CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, iktidarı döneminde Türkiye ekonomisini “sıcak para”ya rehin hale getiren AKP'nin, küresel sermayenin patronlarının Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden bu
fonları çekme kararı üzerine ekonomide başlayan ve tüm kesimleri şimdiden etkilemeye başlayan kötüye gidiş karşısında adeta kayıtsız kaldığını belirterek, "Ekonomide Ataş bacayı sardı, kriz kapıda peki
hükümet nerede?" diye sordu.
Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklama şöyle:
"İktidarında Türkiye’yi sıcak paraya rehin veren AKP, küresel sermayenin patronlarının Türkiye gibi ülkelerden fonları çekme kararı üzerine ekonomide yaşanan türbülansta çaresizleri oynuyor. Küresel
para otoritelerinin “parasal sıkılaştırma” kararı şimdiden Türkiye ekonomisinde kriz koşullarına yol açtı. Ülke, dalga dalga yayılarak tüm kesimleri etkisi altına alacak büyük bir krizin eşiğinde. AKP ise Suriye’de tüm bölgeyi ateşe atacak bir savaşın çığırtkanlığını yapmakla meşgul. Bölgede sıcak bir savaş ise ülkeden sermaye kaçışını daha da hızlandırır ve eşi görülmemiş bir ekonomik krize yol açar.
Gelecek bir yılda 165 milyar dolarlık dış borç geri ödemesi bulunan Türkiye'nin, faiz ve cari açıkla birlikte 250 milyar dolara yakın bir dış kaynağa ihtiyacı bulunuyor. Sermaye hareketlerinin aleyhe dönmesi,
kurların yukarı doğru tırmanışı ufuktaki ciddi darboğaza işaret ediyor. Özerk Merkez Bankası Başkanı değil de bir hükümet üyesi gibi konuşan Erdem Başçı, Banka’nın net rezervinin 40 milyar dolar olduğunu
açıkladı, TL'nin değerini “aslanlar gibi” koruyacaklarını, doların yıl sonunda 1.92’ye ineceğini iddia etti. Beklendiği gibi Eylül’den itibaren Türkiye’den sermaye çıkışı güçlü bir eğilime dönüşüp ivme kazanırsa, tüm dengeleri alt üst edecek. Buna karşı Merkez Bankası’nın müdahale gücü ise bir atımlık baruttan ibaret… Dolar kurundaki her 1 Kuruşluk artış, toplam dış borcu 3.5 milyar TL, gelecek bir yıldaki
borç servisini 1.7 milyar TL dolayında büyütüyor. Kurdaki hızlı artış, bütçeyi hem gelir hem harcama yönüyle olumsuz etkileyecek. İthalatın azalması, fiyat artışı, gelirde düşüş sonucu iç tüketimin azalması,
ÖTV, KDV gibi dolaylı vergi gelirlerini düşürecek. Bu yıl OVP’de 2013 için ortalama 1.83 TL öngörülen dolar kuru 1.90 TL’nin de çok üstünde gerçekleşecek. Planını buna göre yapan sanayici ve yatırımcı için
devalüasyon, maliyetlerde hesapta olmayan bir artış ve yeni sermaye ihtiyacı anlamına geliyor. Sanayinin üretim kapasitesi gerileyecek, yatırımlar yavaşlayacak, reel sektörün mali yapısındaki bozulma ile
işten çıkarmalar artacak, işsizlik büyüyecek. Kurdaki yükseliş ve Suriye krizi nedeniyle varilinin 150 dolara çıkması beklenen petroldeki artış, Türkiye'nin dışarıya bağımlı olduğu enerji ürünlerine ödediği faturayı kabartacak, elektrik, doğal gaz, akaryakıtta seri zamları kaçınılmaz hale getirecek. Enflasyon azacak.
