Medya patronlarına salvolar!
Tarih: 04 Ekim 2013 - 07:42
Bir dönem Türkiye'nin en büyük iletişim şirketinin sahibi olan Nail Keçili, borcunu ödemeyen patronu sert dille uyardı
Zamanında reklam devi olan Nail Keçili, bugünlerde alacağının peşine düştü. Dinç Bilgin'den alacağı olan Nail Keçili sert bir mektup yazdı. Mektubunda medyada dönen gizli ilişkiler ve Turgay Ciner'le ilgili iddialar da var. İşte o mektup:
BU BİR MEKTUPTUR
Sayın Dinç Bilgin,
1975 yılıydı. Cenajans Türkiye’nin bir numaralı ajansı koltuğuna oturmuştu. İzmir’de hizmet verdiğimiz kuruluşları ziyaretim dolayısı ile geldiğim zaman o tarihlerde Yeni Asır mensubu ve Rapor Gazetesi yönetmeni Yavuz Onursal’a “Beni mutlaka Nail Keçili’yle tanıştır!” dediğinizi söylerdi bana. Bir fırsat bulduğum seyahatimde Altın Yunus Marina’da bulunan kotrama geldiniz. Sizi ağırladım ve tanıştık.
Keşke tanışmaz olsaydık. O tarihten 2000 yılına kadar Cenajans, sahibi bulunduğunuz Yeni Asır Gazetesi’ne her yıl en çok ilan veren reklam ajansı seçilmişti. Yetişmeniz, görgünüz, özel sohbetleriniz, dünya hakkındaki bilgileriniz beni etkilemiş ve iş ilişkimiz bir arkadaş ilişkisine dönerek sizinle dost da olmuştuk.
Seneler böyle geçti. Hürriyet Gazetesi’nin reklam ajansı olarak faaliyet gösterdiğim dönemde, Hürriyet’in o tarihteki yöneticisi Yaşar Eroğlu’nun kıvrak zekasıyla, iki ajansla birlikte çalışma arzusunu kabul etmeyerek gazetenize hizmet vermeye başladım. Bela da o gün başlamış. Güneşli bir sabah, Tarabya’daki dünya çapında yapılmış olan reklam üssündeki odama Etibank’ın Genel Müdürü Şükrü ile Zafer Mutlu geldiler. Ellerinde bizim şirketin bilançosu...
Şükrü denen hokus pokusçu “Nail bey elimdeki sizin bilançonuz, Koç’un şirketlerinden daha güçlüsünüz. Çok düşük faizle Etibank’tan para alın. Ne kadar isterseniz, bizim televizyon ve gazetelerden peşin ödeyerek çok düşük fiyatla size yer satalım” dedi.
Teklif çok cazipti. Zaten medya şirketlerinin güçlü olanlarının yaptıkları bir işti. Bizim de media.com olarak güçlü medyayla Hürriyet’le Milliyet’le, güçlü televizyonlarla alivre satış dediğimiz bu operasyonu yapıyorduk. Dinç Bilgin’in şürekasıyla yaptığımız mukavelede bir de madde koyduk. Çünkü hayatımızda ilk defa kredi kullanıyorduk. Mücbir sebeplerden dolayı bu yerleri kullanamazsak Dinç Bilgin, bankaya olan vecibeleri bizim adımıza yerine getirecekti. Bu anlaşmaya müteakip 2 trilyona kadar satış yaptık. 2000 yılında siyaset, malum bombayı üstümüze attı mücbir sebebin daniskası doğdu. Hepimiz yerlerdeyiz. Saadettin Tantan İçişleri Bakanı, durmadan televizyonda benim adıma asılsız beyanatlar veriyor. Koalisyondaki bazı hastalar da belli ki Sayın Tantan’ı ittiriyorlar ve ben cezaevindeyim.
Dinç Bilgin’in şirketlerinin başına Turgay Ciner geçiyor. Dinç Bilgin, kızıma “Benim hiçbir alakam kalmadı. Ceketimi alıp Turgay Ciner’e teslim ettim, patron odur" diyor. Cenajans’a Turgay Ciner’den bir mektup: “Bu yer anlaşmasını siz Dinç Bilgin’in şirketleriyle yapmışsınız. Bu bizi bağlamaz, 2 trilyonluk yer kullanmışsınız. Bunu ödeyebilecek çekler veriniz. Aksi taktirde müşterilerinizin hiç birinin reklamlarını yayınlamayacağız.”
