Yazdır

Zora giren çiftçiye öteleme

Tarih: 16 Haziran 2014 - 09:57

Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Karadere açıkladı: Rekolte kaybı nedeniyle hasat döneminde kredisini ödemekte zorlanan çiftçiye zaman tanınacak

KAYHAN ÖZTÜRK – FINANSGUNDEM.COM/TUNCELİ
 
Tuncelili değilsin Munzur’u bilemezsin.
Tunceli’ye gitmezsen zaten hiç göremezsin.
Ve Munzur’u görmediysen eğer, “Yaşadım.. Yaşıyorum..” diyemezsin.
Bana gelince, şu an Munzur’da, bu Tanrı armağanı doğanın kucağında, çayın muhabbetindeyim. Üstelik Arif Sağ kesilir, bir de “Oooof, Oooof” çekerim…
 
Karadere’nin çiftçiyi rahatlatan sözleri

Garanti Bankası Anadolu Sohbetleri çerçevesinde Tunceli/Dersim toplantısındayız. Salon kalabalık. İlgi büyük. Herkes pür dikkat dinliyor. Konuşmacılar, bölgenin, yörenin, ülkenin tablosunu çiziyor, çiftçinin beklentilerini, çiftçinin dertlerini dile getiriyor. Yılın 4. buluşmasında; ilin potansiyeli ve önündeki fırsatları nasıl değere dönüştürebileceği tartışılıyor. Toplantının ev sahibi Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere, her sözü, belli beynine yazıyor.
 
Gerçek şu ki, bazı ürünlerde yüzde 25-30’lara varan rekolte kaybı çiftçileri üzdü, harekete geçirdi, Kredi alan ve hasat dönemine göre ödeme planlayan çiftçinin elini rahatlatmak, önünü açmak ve ödeme zorluğundan doğacak risklere karşı önlem almak isteyen bankacılar şok gelişmeye kayıtsız kalmadı. Yol haritası belirlemeye başladı. Tam bu noktada gözler bu zirvenin mimarı Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere’ye dönüyor. Öyle ya Garanti’nin yol haritası, Karadere’nin açıklayacağı önlemler, Tuncelilinin, çiftçinin geleceği adına önem taşıyor. Karadere de beklentileri boşa çıkarmıyor. Bölgeler bazında çiftçilerin kredi geri ödemelerinin yoğun olacağı dönemleri ve ektikleri ürünleri belirleyerek, tahsilat dönemleri öncesinde kuraklık sonucunda ödeme sıkıntısına düşmemeleri için çiftçi bazında kredi yapılandırmaları konusunda gerekli önlemler almayı planladıklarını açıkladığı anda, katılımcıların yüzü gülüyor.
 
Ankara’ya Dersim mesajı

Ticaret Odası Başkanı Yusuf Cengiz ise, bölgenin tarım ve turizm alanında kalkınmasının çözüm sürecine bağlı olduğunu vurguluyor. Yani kısaca, Tunceli ekonomisinin hızını, grafiğini, refahını ‘siyasi çözüm’e bağlıyor. Cengiz’e göre, “Bölge sıkıntılı ve 30 yıldır süren bir savaş var”. Yusuf Bey, sözlerine kaldığı yerden devam ediyor: “Bu savaşın tahribatını, en çok Dersim yaşadı. Dersim’de yapılacak çalışmalardan verim alınması için barış sürecinin sürdürülmesi gerekiyor. Barışla birlikte turizmin de büyük ivme kazanacağını düşünüyoruz. Beklentimiz Türk ve Kürt’ün birlikte yaşayabileceği bir Anayasa’nın yapılmasıdır”. Cesurca, hiç çekinmeden Ankara’ya mesajını da vermeyi ihmal etmiyor.
 
Büyük uyarı: Otel, HES yaptırmayın

Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Başkanı Atilla Ertem ise, program öncesi yakaladığı yöreyi gözlemleme fırsatını anlatıyor. Parmak bastığı noktalar çok önemli; bölgenin, ekolojik tarım, ekolojik turizm ve ekolojik toplayıcılık potansiyelini bir arada bulundurduğuna dikkat çekiyor. Tunceli’nin en önemli zenginlik kaynağının doğal güzelliği ve endemik bitki türü olduğunun altını çizerken, girişimciye dikkat edilmesi gereken üç noktayı sıralıyor. Üstelik, bazı adreslerde ne kadar büyük gürültü koparacağını bile bile: “Güzel manzara yanına dev otel olmaması, dışarıdan alınan mal ve hizmetin yüksek seviyede olmaması ve kesinlikle HES’lerin yapılmaması…”
 
Dersim’de çobanlıktan, Berlin’de patronluğa

Almanya’da ve Türkiye’de faaliyet gösteren temizlik şirketi Forever Clean Sahibi ve Genel Müdürü Dersimli Aynur Boldaz Özdemir’in 2000’de kurduğu şirket bugün 400 kişi için ekmek kapısı olmuş. 13 kardeşiyle Dersim’de mezrada büyüdüklerini ve hayatının keçilerin peşinde koşarak geçtiğini ifade eden Özdemir’in üniversitelerde ‘girişimcilik’ dersi olarak okutulacak başarı öyküsü koca salonda çık çıkmadan dinleniyor: “18 yaşından sonra Almanya’ya gittim ancak nereye gittiğime ilişkin hiçbir fikrim yoktu. Almanya… Karanlık ve çok büyük. Almanya’ya ayak uyduramayacağımı düşünmüştüm. İlkokul mezunuyum. Akşam kursuna yazıldım. 3 ayda yavaş yavaş Almancayı öğrenmeye başladım. Almanya’ya ayak uydurdum. 25 sene önce 5 yılda çalışma izni alınabiliyordu. Üç kez ehliyet sınavını kaybettim ama yılmadım. Ehliyet sonrası artık beni tutan yoktu.”

