Yazdır

S&P not indirimi yapacak mı?

Tarih: 10 Şubat 2014 - 09:36

Türkiye'nin görünümünü düşüren S&P'nin Başanalisti Frank Gill "Hemen bir not indirimi olmayacak" dedi

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's'un (S&P) Kıdemli Analisti Frank Gill, not görünümündeki revizyona rağmen Türkiye'nin ekonomik büyümesine ilişkin temel senaryoda sert iniş öngörmediklerini açıkladı.
Türkiye'nin "BB+" olan kredi notunu koruyarak, not görünümünü "durağan"dan "negatif"e çevirilmesine ilişkin raporu hazırlayan, S&P'nin Londra merkezinde çalışan Gill, AA muhabirinin sorularına ve revizyon kararına ilişkin eleştirilere ilk kez cevap verdi.
S&P'nin temel senaryosunda öngördüğü ekonomik büyüme oranının altında sert ekonomik iniş olasılığında artış gözlemlediklerini belirten Gill, öte yandan, "Temel öngörümüz ekonomik büyümenin 2014 ve 2015 yıllarında yaklaşık yüzde 2 civarında olması yönünde" ifadesini kullandı.
S&P'nin bu yıl için Türkiye'nin ekonomik büyüme oranı olarak kendi öngördüğü yüzde 2,2 oranının "sert iniş" olarak adlandırılmasının mümkün olup olmadığının sorulması üzerine Gill, "Kesinlikle hayır. Yüzde 2,2 oranında ekonomik büyüme sert iniş değildir. Yüzde 2,2 bir ekonomik yavaşlamadır. Sert iniş tipik olarak yüzde 0 büyüme ya da küçülme anlamına gelir" şeklinde konuştu.
Daha önce S&P'nin Türkiye'nin kredi notu görünümünü durağandan negatife çevirmesinin sağlam bir temele dayanmadığını ifade eden ekonomi yetkilileri, "Kuruluşun almış olduğu kararın ana gerekçesi olarak büyüme üzerindeki aşağı yönlü risklerin gösterildiğini, ancak kuruluşun kendi tahminleri dikkate alındığında bunun geçerli bir gerekçe olmadığını" belirtmişlerdi.

Temel senaryo - alternatif senaryo

Temel senaryo ve alternatif senaryonun birbirinden farklı olduğunu belirten Gill, Türkiye'nin kredi notunun S&P'nin temel senaryosu dikkate alınarak teyit ediliğini, görünümde revizyonun ise risklerin artış gösterdiği alternatif senaryoya dayanılarak yapıldığını söyledi.
Gill, "Teyit ettiğimiz kredi notu ekonomide kademeli bir yavaşlama, daha yumuşak bir büyüme, ekonominin yeniden düzenlenmesi ve dengelenmesi öngörüsüne dayanıyor. Görünümün negatif olarak değiştirilmesi ise temel senaryomuzla paralel olmayan, ekonominin daha da yavaşlayabileceği ve sermaye akışının durması halinde cari açığın finanse edilememesini içeren alternatif senaryoya dayanmaktadır" dedi.

"Eleştirileri anlıyorum ama.."

Türkiye'deki üst düzey ekonomi yetkililerinin, S&P'nin Türkiye'ye ilişkin pozitif büyüme öngörüsüne rağmen varlık kalitesindeki ciddi kötüleşme beklentisinin tutarsız olduğunu ifade ettiğinin hatırlatılması üzerine Gill, "Görünümün değişmesi alternatif senaryodaki hiç ekonomik büyüme gösterilmemesi ya daralma görülmesi riskine değinmektedir. Eleştirileri anlıyorum, ama onlar (eleştirenler) bizim temel senaryomuzdan bahsediyor" dedi.

"Endişemiz cari açık"

Türkiye ekonomisine ilişkin asıl endişe kaynağını cari açık olduğunu belirten Gill, "2013 yılında Türkiye'nin cari açığı yaklaşık 60 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu GSYH'nı yüzde 7,5-7,6'sın eşit. Kurda (TL'nin değerinde) aşağı yönlü baskı oluşması şirketlerin döviz borçlarının geri ödemesinde zorluk yaratabilir. Ekonomik büyümede geçen yılki kompozisyona baktığımızda özel yatırımlar artış kaydetmiyor. Geçen yıl ilk üç çeyreğinde durağan seviyedeydi. Geçen sene ekonomik büyümenin temel itici gücü iç tüketim, kamu harcamaları ve yatırımlarıydı" ifadelerini kullandı.

