Yazdır

Çekişmelerden kaybeden Türkiye olur

Tarih: 01 Mart 2014 - 15:54

TİM Başkanı Büyükekşi: "Türkiye’deki gündemin ekonomiden kaymamasını, dünyadaki toparlanmayı algılamasını istiyoruz"

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, "Türkiye’deki gündemin ekonomiden kaymamasını, dünyadaki toparlanmayı algılamasını istiyoruz" dedi.

Büyükekşi, Şubat ayı ihracat rakamlarının değerlendirilmesi amacıyla Denizli İhracatçılar Birliğinde düzenlenen basın toplantısında, ilk 2 aylık ihracatın yüzde 6,5 artarak 24 milyar 565 milyon dolar olarak gerçekleştiğini belirtti.

Şubat ayında ihracatın, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4,3 artışla 12 milyar 93 milyon dolar olduğunu açıklayan Büyükekşi, şöyle konuştu:

"Şubat ayında en fazla ihracatı 1 milyar 836 milyon dolar ile otomotiv sektörü yaparken, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü 1 milyar 489 milyon dolar ihracat ile ikinci sırada, kimyevi maddeler sektörü ise 1 milyar 449 milyon dolar ihracat ile üçüncü sırada yer aldı. Şubat ayında en fazla ihracat artışını yüzde 37,1 ile fındık sektörü, yüzde 25 ile su ürünleri ve hayvansal mamuller sektörü ve yüzde 19,7 ile meyve sebze mamulleri sektörü yakaladı. Birlik kaydından muaf ihraç kalemleri hariç, net mal ihracatının ilk 2 aydaki kümüle artış performansı yüzde 6,8 oldu. Son 12 aylık dönemdeki ihracat ise yüzde 0,6 gerileyerek 152 milyar 509 milyon dolara indi."

Büyükekşi, şubat ayında en fazla ihracat yapılan 3 ülkenin sırasıyla Almanya, Irak ve İngiltere olduğunu ifade ederek, "Almanya’ya ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7 artarken, Irak’a ihracatımız yüzde 19, İngiltere’ye ihracatımız yüzde 7 artış gösterdi. Şubat ayında ihracatımızın önemli oranda arttığı ülkeler arasında yüzde 235 artış ile Etiyopya, yüzde 188 artış ile Hırvatistan, yüzde 97 artış ile Fas, yüzde 90 artış ile Birleşik Arap Emirlikleri, yüzde 86 artış ile Şili, yüzde 81 artış ile Suriye ve yüzde 70 artış ile Nijerya yer aldı. AB’ye ihracatımız şubat ayında yüzde 8 artarak 5,4 milyar dolara, Ortadoğu’ya ihracatımız yüzde 19 artarak 2,3 milyar dolara yükseldi. Afrika ve Kuzey Amerika ülkelerine ihracatımız yüzde 5 artış gösterdi" diye konuştu.

En fazla ihracat yapan ilk 10 il arasında ihracatı en fazla artan ilin yüzde 83 ile Sakarya olduğunu dile getiren Büyükekşi, Sakarya’yı yüzde 14 ihracat artışıyla Gaziantep'in ve yüzde 8'le İstanbul'un takip ettiğini kaydetti.

Büyükekşi, "Ankara'nın ihracatı yüzde 7 artarken, Denizli ihracatını en fazla artıran 5. şehir oldu yüzde 5'le. Manisa ve Hatay'ın yüzde 1 arttı, Bursa'nın ihracatında yüzde 2, İzmir'in ihracatında yüzde 3 düşüş oldu. Denizli, özellikle ilk iki ayda yüzde 9 ihracat artışıyla Türkiye ortalamasının üzerine çıkmış oldu" dedi.

"Olası oynaklıklara karşı ihracatçılarımızın son derece ihtiyatlı olması gerek"

Dünya ekonomisine baktıklarında, bu yılki gidişatı şekillendirecek önemli unsurlardan birinin, daha önce de bahsettikleri gibi ABD Merkez Bankası FED’in parasal genişlemeden çıkışı olduğunu vurgulayan Büyükekşi, şöyle devam etti:

"FED küresel kriz sonrası başlattığı genişletici para politikasını terk ediyor. FED'in politikalarında da bundan sonra çok büyük bir değişiklik öngörülmüyor. Özellikle bunun için olası oynaklıklara karşı biz ihracatçılarımızın da son derece ihtiyatlı olması gerekiyor ki özellikle son günlerde, özellikle dünyada değişik gelişmeler de yaşanıyor başta Ukrayna olmak üzere. Firmalarımızın bu riskleri de öngörerek gerek vadeli gerekse nakit akışlarına ve kaynak kullanımına çok dikkat etmeleri gerekiyor. FED'in politikalarından dolayı finansal piyasalarda önemli çalkantılar yaşandı. Bundan sonra da yaşanmaya devam edeceğini düşünüyoruz.”

