Krizdeki AB'ye yeni üye
Tarih: 22 Haziran 2013 - 07:45
5 yıldır resesyonda olan Hırvatistan, 1 Temmuz 2013'te AB'nin 28'inci üyesi olacak
Gezi Parkı olayları nedeniyle Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) hattında ipler son zamanlarda biraz gerildi. Almanya ve Hollanda Türkiye ile 26 Haziran'da Bölgesel Politikalar faslının açılmasını veto etti. Almanya'da, Hıristiyan Demokratik Birlik ve Hıristiyan Sosyal Birlik partileri, eylül ayındaki seçim öncesinde parti programlarını şekillendirdi. Basına sızan taslakta, iki partinin de Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı oldukları vurgulandı. Taslakta Türkiye'den Avrupa Birliği'nin kaldıramayacağı kadar büyük bir yük olarak bahsedilirken, bazı kesimlere göre asıl yük 1 Temmuz'da AB'nin 28'inci üyesi olacak Hırvatistan. Euro Bölgesi'nde devam etmekte olan ekonomik kriz ve Hırvat ekonomisinin beş yıldır resesyonda olması gibi sorunlar bu üyeliğin de sorgulanmasına yol açıyor.
Hırvatistan, bağımsız olduğu 22 yılın en önemli anı için sadece 700 bin euroluk bir kutlama bütçesi ayırdı. Bulgaristan ve Romanya 2007 yılında Avrupa Birliği'ne üye olduklarında şampanyalar akmış, Komünizm'den çıkan ülkedeki on binlerce insan sevinçle sokaklara dökülmüştü. Hırvatistan'ın 1 Temmuz'da başlayacak AB üyeliği ise hem ülke hem de AB tarafında daha sakin bir havada kutlanacak gibi görünüyor. Çünkü Birliğin 28'inci üyesi olacak Hırvatistan, 1991-95 savaşından bu yana en kötü resesyon sürecinden geçiyor. Üstelik kurulduğundan bu yana karşı karşıya kaldığı en kötü ekonomik ve siyasi sorunlarla boğuşan, eşitliğin sorgulandığı, göçmen sorunlarıyla uğraşan ve genç işsizlik kabusu haline gelen bir bloğa katılıyor.
Hırvatistan'da ekonomi ne durumda diye bir göz atalım. IMF 2011 yılı verilerine göre, Hırvatistan dünyanın 68. Avrupa'nın ise 23. büyük ekonomisi. Ekonomik büyüklüğü 58 milyar dolar civarında. Bağımsızlık sonrası dönemden 2008 yılına kadar Hırvatistan ekonomisi düşük enflasyon oranı, istikrarlı kur politikası ve makul büyüme seviyesine sahip olmuş, ancak, yüksek cari açık ve dış borç oranının yanı sıra, düşük rekabet gücüyle tanımlanan bir ekonomik görünüm sergiledi. 2002-2010 döneminde GSYH'nin ortalama büyüme hızı yüzde 2.5 oranında gerçekleşti ancak küresel ekonomik krizin etkisiyle Hırvatistan ekonomisi 2008 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren ciddi bir yavaşlama içine girdi ve 2009 yılında büyüme hızı ilk defa yüzde -6.9 ve 2010 yılında ise yüzde -1.4 olarak gerçekleşti. 2011 yılında ise ekonomi durgunlukta kaldı. Hırvatistan'ın geçtiğimiz yıl itibariyle dış borcu 46.5 milyar euro.
İşsizlik yüksek notu çöplük seviyesinde
Yaklaşık baş yıldır ekonomik durgunlukla mücadele elen ülkede işsizlik artıyor. Ülkenin kredi notu 'çöplük' seviyesine indirildi, kamu sağlık ve emeklilik sisteminde sorunlar yaşanıyor, kamu ve özel sektörün ödenmemiş borçlarının büyüklüğü 7 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Ipsos Puls tarafından bu ay yapılan bir ankete göre Hırvatların yüzde 42'si üyelik için tören yapılamasına gerek olmadığını söylemiş. Sadece yüzde 7'lik bir kesim AB üyeliğinin hava fişeklerle kutlanması gerektiğini belirtmiş. Hırvatistan hükümetinin kutlamalardan sorumlu komitesinin başkanı Tomislav Saucha, Reuters'a yaptığı açıklamada, ülkelerinin kültürel anlamda AB'ye katacakları her şeyi üyelik törenine yansıtmak istediklerini söyledi. Ancak ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak makul ve ılımlı bir tören hazırladıklarını da eklemeyi ihmal etmedi.