"Merkez faiz politikasını normalleştirme"

Merkez Bankası'nın yakın zamanda faiz artışı kararı almasına ilişkin değerlendirmesinin sorulmasına cevaben Gill, "Yakın zamanda Merkez Bankası faiz politikasını repo faiz oranıyla normalleştirdi. Yüzde 10 enflasyon bizim beklentimizin üzerinde bir seviye. Buradaki hedef enflasyon oranı da yüzde 5 seviyesi. Komitemizde Merkez Bankası'nın altı farklı faiz oranının olmasının parasal politika iletişiminin verimliliğini karmaşık hale getirdiğini görüşü var" dedi.

Tek bir gösterge faizi?

Merkez Bankaları için zorlu bir süreçten geçildiğini vurgulayan Gill, "Enflasyon oranını hedefleyen merkez bankaları genellikle net bir şekilde tek bir gösterge faiz oranı ile parasal duruşun ne olduğuna dair işaret vermeye gayret gösterir. Tek bir gösterge faizi olduğunda daha doğrudan bir prosedür oluşuyor. Eğer altı farklı faiz oranı hedefleniyorsa, bu durum iletişimin verimliliğini zayıflatabilir" şeklinde konuştu.
Dalgalı kur rejimi Türkiye'nin kredisinin güçlü yanlarından birisi olduğunu vurgulayan Gill, "Fakat unutmayalım ki, Türk şirketlerinin büyük oranda hedge edilmemiş kısa vadeli döviz pozisyonları var. Lira zayıfladığında, doğal olarak ihracatçı konumunda olmayan şirketler, gelirleri içerisinde döviz girdisi olmayan şirketler borçlarını çevirmekte ve geri ödemekte zorlanabilir" dedi.

"Borç profili Türkiye'nin güçlü yanlarından biri"

Mevcut görünümün, ülke notunun gelecek 12 ay içerisinde aşağı yönlü değişmesi olasılığının üçte bir oranında olduğuna işaret ettiğini belirten Gill, "Çok açık bir şekilde Türkiye'nin BB+ olan notunun teyit edilme olasılığının bundan daha yüksek bir olasılık olduğu görülüyor" dedi.
Türkiye'nin borç profilinin olumlu görünüm sergilediğini belirten Gill, "Reyting devletin borçlarını ödeyememe halinin oluşması olasılığına ilişkin bir değerlendirmedir. Eğer Türkiye'nin borç profiline bakarsanız, özellikle 5-6 yıl önceye kıyasla, borçların daha uzun vadeli ve daha çok lira cinsinden olduğunu görebilirsiniz. Bence, bu durum hükümetin bilançosu dikkat alındığında, Türkiye'yi faiz oranı ve kur şoklarına karşı daha az hassas hale getirmektedir" dedi.

Gill sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye'nin kredisindeki güçlü yönlerinden birisi borç profili. Devlet borçlarının vadesi ortalama 6 yılın altında. Bu herhangi bir sebeple herhangi bir faiz şoku yaşanması halinde bile, bunun bütçesel pozisyona yansıması uzun zaman alacaktır. Ben borç profilinin oldukça iyi yönetildiğini düşünüyorum. Bu Türkiye'nin güçlü yanlarından biri."

"İstisnai durumlarda hareket geçebiliriz"

"S&P'nin kredi notu görünümündeki değişikliğin zamanlamasının doğru olmadığına, 2014 yılında yürürlüğe giren AB düzenlemeleri uyarınca, kredi derecelendirme kuruluşlarının, ülke kredi notu ve görünüm değişikliklerini sadece belirli zamanlarda açıklamakla yükümlü olduklarına dair" eleştirilerinin sorulması üzerine Gill, "İstisnai durumlarda reyting şirketleri harekete geçebilir" dedi.
Gill, "AB düzenlemelerine göre, bazı istisnai durumlarda değişiklikler uygulanabiliyor, komitemiz bu konuda bunu uyguladı. Yerel kredi koşullarında ekonomi kıyasla dış şoklara ve dışsal dinamiklere karşı daha hassas hale getirebilecek, büyümede yavaşlama riskine neden olabilecek dikkate değer değişiklikler olmuştu. AB düzenlemelerinde, istisnai durumlarda, reyting şirketleri harekete geçebilir. Ayrıca bu bir reyting değişikliği değil. Biz Türkiye'nin reytingini teyit ettik. Bu sadece bir görünüm değişikliğidir" ifadelerini kullandı.