 "Küresel talep bir normalleşme sürecine girdi"

Dünya ekonomisinde çok önemli pozitif gelişmeler de yaşandığını kaydeden Büyükekşi, Türkiye’nin bu olumlu iklimi değerlendirmesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dünya ekonomisi ve küresel talep bir normalleşme sürecine içerisine girdi. Gelişmiş ülkelerdeki büyüme eğilimi dünya genelindeki talebi de destekliyor. Özellikle Avrupa Birliği ve Avro Bölgesi 2013 yılının son çeyreğinde de büyümesini sürdürdü. Sydney’de geçtiğimiz hafta sona eren G-20 Maliye Bakanları toplantısında da dünyanın en büyük 20 ekonomisinin beş yıl içinde, 2 trilyon dolarlık bir büyüme ve 10 milyonlarca yeni istihdam oluşturma hedefi açıklandı. G-20 ülkeleri 2014-2018 döneminde büyüme temposunu 2 puan artırmayı hedefliyor.

Genel olarak baktığımızda gerek dünya ekonomilerinde gerek Avrupa Birliği'nde, IMF ve Dünya Bankası tarafından bütün büyüme beklentileri olumlu olarak veriliyor. Yani yurt dışında genel olarak olumlu bir hava hakim. Özellikle bu yıl gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri bekleyen güzel bir büyüme ve ticaret iklimi var. Avrupa’da büyüme beklentileri pozitif. AB, 3 çeyrektir bir önceki döneme göre büyüyor. Bunun paralelinde özellikle son günlerde Sayın Başbakanımızın ortaya koyduğu AB üyeliği ile yakınlaşmalar, Brüksel'i ziyareti de AB'ye üyelik adına olumlu bir hava. Kıbrıs'ta yaşanan gelişmeler son derece sevindirici. Dolayısıyla dünyadaki bu ekonomik olumlu gelişmelerden bizim de Türkiye olarak, maksimum derecede istifade etmemiz gerekiyor."

"Negatif gündemin bize zarar verdiğine inanıyoruz"

Dünya ekonomisinden olumlu sinyaller alırken, dünya ticaretinde yeni bir baharın rüzgarları eserken, Türkiye gündeminin ekonomiden kopup, kısır siyasi çekişmelere odaklanmamasını herkesin bundan sonraki en büyük hedefi olduğunu belirten Büyükekşi, "Biz bundan sonra özellikle çekişmelerin etik kuralları hiçe sayarak yıkıcı bir boyuta taşınmaması gerektiğine inanıyoruz" dedi.

Türkiye’nin 12 yıl gibi kısa bir sürede, hem ekonomide hem dış politikada hem demokraside, iletişimde, ulaşımda, sağlıkta çok önemli yollar kat ettiğini ve tüm dünya tarafından da takdirle karşılandığını dile getiren Büyükekşi, şunları kaydetti:

"Biz siyasi tartışmalarla bu kazanımları geriye götürülmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Hele hele çözüm süreci gibi, sonuca ulaştığında ülkemize çağ atlatacak çok önemli bir proje devam ederken, negatif gündemin bize zarar verdiğine inanıyoruz. Biz Türkiye’deki gündemin ekonomiden kaymamasını, dünyadaki toparlanmayı algılamasını istiyoruz. Gündemin ekonomiden sapması, iş dünyası ve sivil toplumun temsilcileri olan bizleri son derece rahatsız ediyor. Hepimiz aynı gemideyiz. Bu ülke hepimizin. Yaşanan çekişmelerden iktisadi performans zarar görür. Bu çekişmelerden kaybeden sadece siyasiler, iş adamları değil, kaybeden Türkiye olur, diye düşünüyoruz. Çünkü bakıyoruz yurt dışında güneşli günler var. Çok büyük fırsatlar var. Bizim bunu kesinlikle ıskalamamamız gerekiyor. Bundan faydalanmamız gerekiyor. O yüzden bu treni kaçırmayalım."

