Milliyet yazarı Güngör Uras, bugünkü köşesinde İstanbul'daki Deniz Palas binasının satışının altında yatan nedenleri yazdı. Uras, Bülent Eczacıbaşı ile yaptığı telefon konuşmasını köşesine taşıdı. Uras, Deniz Palas'ın satılmasını istemiyor ve bir de ricası var...
İşte Uras'ın köşe yazısı;
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) yönetimi, vakfa ait Şişhane’deki Deniz Palas binasını satamaz.
İKSV vakıf statüsündedir. Bir dernek veya şirket değildir. Yönetim sorumluğunu taşıyanlar vakıf mallarını dernek ve şirket malları gibi satamazlar.
Vakıf, İslam ve Türk hukukunun en önemli müesseselerinden biridir. (Daha doğrusu biri idi). Vakfedilen mal, vakıf malı “Tanrı mülkü sayılır. Temellük edilemez.” “Tanrıya bağışlanan”, “Tanrı malı olan vakıf mülkleri ” amacı dışında kullanılamaz. Kullandırılamaz. Satılamaz. Satan da alan da vebal altında kalır. (Vakıf sadece bizde yok. Bütün dünyada var. Bütün dünyada vakıf eseri tanrının, devletin ve kulun koruması altındadır.)
Dr. Nejat Eczacıbaşı’nın vakfa bir mülk kazandırma hayali, 1993’te İKSV Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı devralan Şakir Eczacıbaşı tarafından 2004 yılında gerçekleştirildi.
Ünlü mimarımız Doğan Tekeli’nin danışmanlığında 2006 Eylül’ünde başlayan restorasyon, 2010 yılına kadar sürdü.

12 milyon TL’ye mal oldu
Binanın satın alınması ve restorasyonu için 12 milyon TL harcandı. Bu harcamanın bir bölümü bankalardan kredi sağlanarak yapıldı. Banka kredileri, faaliyet gelirleri ile ödenecekti.
Gazetelere yansıyan haberlere göre vakıf yönetimi şimdilerde 35 milyon TL.lik borç yükü altında imiş. Anlaşıldığı kadarı ile Deniz Palas borcunun üzerine, vakıf faaliyetlerinden olıuşan işletme zararı nedeniyle borçlar yükselmiş.
Özetle işletme zararlarının devam etmesi halinde, Deniz Palas’ın satışından elde edilecek fonun da kısa zamanda bitip tükenmesi önlenemez.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olarak, İstanbul’da uluslararası sanat festivalleri düzenlemek amacıyla 1973 yılında Dr. Nejat F. Eczacıbaşı önderliğindeki 17 işadamı ve sanatsever tarafından kuruldu.
Dr. Nejat Eczacıbaşı’ndan sonra vakıf yönetiminde bayrağı 16 yıl Şakir Eczacıbaşı taşıdı. Şimdi bayrak Bülent Eczacıbaşı’nda.

Bankalar borcunu silebilir
Dün bu sütunda yayımlanan yazım nedeniyle sabahın erken saatinde Bülent Eczacıbaşı beni aradı. Deniz Palas’ı satma gerekçelerini anlattı. Bu satışın vakfın yararına olacağını söyledi. Bülent Eczacıbaşı’na “İKSV etkinlikleri izleyicisi olarak babasının, amcasının ve kendinin vakfa verdikleri destek için teşekkürlerimi” bildirdim. ”Ama” dedim “Kusura bakmayınız, Deniz Palas’ın satılmasına karşıyım. Satılmaması için çabamı sürdüreceğim.”
Geldik işin püf noktasına...  İşletme zararlarını bir yana atalım... Çünkü bu iş yönetimin sorumluluğudur. Amma ve lakin Deniz Palas eğer sadece satın alma ve restorasyon için yapılan toplam 14 milyon TL harcamanın (sadece) bir bölümü nedeniyle bankalardan alınan kredi nedeniyle satılacak ise, bu borcun tasfiyesi için alacaklı büyük bankalarımızın ilgi ve desteğini beklemek hakkımızdır. Bu bankalarımız her yıl sanatı desteklemek için, sosyal sorumluluk projeleri için milyonlarla harcama yapıyorlar.
Yönetimden ricam: Geliniz Deniz Palas’ı satmaktan vazgeçtiğinizi açıklayınız. Sorunlarınıza hep birlikte çözüm arayalım ama binayı satmayı düşünmeyiniz. Başkalarını bilemem ama ben binanın satılmaması için çabamı sürdüreceğim.