FED’in parasal genişlemeden çıkış sinyalleriyle dünyada kartlar yeniden karılacak ve global piyasalarda yeni dengeler oluşacak. Likidide bolluğundan yararlanan Türkiye gibi gelişen ülkelerden para çıkışı ise kaçınılmaz. Akşam'ın haberine göre, Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) Genel Sekreteri Osman Akyüz durumla ilgili olarak şunları söyledi: Daha sancılı bir ikinci yarıya girdiğimiz şu günlerde ekonomik istikrarın devamı siyasi istikrara bağlı.
Türkiye’nin son 10 yılda dünyadaki likidite konjonktüründen çok iyi yararlandığını hatırlatan Osman Akyüz, “Kişi başı gelir 3 bin doladan 10 bin doların üzerine çıktı. Bu ekonomik sıçrama Türkiye’nin siyasi gücünü de artırdı. Türkiye artık dünyada sözü dinlenen bir ülke. IMF’ye borçları ödedik. Not artışları geldi. Önümüzde 3 tane seçim var. Siyasette 2 yıl çok uzun bir süre. Tahmin etmek pek mümkün değil. Türkiye siyasi istikrarını muhafaza edebilirse ekonomik açıdan büyüme sürecine tekrar dönebilir” diye konuştu.
BOL PARA DÖNEMİ BİTİYOR
- FED’in parasal genişlemeden çıkışı Türkiye’ye nasıl yansır?
 Rüzgar kısmen terse dönecek. Likidite azalacak. Çünkü bu dünyadaki parasal genişlemeden en çok istifade eden gelişmekte olan ekonomiler. Türikye, Brezilya, Meksika, Güney Afrika, Hindistan, Çin. Bana göre Türkiye eğer siyaseten bir tirbülansa girmezse bu süreçten de kolay çıkar. Çünkü Türkiye’nin makro dengeleri sağlam. Benzer ülkelere göre daha az etkilemesini bekliyoruz. Zaten şu ana kadar yaşanan bütün gelişmeler de bunu teyit ediyor.
MERKEZ'İN DÖVİZ REZERVLERİ YETERLİ
- MB’ninpolitikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 Merkez Bankası proaktif davranıyor. Elinde döviz rezervleri yeterli. Politik araçlarını etkin bir şekilde kullanıyor.Şu ana kadarda başarılı. Piyasalarda yaşanan çalkantıya rağmen dolar birden bire 2-2.5 liralara fırlamadı. Türkiye artık dünya ekonomilerine entegre olmuş. 
MAKRO DENGELER OLUMLU
- FED’in çıkışı hedefleri etkiler mi?
 Yüzde 4 büyüyebiliriz çünkü Türkiye’de finansal istikrar açısından problem yok. Bana göre Türkiye’de istikrarsızlık konusu siyasette olabilir. Siyasi istikrarı muhafaza edebilirsek finansal istikrarı devam ettirebiliriz. Bütçe açığımız çok makul düzeylerde. Kamunun borçlanma oranı yüzde 36’lara geriledi.
ARTIK ÜVEY EVLAT DEĞİLİZ
- Son 10 yılda katılım bankaları nasıl bir performans gösterdi?
 Yasal düzenlemeler anlamında eksiklerimizi tamamladık. Kurumsal dönüşüm sağladık. Kurallar netleşti. Daha önce farklı uygulamalar yapılabiliyordu. Biraz üvey evlat görme durumu vardı. Şu anda katılım bankaları ile mevduat bankaları arasındaki hak hukuk anlamında farklılıklar giderildi.
FAİZSİZ SİSTEM HIZLI BÜYÜYOR
- Katılım bankaları ilk yarıyı nasıl geçirdi?
 Katılım bankaları olarak bu yıl yüzde 25 civarında bir büyüme öngörüyorduk. İlk 6 aydaki neticeler bunun da ilerisine geçebileceğimizi gösteriyor. 27 Haziran 2013 tarihi itibariyla toplanan fonlar yılbaşına göre yüzde 16 artarak 56.9 milyar liraya geldi. Kullandırılan fonlar ve toplam aktifler yüzde 18 arttı.  Katılım bankalarının toplam bankacılık sektöründeki aktifteki payı yüzde 5.1’den yüzde 5.7’e yükseldi. Bizim sektör bu dönemde genel bankacılık sektöründen hızlı büyüdü. Genel sistem ilk 4 aylık verilere göre aktifte yüzde 5.1 büyürken, biz yüzde 8.9 büyüdük.