İşçi, memur, emekli ve esnaf dar ve sabit gelirli kesim, reel bazda gelir kaybına uğrayacak yani adeta görünmez bir el milyonların cebinden parasını çalacak. Milyonlar daha da yoksullaşacak…
fonları çekme kararı üzerine ekonomide başlayan ve tüm kesimleri şimdiden etkilemeye başlayan kötüye gidiş karşısında adeta kayıtsız kaldığını belirterek, "Ekonomide Ataş bacayı sardı, kriz kapıda peki
hükümet nerede?" diye sordu.
Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklama şöyle:
"İktidarında Türkiye’yi sıcak paraya rehin veren AKP, küresel sermayenin patronlarının Türkiye gibi ülkelerden fonları çekme kararı üzerine ekonomide yaşanan türbülansta çaresizleri oynuyor. Küresel
para otoritelerinin “parasal sıkılaştırma” kararı şimdiden Türkiye ekonomisinde kriz koşullarına yol açtı. Ülke, dalga dalga yayılarak tüm kesimleri etkisi altına alacak büyük bir krizin eşiğinde. AKP ise Suriye’de tüm bölgeyi ateşe atacak bir savaşın çığırtkanlığını yapmakla meşgul. Bölgede sıcak bir savaş ise ülkeden sermaye kaçışını daha da hızlandırır ve eşi görülmemiş bir ekonomik krize yol açar.
Gelecek bir yılda 165 milyar dolarlık dış borç geri ödemesi bulunan Türkiye'nin, faiz ve cari açıkla birlikte 250 milyar dolara yakın bir dış kaynağa ihtiyacı bulunuyor. Sermaye hareketlerinin aleyhe dönmesi,
kurların yukarı doğru tırmanışı ufuktaki ciddi darboğaza işaret ediyor. Özerk Merkez Bankası Başkanı değil de bir hükümet üyesi gibi konuşan Erdem Başçı, Banka’nın net rezervinin 40 milyar dolar olduğunu
açıkladı, TL'nin değerini “aslanlar gibi” koruyacaklarını, doların yıl sonunda 1.92’ye ineceğini iddia etti. Beklendiği gibi Eylül’den itibaren Türkiye’den sermaye çıkışı güçlü bir eğilime dönüşüp ivme kazanırsa, tüm dengeleri alt üst edecek. Buna karşı Merkez Bankası’nın müdahale gücü ise bir atımlık baruttan ibaret… Dolar kurundaki her 1 Kuruşluk artış, toplam dış borcu 3.5 milyar TL, gelecek bir yıldaki
borç servisini 1.7 milyar TL dolayında büyütüyor. Kurdaki hızlı artış, bütçeyi hem gelir hem harcama yönüyle olumsuz etkileyecek. İthalatın azalması, fiyat artışı, gelirde düşüş sonucu iç tüketimin azalması,
ÖTV, KDV gibi dolaylı vergi gelirlerini düşürecek. Bu yıl OVP’de 2013 için ortalama 1.83 TL öngörülen dolar kuru 1.90 TL’nin de çok üstünde gerçekleşecek. Planını buna göre yapan sanayici ve yatırımcı için
devalüasyon, maliyetlerde hesapta olmayan bir artış ve yeni sermaye ihtiyacı anlamına geliyor. Sanayinin üretim kapasitesi gerileyecek, yatırımlar yavaşlayacak, reel sektörün mali yapısındaki bozulma ile
işten çıkarmalar artacak, işsizlik büyüyecek. Kurdaki yükseliş ve Suriye krizi nedeniyle varilinin 150 dolara çıkması beklenen petroldeki artış, Türkiye'nin dışarıya bağımlı olduğu enerji ürünlerine ödediği faturayı kabartacak, elektrik, doğal gaz, akaryakıtta seri zamları kaçınılmaz hale getirecek. Enflasyon azacak.
İşçi, memur, emekli ve esnaf dar ve sabit gelirli kesim, reel bazda gelir kaybına uğrayacak yani adeta görünmez bir el milyonların cebinden parasını çalacak. Milyonlar daha da yoksullaşacak…