriyorsunuz, ne öngörüyorsunuz, Suriye ile ilgili, Irak ile ilgili tatminkar bir senaryonuz var mı? Bunları görmek gerekiyor. Mesele sadece bir örgütle mücadele meselesi değil. Sonrasında ne öngörüyorsunuz? Nasıl bir bölge öngörüyorsunuz? Bu konularda zihinlerin netleşmesi gerekiyor."

Akdoğan, Türkiye'nin büyük bir ülke ve millet olarak kendisine yakışanı yaptığını belirten Akdoğan, bugüne kadar doğru olanı yaptığını, bundan sonra da inşallah doğru olanı yapmaya devam edeceğini söyledi.

"AK Parti ciddi bir sınavdan geçti"
Parti olarak da ciddi bir sınavdan geçtiklerini kaydeden Akdoğan, cumhurbaşkanın, başbakanın, genel başkanın, kabinenin değiştiğini ve bunların sağ salim ve büyük bir başarıyla gerçekleştiğini aktardı.

Akdoğan, bu başarının AK Parti'nin kurumsallaştığının göstergesi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"AK Parti camiası, ailesi burada büyük bir ahlaki duruş sergilemiştir. Yeni Başbakanımızın, Genel Başkanımızın arkasında bütün o delegeler dimdik ayakta durmuştur. Daha öncesinde farklı düşünceler, teklifler, tartışmalar olabilir. Ama madem ki o gün kongrede bütün delegeler yeni genel başkanımızın arkasında durmuştur, geçmiş dönem kapanmıştır. Birlik, bütünlük ve dayanışma içerisinde artık hep birlikte geleceğe yürüyoruz demektir. Önümüzde 2015 seçimleri var. Bunu tamamlarsak asıl başarı tamamlanacak. Maçın ilk yarısını aldık, 30 Mart ve 10 Ağustos seçimleri. İkinci yarısını da alırsak maçı almış olacağız. Bu yüzden rehavete kapılmadan, hiç tempoyu düşürmeden, nefes alıp vermeden arazide siyasi çalışmalara devam etmemiz gerekiyor."
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/akdogan-kimse-turkiyeye-odev-veremez/424172