Hırvatistan'daki günlük gazetelerden Novi List'de de geçtiğimiz günlerde şöyle bir başlık dikkat çekti; "Hırvatlar niçin sevinmiyor?". Yazıda, "Bugün Avrupalılar, özellikle de Hırvatistan'ın da içinde olduğu güneydekiler, yarının ne getireceği konusunda büyük endişe taşıyorlar. İhanete uğramış, yüzüstü bırakılmış hissediyorlar. AB'nin refah getirdiği algısı büyük bir illüzyondan ibaret" denildi.
Küresel finans krizi Hırvatistan'ın komünist Yugoslavya döneminden kalan zayıflıklarını açığa çıkardı. Sıkı bir istihdam pazarı, hantallaşan kamu sektörü ve bürokrasinin zayıflattığı bir yatırım ortamı. Zagreb'de hizmet veren önemli bir danışman firması olan Arhiv Analitika'dan Velimir Sonje, "Hırvatistan AB'ye yetersiz reformlar, hazırlıksiz bir ülke olarak giriyor ve Brüksel bize derhal değişmesi gereken biri gibi davranacak" değerlendirmesinde bulundu. 'Ülkede işsizlik yüzde 21'e tırmandı ve büyüme beklentileri düşük, bu nedenle AB'nin sıkıntılarını sadece artıracak' gibi yorumlar yapılıyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde Alman Bild dergisi, Hırvatistan'ı 'vergi mükelleflerinin parasının yeni mezarı' olarak nitelendirmiş ve "Blok, bu Balkan ülkesini içine alarak doğru bir şey yapıyor mu?" sorusunu yöneltmişti.
AB üyeliği yetmeyebilir
Analistlerin bu soruya cevabı biraz karamsar. Örneğin Raiffeisen Bank International'ın Orta ve Doğu Avrupa uzmanı Gunter Deuber'e göre Hırvatistan'ın üyeliği AB'nin ekonomik profilini iyileştirmesine yardımcı olmayacak. Deuber, Financial Times gazetesinde yayınlanan makalesinde, Hırvatistan'ın yıllardır Avrupa ekonomisinin en zayıf halkalarından biri olduğuna dikkat çekti. Hırvat politikacıların AB üyeliğinin sermaye yatırımları konusunda bir mucize yaratmasını beklemeleri halinde hayal kırıklığına uğrayacağını kaydeden Deuber, ülkenin üyelikten sadece 'modernizasyon ve yapısal reformlar' yoluyla fayda sağlayacağını ifade etti. Deuber şunları söyledi:
"Hırvatistan'ın 2008 yılından bu yana ekonomisi Yunanistan, İtalya, Portekiz ve İspanya'dan bile daha performans gösteriyor. Ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasının kriz öncesi seviyeye ancak 2015 yılında dönmesi bekleniyor. Bu yüzden mali konsolidasyon kavgasının sürmesi ve işsizliğin yüzde 19-20'ye doğru gitmesi şaşırtıcı değil. Daha da kötüsü gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 40 ile, yukarıda bahsettiğimiz ülkelere yakın.
Pozitif tarafta ise, cari açığın son yıllarda azaltılmasını gösterebiliriz. Ancak bu, derin ve uzun resesyon nedeniyle ithalatın azalmasından kaynaklandığından sürdürülebilir yapısal bir dengeye oturma olarak kabul edilemez.
