Standard Bank analistleri Türkiye gezilerinin ardından ülke ekonomisine ve siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerinin yer aldığı bir rapor yayınladılar. Raporda cari açıktaki toparlanmanın sürmesinin beklendiği belirtilerek, Merkez Bankası'nın bağımsızlığının önemi vurgulandı.
 
Sözkonusu raporda şöyle denildi:

"AKP'nin mart ayındaki yerel seçimlerde kazandığı başarının ardından gözler Ağustos ayında yapılacak olan yerel seçimlere çevrildi. Genel kanaat AKP'nin adayının Başbakan Erdoğan olacağı ve seçimleri de kazanacağı yönünde oluşuyor. Bunun ardından cevaplanması gereken soru olarak ise bir sonraki Başbakan'ın kim olacağı sorusu olarak görülüyor.

Bizim varsayımımız daha düşük bir porfilin Başbakan olarak seçileceği ve böylece Erdoağan'ın perde arlasındaki baskın siyasi figür olarak yönetmeye devam edeceği yönünde.
Muhalefet halen zayıf ve bölünmüş bir görüntü sergiliyor ve kayda değer bir rekabet oluşturamayacak gibi görünüyor.
 
Parlamento seçimleri 2015 yılında ya da daha erken bir tarihte yapılacak ve AKP'nin güçlü kadrosunun korunmasına yönelik endişeler olabilr. Örneğin Ali Babacan gibi Bakanların kaybedilmesi gelecek dönemlerde ekonomi politikalarının izleyeceği yön açısından endişeler doğurabilir.
 
Geçtiğimiz yıl hükümetin ajandasını siyasi krizler işgal etti ve dikkatleri yapısal reformların sürdürülmesinden başka yönlere sürükledi.
 
Başgösteren seçim takvimi bu yıl için ve önümüzdeki yıl için seçimlerin önemli reformların önünü tıkayabileceğini ya da erteletmesi riski bulunuyor.
 
Yine de ekonomide oldukça dayanıklı ve yüksek frekanslı göstergeler oluşuyor. Bu da hükümetin yüzde 4 seviyesindeki büyüme hedefini tutturabileceğini gösteriyor. Cari işlemler açığının yeniden dengelenmenin kanıtlarını görüyoruz.  Cari açık ciddi bir düzelme
ile bu yıl GSYİH'nın yüzde 6'sına gerileyebilir ve bu da TL'nin değer kazanmasına yardımcı olabilir.
 
Enflasyon yüksek seviyelerde ve yükselmeye devam ediyor. TCMB'nin faiz oranlarında yaptığı son indirimi bu nedenle fiyat istikrarı hedefi ile bağdaştırmak zor görünüyor. İndirim kararı risklerdeki azalma ve TL'nin değer kazanması ile açıklanabilir. Bununla birlikte Başbakan'ın daha düşük faizler için çağrıda bulunması Merkez Bankası'nın
bağımsızlığıa ilişkin kaygıları artırabilir.
 
Yüksek nominal faiz oranları ve lirdaki değer kaybı cari açıktaki düzelmenin bir kanıtı gibi görülebilir ve küresel piyasalardaki likiditenin yeniden yüksek faiz oranları aramaya başlaması halinde Türkiye'de yerel piyasanın cazip olduğu düşünülebilir."