İspanya'da çok sayıda gösteriye, iki kez öğrencilerin greve gitmesine ve Eğitim Bakanı Jose Ignacio Wert'in hakkında iki gensoruya neden olan tartışmalı eğitim reformu, geçen hafta Senato'da görüşülüp onaylandıktan sonra ikinci kez geldiği meclisten geçti.
İspanya demokrasi tarihinde eğitim üzerine yapılmış 7. yasal düzenleme olan ve Eğitim Kalitesini Yükseltme Kanunu (LOMCE) olarak adlandırılan reform paketi, muhalefet partilerinden gelen 143 ''hayır'' ve iki ''çekimser'' oya karşı iktidardaki Halk Partisi'nin (PP) 182 ''evet'' oyuyla kabul edildi. Bundan sonraki süreçte kanunun sadece resmi gazetede yayımlanması ve üzerinden 20 gün geçmesi yeterli olacak. Yeni yasa 2014-2015 eğitim yılında ilk ve orta öğretimleri, 2015-2016'dan itibaren ise lise ve yüksek öğretimi kapsayacak şekilde kademeli olarak yürürlüğe girecek.
Mecliste yapılan görüşmelerde, ana muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi (PSOE), LOMCE için ''Kimsenin hoşuna gitmeyen, deforme olmuş bir canavar'' yakıştırması yaptı. Eğitim Bakanı Wert'in istifasını isteyen PSOE milletvekilleri, ''Resmi gazetede çıkmadan ölen bir yasa çıkardınız. PSOE, bu yasaya karşı Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapacak'' dedi. Bask bölgesinde faaliyet gösteren Bask Milliyetçi Partisi (PNV), ''Bask'ta başarıyla uygulanan eğitim sisteminin yok olmasına müsaade etmeyeceğiz. LOMCE'nin bazı maddeleri anayasaya aykırıdır'' derken, Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) da LOMCE'nin Katalonya'da yürürlüğe girmeyeceğini savundu. Devlet Okulları Platformu adlı sivil toplum örgütü de ''Bugün demokrasi için üzücü bir gün'' şeklinde yazılı bir açıklama yaptı. LOMCE'nin mimarı PP iktidarı ise ''Hedefimiz, İspanya'daki eğitim kalitesini yükseltmek. Muhalefetten gelen eleştiriler mahşer günü gibi korkunç'' diyerek kendini savundu.
LOMCE'ye yönelik eleştirilerin başında, devlet okullarının özel okullar karşısında güçsüz bırakılması ve eğitimin daha paralı hale getirilmesi, Baskça, Katalanca ve Galisyaca gibi çift dilde eğitimin yapıldığı özerk bölgelerde İspanyolcanın çok daha belirgin olması, eğitiminde kontrol ve karar mekanizmasında özerk yönetimlerin elindeki hakların kısıtlanarak, merkezileştirilmesi, Katolik Kilisesi'nin uzun yıllardır istediği, katolik dini derslerinin saatlerinin artırılıp not ortalamasına katılması geliyor.