Hayal kırıklığı yaratan bu ekonomik performans, yıllar boyu oluşmasına izin verilen yapısal yetersizlikleri yansıtıyor. Mesela, yeterli otoritelerin iş dünyası üzerinde yarattığı yasal belirsizlik ve idari yükler, Polonya, Macaristan ve Slovakya ile karşılaştırıldığında çok büyük. Hem üretim hem de işgücü maliyeti Slovakya ile Macaristan'ın üzerinde ve kayıtdışı ekonomi GSYH'nin yüzde 40 civarında. Tüm bunlar, politikacıların gerekli yapısal reformları hayata geçirememesinden kaynaklanıyor. Bunun en kötü örneği, Hırvat otoritelerin 'ülkenin notunun yatırım yapılamaz seviyeye indirilebileceği' uyarılarına kulak tıkaması ve ardından ülkenin notunun düşürülmesi.
Küresel piyasalar likiditenin sürüklediği boğa eğiliminden döngüsel ekonomik trendlere ve ülkelerin kendi dinamiklerine göre hareket ettiği bir döneme doğru gidiyor. Bu da Hırvatistan'ı kolaylıkla yatırımcının odağına yerleştirebilir ve AB üyeliği Hırvatistan'a yatırımcının negatif algısına karşı bir kalkan olmaya yetmeyebilir."
AB Komisyonu'ndan mali disiplin uyarısı
AB Komisyonu da geçen ay Hırvatistan'a, bütçe açığı AB limitlerini aştığı için, üye olduktan sonra bloğun 'Aşırı Açık Prosedürü' kurallarınca denetleneceğini bildirmişti. AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Fuele'nin bir sözcüsü daha önceki üyeliklerin, büyüme ve istihdam konusunda somut ilerme getirdiğini ve Hırvatistan'ın bir istisna olmayacağını dile getirmişti. Sözcü Peter Stano, bir itenret sitesindeki açıklamasında şunları söylemişti: "Temmuz 2013'ten itibaren Avrupa Birliği 28 üyeye sahip olacak. Bunun uygulamadaki sonuçlarını ve mali faydalarını önceki genişleme süreçlerine göz attığınızda kolayca görebilirsiniz. Avrupa Birliği'ne her katılımın hem üye olan ülkeye hem de birliğe çok olumlu sonuçları oldu. Çünkü yeni bir ülke Avrupa Birliği'ne katıldığında sadece siyasi ve demokratik istikrar bölgesi değil aynı zamanda da katılınan ortak pazar bölgesi prensip ve değerleri birlikte genişliyor. Şirketler için çok olumlu bir yatırım ve ticaret ortamının oluşturulması sağlanacak. Şirketler bu ortama güven duydukları anda da iş alanları yaratarak ülkelerinin kalkınmasına katkıda bulunacaklar. Ve tabii ki üretim ve ticaret yapacaklar vs. İşte bunlar elde edilecek avantajlar. Sanıyorum Hırvatistan'ın Avrupa Birliği'ne girişinin olumlu etkilerini hızlı ve net bir şekilde hissedeceğiz."
Maastricht kriterlerini 2017'den önce yakalayamayacak
Hırvatistan Maliye Bakanı Slavko Linic, ülkesinin Brüksel tarafından bütçe izleme programına dahil edilmesini kabul etti. Analistler, ülke ekonomisinde bu yıl art arda beşinci yıl daralma öngörmesine rağmen, 2013'te büyümenin yüzde 0.7 olacağı tahmininde bulunan Linic, gelecek yıl ise yüzde 1.5-2 büyüme yaşanabileceğini söyledi. Linic, tahminlerini kamu ve özel sektördeki yatırımlarda beklenen artışa dayandırdı. Ancak Bakan Linic, kamuda bütçe açığının AB limitlerinin altına 2016'dan çekilmesini beklemediklerini ifade etti. AB'nin Maastricht kriteri, üye ülkelerin bütçe açıklarının GSYH'ye oranının yüzde 3'ü aşmamasını öngörüyor.
Bu arada, Maastricht kriterlerine göre yüzde 60'ı aşmaması gereken ülkenin kamu borcunun GSYH'ye oranı şu an yüzde 54 seviyesinde ve hükümetin sağlık ve gemi inşa sektörünün borçlarını konsolide etmesiyle bu oranın gelecek aylarda yüzde 57-58'e tırmanacağı tahmin ediliyor.