"Ziyaret etmediğimiz iddiası doğru değil"

"Türkiye’nin 2013 yılından itibaren S&P ile sözleşme yapmaması nedeniyle kuruluşun analistlerinin Türkiye'yi ziyaret etmeden değerlendirme yaptığı" eleştirilerinin sorulması üzerine Gill, "İddialar kesinlikle doğru değil. Hazine ve Merkez Bankası ile son derece iyi ilişkilerimiz var, toplantılarımız oluyor. Bize karşı son derece açıklar. Gerekli verilerin sağlamak iletişim politikası hakkında bilgi temin etmek için son derece cömert davranıyorlar" dedi.

"İhracatçılar artan rekabetten yararlanacak"

Türkiye'nin kredi notun ve not görünümüne olumlu etki eden güçlü unsurları olduğunu belirten Gill, "Türkiye'nin güçlü yanlarından birisi de dalgalı kur rejiminin olması. İhracat sektörlerinin büyük bir kısmı son derece rekabetçi. Özellikle beyaz eşya, tekstil ve servis hizmetleri...Maliyette artan rekabetçilikten bu sektörler açık bir şekilde yararlanacaktır. Türkiye'nin coğrafi konumunun da güçlü yanlarından olduğunu düşünüyorum" dedi.
Gill, "Türkiye sadece talebin artmaya başladığını gördüğümüz Batı Avrupa ve Balkan ülkeleri ile doğal ticaret ortağı değil, aynı zamanda Ortadoğu'da yüksek potansiyel görülen İran, Irak, Mısır, Kuzey Afrika ile de yakından ticaret yapıyor. Geçen yıl ihracat ekonomik büyümeye büyük katkı yaptı. Türkiye'nin genç ve hızla artan nüfusu da Türkiye'nin güçlü yanlarından biri" ifadelerini kaydetti.

Doğrudan yatırımlar

Türkiye'ye ilişkin bir sonraki değerlendirmelerinde öncelikli olarak bütçe performansını ele alacaklarını belirten Gill, "Dışsal gelişmeleri de değerlendiriyoruz. Türkiye'nin geçmiş performansının ne ölçüde artırabildiğini, doğrudan yabancı sermaye çekme konusundaki cazibesini ne oranda artırabildiğini izleyeceğiz" dedi.
Gill, 2006 - 2007 yıllarına bakıldığında doğrudan yabancı yatırımların, yıllık cari açığın yaklaşık yarısını finanse ettiğini belirterek, "Geçen yıl bu oran altı da bir oranında kaldı. Bizce eğer Türkiye kur oranını dengeleyecekse, özellikle imalat sektörlerinde doğrudan yabancı yatırım çekmek zorunda. Bu şekilde farklı sektörler ülkenin ödemeleri için gereken dövizi oluşturabilir. Son olarak değerlendirmemizde, ekonomik performansın ve kur dinamiklerinin bankaların sağlığını nasıl etkilediğine bakacağız. Bu kilit önemde" ifadelerini kullandı.

"Ekonomi yetkilileri: "Kötüleşme beklentisi tutarsız"

S&P'nin geçen hafta cuma günkü görünüm revizyon kararının ardından üst düzey ekonomi yetkilileri (AA'ya yapılan açıklamaya) S&P'nin Türkiye'ye ilişkin pozitif büyüme öngörüsüne rağmen varlık kalitesindeki ciddi kötüleşme beklentisinin tutarsız olduğunu vurgulamıştı.
S&P'nin Türkiye'nin kredi notu görünümünü durağandan negatife çevirmesinin sağlam bir temele dayanmadığını ifade eden yetkililer, "Kuruluşun almış olduğu kararın ana gerekçesi olarak büyüme üzerindeki aşağı yönlü risklerin gösterildiğini ancak kuruluşun kendi tahminleri dikkate alındığında bunun geçerli bir gerekçe olmadığını" belirtmişlerdi.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/sp-not-indirimi-yapacak-mi/407529