Tehdit çok ağır. İnternete girip Turgay Ciner’in kim olduğunu okuduğunuzda, çetin cevize çekleri veriyorsunuz. Tam o sırada Dinç Bilgin, ifadelerinin tam tersine bir anlaşmayı TMSF’ye veriyor ve Dinç Bilgin’in Turgay Ciner’e % 50 ortak olduğu çıkıyor. Ben hapisten çıkıyorum. İşe ve gazetelere, televizyonlara ve tüm Dinç Bilgin ve Turgay Ciner’in ortak oldukları şirketlere TMSF el koymuş. İşin başına Yavuz Onursal geçiriliyor. Yavuz Sabah’ın kayıtlarında Cenajans hesabına bakıyor ki; Sabah grubu o tarihte Cenajansa 30 milyon dolar borçlu. Ben gidiyorum Dinç Bilgin’e, bana “Senin borçların benim" diyor ve TMSF’ye hitaben bir ve birkaç yazı yazarak Cenajans Grubu’nun tüm borçlarının kendilerine ait olduğunu bildiriyor, taahhüt ediyor. Buna göre de TMSF’nin el koyduğu Atel şirketinin içindeki parayla birlikte Dinç Bilgin’e iadesi olduğu zaman NAİL KEÇİLİ’ye ait şirketlerin Nail Keçili’den TMSF’nin aldığı para ve mallar dahil hepsinin bedeli tespit edilerek öncelikle Cenajans Grubu'na ödenmesini bildiriyor.
Netice; bugün Dinç Bilgin’in TMSF’yle ilişkisi araya koyduğu insanlar tarafından bitiriliyor. Tüm malları gayrimenkulleri ve Atel içindeki 5 milyon TL Dinç Bilgin’e teslim ediliyor. Buradan kanaatinizce bu aracıların baskısıyla TMSF çok büyük bir hata yapmış oluyor. TMSF’ye Dinç Bilgin’in bildirdiği yazı hiç dikkate alınmamış oluyor. Aylardır, hatta senelerdir uyutulan Nail Keçili’nin adamlarına Dinç Bilgin’in mali danışmanı Faruk bey, Keçili’nin avukatı Şerife hanıma “Bizim size borcumuz yok. Sizden alacağımız var!” diyor. Hatta “TMSF’ye yazıyla müracaat edeceğiz. Sizin adınıza ödediğiniz kredi borçları bakiyesini de TMSF’nin sizden alarak bize ödemesini isteyeceğiz. Böylece ne alacak, ne verecek kalmayacak” diyor.
Sayın Dinç Bilgin,
TMSF kendi bilir kişilerine Cenajans’ın Tarabya’daki binası için kendi adamlarına 12 miyon değer biçtirmişken, Saadettin Saran denen zata burası 3 buçuk trilyona veriliyor. Cenajans’ın bütün malları, Nail Keçili’nin bütün malları, bu anlayış ve değerle alelacele satılıyor. TMSF’nin Tahsilat Dairesi’nin başında Fethi Çalık bey var. Tarabya’nın satılışına müteakip Keçili randevusuz Fethi Çalık’ın ofisinin önünde beklemeye başlıyor. İçerden muhteşem kahkahalar geliyor. Kapı açılıyor Fethi Çalık, Saadettin Saran’ın kardeşi ve avukatları olduğu tahmin edilen bir zat la sarmaş dolaş dışarı çıkıyorlar. Sonra Fethi Çalık’ın, Toprak Grubu’nda da aynı icraatları yaptığı tespit edilerek mahkeme ediliyor. Mahkum oluyor. TMSF’den de uzaklaştırılıyor. Bu arada işin ilginç yanı Fethi beyin bir numaralı adamı Celal Sadıkoğlu, Nail Keçili’den Nail beyin parası olmamasına rağmen 300 bin dolar çarparak Türkiye’den kaçıyor. Kaçıyor çünkü TMSF’yi de 15 milyon dolar zarar ettirdiği iddia ediliyor. İşler, polis ve mahkemelere intikal ediyor. Nail Keçili’ye Celal Sadıkoğlu’nun Türkiye’de olduğu ihbar ediliyor. Nail Keçili de bunu ilgililere bildiriyor ama ne arayan var nede soran.
Dinç Bilgin beyefendinin, Nail Keçili’ye olan borcu para ile ölçülemez. 500 milyon dolar da dersiniz, 2 milyar dolar da dersiniz. Bütün bunlara rağmen Keçili ve ekibinin Bilgin’den istedikleri, aralarında bir protokol yaparak Keçili’den alınıp ucuz fiyatlara satılan o ucuz değerleriyle ki 20milyon dolar etmektedir, bu bedel üzerinden meseleyi protokole bağlamaktır. Çünkü TMSF tarafından el konulan şirketlerinin ve şahsının paralarının alınmasıyla işletmesinin yaşaması için gerekli nakitleri de kullanamadığı için başta Vergi Daireleri ve Sosyal Sigortalar olmak üzere medya ve duran şirketlerin çalışanlarına, birikmiş paraları ödemediğinden, en azından protokolü göstererek onlarla da bir protokol yapabilmenin çaresini aradığı için onlarla da bir protokol yapabilmektir. Tam neticede borcunu inkar etmekte olan Dinç Bilgin toz olmuştur. Telefonlara çıkmamaktadır. Nail Keçili’yle de karşılaşmamak için her türlü çareye başvurmaktadır. Eğer karşılaşırsa Nail Keçili’nin ona karşı tavrı pek dostça olmayacaktır.
Şimdi sayın Dinç Bilgin’in öğrenmesine gerek duymaktayız ki bir hukuk ordusu bu işin peşine düşüyor. Sen Dinç Bilgin, Nail Keçili’ye olan borçlarını ödeyeceksin.
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/medya-patronlarina-salvolar/396746