Bu arada Linic, Merkez Bankası Başkanı Boris Vujcic'in geçtiğimiz günlerde Londra'da yaptığı açıklamanın aksine, euroya geçmek için acele etmeyeceklerini kaydetti. Linic, Maastricht kriterlerini tümüyle tutturmak için en az dört-beş yıla ihtiyaçları olduğunu, Euro Bölgesi'ne katılmayı ancak kriterleri yakaladıktan sonra düşünebileceklerini söyledi.
AB markası turizme olumlu yansıyabilir
AB üyeliğinin ekonomi üzerinde en büyük etkisinin turizm üzerinde görülmesi bekleniyor. Turizm Hırvatistan GSYH'sinin yüzde 15'ini oluşturuyor ve bunun AB üyeliğinden etkilenmesi bekleniyor. Özellikle de 1979 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınan Dubrovnik turistlerin büyük ilgisini çekiyor.
TUI Travel'ın üyesi olan Gulliver Travel Agency CEO'su Goran Hrnic, France 24 kanalına yaptığı değerlendirmede, AB üyeliğinin bir turizm destinasyonu olarak Hırvatistan'ın imajını iyileştireceğini ve bu sektördeki yatırımlarda bir artış gözlenebileceğini söyledi. 2012'de Hırvatistan 11.8 milyon turist ağırladı. Geçtiğimiz yıl ülkeyi ziyaret eden çoğu Almanya, Slovenya, İtalya ve Avusturya'dan gelen turistlerin sayısı neredeyse ülkenin nüfusunun üç katını buldu. Sadece Dubrovnik 800 bin kişi çekti. Turizm, 2008'den bu yana resesyonda olan ülke ekonomisinin en büyük gelir kapılarından biri. Geçtiğimiz yıl turizm ülke GSYH'sinin yüzde 15'ini oluşturdu ve sektörün geliri 6.8 milyar euroyu buldu.
1980'lerde zirve yapan Hırvatistan turizmi 1991-95 yılları arasında yaşanan bağımsızlık savaşında ciddi bir darbe almıştı. Savaş sonrası sektör aşamalı olarak toparlandı ve kriz öncesinden daha iyi seviyelere geldi.
Büyük bir kesim AB üyeliğinin ülkenin turizm sektörüne büyük bir katkı yapacağını söylerken, bir kesim ise negatif etkisinden endişeli. Turist Rehberleri Derneği'nin yetkilileri, AB üyeliğinin getirebileceği olumsuz etkilerinden de endişe duyduklarını söylüyorlar. Yetkililer, "Türkiye, Ukrayna ve Rusya'dan gelen turist sayısının arttığını görüyoruz. Şimdiye kadar gerekmediği halde 1 Temmuz'dan itibaren onların da vize alması gerekiyor. Sektöre etkisinin ne olacağını, turist sayısının düşüp düşmeyeceğini bilemiyoruz" diyor.
Üyelik ekonomiyi üç açıdan olumlu etkileyebilir
Hırvatistan ekonomisi AB üyesi ülkelerdeki zayıf iç talep, yüksek seviyelerdeki devlet borçları, yüksek dış ticaret açığı, artan işsizlik ve düşen tüketici güveni gibi birçok ekonomik sorunla boğuşuyor. Euromonitor'un değerlendirmesine göre Hırvatistan'ın 2013 ve 2014 yılları için ekonomik geleceği belirsizliğini korumakla beraber uzun vadede üyelik ile birlikte gümrük vergilerinin sıfırlanması ve diğer engellerin kaldırılmasıyla ticaret ve yatırımlardaki artışlar sayesinde dışsal ekonomilerin olumlu etkilerinden yararlanacak. AB üyeliğinin Hırvatistan ekonomisini asıl olarak üç yoldan etkileyecektir. Gümrük tarifelerinin ve kotalarının ortadan kalkmasıyla AB içindeki ticarete sınırsız erişim imkanı ihracatının yüzde 59.8'ini AB üyesi ülkelere gerçekleştirmiş olan Hırvatistan'ın dış ticaretini arttıracak. Sermaye hareketlerinin maliyetlerinin düşmesi ile birlikte ülkeye sermaye girişi artacak ve bununla birlikte Hırvat işletmelerinin de Batı Avrupa'nın kuruluşlarına ulaşımını kolaylaştıracak. Son olarak da işgücünün serbest dolaşımı ile birlikte Hırvatistan'a işçilerin göç etmesini sağlayacak ve uzun dönemde yurtdışına gönderilen Hırvatistan vatandaşlarının artan yeteneklerinden ülke faydalanacak.
