Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Turhan, "Hem küresel finans merkezleri endeksinde hem stratejik ortaklık görüşmesi yaptığımız kesimlerle olan diyalogda, Türkiye’de düzenleyici ve denetleyici otorite ile piyasa mekanizmaları arasındaki ilişkinin düzeyi önemli bir değerlendirme kriteri oluşturuyor" dedi.

Turhan, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği'nin (TSPB) 15. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı ve genişletilmiş üyelik yapısıyla gerçekleştirilen ilk Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, “5K” olarak tanımladığı kalkınma, küreselleşme, kurumsallaşma, kapitalizasyon ve katılımın sermaye piyasaları açısından önemini anlattı.

Türkiye sermaye piyasaları ailesi olarak birinci önceliklerinin kalkınmaya katkıda bulunmak olduğunu belirten Turhan, gelişmiş ekonomilerin hepsinde tasarruflar ile yatırımların ilişkisini sağlayan mekanizmada sermaye piyasalarının en az bankacılık kadar ağırlığa sahip olduğuna işaret etti. 

Turhan, Türkiye'nin hedeflediği kalkınmayı gerçekleştirebilmesi için sermaye piyasalarının önemli bir konumu olduğunu vurgulayarak, "Kalkınmayı gerçekleştirmek için tasarruflarımız ile yatırımlarımız arasında bir uyumsuzluk olduğunu, yurtiçi tasarruflarımızın kalkınma için gerekli yatırımları finanse edemediğini görüyoruz. Bu da bizi küreselleşmeye götürüyor. Yurtiçi tasarruflarımız bizi kalkınma için ihtiyaç duyduğumuz büyüme oranına getirmiyorsa mutlaka küresel tasarruflardan istifade etmek durumundayız” diye konuştu.

Küreselleşme anlamında İstanbul Finans Merkezi projesine değinen Turhan, dünyadaki finans merkezlerini çeşitli kriterlere göre sınıflandıran çalışmalar arasında uluslararası alanda en itibar gören Z/Yen Endeksi’ne göre İstanbul’un 2011 ile 2013 yılı arasında yaklaşık 33 basamak iyileşme göstererek 43. sıraya geldiğini aktardı. Turhan, "Bu bir taraftan bizi mutlu ediyor. Ama bir taraftan da önümüzde 43 tane başka rakip bizi bekliyor" dedi.

Borsa İstanbul bünyesinde açılışını yaptıkları Birincil Veri Merkezi'nin küreselleşme anlamda önemli bir ivme kazandıracağını ifade eden Turhan, şunları kaydetti:

"Her bakımdan Türkiye’nin en iyi veri merkezi oldu. İnşallah 4 Ağustos'ta kolokasyon hizmetlerini devreye almak suretiyle küreselleşmeye bir adım daha yaklaşmış olacağız. Aynı şekilde gerçekleştirmiş olduğumuz uluslararası stratejik ortaklıklar, şu anda dünyanın başka ülkelerindeki borsalarla, sermaye piyasası kuruluşlarıyla, takas kuruluşlarıyla yürüttüğümüz ilişkiler küreselleşmeye katkıda bulunuyor. Bunun ikinci adımı, önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi düşündüğümüz stratejik ortaklıkların ikinci merhalesi olacak.

Bilindiği gibi, Borsa İstanbul’un elinde yine stratejik ortaklıklar için kullanabileceği yüzde 35’lik bir pay var. Bunu da en doğru şekilde kullanmak suretiyle hem yönetim kalitemize hem kurumsal yönetim ilkelerimize hem borsamızın bir şirket olarak, bir piyasa olarak uluslararası kabulüne, itibarına, kredibilitesine, uluslararası erişimimize ve uluslararası erişilebilirliğimize katkı sağlayacak doğru ortaklıklar yoluyla bu konuda adım atmayı istiyoruz."

İbrahim Turhan, küreselleşmenin de bir ön şartı olan kurumsallaşmanın gelecek dönemde üzerinde daha fazla durulması gereken bir konu olacağını söyledi.