Almanya’da bir hastanede temizlik elemanı olarak işe başladığını dile getiren Özdemir, 9 ayın sonunda vardiya müdürlüğü teklif edildiğini, kendisinin de bunu düşünmeden kabul ettiğini söylüyor. Ve ‘milenyum’ geliyor. İşler büyüyor. Şirket kurmak güzel ama ayakta durmak zor. Hatta kredi almak için bir gün bankaya gittiğinde çıkarılan sorun karşısında Özdemir, “500 keçimiz var, kredi karşılığı kabul eder misiniz?” cevabını veriyor. Şirketin merkezini 2009’da Türkiye’ye taşıyan Özdemir, konuşmasını, “Şu anda şirkette yüzde 45’i engelli, yüzde 70’i Alman 400’e yakın eleman çalışıyor” diyerek bağlıyor.
 
Halk kredi kullanmakta çok aktif

Anadolu insanının sadece krediye değil, bilgiye de ihtiyacı olduğunu belirten Nafiz Karadere, “Biz bunu sağlamaya çalışıyoruz. İli belirledikten sonra öncü ekibimiz giderek çalışma yapıyor. Konuşmacıları ve konuları o kentin ihtiyacına göre seçiyoruz” diyor. Karadere, “Niçin Tunceli?”nin yanıtını, “Burada halk kredi kullanmakta çok aktif” cümlesiyle anlatıyor. Bunu kentteki okuma – yazma oranının yüksekliği ile açıklıyor.
 
Konu çiftçiye geliyor. Nafiz Karadere, bazı ürünlerde daha fazla olmak üzere Türkiye genelinde yüzde 15 civarında rekolte kaybı beklendiğini, bölgelere göre çalışma yaptıklarını ve isteyen çiftçinin kredi ödemelerini bir hasat öteleyecekleri bilgisini veriyor. Hasat dönemi sonunda İç Anadolu Bölgesi’nin yüzde 21 rekolte kaybı ile kuraklıktan en çok etkilenen bölge olacağının tahmin edildiğini ifade eden Karadere, “Buğday ürünü için kredi verdiğimiz ve kuraklıktan etkilenebileceğini tahmin ettiğimiz 485 müşterimiz mevcut. Bu müşterilerin toplam riski 10 milyon TL olup, Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında 4 milyon TL’lik geri ödeme tutarı bulunmaktadır. Henüz vadesi gelmemiş kredilerle ilgili müşterilerimize birebir iletişime geçip, ilçe ve köy bazında değerlendirme yapılarak gerçek anlamda kuraklık yaşayan (aralarında kendi sulama sistemleri olanlar olabilir) çiftçi sayısı şubelerce saptanıyor. Ödeme zorluğu çekeceği saptanan müşterileri gerekli ödeme kolaylığı sağlanacaktır” diye konuşuyor. Bu arada faiz oranlarında herhangi bir değişiklik yapılmayacağı müjdesini de veriyor.
 
Bu ‘Garanti Anadolu Sohbetleri’ne kuraklık damgasını vuruyor. Çünkü Nafiz Karadere, uzun süre rotayı başka bir yere çevirmiyor. Kuraklık ve don nedeniyle yüzde 25’lik kayıp oranı ile başta buğday kayısı ve fındık rekoltelerinde düşüş olduğunu belirtiyor, çiftçiler talep gösterdiği takdirde bir hasat dönemine kadar borçlarını ötelediklerini söylüyor. Karadere’nin verdiği bilgilere göre olumsuz iklim koşullarının vurduğu yerlerin başında Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Çukurova geliyor. Yani, Türkiye’nin tahıl, pamuk, soya fasulyesi, küçükbaş, büyükbaş ambarları darbe yiyor. Masanın ortasına, yanıtı meçhul, “Türkiye bundan nasıl etkilenecek?” sorusu bomba gibi düşüyor.
 
 Pasif hesaplara düzen

Konuyu biraz da bankacılığa çekiyoruz. Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Nafiz Karadere’ye, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yeni düzenlemeler üzerinde yaptığı çalışmaları hatırlatıyoruz. Karadere, şu anda sektörün aktif ve pasif hesaplardan hesap işletim ücreti aldığını, BDDK’nın pasif hesaplardan bu ücretin alınmaması yönünde bir çalışmasının bulunduğunu ve kendilerinin de bunu hesaplamaya çalıştıklarını söylüyor. Ama hemen, regülasyonların sonucunun kredi maliyetlerine yansıyacağını da ekliyor.
 
 Ayrılık vakti geliyor

Güneşin son ışıkları vuruyor, artık Munzur’dan, Vadi’den ayrılma vakti. Kuraklığın yaşarttığı gözlerimiz, bu kez Türkiye’nin bu cennet köşesine vedayla nemleniyor. Bir “Oooooy” daha çekiyorum, yürüyorum…
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/zora-giren-ciftciye-oteleme/416497