Hırvatistan'ın AB üyeliğinin ilk etapta tüketicileri olumlu etkileyeceği belirtiliyor. Avrupalı şirketlerin Hırvatistan pazarına girmesiyle rekabetin artması ve fiyatların düşmesi umuluyor. Bu durumun aynı zamanda 2012- 15 yılları arasında verimliliğin reel olarak yüzde 5.2 artmasına yol açacağı tahmin ediliyor. Son olarak Hırvatistan'ın AB üyeliği Balkanların Avrupa'nın geri kalanına açılmasını sağlayarak diğer Balkan ülkeleri için de ekonomik rahatlama sağlaması umuluyor.
Üyelik serüveni 2003'te başladı
Hırvatistan'ın Avrupa Birliği üyeliği süreci, ülkenin 2003'te üyelik başvurusunda bulunmasıyla başladı. 2004'te Avrupa Komisyonu Hırvatistan'a aday ülke statüsü verilmesini önerdi ve Avrupa Zirvesi yine aynı yıl Hırvatistan'ın resmen aday ülke olduğunu açıkladı. Üyelik müzakerelerine Ekim 2005'te başlayan Hırvatistan 1 Temmuz 2014'de AB'nin yeni üyesi olacak. 2 Aralık 2011 tarihinde Avrupa Parlamentosunda yapılan oylamada Hırvatistan'ın AB üyeliği için Hırvatistan'a 1 Temmuz 2013 için yeşil ışık yakıldı. Oylamada Hırvatistan'ın AB üyeliğine 564 evet oyu çıkarken, 38 parlamenter ise karşı oy kullandı. Hırvatistan içinde AB üyeliği referandumu 22 Ocak 2012 tarihinde gerçekleştirildi ve katılan Hırvatların yüzde 67'si AB üyeliği lehine oy kullandı. Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek oylama ardından yaptığı konuşmada "parlamento Hırvatistan'ın AB üyeliğine tam destek verdiğini göstermiştir" dedi. Buzek kısa süre sonra Hırvatların da Birliğe dahil olma konusunda istekliliklerini yapılacak referandumda göstereceklerine inandığını belirtti. Öte yandan Avrupa Parlamentosu Hırvatistan'ın üyelik için gerekli son adımları atması çağrısında bulundu. Söz konusu adımlar arasında hukuk reformunun tamamlanması ile yolsuzluk ve örgütlü suçla mücadele. Zagreb'den talep edilen bir diğer konu ise ülkedeki savaş suçlularının üzerine gidilmesi ve başta Sırplar olmak üzere savaş sebebiyle göç etmiş olanların ülkeye dönüş sürecinin hızlandırılmasıydı.
Hırvatistan Başbakanı Jadranka Kosor, AB'ne katılım anlaşmasını Aralık 2011'de AB devlet ve hükümet başkanlarıyla birlikte imzaladı. 1 Temmuz 2013 tarihinde 28'inci AB üyesi olması öngörülen Hırvatistan'ın, bu sürede AB Komisyonu'nun gözetimi altında reformlarını sürdürdü.
Ekonomisi ağırlıklı olarak turizme dayanan 4.3 milyonluk Hırvatistan, AB üyeliğini 2012'de referanduma götürdü. 22 Ocak Pazar günü yapılan referandumda, kayıtlı seçmenlerin sadece yüzde 44'üyle gerçekleşen düşük katılım oranına rağmen yapılan oylamada AB üyeliğine yüzde 66 oranında lehinde, yüzde 33 oranında aleyhinde sonuçlandı. Hırvatistan, antlaşmanın diğer Birlik üyeleri tarafından onaylanması sonrasında Temmuz 2013'te AB'nin 28'inci üyesi olmaya hak kazandı.