Sermaye piyasalarının ihraççılar, yatırımcılar, aracılar, mekanizmalar ve düzenleyici, denetleyici otoritelerden oluşan bir değer zinciri olduğunu belirten Turhan, "Bir zincir ancak en zayıf halkası kadar kuvvetlidir. Dolayısıyla bütün halkaları güçlendirmek, mekanizmalarımızı ve piyasalarımızın kurumsal yapısını iyileştirdiğimiz gibi aracılık faaliyetlerimizin de kurumsallaşmasını daha ileri düzeylere taşıma ihtiyacındayız" ifadelerini kullandı.

"Bizim sermaye piyasasına katılımı 50 milyona çıkarmamız lazım" 

Turhan, hem küresel finans merkezleri endeksinde hem stratejik ortaklık görüşmesi yaptıkları kesimlerle olan diyalogda, Türkiye’de düzenleyici ve denetleyici otorite ile piyasa mekanizmaları arasındaki ilişkinin düzeyinin önemli bir değerlendirme kriteri oluşturduğunu ifade etti.

Kapitalizasyon ve katılımın da önemli konular olduğunu vurgulayan Turhan, "Aslında bütün yaptığımız şeyler, yani hem küreselleşme hem kurumsallaşma, kapitalizasyonumuzu artırmak ve sermaye piyasamıza daha fazla katılım sağlamak için atılan adımlar. Türkiye ekonomisi uluslararası sıralamalarda 17. sırada. Bankacılık sektörümüz dünyanın gözbebeği, son krizdeki performansımızla hakikaten dikkatleri çektik. Fakat sermaye piyasası varlıklarımızın milli gelire oranına, yani kapitalizasyonumuza baktığımız zaman aynı performansın orada olmadığını görüyoruz. Keza katılımcılara baktığımız zaman katılımcı sayısında da henüz ülkemizin potansiyelini yansıtacak bir düzeyde olmadığımız gerçeğiyle karşılaşıyoruz. İşte küreselleşme ve kurumsallaşmayı başarabildiğimiz ölçüde, kurumsallaşmanın yatırımcılar ve katılımcılar açısından da hayata geçirilmesi gerektiğini dikkate alarak, bu konularda da hızlı bir performans kaydedeceğimize inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu. 

Şu ana kadar sermaye piyasalarındaki kurguyu oluştururken odaklanmaları gereken noktayı çok doğru tespit edememiş olabileceklerini düşündüğünü dile getiren Turhan, şunları kaydetti:

"Çünkü başından beri gerçekleştirmeye çalıştığımız şey, sermaye piyasalarındaki bireysel hesap, bireysel katılımcı sayısı üzerindeki tartışmalar oldu. 'Ne zaman yatırımcı hesabı sayısını 5 milyona çıkaracağız?' gibi konular gündeme geliyor. Bizim sermaye piyasasına katılımı 50 milyona çıkarmamız lazım. Tabi ki 50 milyon kişinin şahsen hesap açtırıp işlem yapmasından bahsetmiyorum. Bu bugün birlik çatısı altında temsil edilmeye başlayan kurumsal yatırımcıların katkısı ve desteğiyle olacak kuşkusuz. Burada hem küresel kurumsal yatırımcıların kalitesini artırmaktan hem de yurtiçi tasarruf portföyünü geliştirmekten bahsediyoruz.

Bu anlamda yine Sermaye Piyasası Kurulumuz ve Takasbank'la beraber kurumsal kolektif portföylerin daha etkin gelişebilir hale gelmesi için yaptığımız çalışmaların katkı sağlayacağını düşünüyorum. Böylece gerçekten küresel olarak itibar sahibi, küresel finans sıralamalarında üst sıralarda yer alan, kurumsallaşmasını tamamlamış, daha yüksek kapitalizasyona ulaşmış, daha fazla katılımı gerçekleştirmiş, Türkiye ekonomisinin gücünü ve içinde bulunduğu bölgenin potansiyelini gerçek bir şekilde yansıtan, bölgenin tartışılmaz finans merkezi ve küresel bir aktör olan İstanbul'u hep birlikte hayata geçireceğimizi düşünüyorum."