Nisan ayı BofA Merrill Lynch Fon Yöneticisi Araştırması, kısa vadeli faiz oranlarında yükselme beklentisinin artmasına rağmen, yatırımcıların küresel ekonomik büyümeye dair beklentilerinin halen yüksek olduğunu gösterdi. 

4-10 Nisan 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırma, küresel ekonominin önümüzdeki 12 ay boyunca güçleneceğine inanan yatırımcıların oranının Mart ayındaki net yüzde 62’lik yüksek seviyesini koruduğunu gösterdi. Bu oran Şubat ayında yüzde 56 seviyesindeydi. Bu görüş, kârlılık beklentilerinde de görülebiliyor. Yatırımcıların net yüzde 44’ü, kârların önümüzdeki 12 ayda artacağına inanıyor. Bu oran ise geçtiğimiz Şubat ve Mart aylarında yüzde 40 seviyesindeydi.

Öte yandan, kısa vadeli faiz oranlarında artış bekleyenlerin oranı da büyüyor. Önümüzdeki 12 ayda kısa vadeli faiz oranlarının artacağına inanan yatırımcıların oranı, Şubat ve Mart aylarındaki yüzde 55’ten net yüzde 66’ya tırmanarak, araştırmanın son üç yılında görülen en 
yüksek seviyeye ulaştı. Ancak para politikalarındaki bu normalleşme beklentileri, uzun vadeli faiz oranlarına dair görüşleri değiştirmedi. Önümüzdeki 12 ayda uzun vadeli faiz oranlarının artmasını bekleyenlerin oranı, Şubat ayındaki yüzde 74 ve Mart ayındaki yüzde 73 
seviyesinden hafifçe gerileyerek net yüzde 72’ye indi. Bir arada ele alındığında, bu sonuçlar daha dik bir getiri eğrisine dair beklentilerin azaldığını gösteriyor. Getiri eğrisinin daha dik bir hal almasını bekleyen yatırımcıların oranı, Şubat ayındaki yüzde 42 ve Mart ayındaki yüzde 39 seviyelerinden gerilemeyi sürdürerek, net yüzde 22’ye inmiş durumda.
Yatırımcıların değerli hisse senetleri ve büyüme amaçlı hisse senetleri arasındaki tercihlerinde de büyük bir değişim göze çarpıyor. Değerli hisse senetlerinin önümüzdeki 12 ayda büyüme amaçlı hisse senetlerinden daha yüksek bir performans göstereceğini düşünen yatırımcıların oranı Mart ayından bu yana üç kattan fazla artarak net yüzde 40 gibi rekor bir seviyeye ulaştı.

Değerli hisse senetlerinin daha tercih edilir hale gelmesi, teknoloji ve biyoteknoloji hisse senetlerinde yakın zamanda yaşanan satışlara dair de bir ipucu sunuyor. BofA Merrill Lynch Küresel Araştırma yatırım Baş Stratejisti Michael Hartnett, konuya ilişkin olarak, “Bir süre önce piyasalarda yaşanan dalgalanma, yatırımcıların ABD hisse senetlerindeki aşırı büyüme beklentilerini ve yükselen piyasalara dair aşırı düşüş beklentilerini daha ılımlı bir seviyeye 
getirmelerine yol açtı” şeklinde konuştu.

Alternatif piyasa arayışı

Bölge bazındaki araştırma sonuçlarına göre, Mart ve Şubat aylarına benzer biçimde, küresel fon yöneticilerinin net yüzde 66’lık kısmı, en aşırı değerlenmiş hisse senedi piyasasının halen ABD olduğunu düşünüyor. Yükselen piyasalar da bu görüşten etkilenmiş durumda. 
Yükselen piyasaların değerinin altından işlem gördüğünü düşünen yatırımcıların oranı Mart ayındaki yüzde 49’dan artarak, araştırma tarihindeki en yüksek seviye olan net yüzde 55’e ulaştı. Buna ek olarak, portföylerinde yükselen piyasaların ağırlığını azaltmak isteyenlerin oranı da Mart ayından bu yana hızlı bir düşüş göstererek net yüzde 2’ye indi.

Kalabalık işlemler

Fon yöneticileri, geçtiğimiz yıllarda favori olarak değerlendirilen bazı varlıklara karşı daha temkinli bir yaklaşım sergiliyorlar. ABD Yüksek Getirili tahvilleri, yüzde 22 ile kalabalık 
işlem listesinin başında yer alırken, çevresel borç da katılımcıların yüzde 19’u tarafından kalabalık işlem olarak tanımlandı.

Avrupa Hisse Senedi ve Kantitatif Stratejisti Obe Ejikeme, konuya ilişkin olarak, “Avrupa’da iki yıldır süren döngüsel performans artışından sonra, yatırımcıların coşkunluğu ve aldıkları konum, kısa bir süre içerisinde daha defansif hisse senetlerine ve sektörlerine yönelebileceklerinin işaretini veriyor” şeklinde konuştu.

Abenominin etkileri azalıyor

Japonya’da bir seneyi aşkın süre önce devreye giren “Abenomi”nin yarattığı olumlu hava dağılıyor. Portföylerinde hala Japon hisse senetlerine ağırlık veren yatırımcıların oranı Şubat ayındaki yüzde 30 ve Mart ayındaki yüzde 16 seviyesinden gerilemeyi sürdürerek, net yüzde 13’e indi. Benzer bir şekilde, Japonya’da karlılık beklentilerini olumlu bulan yatırımcıların oranı Şubat ayındaki yüzde 28 ve Mart ayındaki yüzde 18 seviyelerinden düşüşünü sürdürerek, net yüzde 16’ya ulaştı. Kalite ve dalgalanmaya dair algılar da negatif bir hal almış durumda.