Türkiye’de yaşanan gelişmeleri bir hikaye ile anlatan Büyükekşi, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

"Yolun kenarında yaşayan ve simit satan bir adam vardı. Bu adam az  işitiyordu, bu yüzden radyosu yoktu. Gözleri bozuktu, bu yüzden gazete okumazdı. Ama taze simitler satardı. Yolun kenarında durup bağırırdı. 'Bir simit alır mısınız?' Ve insanlar onun simitlerini alırdı. Ticaretini yürütmek için daha büyük bir fırın aldı. Bir yaz tatilinde üniversitedeki oğlu ona yardıma geldi. Ertesi gün oğlu şöyle dedi, 'Baba radyoyu dinlemiyor musun? Gazeteleri okumuyor musun? Ekonomi iyi gitmiyor ve bizim ülkenin durumu kötü.' Bunun üzerine adam düşündü. 'Eh oğlum üniversiteye gidiyor, gazeteleri okuyor, radyoyu dinliyor, haklı olmalı. Adam böylece aldığı unun ve siparişlerin miktarını azalttı. Tabelaları indirdi. Simitleri satmak için yolun kenarında durmaktan vazgeçti. Satışları da bir günde düştü ve sonunda 'Haklısın oğlum' dedi, 'işler iyiye gitmiyor."

Hikayenin önemli dersler verdiğini söyleyen Büyükekşi, “Kendi kendimize negatif algı yaratmamalıyız. Artık kısır çekişmeler yerine, üretimi, istihdamı, yatırımı ve ihracatı öne çıkaracak gündeme ve projelere odaklanalım. Yakaladığımız ekonomik istikrarın devamı, güven ortamının sürmesi bizim en büyük temennimiz. Devir daha fazla demokrasi ve dayanışma devridir. Bunlarla birlikte ekonomik bağımsızlığımızı artırma ve bizi 2023 hedeflerine götürecek yeni modele odaklanma devridir” dedi.

 "Döviz kurlarının ulaştığı seviye ihracatı destekleyebilecek nitelikte"

Büyükekşi, 2014'te ihracatın gerek 2012 yılından gerekse 2013 yılından daha olumlu olacağına inandıklarını dile getirerek, 2014'te döviz kurlarının ulaştığı seviyenin ihracatı destekleyebilecek nitelikte olduğunu, bu olumlu koşulları lehlerine çevirmek için siyasi istikrar ve güven ortamının korunması gerektiğini, ihracata yönelik desteklerin çeşitlenmesi ve artırılması gerektiğini vurguladı.

Büyüme ve dış ticaret hedeflerine ulaşmak için istasyona gelen trenin kaçırılmaması gerektiğine dikkati çeken Büyükekşi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Firmalarımıza ihracata odaklanmalarını, ihracata yönelmelerini tavsiye ediyoruz. Biz kısa vadeli hedeflerle ilgilenmeyiz biz uzun vadeli hedeflere ve bu hedeflere yönelik çalışmalara devam ediyoruz. Bu doğrultuda, 58 bin ihracatçı firmayı temsil eden TİM olarak üzerimize düşen görevi aksatmadan sürdürüyoruz. Türkiye'nin 2023 hedefine ihracat ile varacağına inanıyoruz. Sürdürülebilir bir büyümenin en önemli yolunun ihracatı artırmak olduğunu düşünüyoruz. O yüzden TİM olarak markalaşmadan tasarıma, inovasyondan Ar-Ge'ye, Türkiye'yi yeni çağa adapte edebilmek, Türkiye'yi yeni çağın öncü ülkelerinden yapabilmek için gece gündüz çalışıyoruz. Bu amaçla Türkiye'nin geleceği açısından çok kritik olduğuna inandığımız bir projenin startını haftanın başında verdik.

Geçtiğimiz salı günü, Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme programı Inova-lig projemizin basın lansmanın yaptık. 3 yılda tüm Türkiye’de yaygınlaşmasını hedeflediğimiz Inovalig projemiz ile inovasyona değer veren şirketlerimizi yarıştıracağız. Bu proje ile Türkiye’nin yüksek yaratıcılık potansiyelini, doğru inovasyon yönetimi yetkinlikleri ile katma-değere dönüştürmek istiyoruz. Bu girişim, şirketlerimizin organizasyonlarına inovasyon kültürünü aşılamaları için çok çok önemli bir fırsat. Dolayısıyla hem şirketlerimiz hem de ülkemiz açısından açığa çıkarılmayı bekleyen büyük bir fırsat var. Yıllardan beri beklediğimiz an geldi. 2023 hedefleri açısından çok önemli bir imkanlar var. Bu projenin Türkiye'nin yeni bir inovasyon stratejisine temel olacağına inanıyoruz.”

Büyükekşi, İnternet Yasasında kendilerini çok yakından ilgilendiren maddeler olduğuna değinerek, yeni dönemde patentli üretim yapan şirketlerden yüzde 50 daha az vergi alınmasının Ar-Ge yatırımı yapanlara önemli bir rekabet avantajı getireceğini, bu teşvikin firmaların markalaşmasına da çok büyük katkı sağlayacağını düşündüğünü kaydetti.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/cekismelerden-kaybeden-turkiye-olur/408824