İş Bankası Elazığ’da düzenlenen İş’le Buluşmalar Toplantısı’nda konuşan İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye’nin büyümede yeni bir lige atlaması için geçmiş yıllardan günümüze ekonomide elde edilen kazanımlarına çok iyi sahip çıkması gerektiğini vurguladı. Bali, “Özellikle yatırım yapılabilir ülke notuna çeyiz gibi sahip çıkmalıyız” dedi.

Adnan Bali, Türkiye’nin kişi başına milli gelirde 2 bin dolardan 10 bin dolar seviyelerine çok büyük çaba ile ulaştığını belirterek “Türkiye ihracat, pazar çeşitlendirme, sıkı mali politikaları ve girişimcilik ile ulaşabileceği en üst noktaya çıktı. Bundan sonraki aşamaya geçmek için vasıfl arımızı geliştirmemiz lazım. Orta ve uzun vadeli tedbirlere yönelmeliyiz. Bu tedbirlerin başında; inovasyonla imalat sanayi başta olmak üzere üretimde katma değeri artırmak, enerji de olduğu gibi finansta da dışarıya bağımlılığı azaltacak tasarruf hadlerini artırmak, eğitim ve iş gücü piyasasındaki yapısal sorunlar çözmek, kadınların iş gücüne katılımını artıracak tedbirler almak geliyor” diye konuştu.

"20 yılda herkesi ikna ederek bu noktaya geldik"

10 bin dolar ortalama gelir seviyelerine ulaşmak için Türkiye’nin küçümsenmeyecek bir çaba gösterdiğini belirten Adnan Bali, “Bu gelişimin etkilerini sağlıkta, ulaşımda, hayat standartlarımızda gördük. Geçmiş kazanımlarımız çok önemli. 10 bin dolar kişi başına gelir seviyesine ulaşmasaydık bugün başka şeyler tartışıyor olurduk” diye konuştu. Bali, sözlerine şöyle devam etti: “Bu kazanımların başında yatırım yapılabilir ülke reytingi geliyor. Bu ülke 20 yıla yakın bir sürede yatırım yapılabilir seviyesine erişebildi. Kaybettiğiniz zaman çabuk kaybediyorsunuz ama kazanmak o kadar kolay değil. Çok ciddi mücadelelerle alınan, her tarafı ikna ederek 20 yılda geldiğimiz bir noktadayız. 20 yılda elde ettiğimiz hadisenin, daha üzerinden bir yıl geçmişken üzerinde değerlendirme yapılıyor, acaba yatırım yapılabilir ülke derecesini Türkiye kaybeder mi diye. Bunun çok adil, çok teknik, çok tutarlı kararlarla da uluslararası arenada yürüdüğüne de inanıyor değilim. Bize düşen bu konularla ilgili hiçbir noktada zaaf yaratacak, gözümüz gibi bakacak şekilde bu vasfımızı korumalıyız. Hepimizim milli görevidir reytingimizi korumak. Çünkü bu ülke daha fazla dışarıya kaynak transfer etmesin istiyorsak, bu ülke kaliteli kaynaklara daha fazla maliyet ödemesin istiyorsak, yarattığımız katma değerin daha büyük bölümü bu ülkenin içerisinde kalsın istiyorsak bu reytingi korumak zorundayız. Reytingimiz bu ülkenin çeyizidir. Adeta sandıklarda muhafaza etmeliyiz ve o kadar dikkat ve hassasiyetle yönetmeliyiz.”