Yazdır

Uluslararası şirketler Türkiye'ye nasıl bakıyor?

Tarih: 28 Mart 2014 - 11:13

Michael Page Finans Bölümü, finans direktörlerini iş kahvaltısında bir araya ve finans piyasalarını değerlendirdi

Dünya genelinde işe alım ve danışmanlık kuruluşu PageGroup bünyesinde yer alan Michael Page Finans Bölümü, finans direktörlerini iş kahvaltısında bir araya getirdi.  İş Kahvaltısında farklı sektörlerden finans direktörleri, finans piyasalarındaki son hareketlenmenin iş dünyasına yansımalarını konuştu. 

Yaklaşık beş yıl içinde 3.000 den fazla üzerinde orta ve üst düzey yönetici ataması gerçekleştiren Michael Page’in ev sahipliğinde farklı sektörlerden finans direktörleri, “Kararsız bir döviz kuru ile ilgili  tehditler ve işgücü piyasasındaki fırsatlar” konusunda fikir alışverişinde bulundu.

Michael Page Türkiye Finans ve İnsan Kaynakları Bölüm Direktörü Manuel Soriano “Toplantıdaki görüşlerden ortaya çıkan sonuçta görülüyor ki, şirketler, ülkedeki politik ya da ekonomik çalkantıların getirdiği sonuçlara karşı önceden hazırlıklı olup, gelişmelere adapte olabilme esnekliği kazanıyorlar. İş dünyası kendi dinamiklerini koruyarak, krizleri fırsata dönüştürmenin yollarını hızla keşfediyor. İstikrarsızlıklar yatırımları yavaşlatsa da devam etmesine engel olmuyor.” dedi.

Michael Page Türkiye Finans Bölümü Grup Müdürü Hakan Cönbez ise katılımcıların, piyasaların  on yıl öncesine göre daha kurumsallaştığı, ekonomik parametrelerin değişkenliğinin şirketleri önceki yıllara göre daha az etkilediği ve şirketlerin kriz zamanlarına daha iyi hazırlanıp esnek manevra yapma özelliğini kazandığı konusunda görüş birliğinde olduklarını vurguladı.

Michael Page Türkiye Finans ve İnsan Kaynakları Bölüm Direktörü Manuel Soriano ile Michael Page Finans Müdürü Hakan Cönbez’in koordine ettiği toplantıya katılanlar arasında, Cefic Türkiye CFO su Yağmur Yaşar, TUYAP CFO su Melih Tezcan, Bilgi Üniversitesi Yönetim Kurulu Üyesi Ruşen Kopmaz, Hewlett Packard Finans Direktörü Pınar Göknar, Ayaydın Miroglio (İpekyol, Machka, Twist markaları) CFOsu Paolo Troffa yer aldı.

Toplantıda emlak kiralama, fuarcılık, otelcilik, tekstil, eğitim, gibi farklı sektörlerden üst düzey finans direktörleri,  “Kararsız döviz kurunun Türkiye’deki yeni yatırımlara, iş dünyasına etkilerini konuşarak, bu durumdaki pazarda yeni fırsatlar neler olabilir, kimler bu fırsatlardan yararlanabilir” konularında karşılıklı görüş alışverişinde bulundular.

Toplantıda görüşülen konulardan şöyle çarpıcı sonuçlar da ortaya çıktı;

- Kararsız döviz kurları finans, üretim ve satış arasında uçurumlar yaratıyor. Bu durum en çok perakende sektörünü zorluyor.

- Piyasadaki bu dalgalanma karşısında sektörler kendi önlemlerini almaya çalışıyor. Örneğin tekstil sektörü yurtdışı pazarlarla çalışmaya yöneliyor.

- İnşaat sektörü iç pazardaki konumundan memnun olan sektörlerin başında geliyor. Yabancı inşaat ve taahhüt şirketleri Türkiye’den başka Orta Doğu çalışmaları projeleri için de Türkiye’yi çalışma üssü olarak kullanıyor. Burada ofis açıp, yönetim ve operasyonel çalışmalarını buradan yürütmeyi tercih ediyor.

Bu ortamda fırsatlar var mı?

- Gelecek dönemde ihracat ve üretime yönelik sektörlerin önem kazanması ekonomik istikrarın devam etmesine katkı sağlayacak.

- Pek çok yabancı şirket özellikle hipermarket alanında Türkiye’ye geliyor, alanında kendini geliştiriyor ve sonra büyüttüğü işi başka bir şirkete satıp, Türk pazarından ayrılıyor. Kalıcı olmak yerine kur, geliştir ve sat mantığı ile iş yapan yabancı şirketlere Türk pazarında sık rastlanıyor. Oysa geçici değil, kalıcı şirketlere bu ekonominin daha fazla ihtiyacı var.

- Operasyonel sektörler arasında, turizm ekonomideki iniş çıkışlara hızla adapte olup, yükselişini sürdürmeye devam ediyor.

Uluslararası şirketler yatırım açısından Türkiye’ye nasıl bakıyor?

- Uluslararası şirketler risklerini minimize ederek Türkiye’de varlıklarını sürdürebilmenin formüllerini keşfediyorlar. Kur dalgalanmaları karşısında hem çalışanlarını hem de müşterilerini memnun edebilmenin yollarını araştırıyorlar.

- Türkiye şirketler için hem yönetim hem de operasyonel açıdan çok önemli bir lokasyonda. O yüzden buradan asla vazgeçmek istemiyorlar. Şartlara kendilerini adapte etmeye çalışıyorlar.

- Türkiye AB uyum sürecinde iş dünyasında sistemleşme anlamında pek çok kazanım içinde oldu. İş dünyası daha otonom bir sistem kazandı. Kendi içinde dinamiklerini yarattı. Politik ve ekonomik çalkantılar sarsıntılara neden olsa bile, iş dünyasındaki sistemi eskiye oranla fazla etkilemediğini gözlemlemeye başladık.

- Tüm dünyada ülkeler arasında yer değiştiren büyük miktarda sıcak para var. Bu sıcak para karlılık fırsatı gördüğü ülkede bir iki günlük sürelerle kalıp, sonra yer değiştirerek, ekonomik iniş çıkışları tetikleyebiliyor. Yatırımcıların ve şirketlerin, sıcak para akışını göz önüne alıp, bu çalkantılardan en az oranda etkilenebilecek alternatifler geliştirilmesi gerekiyor.

Gelecekte ne bekliyor?

- Enflasyondaki artışa rağmen Türkiye’ye 8-10 yıllık uzun dönemde diğer ülkelerden ilgi devam edecek gibi görünüyor.

- Enflasyonun yükselmesine rağmen döviz kurunun istikrarı yakalayacağını umuyoruz.

- “Burası Türkiye ve her an her şey değişebilir “ öngörüsü içinde olan yatırımcıların burada yeni fırsatlar bulması ve yaratması her zaman mümkün olacaktır.

- İstikrar ortamı devam etmese de yatırımcılar ortama uyum sağlayarak yeni fırsatlar geliştirmeye devam edecektir.

- Sıcak para giriş çıkışı ya da ekonomik iniş çıkışlar olsa bile yabancı ya da yerli yatırımcılar Türkiye’de yatırım grafiğini yükseltmeye devam edecektir.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/uluslararasi-sirketler-turkiyeye-nasil/410793