AB Rekabet Komisyonu’nun geçtiğimiz ay yayınladığı raporda, İspanyol tersane sektörüne 2005-2011 yılları arasında yapılan ve 3 milyar avroyu bulan yardımın tamamını geri istemesiyle ilgili tartışmalar devam ediyor. İspanya’ya yapılan söz konusu yardımın 2011 yılında kesilmesinde Hollanda’nın, AB’ye yaptığı itiraz etkili olmuştu.
Kuzeyinden güneyine tersanecelik sektöründe uluslararası alanda önemli bir yerde bulunan İspanya’da, başta Galisya, Bask, Asturias ve Endülüs bölgelerinde toplam 19 özel tersane firması binlerce kişiye istihdam sağlıyor.
AB, yapılan ekonomik yardımın armatör firmaları tarafından geri ödenmesi gerektiğini savunurken, İspanya’daki sendikalar ve siyasetçiler ise bunun AB kurallarına aykırı olduğunu öne sürdü. Ekonomik krizin etkisiyle son yıllarda 50 kadar gemi siparişini kaybettiklerini belirten tersane sektörünün bağlı olduğu sendikalar, AB yardımının geri ödenmesi halinde bunun "19 özel İspanyol tersanesi için idam cezası olacağını" ve "87 bin tersane çalışanının bundan direkt olarak etkileneceğini" açıkladı.
Bask özerk yönetim hükümeti başkanı İnigo Urkullu da, "Basklı tersaneciler, AB’den ceza değil yardım ve finansman bekliyor. AB’nin bu şekilde (yardımın geri istenmesi) vereceği bir kararın sonucu, denizcilik sektörünü batırabilir" dedi. Sendikalar ve tersanelerin olduğu özerk yönetimlerdeki siyasi liderler, AB Komisyonu’nun 17 Temmuz tarihinde alacağı tahmin edilen karar öncesinde İspanyol hükümetinden, Brüksel’de çok daha aktif bir politika yürütmesini istedi. İspanyol hükümeti sözcüsü Soraya Saenz de Santamaria da, ''Yardımın geri ödenmesini önlemek için elimizde çok fazla yasal materyal var'' diyerek, İspanyol tersane sektörünü korumak için her türlü yasal girişimde bulanacaklarını ifade etti. 
Ayrıca 11 Temmuz’da AB Komisyonu Başkan Yardımcısı olan İspanyol Joaquin Almunia’nın, İspanya Endüstri Bakanı Jose Manuel Soria ve Bask, Galisya, Asturias özerk yönetimlerinin başkanları ile birlikte toplantı yapacağı duyuruldu.
Bu arada konuyla ilgili görüşü sorulan Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ise yaşanan krizin AB için "bir ikilem" olduğunu savundu. Kore, Japonya gibi ülkelerin son yıllarda denizcilik sektöründe çok büyüdüğünü örnek veren Schulz, "Ama AB olarak bizim savunduğumuz değerler var. Kore’de işçilik ucuz, çalışma güvenliği ve grev gibi haklar ise neredeyse yok. AB olarak şu anda Kore ile rekabet edebilmek için onların sistemini mi getirmeliyiz? Bence bu kötü olur. Bizimle ticaret yapmak isteyenler bizim kurallarımıza uymalılar, çünkü Avrupalılar olarak biz 500 milyondan fazlayız" yorumunda bulundu.