Başkanlığını Mark Mobius'un yaptığı Templeton Asset Management'den yapılan değerlendirmede, son yaşanan kargaşa ortamının ülkeyi raydan çıkarmaması gerektiği kaydedildi. Templeton Asset Management, uzun vadede Türkiye için iyimser görüşünü koruduğunu bildirerek yatırımcılara uzun vadeli fırsatlara odaklanmaları tavsiyesinde bulundu.
Değerlendirmede, 2012 yılında Borsa İstanbul'un yüzde 50 üzerinde kazandırdığı ve küresel piyasalarda en iyi performansı gösteren piyasalardan biri olduğu kaydedildi. Fakat ülkeden son yaşanan protestoların en azından kısa vadede bazı yatırımcıları ürküttüğü belirtildi.
Kargaşanın gelişim ve demokrasinin bir parçası olduğu, kısa dönemli politik kargaşaların son olmayacağı ifade edildi.
Yatırımcıların Türkiye'de uzun vadeli fırsatlara odaklanma tavsiyesinde bulunulurken, kısa dönemli gelişmelerden korkmamaları gerektiği bildirildi.
''TÜRKİYE İÇİN POZİTİF GÖRÜŞÜMÜZÜ KORUYORUZ''
Templeton Yöneticisi Carlos von Hardenberg'in Türkiye izlenimlerine yer verilen yazıda, şu ifadelere yer aldı:''Belirsizlik süreci Türk hisse senetleri piyasasında son haftalarda keskin düşüşe neden oldu. Fakat biz uzun dönemde, geçtiğimiz sene gelişmekte olan piyasaların genelinden daha iyi performans sergileyen Türkiye için pozitif görüşümüzü koruyoruz''
Türkiye için iyimser olunmasının arkasında yatan bir kaç neden olduğu kaydedilen yazıda, hükümetin yabancı sermayeyi çekme çabalarına değinildi. Hükümetin kamu mallarını özelleştirdiği ve altyapıya yatırım yaptığı kaydedildi. Üçüncü köprü, havaalanı projelerine yer verilen yazıda, bu bağlamda yatırımcı duyarlılığının pozitif kalmaya devam ettiği belirtildi.
Türkiye'nin temel göstergelerinin pozitif olduğu kaydedilirken, ülke GSYH'nin 2002'den beri çarpıcı bir biçimde yükseldiği, iyi sermayelendirilmiş bankalarının dünyadaki benzerlerine kıyasla çok daha istikrarlı olduğu bildirildi.
Ayrıca yazıda Türkiye'nin son derece rekabetçi bir ihracat pazarı yarattığına yer verildi.
''SADECE ÖZGÜRLÜK İLE BAŞARILABİLİR''
Hükümetin ve Başbakakanın tüm Türkiye'nin liderleri olduğunu göstererek, ülkeyi normal haline geri döndürmeye yardımcı olmaları gerektiği kaydedildi.
Bunun sadece ifade özgürlüğü, özgür basın ve özel yaşama daha az müdahale gibi demokratik kuralları destekleyerek başarılabileceği ayrıca Avrupa Birliği sürecinin devam etmesi gerektiği vurgulandı.