Almanya, Türkiye ile yeni fasıl açmamakta direniyor
Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinde üç yıl aradan sonra yeni fasıl açılmasına Almanya ve Hollanda rezerv koydu. Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinde 26 Haziran'da açılması planlanan Bölgesel Politikalar faslıyla ilgili, üye ülkeler arasındaki teknik düzeydeki toplantıda, 27 ülkeden 25'i AB'nin olumlu yöndeki ortak pozisyonunu onaylarken Almanya ve Hollanda buna yanaşmadı. Görüşmelere yakın AB kaynakları, her iki ülkenin "bekle gör" politikası izlediğini ve Türkiye'deki gelişmelere bakarak pozisyon belirleyeceği değerlendirmesini yaptı.
Bu arada Almanya'da Başbakan Angela Merkel'in liderliğini yaptığı Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) ve küçük ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik Parti (CSU), 22 Eylül için hazırladığı seçim programında Türkiye'nin AB üyeliğine kesin bir dille karşı çıktı. Türkiye'nin üyeliğini başından beri desteklemeyen ancak Merkel'in iktidara gelmesinden kısa süre önce başlayan müzakerelerin önünde de bu denli engel oluşturmayan Birliğin (CDU/CSU) Reuters tarafından ele geçirilen seçim programından, "imtiyazlı ortaklık" tabirinin de çıkarıldığı görüldü. Toplam 125 sayfalık taslak metinde AB-Türkiye ilişkileri için şu ifadeler kullanıldı: "AB ve Türkiye arasında güçlü bir işbirliği arzusundayız. Aynı zamanda dış konular ve güvenlik hususunda da yakın stratejik işbirliğinden yanayız." Ancak metindeki "Türkiye'nin AB'ye katılım için gerekli kriterleri karşılamamasından dolayı tam üyeliğine karşıyız. Bu ülke, büyüklüğü ve ekonomik yapısından ötürü AB'ye fazla yük getirecektir" ifadesi, her iki partinin de Ankara'nın üyelik sürecine olan sert duruşunu yansıttı.
tablo ***
AB-Türkiye üyelik müzakerelerinde son durum
Açılan başlıklar Açılış tarihi
4. Sermayenin Serbest Dolaşımı 19.12.2008
6. Şirketler Hukuku 17.06.2008
7. Fikri Mülkiyet Hukuku 17.06.2008
10. Bilgi Toplumu ve Medya 19.12.2008
12. Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı 30.06.2010
16. Vergi 30.06.2009
18. İstatistik 26.06.2007
20. İşletme ve Sanayi Politikası 29.03.2007
21. Trans-Avrupa şebekeleri 19.12.2007
27. Çevre 21.12.2009
28. Tüketicinin ve Sağlığın Korunması 19.12.2007
32. Mali Kontrol 26.06.2007
25. Bilim ve Araştırma 12.06.2006 (geçici olarak kapandı)
Siyasi sorunla başlıklar
1. Malların Serbest Dolaşımı
2. İşgücünün Serbest Dolaşımı
3. Yerleşme ve Hizmet Sunma Özgürlüğü
9. Mali Hizmetler
11. Tarım ve Kırsal Kalkınma
13. Balıkçılık (Bakanlar Konseyi'nde görüşülmekte)
14. Taşımacılık Politikası (Bakanlar Konseyi'nde görüşülmekte)
15. Enerji
17. Ekonomik ve Parasal Politika
23. Yargı ve Temel Haklar
24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik
26. Eğitim ve Kültür
29. Gümrük Birliği
30. Dış İlişkiler (Bakanlar Konseyi'nde görüşülmekte)
31. Dış, Güvenlik ve Savunma Politikaları
33. Mali ve Bütçesel Hükümler (Bakanlar Konseyi'nde görüşülmekte)
34. Kurumlar
Diğer başlıklar (Bakanlar Konseyi'nde Görüşülmekte)
5. Kamu Alımları
8. Rekabet Politikası
19. Sosyal Politika ve İstihdam
22. Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Eşgüdümü
35. Diğer Konular
Dünya
Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/krizdeki-abye-yeni-uye/386435